Dağıstan Cemaati (1)

Dağıstan’ın Şeriat Cemaati, 1999 yılının Ağustos ve Eylül aylarında Vladimir Putin’in direktifiyle ortadan kaldırıldığı düşünülen Dağıstan Cemaati’nin doğrudan halefidir [1]. Bu durum askeri hareketin ideolojik muhalifleri yok etmek için ne kadar etkisiz olduğunun örneklerinden bir tanesi. Tank ve uçaklarla bir grubun üslerini ve aktif üyelerini ortadan kaldırabilirsiniz; ama grubu besleyen temel ideolojiyi yıkmak hemen hemen imkansızdır.

Dağıstan’da Ağustos ve Eylül 1999’da gerçekleştirilen geniş çaplı askeri operasyondan bu yana Selefi öğretileri cumhuriyetin her tarafına yayıldı ve özellikle gençler arasında popülarite kazandı. Selefi ideoloji böylece Rusya’nın Dağıstan politikalarına karşı bir protesto şekline dönüştü [2]. Her ne kadar Dağıstan Cemaati’nin tüm üyelerinin Selefi öğretisini takip etmediğini belirtmekte fayda varsa da, öğreti birleştirici bir güç olarak tüm üyeleri Rus karşıtı mücadelede bir araya getiriyor. Dağıstan direniş hareketi içerisinde olup Cemaat’in kontrolünde olmayan küçük gruplar da mevcut; fakat bu gruplar da kendilerini direniş hareketi güçleri olarak tanımlıyor.            

Önceleri cumhuriyet içinde devlet yöneticileriyle birlikte çalışmayı deneyen Cemaat, Kadar bölgesinde (Çabanmahi ve Karamahi köyleri) ortadan kaldırıldı ve yerini kendi arkadaşlarını öldürenlerle müzakereye yanaşmayan daha saldırgan bir gruba bıraktı. Cemaat’in Ağustos 1999’da Botlih bölgesini işgal edenleri desteklememesi karşılığında Rusya, Kadar bölgesinde Cemaat’in işlerine karışmama sözü verdi [3]. Federal yetkililer Botlih bölgesindeki militanları etkisiz hale getirince, militanlar kendilerini desteklemeyenleri yani federal yetkililere güvenip Magomed Kebedov ve Şamil Basayev’i desteklemeyen Kadar bölgesi sakinlerinin pek çoğunu fiziki olarak tasfiye etti.       

Moskova bugün Çeçenya’da savaşmış ve Moskova’ya hiç beklenmedik darbeler indirebilecek gerillalarla karşı karşıya. Şeriat Cemaati’nin Rus Olimpiyat çıkarlarını hedef alacağına dair yayınladığı son deklarasyon dikkate alınmalı. Bugün tüm Kuzey Kafkasya cemaatlerinin Rusya genelinde üyeleri var ve Dağıstan cemaatinin de aynı şekilde örgütün planlarını gerçekleştirmesine yardımcı olacak gizli elemanları var. Çoğunluğu Kuzey Kafkasya dışında okuyup yaşayan Dağıstan gençleri, cemaat üyelerini Robin Hood’a benzetiyor yani onları soylu asiler olarak görüyor ve onlara manevi destek vermekle kalmayıp aynı zamanda cemaat için Rusya genelinde hücre evleri oluşturuyorlar.       

Böyle bir grup nüfusun çoğunluğunun Sufi olduğu ve Sufi geleneklerin 200 yüz yıldan daha fazla bir geçmişe sahip olduğu Dağıstan’da nasıl ortaya çıkıyor? Çeçenya ve İnguşetya’dan farklı olarak Dağıstan’da genelde birbirine düşman pek çok şeyh hala hayatta. Mürit kazanmak için şeyhler arasında sonu gelmez bir rekabet olduğu, her şeyhin kendini gerçek yol gösterici (üstat) olarak gördüğü ve diğer şeyhlerin meşruluğunu ve icazetlerini sorguladığını söylemek mümkün[4].       

Sovyetlerin tüm dini liderleri gözden düşürme politikası silahlı ateizm yıllarından sonra Sufiliği etkiledi. Şeyhler üstatlarının otoritesine bel bağlarken teoloji konularında eksik kaldılar. Gerçek teolojik bilginin eksikliğini kapatmak için mistisizm ön plana çıkarıldı. Bu durum halkı genelde yetkililer ve Sovyet KGB’si tarafından kontrol edilen Dağıstan’ın Sufi şeyhlerinden soğuttu ve onların söylediklerine şüpheyle yaklaşamaya başladılar.  

Şeyhler arasındaki rekabet ve mürit kapma mücadelesi de Sufi öğretinin statüsüne büyük zarar verdi. Said Efendi Çirkeyski gibi hükümet kanadında destek bulan bazı şeyhler bu desteği rakipleri olan diğer şeyhlere saldırmak için kullandı [5]. Bugün Dağıstan’ın yönetici elit kesimi ve din adamları Said Efendi’nin talebe ve taraftarıdır ve Said Efendi de öğretilerinin cumhuriyet içinde güç kullanılarak yayılmasından memnun gözüküyor. Çirkeyski otoritesini artırmak için kendisini cumhuriyet içinde bilinen üç tarikatın (Nakşibendi, Şazeli ve Kadiri) şeyhi ilan etti. Üç tarikatın birbirinden tamamen farklı öğreti ve uygulamaları olması onu bu iddiasından vazgeçirmemiş. Devlet yetkililerinin şeyhlere olan desteği halkı onları dini lider olmaktan çok siyasi liderler olarak algılamaya itti ve şeyhler Rus yanlısı olma, yolsuzluk ile beceriksizlik gibi Dağıstan’ın elit siyasetinin olumsuz yönleriyle eş tutulmaya başlandı. Sonuç olarak, bu tür bir destek Sufi şeyhlerinin otoritesini sarsmaktadır.     

Dağıstanlı yetkililer için uyum taraftarı bir şeyhle işbirliği yapmak öğreti bakımından birbirinde ayrılan birden çok şeyhi ortak bir paydada toplamaktan daha kolaydır; fakat bu tercih kendilerini Sufiliğin dışında gören herkesi tutum almaya itti. Onlar, şeyhleri yetkililerle işbirliği yapmakla suçluyor ve tarikatlara üye olmayan Müslümanların cumhuriyetin düşmanı olarak görülmesinden de yine şeyhleri sorumlu tutuyor. Ağustos 1991 olaylarından sonra Dağıstan Vahhabiliği yasaklayan bir yasa çıkardı [6]. Çeçenya ve Karaçay-Çerkes’te de benzer yasalar çıkarıldı. Aslında çok az insan “Vahhabi” teriminin gerçekten ne anlama geldiğini biliyor.    

Şeyhler ilahiyat konusunda bilgisizler. Onlar geleneksel olarak öğrencilerinden bilgelikten çok itaati talep ettiler ve bu yüzden de sadece Kuran ve hadis temelli İslami tartışmaya çekildiklerinde çok kolaylıkla mağlup olurlar. Şeyhler, Selefilerin İslam’ın teolojik temelleri üzerine halka açık tartışma çağrıları karşısında hep zor durumda kalmışlardır ve tüm Kuzey Kafkasya’da hiçbir resmi din adamı Selefilerin açık tartışma çağrılarını kabul etmemiştir. Ne zamanki Dağıstan’da halka açık tartışma ihtimali ortaya çıksa olaylar patlak verir ve yetkililer de tartışmayı daima son dakikada iptal eder ve iptalin sebebi olarak da hiçbir delil göstermeden Selefilerin isteksizliğini öne sürerdi.        

Diğer taraftan, Sufi doktrinlerini desteklemeyen birkaç kişi 1970’lerden başlayarak Dağıstan gençleri arasında gittikçe popüler olmaya başladı. Geleceğin Selefi lideri Magomed Kebedov İslami teoloji bilgisiyle ve Dağıstan’ın Sufi şeyhlerinin hatalarını ustalıkla ortaya çıkararak epey geniş bir genç kitleyi kendine çekebildi.   

Kebedov cemaati hem ideolojik hem de finansal olarak Rusya’da şubesi olan yabancı vakıflarca desteklendi. Bunlar arasında Uluslararası Yardım Vakfı (Chicago, ABD), Cemaat İhyas El Turas El İslami (Kuveyt), Laşkari Tayyiba (Pakistan), El Harameyn Vakfı (Riyad, Suudi Arabistan), Ashland, Oregon’da faaliyet gösteren Amerikalı bir İslami eğitim vakfı, Katar ve İkra (Cidde, Suudi Arabistan), İbrahim bin İbrahim (Cidde, Suudi Arabistan) ve bir dizi daha örgüt var [7]. Bu tür uluslararası örgütlerin varlığı yerel halka dünyanın diğer yerlerinde faaliyet gösteren radikal İslami örgütlerle rahat iletişim kurma imkanı verdi.      

Cemaatin dinamikleri

Emir Magas diye bilinen İnguş Cemaat lideri Ahmed Yevloyev’ın direniş lideri olarak atanmasına karşılık o zaman bile militanlar arasında çok iyi tanınan ve popüler olan Dağıstan Cemaati lideri Rappani Halilov’un bu göreve atanması bekleniyordu. Doku Umarov döneminde direniş hareketinde eski askeri neslin tümden değiştirildiğine şahit oluyoruz. İlk Çeçen savaşı zamanında daha yetişkinliğe ermemiş gençler direniş hareketinde yer alan eski kadronun yerini alıyor. Direniş hareketi Çeçen olmayanların da lider kadrosuna katılımıyla “uluslararası” bir şekil kazanıyor.  

Yedi yıldan bu yana direniş hareketini inceleyen araştırmacılar hareketin önde gelen birkaç liderinin “öldürülmesi”nden sonra sık sık direnişin bittiğini dile getiriyorlar. Fakat direniş hareketine kuşkuyla yaklaşan bu araştırmacılar bilinmeyen sebeplerle dokuz yıldır bölgede devam eden savaşta silovikiyi kimin havaya uçurduğunu, öldürdüğünü ve bölgedeki askeri operasyonları kimin gerçekleştirdiğini açıklayamıyorlar. Eğer savaş bittiyse neden askerler hala bölgede, neden yeni Rus askeri üsleri ile FSB eğitim merkezleri açılıyor ve neden dağlarda yeni poligonlar oluşturuluyor? Savaş bittiyse kime karşı askeri yığınak yapıyorlar? Bu “analistler” neden Rusya genelinden yüzlerce polis biriminin bölgede nöbet tuttuğunu açıklamakta aciz kalıyorlar?     

Bu araştırmacıları şaşkına çevirecek şekilde hareket ortadan kaybolmadı aksine hemen hemen tüm Kuzey Kafkasya’ya yayıldı. Uzun bir süredir direniş liderinin ve direniş ilkesiyle hareket etmeyip özellikle 2001’den beri direniş ve liderlerle aynı çizgide çalışmaktadır. Liderin kişiliği artık birincil önemini kaybetmiş durumda ve örgütün yeni yapısı öldürülen liderlerin yeri kolaylıkla doldurmaya elverişli halde artık. Bu durum geçen yıllarda birçok kez görüldü.  

Cemaatin Dağıstan’da gerçekleştirdiği eylemlerin 2000 ile 2001 arasında minimum düzeyde olduğu açık; fakat militanların federal güçlere karşı giriştiği eylemler takip eden yıllarda düzenli olarak artış gösterdi. 2000-2001 arası dönemde grup muhtemelen tüm faaliyetlerini Çeçenya üzerinde yoğunlaştırdı; fakat asıl harekat alanına döndüğünde Dağıstan’daki terörist eylemler hızlı bir şekilde arttı. Daha önce yayınlanan bir videosunda öldürülen Dağıstanlı gerilla komutanı Rappani Halilov kendisi ve cemaatle birlikte savaşmak için Çeçenya’ya gelen herkese teşekkür ediyordu. 2002-2003 arası dönemde grup Dağıstan’daki yeni gerçeklere ayak uydurmak için belli bir uyum döneminden geçti. 2004 yılı geldiğinde cemaat en sonunda savaşmaya hazır olduğunun bir işareti olarak iyi organize edilmiş, güçlü ve sık saldırılar gerçekleştirmeye başladı. Bugün cemaatin eylemleri birbirinden izole olmayıp cumhuriyet yetkililerine karşı çıkan, birbiriyle uyumlu askeri ve siyasi yapı tarafından gerçekleştirilen iyi koordine edilmiş daha büyük bir mücadelenin parçasıdır.      

Sonraları direnişin Kafkasya Cephesi’nin (şimdilerde Duko Umarov tarafından ilan edilen Kafkasya Emirliği’nin “Dağıstan Vilayeti” olarak biliniyor) bir parçası haline gelen cemaatin eylem bölgesi cumhuriyetin tamamında bağlantıları veya hücreleri olduğunu gösteriyor [8]. Direnişin nüfuzu batıda Hasavyurt ile Çeçen sınırından başlayıp doğuda Mahaçkale’ye, kuzeyde Kızılyar ve güneyde Gimri ile Buinaksk’a doğru yayılıyor. Dağıstan’ın uzak güney ucunda yer alan Derbent direnişçilerin etkisinden uzak; ama bu durum şehrin etnik yapısındaki farklılıklarla açıklanabilir. Derbent nüfusunun çoğunluğu Lezgilerden oluşurken cemaat daha çok Avarlar, Laklar, Kumuklar ve Darginlerden oluşuyor. Bu da cumhuriyetin kuzey kesimlerinin Nogay cemaatinin bir parçası olduğu ve Kafkasya Cephesi’nin Stavropol sathının içinde yer aldığı anlamına geliyor.     

Cemaatin gelişimi

Dağıstan cemaatin tarihi 1980’li yıllarına uzansa da şimdiki askeri yapısı 1997’de Çeçenya’da ortaya çıktı. O zamana kadar ideolojik bir grup olan cemaat iktidarı ele geçirmek, İslami bir cumhuriyet kurmak ve Rus ordusunu Dağıstan’dan çıkarmak amacıyla askeri bir hareket halini aldı. 

Çeçenya’daki ilk askeri harekattan sonra (1994-1996) Magomed Kebedov’un taraftarları ruhani liderleri gibi Dağıstan’dan Çeçenya’ya geçtiler. Onlar buna Hz. Muhammed’in sahabelerinin 622’de Mekke’den Medine’ye göçüne atıfla Hicret adını koydular. Bir süreliğine cemaatin merkezi Çeçen Gudermes şehri oldu; fakat 1998 yazında Sulim Yamadayev’le mücadele ve emir Abdurrahman El-Zarki’ye bağlı Selefilerin kopuşuyla cemaatin eylem merkezi Urus-Martan ve Ürdün’ün Zerka kentinde doğan Çeçen Emir Hattap’ın (Samir Salih Abdullah El-Suveylah) Avturi köyü yakınındaki eğitim kaplarına kaydı [9].         

Gudermes’teki mücadelede Dağıstanlı militanlar tarafsızlıklarını sürdürerek dostları Çeçen Selefilere yardım etmek için mücadeleye karışmadılar. Pek çok kimse için bu politika kafa karıştırıcıydı ve Kebedov’a daha sonraları sık sık Aslan Mashadov yönetiminde radikal Çeçen güçlerinin yenilmesinde tamamen kendisinin sorumlu olduğu hatırlatıldı. O zamanlar Kebedov’un ünü onu bu tür suçlamalara karşı koruyacak kadar güçlüydü ve eskiden de olduğu gibi sarsılmazdı.  

Kebedov’un ikinci başarısızlığının arkasında onun zayıf karakteri ve Dağıstan’daki tutumu yatıyordu. Yerel yönetimi devirmenin 1991’de Çeçenya’da yapıldığı şekilde yapmanın imkânsız olduğunu anlaması gerekiyordu. Kebedov ayrıca 1999’da Botlih bölgesine yapılan operasyona ve “Dağıstan İslam Cumhuriyeti”nin ilanına olumsuz tepki gösterdi. Rus ordusuyla çatışmaya girmeden önce Kebedov hem Şamil Basayev’den Dağıstan’daki Rus yanlısı hükümeti devirmek için yardım istedi hem de resmen “Dağıstan İslam Cumhuriyeti”nin kuruluşunu ilan edip bunu bölgeye yaydı [10]. Çeçenlerin Dağıstan’a saldırmakla suçlanmasını engellemek için Kebedov Cemaati’nin elebaşı olarak seçilmesi dahil her şeyin önceden planlandığı çok açıktı. Kebedov’un aceleciliği, daha uygun bir ifadeyle korkaklığı, gerillaların engellemeye çalıştığı tepkiye sebep oldu. Rus siyasetçilerin ve medyanın da desteğiyle Çeçenlerin Dağıstan’ı istila ettiği haberleri yayıldı ve bu durum Dağıstanlılar arasında yerel yetkililere olan desteği yükseltti. Böyle bir şey olmasaydı bile o zamanda cumhuriyette Selefi bayrağı altında yaşamak isteyen çok az kişinin olduğu açıktı.            

Botlih operasyonundan sonra Şamil Basayev, Kebedov ile Nadir Haçilayev’in bekle ve gör gibi haince bir siyaset takip ettiklerine ve mücadelede etkin katılımdan ziyade Çeçen gerillaların arkasına saklandıklarına kanaat getirdi. Özel konuşmalarda Basayev her ikisinin de vurulması gerektiğini söyledi. Önce Haçilayev kaçtı; ardından da Kebedov. Kebedov Türkiye’ye kaçtı ve şu an oradan yazdığı kitaplar Rusya’da basılıyor. Kebedov kitaplarında Sufiliği ve hiçbir zaman “gerçekten” kendisiyle birlikte olmayan liberal Çeçen siyasetçileri eleştiriyor.    

Tüm olanlar yeni işlev ve liderleriyle büyük Kuzey Kafkasya direnişinin bir parçası olarak hareket edecek yeni bir cemaatin ortaya çıkışına işaret ediyordu. Cemaatin liderliği 2000’in sonu ile 2001’in başında Rappabi Halilov ve Rasul Makşaripov’a geçti. Kalaşnikovlar maneviyatın yerini alınca ruhani liderlere olan ihtiyaç da azaldı.    (Dr. Mairbek Vaçagayev’in Chechnya Weekly ( December 13, 2007—Volume VIII, Issue 48  )için kaleme aldığı yazıyı Ajans Kafkas’tan Adnan Demir Türkçeye çevirdi.)

Notlar

1. Ağustos ve Eylül 1999’da Magomed Kebedov liderliğindeki gerillalar Dağıstan’a girdi ve üç gün sonra Botlih ile Hasavyurt bölgelerinde Şamil Basayev’in desteğini aldılar. Askeri operasyon bittiğinde Rus yetkililer Dağıstan Selefilerini (Vehhabileri) tümden yok ettiklerini iddia ettiler.   

2. Bu öğretinin teorik temelleri 20. yüzyıl Mısırlı köktenciler Hasan El Benna ile Seyit Kutup, Pakistanlı Ebu Ala El Mevdudi ve onların selefleri İbn Teymiye (1263-1328), Muhammed ibn Abdulvahhap’ın (1703-1787) eserleridir.      

3. Kadar bölgesindeki köylerde yaşayan yerel Selefi taraftarları Ağustos 1999’da Çeçenya’dan Dağıstan’a harekât düzenleyen Magomed Kebedov’un savaşçıları arasında buluna Selefi mezhepdaşlarına yardım etmediler. Kadar bölgesi sakinleri sorunun dışında kalmayı tercih ettiler ve yetkililerin 1998 Eylül’ünde dönemin Rusya İçişleri Bakanı Sergey Stepaşin’in bölgeye yaptığı bir ziyaretle varılan anlaşmayı ihlal etmeyeceklerini ümit ettiler. 

4. Hemen hemen tüm Dağıstan şeyhleri silsilelerini Gazi-Magomed, Gamzat-Bek ve Şamil gibi 19. yüzyıl Dağıstanlı imamların üstadı olan Magomed Yaraginski’ye dayandırıyor. 

5. Said Efendi Çirkeyski Dağıstan’da resmi yetkililer tarafından destelenen en güçlü tarikat şeyhlerinden bir tanesidir. Müritleri arasında Dağıstan Devlet Başkanı Muhu Aliyev, İçişleri Bakanı Aldilgerey Magomedtagirov ve pek çok üst düzey siyasetçi bulunuyor.   

6. 16 Eylül 1999’da Dağıstan Halk Meclisi, Dağıstan topraklarında Vehhabi ve diğer şiddet içerikli eylemleri yasaklayan yasayı onayladı. 

7. K. Hanbabayev, “Dini-siyasi aşırılık ve terörizm çok yönlü bir etnik-dini topluluktur (Kuzey Kafkasya örneği),” “Dağıstan” enformasyon ajansı, ‘20/09/2006. 

8. Kafkasya Emirliği’nin ilanına ilişkin Duka Umarov’un açıklamasının resmi bildirisi, Kavkaz-Center, 21/11/07. 

9. 14-15 Temmuz 1998’de Çeçen lider Aslan Mashadov’un taraftarları ile Selefiler arasında silahlı çatışma çıktı. Şamil Basayev ile Vaha Arasanov’un “barışçıl” eylemleri sayesinde Selefiler tümden yok olmaktan kurtuldular. İkisi Mashadov’tan Selefilerin Gudermes’teki Urus-Martan’a geçmeleri için bir koridor açması konusunda rica ettiler. 

10. 9 Ağustos 1999’da gerillalar Dağıstan Cumhuriyeti Devlet Konseyi’nin feshedildiğini ve Serazhutdin Ramazanov liderliğinde Magomed Tagayev’in basın ve enformasyon bakanı olduğu İslami hükümeti ilan ettiler. 

Dr. Mairbek Vaçagayev’in Chechnya Weekly ( December 13, 2007—Volume VIII, Issue 48  )için kaleme aldığı yazıyı Ajans Kafkas’tan Adnan Demir Türkçeye çevirdi.

Mairbek Vaçagayev