1999 yazı ve sonbaharında meydana gelen olaylardan sonra Dağıstan’da hayatın gerçeklikleri Selefi mensuplarına karşı yeni bir tavrın oluşmakta olduğunu gösterdi. Dağıstan genelde yüzyıllar içinde oturmuş Müslüman gelenekleriyle tanınır; fakat yine de Sovyetlerin dağılmasından sonraki süreçte Selefi cemaatinin taleplerine cevap vermeye hazır değildi.
Halkın geneli Selefilerin talep ettiği dini yaşantı için çaba sarf etmekten çok “geleneksel İslam”ı İslami öğretinin kural ve pratiklerini sembolik olarak yerini getirmekten ibaret kolay bir hayatın garantisi olarak görmekten memnundu. “Geleneksel İslam” kavramı ailevi meselelere karışmama ve İslami kuralları şeklen yerine getirmekle eşdeğerdi.
Cemaat, mevcut yönetimle bağlantılı resmi dine yönelttiği ideolojik tehditle birlikte gençlerin kitle halinde kaçırılması sebebiyle yerel liderlere karşı da düşmanlık besliyor. Cumhuriyet savcılığına göre 1999 ile 2007’nin ilk yedi ayını kapsayan süreçte 75 kişi üniformaları adamlarca kaçırıldı (Kavkazky Uzel, 23 Ağustos). Bunlardan 40’ı sonradan sağ, dördü ölü bulundu; geriye kalan 30 kişinin akıbeti bilinmiyor. Bunlar sadece üniformalı adamlarca kaçırılanlar. Eğer bunlara FSB tarafından kaçırılanlar ve iz bırakmadan ortadan kaybolanlar eklenirse sayı epey yükselir.
Resmi rakamlar 2000’de Dağıstan’da 25 bin Selefi mensubunun olduğunu gösteriyor; fakat iki yıl sonra bu rakam aniden 800’e düştü. Rakamlardaki oynamanın radikallere karşı yürütülen mücadelenin ne kadar etkili olduğunu göstermek için Moskova’dan kaynaklandığı açıktı (Dağıstan Haber Ajansı, 5 Eylül 2005).
Çeçenya’dan farklı olarak Dağıstan’da küçük gerilla gruplarının saklanabileceği sık ormanlarla kaplı dağlar yok. Bundan dolayı direnişçiler kalabalık yerleşim merkezlerinde saklanmak zorunda kalıyor ve halkın onlara karşı tavrı büyük önem kazanıyor. Direniş üyelerini tespit etmek kolaylaşıyor. Rus güçlerinin şehir merkezlerindeki direnişçilerle mücadelesi daima komşu binalarda kalanlara zarar veriyor. Yetkililer bu durumun direnişçilere karşı olumsuz tepkiye dönüşeceğine inanıyor; fakat mevcut durum tepkinin sadece Rus ordu güçlerine karşı ters teptiğini gösteriyor. Öldürülen gerillalar gençler arasında model alınması gereken kahramanlık örneği olarak saygı görüyor.
Selefi görüşleri Dağıstan’ın aydın denilebilecek kesimi arasında gittikçe rağbet kazanıyor. Aydın kesim arasında Selefi akıma sempati duyanların sayısı epey fazla. Röportajlarının bir tanesinde cumhuriyetin içişleri bakanı silahlı direnişin pek çok kesimden insan barındırmakla birlikte üyelerinin çoğunun yüksek eğitimli olduğunu itiraf ediyordu. Örgüt üyeleri arasında Kafkasya Kamu Merkezi İlahiyat Bölümü eski dekanı Magomedtagir Gaşimov, bir hükümet organından doktora öğrencisi olan Abuzagir Mantayev, Dağıstan Devlet Üniversitesi’nden doktora öğrencisi ve yerel basında dini konularda pek çok makalesi yayınlanan Maçaç Rasulov ile apartmanının kuşatması esnasında diğer örgüt üyeleriyle birlikte öldürülen 70 yaşındaki eski kültür bakan yardımcısı ve Kumuk dil tiyatrosu yöneticisi Zubail Hiyaso bulunuyor (Trud.nu, 16 Kasım 2005; Kavkazcenter.com, 7 Eylül).
Moskova ya da diğer kalabalık Rus şehirlerinde yaşayan genç Dağıstanlılar genelde Selefi görüşünü benimsiyor ve yerel yetkililerden gizli olarak “cemaat” adı da verilen yapılar çatısı altında toplanıyor. Dağıstan dışında yaşayan gençlerin Selefi görüşe daha çok kaydıkları gözlenebilir; ama bunun sebebi hükümetin Kuzey Kafkasya kökenli gençlere karşı yürüttüğü ayrımcı siyaseti olabilir.
Cemaatin Amaçları
Dağıstan’daki militanlara karşı Kızılyurt bölgesinde Eylül 2007’de gerçekleştirilen özel bir operasyonda öldürülen cemaat lideri Rappani Halilov’un Mart ayında Özgürlük Radyosu’na verdiği demece göre Dağıstan direniş örgütünün tek bir amacı var: “Müslüman topraklarını Rus işgalinden kurtarıp şeriat temelli bir devlet kurmak (Özgürlük Radyosu, 30 Mart).” Direnişçilerin nihai amacı bu olsa da asgari hedefleri Rus ordusunun cumhuriyetten çekilmesini ve nasıl bir devlet olmak istediklerine Dağıstanlıların karar vermesi gerektiğini talep edecekleri güçlü bir pozisyon elde etmek.
Daha basit bir hedef de meşru olmayan yöneticilere yani cumhuriyetin mevcut liderlerine karşı savaşacak herkesi harekete geçirmek. Bu hedefin gerçekleştiği söylenebilir; çünkü Dağıstan şu an İnguşetya ile birlikte Kuzey Kafkasya’nın en istikrarsız bölgeleri arasında. Mevcut durum yeni silahlı örgütlerin bölgeye yerleşmesine ve yeni üslerin kurulmasına sebep olmuştur (Kavkazsky Uzel, 23 Ağustos).
Gerçekleştirdiği saldırıların amacı konusunda sorulan bir soruya cevap verirken Halilov emri altındakilerin hedeflerini şöyle sıraladı: “Saldırılarımızın hedefi sıklıkla kolluk kuvvetleri denilen ‘FSB,’ ‘MVD,’ ‘savcılık’ ve diğer çetelerdir. Askeri hedefler arasında Dağıstan Müslümanları Diyanet Kurulu’ndan kafirlerin hizmetkarlığını yapanlar ile Rus Ortodoks Kilisesi mensubu kafirler var (Kavkazsky Uzel, 23 Ağustos).”
Cemaatin yapısı
Cemaat yapıları tüm Kuzey Kafkasya’da benzer olup çok az istisna dışında etnik ve dini farklılıklara göre değişiklik göstermez. Cemaatin en iyi bilinen lideri Buinaksk’tan Lak kökenli Rappani Halilov’du. Kafkasya Cephesi Dağıstan bölgesi komutanlığına Halilov’un yerine kendisi de 1999’da ikinci Çeçenya askeri harekatı sırasında “Şeriat” cemaatine katılan ve Halilov’un en yakın yardımcılarından olan Emir Abdul-Macit geçti. “Şeriat” cemaatini cumhuriyetin her tarafında birimleri var. Cumhuriyet, Buinaksk, Gubden, Mahaçkale, Kızılyar, Hasavyurt, Botlih ve diğerleri şeklinde bölgelere ayrılmış. Emir Abdul-Macit’in kendisi ve bölge komutanlığının başında bulunan diğerleri Doku Umarov’a bağlı Askeri Şura Konseyi’nin üyeleridir ve Umarov’un “Kafkasya Emirliği”ni ilanından sonra Emir Abdul-Macit “Dağıstan Vilayeti Valisi,” yani direnişin lideri olarak atandı. Tüm vilayetler bu “sanal” emirliğinin hükümdarı olarak görülen Doku Umarov’a bağlıdır; fakat emirliğin kurulma şeklinden ziyade direniş hareketi bayrağı altında savaşanlar arasında Umarov’un otoritesinin olmamasından dolayı her bir vali özerk davranıyor.
Yerel olarak bölgeler her biri farklı yerleşim merkezlerinde üslenmiş küçük gruplara ayrılıyor ve Mahaçkale, Kaspiysk ya da Buinaksk gibi büyük şehirlerde ilçe ve mahallelerden sorumlu pek çok hücre var. Bazı etkin gruplar yeni isimler almış olsa da halen cemaatin birer parçasıdırlar. Bunlar arasında Hasavyurt’ta “Cundullah” (Allah’ın askerleri), Buinaksks’ta “Seyfullah” (Allah’ın kılıcı) ve Mahaçkale’de “Yasin” grupları var.
Dağıstan savcılığı soruşturma bürosu başkanı Mirzobala Mirzobalayev’e göre Çeçen köktencileri kontrolünde bulunan birkaç terörist grup “Cennet” ortak adı altında faaliyet gösteriyor. Bunlar güçlü ideolojik görüşlerle beslenen çok gizli örgütler olup kendilerine özgü istihbarat ve güvenlik yapıları var (Trud.nu, 16 Kasım 2005). Bu durum gösteriyor ki yetkililer cemaatin cumhuriyet genelinde bir hücre ağına sahip olduğunu kabul ediyorlar. “Çeçen köktencileri”ne yapılan atıf ise dikkati Dağıstan’ın iç meselelerinden Çeçenya’ya çevirerek Moskova’yı memnun etmek içindir.
Nispeten bağımsız olan “Yasin” grubu Mahaçkale’deki hücreden bağımsız hareket eder ve görevi de “münafıkları ve İslam’ın ideolojik düşmanlarını ortadan kaldırmaktır.” Bu grubun 2007’de gerçekleştirdiği eylemlerden bir tanesi Dağıstan müftü yardımcısı Kur-Muhammed Ramazanov’u öldürmek oldu (Daimokh.info, 30 Ekim). 2003 ve 2005’te etnik işlerden sorumlu iki Dağıstanlı bakanın öldürülmesi de muhtemelen bu grubun işiydi.
Rappani Halilov’un peşinde
Rappani Halilov güvenlik güçlerince en çok aranan Dağıstanlı isyancıydı. Ordu, FSB, polis ve yerel hükümet temsilcilerinin tamamı Halilov’un peşindeydiler ve hepsinde de Halilov’un adamları tarafından öldürülen ve intikamı alınması bekleyen adamlarının listesi vardı (ılımlı tahminlere göre toplam 45 kişi). Haziran 2007’de Halilov’u yakalamak için geniş çaplı bir operasyonun yürütülmekte olduğu açıklandığında bazıları endişe bazıları da beklenti içerisinde ama tüm Dağıstan nefesini tutmuş halde beklemeye başladı. Operasyona beş binin üzerinde asker, polis ve komando katıldı ve Moskova’dan FSB ile Rus içişleri bakanlığına bağlı spetsnaz birimleri destek olarak bölgeye gönderildi (Kavkaz.memo.ru, Gazeta.ru, Ntv.ru, 9 Haziran). Operasyonu desteklemek maksadıyla başlatılan propaganda savaşıyla Rappani Halilov’un sonu gelmiş gibi gösterildi. İlk başlardaki yoğun radyo ve televizyon yayınları habercilerin elle tutulur bir sonucun alınmasının zor olduğunu anlamaya başlamasıyla azaldı.
Geçen birkaç yılda benzer operasyonlar oldu ve hepsi de Halilov’un öldürüldüğü haberiyle bitti (Kavkaz-forum.ru, 20 Mayıs). Fakat her seferinde Halilov güvenlik birimlerinin ve Rus içişleri bakanlığının sinirlerine dokundurarak medyada “zamansız ölümü”nün gerçek olmadığını ispat eden açıklamalar yaptı. Rus güvenlik birimleri Çeçenya’da oturmuş bir geleneği sürdürerek öldürülen her gerillayı “önemli ve kilit bir lider” olarak tanımlayıp öldürülen kişiyi çözülemeyen birkaç cinayetin sorumlusu ilan ediyor. Bu tür yöntemler insanı direnişin tamamen astı olmayan yüksek rütbeli komutanlardan oluştuğunu düşünmeye itiyor.
20007 Eylül ayı ortasında Dağıstan güvenlik güçlerinin FSB ile ortaklaşa gerçekleştirdikleri özel bir operasyonda Halilov şans eseri öldürüldü. Aslında Halilov’un cesedini ilkin tanıyamadılar ve yine bir yanlışlık yapmamak için çok tedbirli davrandılar. “Şeriat” cemaatinin Halilov’un öldürüldüğünü doğrulamadan önceki ilk üç günlük sürede pek çok kimse haberin yeni bir komedi olduğunu düşünüyordu (Kavkazcenter.com, 20 Eylül). Rus güvenlik servisleri Halilov’un öldürülmesiyle sonuçlanan operasyonu haklı olarak Kuzey Kafkasya’da gerçekleştirilen en önemli operasyonlardan biri olarak görecek. Şamil Basayev’den sonra Dağıstan’daki en amansız düşmanlarını ortadan kaldırdılar.
Emir (Vali) Abdul-Macit liderliğinde yeni “Şeriat” cemaati yönetiminin, Abdul-Macit’in Halilov’un sağ kolu olduğu, onun bağlantılarını ve irtibatlarını muhafaza ettiği ve aynı şekilde Çeçen isyancı komutanlarla iyi ilişkileri devam ettirdiği göz önüne alındığında önceki liderinin çizdiği yolu takip edecek. Abdul-Macit’in liderliğinde “Şeriat” cemaati Kafkasya Emirliği’nin Emiri sıfatıyla Doku Umarov’a bağlılık yemini etti. Bu yüzden Rappani Halilov’un ölümüyle Dağıstan cemaat taktik olarak ciddi bir değişikliğe gitmek zorunda kalmadı.
Dağıstan cemaatinin gerçekleştirdiği önemli eylemler
1. Ocak 2002’de Mahaçkale’de 102. İç Kuvvetler Tugayı’na bağlı 30 askeri taşıyan kamyonun geçtiği güzergaha yerleştirilen radyo frekanslı bombanın patlatılmasıyla yedi asker öldü.
2. 9 Mayıs 2002’de Kaspiysk’te Zafer Günü geçit töreni sırasında meydana gelen bombalama olayında 45 kişi öldü ve 100 kişi de yaralandı.
3. 27 Ağustos 2003’te Dağıstan Etnik İşler Bakanı Magomedsalih Gusayev öldürüldü.
4. 15 Nisan 2005’te Mahaçkale’de savcılık ofisinde bomba patladı.
5. 20 Mayıs 2005’te Dağıstan Etnik İşler, Enformasyon ve Dış Politika Bakanı Zagir Aruhov öldürüldü.
6. Temmuz 2005’te askeri bir aracın yakınında patlayan bomba 10 kişinin ölümüne ve 30 kişinin de yaralanmasına sebep oldu.
7. Ağustos 2006’nın başında Buninaksk savcısı Bitar Bitarov öldürüldü ve Dağıstan İçişleri Bakanı Adilgirey Magomedtagirov başından yaralandı.
8. Cumhuriyet müftü vekili Kur-Magomed Ramazanov öldürüldü.
9. 1 Nisan 2007’de Dağıstan başsavcılık vekili Abulbasir Omarov öldürüldü.
10. 3 Ağustos 2007’de Buinaksk polis şefi vekili Yarbay Abdulmazhid Rasulov öldürüldü.
Sonuç
Dağıstan ile ilgili bu kısa bakış bile cumhuriyetteki istikrarsızlığın temel sebebinin Dağıstan cemaati olduğunu anlatmaya yetiyor. Cumhuriyet içerisinde pek çok suç örgütü olsa da silahlı direnişin cumhuriyet yetkililerine indirdiği darbelerin en çok zarar verici olduğu açıktır.
Direnişçilere karşı verilen mücadele Devlet Başkanı Mukhu Aliyev’in başını çektiği yerel elitler ile İçişleri Bakanı Adilgirey Magomedtagirov gibi Moskova’dan atanan yetkililer arasındaki çekişmeyi şiddetlendirmiştir. FSB ve içişleri bakanlığının etkisizliğine işaret etmekle yerel elitler mevcut yetkililerin yerel temsilcilerle birlikte çalışmaya daha istekli olanlarla değiştirilmesini amaçlamakta. Moskova şuan ki dengeyi bozmak konusunda isteksiz olup son birkaç yıl içerisinde yerel elitlere karşı kendi atadığı yetkilileri (içişleri bakanı, cumhuriyet savcısı, cumhuriyetin adalet bakanı vb dahil) desteklemiştir.
İktidarı elinde tutanlar arasındaki bu mücadeleler sadece cemaate yaramakta ve cemaat bu fırsatı cumhuriyet genelinde hücreler açarak ve üyelerinin eğitimini İnguşetya dahil tüm Kuzey Kafkasya’da benzeri görülmemiş bir dereceye yükselterek kullandı. Dağıstan cemaati İnguşetya’dakinden çok daha kalabalık olması ve İnguşetya’dan 12 kat daha geniş olan bir cumhuriyette faaliyet göstermesi “Şeriat” cemaatini tüm Kuzey Kafkasya cemaatlerinden daha güçlü bir konuma getiriyor. Yüksek düzeydeki hazırlılık durumu Kafkasya Cephesi’nin Dağıstan bölgesini Doku Umarov liderliğindeki direniş hareketinin tüm eylemleri içinde kilit bir etmen haline getiriyor.
Cemaatin liderleri
1945’te doğan Bagautdin (Magomed) Kebedov Çeçenya ve Dağıstan’daki Selefi mensuplarının ruhani lideridir. Vedeno köyünde doğan Kebedov (her ne kadar köyün çevre bölgelerle birlikte Dağıstanlılara verildiği Çeçen sürgünü sırasında doğsa da) Sovyet zamanında Dağıstan’ın çeşitli bölgelerinde İslam’ı araştırmak için yasadışı gruplar kurdu. 1989’da İslamcı bir partinin selefi olan bir cemaat organize etti ve İslami Direniş Partisi’nin kuruculuğunda bulundu. 1997’de Çeçenya’ya geçti ve 1999’da Dağıstan güçlerini Botlih bölgesine sürdü ve bu esnada Şamil Basayev’den yardım istedi.
Ahmad-kadi Ahtayev (1942-1998)Dağıstan’ın Kudali köyünde doğdu. Avar kökenli, Dağıstan Selefilerinin liderinden ve liberal bir görüşe sahip olan Ahtayev Sufi inançlarından dolayı Dağıstan’da silahlı mücadele ihtimaline karşı çıktı. Tuhaf ölümü yetkililerle olan mücadeleyi şiddetlendirdi ve Çeçen ile Dağıstan güçlerini Selefi ideolojisi çevresinde daha çok birleştirdi.
Etnik köken bakımından Lak olan Rappani Halilov 1969’da Buinaksk’ta dünyaya geldi. 1999 yılında silahlı direnişte boy göstermeye başlayan Halilov 2001’de Şamil Basayev liderliğindeki Kuzey Kafkasya bölükleri askeri şura konseyi üyesi oldu. 2002-2003’te Dağıstan’da “Şeriat” cemaatini komuta etti ve daha sonra Kafkasya Cephesi Dağıstan bölgesi komutanı oldu. Doku Umarov’un direktifiyle