Gürcülerle çatışma Osetlere Beslan’ı unutturamıyor. Rusya’dan ölen çocuklarının hesabını soran annelerden biri de Türkiye’ye tepkili
FEHİM TAŞTEKİN (Arşivi)
BESLAN – İnsanı yiyip bitiren, ömür törpüsüne dönüşen bir yas bu. Aneta Gadiyeva, nerdeyse her gün 1-3 Eylül 2004’te Beslan’daki rehine trajedisine kurban verdiği kızı Alana’nın mezarı başında. Biten mumların yerine yenilerini yerleştiriyor, ziyaretçilerin içip dua etmesi için mermer masanın üzerine koyduğu suları yeniliyor. Mezar taşındaki resme dokunuyor, başını yaslayıp ağlıyor. Kuzey Osetya’daki üniversitesinin sosyoloji kürsüsündeki doçentlik görevine veda etme pahasına, 18 km. mesafedeki Vladikafkas ile Beslan arasında mekik dokumaya devam ediyor.
Rus özel timlerinin ‘kurtarma’ operasyonuna kurban giden 186 rehine çocuğun annesi gibi bu matem Aneta’yı esir almış. Türkiye’den anavatanına dönmüş Oset asıllı eşi Seyfi Doğan çiçekleri tek tek elden geçiriyor, suluyor. 10 yaşındayken yitirilen İzmir doğumlu Alana’nın en sevdiği oyuncakları yanında. Bu rutin yas ‘Melekler Kabri’ denilen yerdeki 334 mezarda tekrarlanan bir ritüel. Evladını yitirmiş bir baba kendini mezarlığın çimlerine adamış. Eylemin ikinci günü dönemin İnguşetya Devlet Başkanı Ruslan Auşev’in arabuluculuğu sayesinde bir yaşındaki ikinci kızıyla okuldan salıverilen ama Alana’yı alamayan Aneta, her mezara aynı şefkati gösteriyor. Bu bir nevi ‘yas kardeşliği’.
‘İstihbarat biliyordu’
Seyfi Doğan işini gücünü bırakıp Osetya seferimizde bize eşlik ediyor. Sinval’i yerle bir eden savaş yüzünden buradayız ama konuştuğum birçok Oset, savaş vesilesiyle 1992’deki Oset-İnguş çatışmasını ve İnguşların da yer aldığı Beslan eylemini anmadan edemiyor. Bu yüzden potansiyel çatışma arz eden Oset-İnguş meselesi ve bu gerilimi besleyen Beslan trajedisine eğilmek kaçınılmaz oluyor.
Akşam Aneta’nın misafiriyiz. Alana’nın çalışma masası, okul çantası ve yatağı dönecekmiş gibi hazır. Aneta’nın leziz Oset tatlarıyla donattığı sofraya Beslan’ın gölgesi düşüyor. Başkan yardımcılığını yaptığı Beslan Anneleri örgütünün hukuk savaşı hakkında konuşurken, sözü Türkiye’ye getiriyor, kızının anavatanına sitem ediyor. Suçlu ilan ettikleri Rusya’yla zaten davalıklar. 1200 rehineyi kurtarma adına okulu basıp 334 kişinin ölümüne yol açan devletle kozlarını, dilekçeyi bu yaz kabul eden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde paylaşacaklar. Fakat Aneta’nın Türkiye’den yana yarası da derin. Kuzey Osetya mahkemesine açtıkları davada devletin sunduğu FSB’ye ait belgede 1 Eylül’de 1 Nolu Okul’da, Basayev’in 1995’te 1500 kişiyi rehine aldığı Budennovsk’taki gibi eylem yapılacağı istihbaratı var. Belgede eylemin Türkiye’den finanse edildiği yer alıyor. “İşte benim zoruma giden buydu. Paranın çocuğumun doğduğu yerden gelmesi beni yıktı. Kızım Türkiye vatandaşıydı” diyen Aneta, Çeçenlerle ilgili iddiaların araştırılması için Başbakan Tayip Erdoğan’a mektup yazmak istediğini ama dikkate alınıp alınmayacağından emin olmadığını dile getiriyor: “Türkiye kendi teröristlerinden yakınırken buradaki teröristlere neden sahip çıkıyor, bu insanlar oraya gidip tedavi görüyor, tatil yapıp dönüyor. Türkiye ikiyüzlülüğü bıraksın, terörün iyisi kötüsü olmaz.” Ayrıca Alana’ya ilgisizlikten de kırgın: “Yunanistan dahil birçok devlet kurbanlarla yakından ilgilendi, ölen bir Yunan öğretmenin adını bir sokağa verdi. Ama Türkiye hiçbir şey yapmadı.” Seyfi Doğan’ın araya girip “O zaman Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Moskova elçiliği aracılığıyla arayıp yardım önermişti” diye düştüğü not da Aneta’yı teskin etmiyor: “Ama bir daha kimse aramadı. Bizi teselli edecek bir şey yapılmadı. Koca devletin işini gücünü bırakıp bizimle ilgilenmesini beklemiyorum. Birini yollayabilir, çocuğumun anısına küçük de olsa bir şeyler yapabilirlerdi.”
‘Terörden devlet karlı çıktı’
Ertesi günü Beslan Anneleri’nin merkezindeyiz. Beslan Müslüman kimliği ile tanınan 36 bin nüfuslu bir kasaba. Okulun dehşet verici hali özenle korunuyor. Ortodoks Kilisesi ise Müslüman karşıtlığını fırsat bilip ölenlerin önemli kısmının Müslüman kimliğine aldırmadan salonun orta yerine koca bir haç dikmiş. Salon ölen çocukların resimleri ve güllerle kaplı. Beslan Anneleri’nin başkanı Susanna Dudiyeva’ya ‘Bu yas ne kadar daha sürecek’ diye soruyorum. Bilmiyor.
Facia sağ kalanların hayatlarını mahvederken, en büyük tepki kanlı operasyonu düzenleyenlerin dokunulmazlığı. Belki de adalet yerini bulmadığı için öfke dinmiyor. Herkes müdahalenin Putin’in emri olmaksızın yapılamayacağını düşünüyor. Hatta Aneta bunu bizzat Putin’e söylemiş: “Dedim ki, ‘Teröristler senin yüzünden Beslan’a geldi. Tek bir sözünle bu insanlar kurtulabilirdi.’ Fakat suçlamaları kabul etmedi. Bize adil soruşturma vaat etti, ama suçladığımız herkesi terfi ettirdi.” Aneta şu sonuca varıyor: “Bu operasyondan kim kârlı çıktı? Tabi ki Rusya devleti. Beslan sonrası devlet güçlendikçe güçlendi. Demokrasi de bitti, terör de.”
***
Kafkasya’nın en karanlık sayfası
1-3 Eylül 2004 tarihi Kafkasya’nın en kara sayfalarından biri olarak tarihe geçti. Çeçenya’daki savaşçılara destek için silahlı 33 kişi Beslan’daki 1 Nolu Okulu basmıştı. İddiaya göre eylemciler daha önce tamirci kılığında okula girip silah ve patlayıcıları gizlemiş, çatıda keskin nişancı yeri ayırmıştı. Eylemciler, yeni eğitim yılının açılış töreninde polis ve orduya ait araçlarla gelip öğrenciler, öğretmenler ve velileri 10’a 25 metrelik spor salonuna hapsetmişti. Okul 1992’deki Oset-İnguş çatışmasında Oset milislerin İnguşları esir tuttuğu merkezlerden biri olduğu için seçilmişti. Beslan Havaalanı da Çeçenya savaşına katılan Rus uçaklarının havalandığı yerdi. Operasyon için merkez kuran FSB, Kuzey Osetya Devlet Başkanı Aleksander Zasahov’un da Çeçen yetikli Ahmet Zakayev’in de arabuluculuklarını ciddiye almadı. 52 saat sonra İçişleri’nin OMON teşkilatı ile FSB’ye bağlı Alfa ve Vimpel timleri ağır silahlarla okula müdahale edince 334’ü rehine, 31’i eylemci 20’si kamu görevlisi 385 kişi öldü, 783 kişi yaralandı. Eylemin sorumluluğu Çeçen lider Şamil Basayev üstlense de olayın perde arkası aralanamadı.
****
‘Derdimiz Oset halklarını birleştirmek’
1992’de Oset-İnguş çatışmasında Osetleri birleştirmek için kurulan sivil meclis Stir Nihas’ın Başkan Yardımcısı Artur Sallagev sorularımızı yanıtladı:
Güney Osetya’nın Kuzey’le birleşebilir mi?
İki Osetya’nın birleşmesi hep özlem duyulan birşey. Savaştan önce de biz iç içeydik, birbirimizden kopmadık. Rusya da Osetlerin tek halk olarak yaşama arzularının farkında. Ama uluslararası anlaşmaları bozamayacağı için meseleye hiç karışmadı.
Savaş sonrası Rusya’nın tutumu değişir mi?
Şu an bunu beklemek zor. Çarlık Rusya’sına tek devlet ve tek millet olarak girmiştik. İki ülke ayrıldığından beri birleşme fikri gündemden düşmedi. Fakat bu mesele kuzey ve Güney Osetya’nın hükümetlerinde değil Rusya’da bitiyor. Asıl kararı verecek olan Moskova.
Gürcülerle bundan sonra nasıl bir ilişki bekliyorsunuz?
Biz savaşı önlemek için mitingler düzenlediğimizde bütün halklardan insanlar katıldı. Bu çok önemli.
Beslan olayının ilişkilere etkisi ne oldu?
Beslan’la birlikte iki halk arasındaki yakınlaşma çabaları tuzla buz oldu. Bir süre İnguşlarla görüşemedik, çünkü bunu tabana anlatamazdık. Yine de uzlaşma için çaba harcamamız gerekiyor. Uzlaşma politikamız değişmedi. Bugün bu ülkede ‘Ben İnguşum’ diyemeyen insanlar var. Kendilerini gizleme ihtiyacı duyuyorlar. Gerçi birlikte yaşadıkları köylerde sorun çıkmadı. Ama öç almak Kafkas halklarının kanında var.
*****
İnguşlar zorunlu iskânın sonuçlarını unutamıyor
Osetlerin bağımsızlığının tanınmasına sadece komşu İnguşlarla Çeçenler sevinmedi. Gürcü-Oset çatışması Osetlerle İnguşların geçmiş yaralarını yeniden kaşıyor
Güney Osetya’nın savaş sonrası Rusya tarafından bağımsız devlet olarak tanınması Kafkas halklarının çoğundan alkış alırken komşu İnguşlar, Osetlerle geçmiş çatışmaları, Çeçenler de Gürcistan’dan gördükleri destek yüzünden bu sevince ortak olmadı. Gerçi Rus yanlısı Çeçenlerden oluşan Vostok ve Zapat timleri, Sinval’de Gürcülerle çatışıp ağır kayıplar verdi. Fakat başta bağımsızlık yanlısı Çeçen-İçkerya Başbakanı Ahmet Zakayev olmak üzere Çeçen liderler, Osetlere kalkan olup Gürcistan’a giren Rusya’yı işgalci güç olarak kınamayı tercih etti. İnguşlar ise Rusları Osetleri korurken kendi vatandaşı İnguşların 1992’den beri yaşadıkları sorunları görmezlikten gelmekle suçladı. Kısacası Oset-Gürcü savaşı Oset-İnguş yarasını kaşıdı.
Gürcü bombardımanından kaçan Oset mülteciler diğer Kafkas cumhuriyetlerine dağılırken bir tek İnguşetya’ya gitmedi. Nazranlı İnessa, 1992’de çatışmaların yaşandığı Kuzey Osetya’nın Prigorodni bölgesinde ölen İnguşları kimsenin anmadığından yakınıyor. Prigorodnili İsa ise “Güney Osetya’dan birkaç bin mülteci yıkım sayıldı ama Prigorodni’den 60-70 bin İnguş çıkarıldığından kimse bunu yıkım saymadı. 1992’teki savaştan kaçan Güney Osetyalılar sürgün İnguşların evlerine yerleştirildi” diyor.
İnguşlar hâlâ mülteci
İnguşetya’daki Maşr insan hakları örgütü Başkanı Magomed Mutsolgov, “Güney Osetya, Gürcistan’ın ayrılmaz parçasıdır” iddiasında bulunup ekliyor: “Rusya 70 bin mülteci, 500 ölü, 175 kaybın kayda geçtiği Prigorodni’yi unutarak Güney Osetya’da soykırımdan bahsediyor. Savaşın üzerinden 16 yıl geçti, 14 bin İnguş hâlâ evlerine dönemedi. Çeçenya’da ise 40 bini çocuk 200 bini aşkın insan öldü.”
Temelde Oset-İnguş sorunu Rusların zorunlu iskân siyasetinin sonucu. İnguşlar, 2. Dünya Savaşı sonrası Nazilerle işbirliği yaptıkları için Stalin’in Çeçenlerle birlikte Orta Asya’ya sürdüğü halklardan. İnguşlar döndüklerinde evlerinde Osetleri buldu. Kuzey Osetya Halklar Arası İlişkiler Bakanı Taymuraz Kasayev ise Prigorodni’nin esasen Çerkes toprağı olduğunu, burada Kazak, İnguş ve Oset köylerinin yan yana dizildiğini, 1917 ihtilalinde İnguşların Bolşeviklerden, Osetlerin Çarlıktan yana tavır aldığını, galip gelen Bolşeviklerin Osetleri Prigorodni’den kovup topraklarını İnguşlara verdiğini söylüyor. Kasayev, İnguşların dönmesi için yeni yerleşimler kursalar da onların eski evlerideki ısrarının sorun yarattığını belirtiyor. Oset ve İnguş halkları arasında yakınlaşma için çaba sarf etseler de Beslan olayının her şeyi tepetaklak ettiğine dikkat çeken Kasayev’e göre Beslanlılar intikam için eyleme karışan İnguşların yakınlarından 27’sini öldürmüş.
YARIN: Savaş en çok da Abhazların hayrına oldu