Çerkes asıllı Suriye vatandaşı Üstad Cevdet Said, Esad döneminde 5 kez tutuklandı, sonunda öğretmenlik görevinden uzaklaştırıldı. Bunun üzerine doğduğu köye, Bi’racem’e dönen Said, bir merkep satın alarak dağdan odun toplamaya başladı. Ardından arıcılık yaparak ailesinin geçimini sağladı. Suriye’de devam eden iç savaş sebebiyle köyünü ve ülkesini terketmek zorunda kalana kadar, kardeşiyle birlikte süt inekçiliği yaptı. Dört ay önce köyü bombalanarak kendisi gibi Ezher mezunu olan kardeşi, yaralı bir muhalife ilk yardım hizmeti sağlarken şehid edildi. İlk hapse düştüğü 63 yılından bu güne kadar onlarca kitap yazdı, dünyanın çeşitli yerlerinde yüzlerce konferans verdi. Kitaplarından telif ücreti almadan, şöhretinin aksine mütevazı bir hayatı tercih eden Cevdet Said unvanını öğrenmekte ısrar edenlere ‘inek çobanı’ olduğunu söylemekle yetindi. 82 yaşına rağmen büyük bir coşkuyla katılımcılara hitap eden Cevdet Said’in Arapça konuşmasını geniş paragraflar halinde Yrd.Doç.Dr. Fethi Güngör Türkçe’ye çevirdi.
Allah Rasulü’nün kıyamet günü “Rabbim, kavmim, yani Müslümanlar Kur’an’ı mehcur, terkedilmiş, ilgisiz bıraktılar” diye şikayet edeceğini beyan eden ayet çerçevesinde Müslümanlar Kur’an’a niye terkedilmiş bir kitap muamelesi yaptığını sorgulayan Said, bunun sebebi olarak ataları kutsamayı ve mezheplere bölünmeyi gösterdi.
Kur’an’ın gayb alemine ilişkin Allah ve kıyamet ile şehadet alemine ilişkin insan ve kainat hakkında açık hakikatleri ihtiva ettiğini vurgulayan Cevdet Said, Kur’an’ın“dileyen inansın, dileyen de inkar etsin” diyerek insanı hür tercihiyle başbaşa bıraktığını ifade etti.
Kur’an’ın sadece Araplara değil, tüm insanlığa indiğinin, bunun “ey ademoğlu, ey inananlar, ey münafıklar” gibi hitap cümlelerinden rahatlıkla anlaşıldığının altını çizen Said, üstünlüğün ırki mensubiyetle değil, takva ile yani Allah’a karşı sorumluluk bilinciyle olduğunu, bu konuda Allah Rasulü’nün en yakınlarını bile “sakın peygamberin yakınıyım diye yanlış düşüncelere saplanmayın” mealinde uyardığını hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürdü:
Kur’an kendisine sarılan ve hükmü altına girenler için büyük bir güçtür. Çünkü Allah ile interaktif bir iletişim imkanı sunmaktadır. Müslümanlar maalesef sahip oldukları değerlerini yitirmiş durumda. Her Cuma günü hatiplerin hutbede okuduğu ayette adalet ihsan ile muamele emredilmektedir. Bütün dünyada adaletin sembolü olarak iki gözeli terazi sembolü kullanır. Tartıda sevapları ağır gelenin cennete, hafif gelenin ise cehenneme gireceği beyan edilir ayetlerde.
Kur’an’ın temel ilkelerinden biri “La ikrahe fiddin: dinde zorlama yoktur” ayetinde öğretilir.İnsanı baskı ile değil, ikna ile yola gelir. Baskı siyaset alanında da olmamalı, zira bu baskı tağutlar doğurur. Evlilik konusunda da ikrah, zorlama olamaz. Allah Rasulü ebeveynin kızlarını istemediği biriyle zorla evlendirme hakkı olmadığını beyan buyurmuştur. Ne var ki, bütün dünya ikrah ile, baskı ile yönetiliyor.
Kur’an aklımızı kullanmamızı öğütlüyor. Avrupa toplumları, aralarındaki silahlı kavgaları bir tarafa bırakarak büyük bir ittifak oluşturabildiler. İnsanın değerini kavramamız lazım. Allah Rasulü,“şehitlerin efendisi harp meydanında çarpışarak öldürülen değil, zalim yöneticinin karşısında hak sözü söyleyebilendir” buyurmuştur.
Kur’an gelecekten bahsediyor. Melekler savaşlara atıfta bulunarak insan neslinin fesat ve kan dökücülük vasfını dile getirmişti. Ancak, Allah’ın beyanı, insanlık tarihinin bundan ibaret kalmayacağını, bu aşamayı geride bırakarak daha ileriye gideceğini haber vermişti. Halkın katılımıyla yapılan demokratik seçimler böyle ileri bir aşamaya gelindiğinin örneğidir.
Putlara, efendilere, silahlara, bombalara iman etmeyi,baskıyı, gücü kutsamayı terketmenin zamanı geldi geçiyor. İlk emir hepinizin bildiği gibi “oku” emridir. Bu yüzeysel bir okumadan ziyade tarihi ve olayları derinlemesine okuyup aralarında bağ kurmak anlamına gelir.
Kas gücü çağımızda önemini yitirmiştir. İslam dünyasının bir çok bölgesinde eğitim kurumlarında kız öğrencilerin daha çok olduğunu gördüm. Oysa, Kuran’a erkeksi bir dil kullandığı eleştirisini yönelten batılılara rastlıyoruz, bu asla doğru değildir. Kadınlar artık sosyal hayatın her alanında yer almaktadır.
Mehdi Nüzhet Çetinbaş’ın moderatörlüğünde yürütülen ve iki saati aşan, buna rağmen yoğun bir ilgiyle izlenen konferansın son bölümünde katılımcıların yönelttiği sorulara üstad Cevdet Said şu cevapları verdi:
Batı aklını kullanarak merkeplerin sırtından indi ve geliştirdiği yeni ulaşım vasıtalarına bindi. Kur’an’da bir surenin adı Şura’dır. Benim demokrasiden kastım budur. Allah, Rasulü’ne, “yönetim, idare işlerinde onlara danış, onlarla istişare et” buyuruyor. Uhud gazvesinde istişare sonucu şehrin dışında, cephe savaşına çıkılıyor. Allah Rasulü, “Bana vahiy geliyor, siz de kim oluyorsunuz” demedi, onlarla istişare etti ve istişarenin sonucuna da uydu.
Allah bize birr ve kıst ile yani iyilik ve adaletle muamele etmemizi emrediyor. Allah’ın ayetleri açık ve seçik olup Kur’an’da asla çelişki yoktur, yeter ki derin derin okuyup iyice anlamaya gayret edelim.
Kur’an, batılı öldürün demiyor, “hak gelirse batıl kendiliğinden yok olur” diyor. Gerçeği kadın ve çocuklar başta olmak üzere geniş halk kitleleri daha derin kavrar. Dünyanın kapitalini yöneten büyük zenginler dünya aydınlarının ağzını bağladığı için hakikatleri alenen haykıramıyorlar.
Allah Rasulü, kıyamet günü adil davrananlar dışında herkesin pişman olacağını haber veriyor. Suriye’de, 40 yıldır süren rejim, daha makul olan kardeş Esed’a bile tahammül edemedi, onu ülkeden sürdü. Üst düzey yöneticilerin nezdinde halkın kıymeti kullanıp atılacak kağıt mendillerden farksızdır. Der’a’da evine dönerken öldürülen bir yöneticinin cenazesi bile kaldırılamadı. En son el-Buti’nin öldürülmesi olayı kimin işi belli değil. Herkes kaybetti, kazanan yok Suriye’de.
Humeyni başarısıyla da başarısızlığıyla da bize örnek olmuştur. Silahlı askerlere karşı gül uzatan kadınlar başarılı olurken, Irak’a karşı silah ve güç kullanımını tercih eden Humeyni başarısız olmuştur. Yusuf aleyhisselam olayları okuyabildiği ve bunlar arasında bağ kurabildiği için başarılı olmuştur. Helak olan Ad ve Semud gibi toplumların hepsi güce iman ettiği için helak olmuştur. Kılıca sarılan kılıçla yok olur. Türkiye ve Mısır’ın önderliğinde dünyanın bozuk sistemini değiştirilebiliriz. Bugün batı, İsa aleyhisselamın değil, Roma’nın gücü yücelten yöntemini benimsemiş durumdadır. Tarih gafilleri ve cahilleri de suçlular kategorisinde yargılayacaktır.
Fethi Güngör