Çerkesler, Soçi’deki Olimpiyat vesilesiyle soykırımın tanınması için çabalarken Tiflis ve Amerikalılar Çerkes söylemini Rusya’nın sırtında bir sopaya dönüştürmek istiyor.
Rusya, Vancouver’da sporda gelmiş geçmiş en rezil skorun ezikliğiyle Olimpiyat meşalesini devralırken bir süredir Çerkesler arasında dar bir çerçeve ve çevrede akıp giden bir tartışmayı da alevlendirdi. Malum o meşale Soçi’de düzenlenecek 2014 Kış Olimpiyat Oyunları için Rusların eline tutuşturuldu. Meselenin Çerkesleri ilgilendiren tarafı ne Rusların kaçırdığı altın madalyalar, ne de meşalenin kendisiyle ilgili… Çerkeslerin derdi günü 2014 oyunlarının dedelerinin soykırıma uğradığı topraklarda yapılacak olması. Çerkesler arasında hassaten diasporada soykırım acısı, Soçi’nin olimpiyatlara ev sahipliğini kazandığı 2007’den beri nüksetmiş durumda. Çerkesler bu vesileyle yaşadıkları tarihi felaketin uluslar arası toplumda tanınmasını umut ededursun Rusya’nın Vancouver’da meşaleyi alma töreninde takındığı bir tavır Çerkes yarasına tuz biber ekti. Rusya Soçi’nin asıl sahipleri Çerkesler yerine kültürel unsurlar olarak Krasnodar Kazak Korosu’nu götürdü. Çarlar adına Kafkasya’yı kana bulamış eski Kazak çizmelerinin Putin Rusya’sında yeniden parlatıldığı ve Kazakların eski itibarlarının iade edilmeye başladığı dikkate alındığında mesele Çerkesler için daha da hassaslaşıyor. Rusya politikalarıyla uygun adım kaygısı taşıyan Dünya Çerkes Birliği (DÇB) bile 27 Şubat’ta Nalçik’teki toplantısında Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev’e serzenişte bulunup hiç olmazsa Soçi 2014 Kış Olimpiyat Oyunları’nda Çerkes faktörünün kullanılmasını talep ederken Kabardey-Balkar Adıge Khase Başkanı Muhammed Hafitse de “Vancouver’da olimpiyat sembolüne Kızılderili unsurlar katıldıysa Soçi’de de bu yapılmalıdır” diye çıkışıverdi.
Kuşkusuz Kafkasya’daki Çerkesler arasında olimpiyatların Soçi’de yapılmasına ilişkin tutum diasporadaki sivil örgütlerin duruşu kadar sert değil. Diasporanın ‘Dedelerimizin kemikleri üzerinde olimpiyata hayır’ sloganıyla verdiği fotoğrafa karşın anavatandaki Çerkesler yani 1864 Büyük Çerkes Sürgünü’nden arta kalanlar için ‘bu toprakların Çerkeslere ait olduğu’ ve ‘tarihi bir trajedinin yaşandığının hatırlanması’, daha utangaç bir tonla mümkünse ‘Çerkes soykırımının tanınması’ yeterli. Kafkasya’nın yönetici eliti zaten Soçi’deki yatırım havasından müstefit olabilmenin derdinde.
Az ya da çok önümüzdeki 4 yıl içerisinde Soçi bağlamında ‘Çerkes soykırımı’ bir şekilde gündeme gelecek. Rusya Vancouver’da olimpiyat oyunları oynanırken ‘Çerkes soykırımı’ hatırlatmalardan hiç etkilenmedi, çünkü Amerika’daki Çerkeslerin küçük katılımlarla yaptığı gösteriler ana akım medyada yer edinemedi. Hatta Batı dünyasının antenlerinin hem daim açık olduğu Yahudi soykırımıyla empati kuran “Olimpiyat oyunlarına ev sahipliği yapmak için seçilecek aday şehirlerden biri Auschwitz Birkenau olsaydı ne olurdu” sorusu da umulan ilgiyi toplayamadı. Ama Çerkeslerin çıkaramadığı gürültüyü çıkarmaya hevesli birileri var: Gürcistan ve ABD. 2008’de Güney Osetya üzerinden yaşanan savaşta uğradığı hezimetin acısını çıkarmak için pusuya yatan Tiflis için olimpiyatlar altın fırsat. Şimdilerde Çerkes soykırımına dair Tiflis’te organize edilen sergi, konferans benzeri etkinlikler boşuna değil. Ancak bu işe Gürcistan ve Jamestown Foundation gibi Amerikalı kuruluşların karışması Rusya’nın işine gelen bir durumu ortaya çıkarabilir. Moskova yönetimi kuşkusuz bunu, Çerkes soykırımının tanınmasıyla ilgili talepleri sulandırmak ve savsaklamak için kullanacak, ‘soykırımının tanınması kampanyasının Batılı düşmanlar ve Kafkasya’daki uzantılarının Rusya’ya zayıflatma aracı olduğu’ savunmasına yatacaktır.
Gürcistan’ın Rusları aratmayacak şekilde son 100 yılda gerek Abhazya, gerek Güney Osetya’ya yaşattığı acılar yüzünden Çerkesler de soykırımın tanınması kampanyasında Gürcistan’la aynı paydada yer almamaya özen gösterecektir. Hatta Çerkesler Gürcü ve Amerikan emellerine ortak olmamak için kendi davasını ötelemeyi yeğleyecek, Rusya da büyük bir prestij meselesi haline getirdiği Soçi badiresini atlatacaktır.
Çerkesler içinse soykırımın 150. yılına denk gelen olimpiyatlarda meşalenin dikileceği Krasnaya Polyana’nın yüzbinlerce yerlinin katli ve en az 1.5 milyon insanın sürülmesiyle sonuçlanan savaşın bitiminin ardından Çar askerlerinin zafer yürüyüşü yaptığı kanlı Kbaada Vadisi olduğu, Soçi’nin adını yok edilen Çerkes kavmi Şaçe’den aldığı, bu kentin İmam Şamil’in teslim olmasının ardından Batı Kafkasya’daki Adıge, Ubıh ve Abhazların ilan ettiği siyasi birliğin (1861-1864) merkezi yani başkenti olduğu, uluslar arası sporcuların ağırlanacağı toprakların asıl sahipleri Ubıhların tamamen silindiği, o dönem sayıları 600 bini bulan Şahsuğların aradan geçen 146 yıla rağmen 8-10 bini aşmadığı, SSCB’nin ilk döneminde varlık göstermiş Şapsuğ Ulusal Bölgesi’nin merkezi Psışuape’nin Çerkes köylerinde en gaddar katliamlara imza atmış Amiral Mikhail Lazarev’in adının (Lazarevskoye) verildiğini anlatma fırsatını kaçırmış olacak.
http://www.dunyabulteni.net/news_detail.php?id=107880
İkinci yazı:
Gürcü-Çerkes ittifakı için kritik hamle
Fehim Taştekin