Atlını Omon’un Üzerine Sürsene Abrek!

Bugün, Kabardey-Balkar’da Kabardeyler ile Balkarlar arasında yaşanan gerilimi
görünce, Rusya’nın manipülasyondaki ustalığına bir kez daha şapka çıkarmamak elde
değil.

Kulağımıza çoğu zaman hoş gelse de, meseleyi nesnel gerçeklikler ve politik
mahiyetinden kopararak salt ideolojik bir ‘kardeşlik’ retoriğinde ele almak gerçeğin
üzerini örtmek demek. Hele ki karşımızda 6-7 senedir bizzat gözlerimizin önünde
ustalıkla işlenen manipülatif bir süreç apaçık sırıtırken. Göz göre göre geldiler.

Öncelikle kısaca olayı hatırlayıp ardından uygulanan manipülasyonu elimizden
geldiğince faş edelim.

Kabardeylerin, atalarının Kırım Hanlığına karşı vermiş oldukları Kanjal Savaşı’nın
(?), 310. yılı (?) vesilesiyle Balkar yerleşimi Kendelen bölgesinden atlılar ve
bayraklarıyla geçişinin Balkarlarca engellenmesi üzerine iki grup arasında olaylar
çıkmış ve güvenlik güçleri olaylara müdahale etmek zorunda kalmıştı.

Ardından olaylara karışan bazı Kabardey gençler gözaltına alınmıştı. Takip
edebildiğimiz kadarıyla olaylar şimdilik durulmuş gibi duruyor.

Kanjal Savaşı ve 310. yıl derken yanlarına soru işareti koydum, zira Kafkasya’ya
ilişkin İngilizce ve Türkçe yayınlanmış literatürü epeyce taramama rağmen ilgili
olaya ilişkin bir rivayeti sıhhatine bakmaksızın hatırlamıyorum.

Gözden kaçırmış olabilirim, bilemiyorum ama ilgili savaşın 21 Mayıs’a alternatif bir
‘hatırlama’, ‘hatırlatma’ amacı taşıdığına ilişkin kuvvetli endişelerim var. Açalım;
Çok değil, bundan 6-7 sene önce 21 Mayıs tarihinde İstanbul Rusya Konsolosluğu
önünde toplanan kalabalığın taşıdığı pankart buydu.


Çerkes dinamiği muhacerette örgütlenmişti. Muhatabı beynelmilel ölçekte Rusya
konsolosluklarıydı. Her 21 Mayıs’ta başta İstanbul olmak üzere, Ankara, Amman,
Şam, New Jersey’de binler Rusya Konsoloslukları önünde sürgün ve soykırımı
hatırlatıyordu. Hedef belli, söylem belli, muhatap belliydi.

Ardından kendilerine ‘Çerkesya Yurtseverleri’ diyen bir grup ortaya çıktı. Doğrudan
isim veriyorum çünkü yazının girişinde bahsettiğim Rusya manipülasyonun bizzat
özneleri kendilerine Çerkesya Yurtseverleri diyen bu grup.

Fonksiyonları muhacerette gelişen dinamiği Kafkasya (yani Rusya’ya) taşıyarak,
okların hedefini şaşırtmaktı. ‘Denizin her iki yakası’ ile olan ilişkilerini kullandılar.
Dinamiğin menşei Rusya’ya taşındıktan sonra muhatap ustalıkla manipüle
edilebilirdi. Öyle de oldu. Piyango belli ki şimdilik Balkarlara çıkmış durumda.
İleride kime vurur bilinmez.

Olası (?) Kanjal Savaşı’nın ‘hatırlanmasını’ bu süreçle birlikte ele almak gerekebilir.
Çerkes dinamiğinin (ki bu güçlü bir dinamiktir) Rusya’dan bağımsız artık yeni yeni
muhatapları var. Fi tarihindeki Kırım Hanları, Balkarlar, Karaçaylar.

İleride belki Osetler, belki Çeçenler, belki de kardeşlik konusunda Koko Valerini’nin de yoğun çabasıyla ‘kıyak geçilen’ Abazalar. Rusya yüzlerce yıllık imparatorluk. En iyi yaptığı iş bu.

“Çerkesler üç ayrı cumhuriyette yaşıyorlardı. Bu üç cumhuriyetin Şapsığ bölgesi ile
birleştirilip tek bir yapı altında birleşmesi gerekiyordu.”

“Abhazya ve Çeçenya artık ‘ulus’ olmuşlardı. Çerkesler (Adigeler) hala ulus
olamadıkları için asimilasyon tehdidi altında idiler.” vs.

Aslında, söylem etnik milliyetçi reflekslere sahip bireyler için oldukça cazip
olabilirdi. Satır aralarında diğer Kafkasya halklarına başlarda görece utangaçça,
şimdilerdeyse açıkça hakaretler ise belli ki birilerinin gönlünü okşuyor olmalı. Zira
sosyal medyada tanık olmaya başladığımız ilkel pagan tiplemelerin başka bir izahı
yok.

Gelinen noktada, ‘Çerkes dinamiğinin’ hem menşei hem de hedefi saptırılmış
durumda. Yazının başında söyledik. Göz göre göre geldiler.

Verili vasatta Kabardeyler mi haklı, Balkarlar mı haklı tartışmasına girmek bu politik
süreci ıskalamak, oyuna düşmek demek.

Yalnız şu şerhimizi de düşelim. İlişkilerinin netameli olduğunu düşündüğün gariban
bir halkın köyünün içinden atla ve de bayrakla geçmenin adı, milliyetçilik değil büyük
harflerle yazalım TACİZDİR. Gayet haklı olarak tepki görürsün. Balkar köylülerine
lümpen sürüsüne sınırlarını hatırlattıkları için şükranlarımızı sunuyoruz.

Ayrıca hatırlatalım, yapılan iş Khabze’ye de aykırı. Aydın Turan’ı rahmetle analım.
Milliyetçilik en nihayetinde ciddi bir ideoloji derdi. Üç beş lümpenin işi değil.

‘Delikanlılık’ hiç değil. Temennimiz değil ama hafif yüreği olan, gariban Balkarın
köyüne değil, Omon Birliklerinin üzerine sürer atlılarını.

Yüzlerce yıldır yan yana bir şekilde yaşadığın bir toplulukla karşılıklı taşlaşırken
Omon Birliklerinin gazını yemenin aptallık dışında bir izahı yok.