Bir Çeçen İstanbul’da, ötekisi Viyana’da ebediyen susturulurken biri Madrid’den Moskova’ya ölüme postalanıyor, diğeri İstanbul’da pasaportunu yırtması ve kamuoyunun tepkisi sayesinde sınır dışı edilmekten son anda kurtuluyor.
Çeçen yarası, Çariçe Katherina’ya şirin gözükmek için Kırım’da işgal ettiği bölgelerin sefaletini gizlemek amacıyla sahte köyler inşa eden Potemkin’den rol çalan Kremlin güdümlü başkan Ramzan Kadirov’un Çeçenya’da diktiği yeni binalarla trajedinin ve çözülmemiş Çeçen-Rus sorununun üzerine şal çekme girişimine rağmen hala kanıyor.
Cephelerde artık oluk oluk kan akmıyor ama ister adına muhalifler, isterse direnişçiler densin ‘Potemkin Köyü’nün cilasını kaldırmaya teşebbüs eden, Çeçenya’da huzur ve istikrarın bir efsane olduğunu ortaya koyan herkes ya Rus istihbaratı ya da Çeçen işbirlikçilerince bir bir susturuluyor.
Viyana’da bir cinayet
Çeçenya’yı işgal için Rus istihbarat servisi FSB’nin kirli ve kanlı tezgâhlarını ortaya serince aforoz edilen eski KGB ajanı Aleksander Litvinenko ve Çeçenya’daki çığlığın sesi Rus gazeteci Anna Politkovskaya’nın ardından son olarak susturulanlara 13 Ocak’ta Viyana’da bir Çeçen mülteci eklendi. 26 yaşındaki Umar İsrailov, evinin önünde ek az iki kişi tarafından önce kaçırılmak istendi, direnince başına sıkılan kurşunla öldürüldü. Avusturya polisi katilleri arabasına atıp bölgeden götürmekle suçlanan bir kişiyi yakalasa da cinayeti henüz çözebilmiş değil. ‘Otto K.’ kod adı verilen zanlıya atfedilen ‘İsrailov başka bir kampa geçerek ölümü hak etti ama benim cinayetle ilgim yok’ şeklindeki ifade katillerin ayak izlerinin Kadirov’un karargâhına gittiğini gösteriyor. İsrailov kuşkusuz yüksek profilli bir Çeçen değil ama ‘suçu büyük.’ Şöyle ki İsrailov, direnişçi olarak Rusya’da hapis yatarken aftan yararlanıp çıktıktan sonra Kadirov’un koruması olmuştu. 2003–2005 arasında Kadirov’un direnişçilere ve ailelerine karşı işlediği cinayetlerin birinci dereceden tanığı, sonrasında da mağduruydu. Kendisini ‘Kadirov rejiminin kurbanı’ olarak niteliyordu. Ve bu tanık halkadan çıkınca öldürülmemek için 2006’da AB ülkesi Avusturya’ya sığındı.
Strasbourg’a gitmek ihanet!
İsrailov, Kadirov’un imajı için tehdit arz etmekle kalmayıp Rusya’yı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) dava etmişti. Dava dosyasında Moskova’nın Çeçenya’daki ‘maşası’ Kadirov ve ekibinin sistematik bir şekilde adam kaçırıp işkence ettiği, direnişçilerin ailelerini cezalandırdığına dair detaylı bilgiler vardı. Kendisi de bizzat Kadirov’un elektrik işkencesine maruz kaldığını anlatıyordu. Kadirov’un ülkeden kaçan İsrailov’u geri dönmeye mecbur etmek için babasını kaçırıp işkence ettiği de suçlamalar arasındaydı. Babası da sonunda canını kurtarmak için bir başka AB ülkesine sığınmıştı.
AİHM’de Rusya’ya ile yüzleşmeye cüret etmek öldürülmek için kâfi. Malum Rusya, Kafkasya’da işlediği cinayetlerin ilk kez Strasbourg’a açılan davalar sayesinde bedelini ödüyor. Son birkaç yılda Rusya aleyhine tazminat cezaları çorap söküğü gibi gelmeye başlarken Rus milliyetçi tayfa, Kafkasya’dan Strasbourg’a giden davaları ihanet olarak niteleyip gözdağı vermekten geri durmuyor. Anlaşılan İsrailov cinayeti gözdağının fiiliyata geçirilmiş hali.
Ortaya çıkan bilgilere göre İsrailov, geçen yıl Avusturya makamlarına giderek Kadirov’un bir temsilcisinin Viyana’ya gelip davayı çekmesi için baskı yaptığını, bu yüzden öldürülebileceğini söyleyip koruma talep etmiş. Terörle mücadele şubesi de 41 yaşında Artur Kurmakayev adında bir Çeçen’i sorgulamış. St. Petersburg’da yaşayan bu kişi, Kadirov’un ‘gerekirse güç kullanın’ talimatı doğrultusunda sürgündeki Çeçenleri Çeçenya’yı döndürmek uğraşan gizli bir yapılanma için çalıştığını, Viyana’daki Çeçenleri ikna için Slovakya’da karşılaştığı Kadirov’un iki korumasının da kendisine yardımcı olarak görevlendirildiğini itiraf etmiş.
5000 kişilik kara liste
Bu kişinin Avusturya polisine verdiği itirafta başka çarpıcı bir ayrıntı daha var: "Kadirov’un Gudermes’teki konutunda 5 bin Çeçen’in isminin yazılı olduğu bir liste gördüm. 5000’den 300’ü öldürülecekler listesindeydi." Listedeki 50 kişinin de Avusturya’da sığınmacı olduğunu kaydeden Kurmakayev, Çeçenleri geri döndürme görevini tam olarak yerine getirmediği takdirde Kadirov’un Çeçenya’daki ailesini öldürmekten kaçınmayacağını da belirtmiş. Daha sonra avukat olarak Rusya’ya döndüğü söylenen Kurmakayev’in nerede olduğu meçhul. İsrailov’un polise verdiği ifadede de Kurmakayev’le 2008’de iki kez karşılaştığını ve kendisini "Eğer AİHM’deki dosyayı çekmezsen Slovakya’da bekleyen iki kişi seni öldürecek. İki kez düşün" diye uyardığını aktarıyor.
İsrailov, Kadirov’la sorunu olup da öldürülen ilk kişi değil. Kadirov’la iktidarı paylaşma kavgası yaşamış Rus yanlısı Çeçen liderlerden Ruslan Yamadayev de geçen eylülde Moskova’da öldürülmüştü.
İsrailov davasının Londra’da Polonyum 210’la zehirlenen Litvinenko cinayetinde olduğu gibi çözülmeyeceği yönünde inanç yaygın. Tıpkı İstanbul’da Eylül 2008’de eski komutan Gazi Edilsultanov’un, Aralık 2008’de İslam Canibekov’un öldürülmesiyle ilgili cinayetlerin perde arkasının aralanamaması gibi.
Ve bir de kendilerini işkence ve ölüm tehlikesi beklediği halde muhtemelen Kadirov’un listesinde olup da Moskova’ya postalanan insanlar var. Azerbaycan’ın bu konuda sicili kabarık. Çok sayıda mülteci Bakü’den gözaltına alınıp Rusya’ya gönderildi ve bunlardan bazılarından haber alınamadı. AB üyesi İspanya ise insan hakları örgütlerinin uyarılarına aldırmadan Çeçen mülteci Murad Gasayev’i 31 Aralık 2008’de Rusya’ya iade etti. Bundan beş gün önce de İstanbul Atatürk Havaalanı başka bir Çeçen dramına sahne olmuştu: İmran Abdülazimov Moskova uçağına bindirilmekten son anda pasaportunu yırtınca kurtulmuştu. Sivil toplum Çeçen mülteci için ses verdi ve iade önlendi.
Çeçenya dünya gündeminin arka sıralarına düşeli çok oldu ama Çeçenlerin sorunları bazen feci bir cinayetle, bazen yürek burkan İmran vakalarıyla varlığını hatırlatıyor, insanlığın vicdanına çarpıyor.
Fehim Taştekin