Abhazya Dışişleri Bakanı Vyaçeslav Çirikba Gürcü haber ajansı GHN’den Yekaterina Momtselidze’nin sorularını yanıtladı.
Sayın Çirikba, Cenevre görüşmelerinin bozulmasını istemediğinizi, ancak görüşmelere eski formatta katılmaya da devam edemeyeceğinizi söylüyorsunuz. İki çalışma grubunun kaldırılıp heyet seviyesinde görüşülmesini istiyorsunuz. Bununla birlikte Gürcistan’da, görüşmeleri bozmak için format değişiminden bahsettiğinizden söz ediliyor. Abhazya, Güney Osetya ve Rusya tarafı formatı bozma niyetinde mi? Cenevre müzakerelerinin geleceği hakkında ne söylemek istersiniz?
Şu anda Cenevre katılımcıları bireysel uzman statüsünde, halbuki orada tarafların heyetleri bulunuyor: Abhazya, Güney Osetya, Gürcistan, Rusya, ABD, AB, BM ve AGİT temsilcileri. Bu korkunç format 2008’de Gürcistan heyetinin Abhazya ve Güney Osetya temsilcileri ile eşit şartlarda müzakerelere katılmayı kesinlikle reddetmesi yüzünden oluştu. O zaman biz, uzlaştırıcı uzman modelinin kabul ettik. Belki bu bizim hatamızdı. Ama o zaman hiç kimse müzakerelerin bu kadar uzayacağını düşünmedi. İşte, dört yıldan fazla bir süredir, Gürcistan’ın Abhazya ve Güney Osetya’ya karşı güç kullanmama konusunda anlaşma imzalamayı ısrarla reddetmesi nedeniyle aynı yerde sayıyoruz.
Üstelik katılımcılarının tümünün bireysel ‘uzman’ statüsünde olduğu şu anki format çerçevesinde güç kullanılmaması konusunda hukuki bağlayıcılığı olan bir anlaşma veya başka ortak bir belgenin imzalanması mümkün değil. Bu yüzden, Cenevre’de imzalanacak bir anlamanın bağlayıcı olabilmesi için müzakerelerin uzman seviyesinden heyet seviyesine dönüştürülmesini önerdik. Şunun altını çizmek isterim ki, tarafların birbirine karşı güç kullanmamayı resmen taahhüt etmesi ve garantörlerin de (Rusya, ABD, BM, AGİT, AB) bunu onaylaması dışında, ülkelerimiz arasında ilişkilerin çözüme kavuşması zor olacak. Ancak her şeye rağmen Gürcistan şimdilik böyle bir anlaşma imzalamaya hazır değil.
Biz, seçim sonrası Gürcistan’da oluşan geçiş sürecine anlayışla yaklaşıyoruz ve sonunda yeni iradenin Cenevre müzakerelerine yeni yaklaşımlar geliştirmesini beklemeye hazırız. Eğer yapıcı formüller önerilirse inceleriz. Fakat yeni yönetim temsilcilerinden de, her türlü önerimize önceki gibi ‘hayır’ cevabı alırsak müzakerelere bundan sonra devam etmenin çok anlamlı olmayacağını düşünüyoruz.
Son zamanlarda Abhazya’dan geçecek demiryolunun yeniden inşa edilmesi konusu sıkça tartışılıyor. Ermenistan devlet başkanı da bu konuda görüşmeler yapıldığını söyledi. Gerçekte neler oluyor? Abhazya herhangi bir müzakereye katılıyor mu?
Bildiğim kadarıyla Abhazya bu konuyla ilgili görüşmelere taraf olmuş değil. Ülkemizin demiryolu transit geçişine açılmasına özel bir ilgi göstermediğimizi söylersem büyük bir sırrı ifşa etmiş olmam. Bununla birlikte somut ve ilginç öneriler gelirse, devlet başkanımızın da dediği gibi bunları inceleriz.
Sizden öncekilerin, Sergey Bagapş yönetimi temsilcilerinin Gürcistan tarafı ile aktif olarak iletişimde oldukları biliniyor. Şunu öğrenmek istiyorum, sizin resmi Tiflis temsilcileri ile herhangi bir irtibatınız, hiç değilse ‘bireysel düzeyde’ irtibatınız var mı?
Cenevre dışında benim Gürcistan temsilcileri ile hiçbir irtibatım yok.
Bidzina İvanişvili’nin şahsına ve politikalarına nasıl yaklaşıyorsunuz? İlişkilerde belirli bir ‘ısınma’ ümit etmek mümkün mü?
Biz halen Gürcistan’da Abhazya ile ilişkiler konusunda gerçekçilik duygusunun yayılmasını umut ediyoruz, ancak hayat her seferinde bu umutları boşa çıkarıyor. Umuyorum ki, bu defa farklı olacak. Şunu anlamak lazım, 1992-1993’deki kanlı savaş ve sonrasındaki abluka halklarımızı temelden böldü. Daha önce aramızda var olan normal, iyi komşuluk ilişkilerini yeniden kurmak artık çok kolay değil, bunun için zaman ve her iki ülke siyasetçilerinin gayreti gerekli. Gürcistan’ın artık Gürcistan-Abhazya savaşı sonrasındaki süreci ve Ağustos 2008 sonrasında bölgede oluşan siyasi tabloyu gerçekçi bir biçimde değerlendirmesi ve Abhazya ile ilişkilerini bu gerçekler üzerine inşa etmesi gerekiyor. Tüm taraflar gerçekçi ve pragmatik yaklaşım göstermeden ilerleme sağlamak mümkün olmayacaktır.
Şimdilik Gürcistan’dan oldukça karışık sinyaller geliyor. Örneğin Gürcistan dışişleri bakanın sert konuşmasında, ilişkilerimizi çıkmaza sokan eski yaklaşımları görüyoruz. Biraz daha pozitif sinyaller Zakareyşvili ve Alasaniya’dan geliyor, ancak şimdilik sadece konuşmalarda. Yeni yönetimin ifadeleri korkutuyor. Eğer gerçekten Rusya ile ilişkilerin iyileştirilmesi ile Abhazya ve Güney Osetya’yı alabileceklerini düşünüyorlarsa, bu tehlikeli bir hayal. Milli çıkarlarımızı koruma kararlılığımız ve özelliğimizin herkesi ikna ettiğini düşünüyorum. Basit çözümler burada mümkün olamaz. Şu şartlarda Gürcistan’ın Abhazya’yı tanıması, ilişkilerimizin radikal ve geniş çaplı çözüme kavuşması için tek yoldur. Başka bir yol artık yok.
Elbette, Gürcistan toplumu Abhazya’nın uluslararası arenada tanınmasını takip ediyor. Abhazya’nın yakın bir gelecekte yeni devletler tarafından tanınması beklenebilir mi?
Gürcistan ve müttefiklerinin -ABD ve AB- Abhazya’nın diğer dünya ülkeleri tarafından tanınmasını engelleme çabalarına rağmen tanınma sürecinin devam edeceğini öngörebiliyoruz.
Uzun bir sürenin ardından Rusya ve Gürcistan yine müzakere masasına oturdu. Bunun belirli bir derecede Abhazya toplumunu korkuttuğu, Rusya’nın Gürcistan ile ortak stratejik çıkarlarından ötürü Abhazya’yı ‘feda edeceği’ yönünde bazı endişelerin olduğu söyleniyor. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Rusya-Gürcistan ilişkilerinin iyileşmesi konusunda Abhazya toplumunda hiçbir endişe yok. Sadece çok saf biri, Rusya’nın kısa vadeli konjonktür için Abhazya ve Güney Osetya ile olan güçlü ortaklıklardan vazgeçme kararı alabileceğini düşünebilir.
Sayın Çirikba, Gürcistan’da bulundunuz mu, burada dostlarınız var mı öğrenmek istiyorum? Gürcü halkına ve yeni hükümete nasıl mesaj vermek istersiniz?
Tiflis’te uzun zaman önce bulundum, yetmişli yılların sonunda. Seksenli yıllarda, benim gibi sonraları siyasetle ilgilenen doğu bilimci İrakli Maçavariani ile dostluğum oldu. Paata Zakareşvili ve onun gibi başka Gürcü siyasetçi ve siyaset bilimcilerle iyi ilişkilerim oldu. Halklarımız arasında ilişkileri düzeltmek için yollar bulmamız lazım. Ama bu kolay bir iş değil. Abhaz milletinin çok kayıp verdiği savaş, sonrasında abluka, şu anda Gürcistan’da devam eden Abhazya’yı dış dünyadan izole etme gayretleri ve daha başka birçok şey ülkemizde Gürcistan’a karşı oldukça olumsuz bir bakış doğurdu.
İki şeyi anlamak lazım. Birincisi, bağımsızlıktan hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz. Bu aksiyomun Gürcistan’da her bir siyasetçi tarafından idrak edilmesi gerekli. İkincisi, son yirmi yılda Abhazya ve Gürcistan arasındaki ilişkilerde yaşanan değişiklikler geri dönülmez bir özellik taşıyor, ante bellum (savaş öncesi) duruma geri dönüş mümkün değil. Gürcistan, eğer gerçekten ülkelerimiz arasındaki ilişkileri iyi yönde değiştirmeyi istiyorsa, Abhazya siyasetini bu iki postulattan yola çıkarak oluşturmalı. Bizimle Cenevre’de müzakerede bulunmayı kabul ederek Gürcistan Abhazya’yı de facto tanıdı. Şimdi psikolojik olarak kolay olmayan bir adım atarak ülkemizi de jure tanıması lazım. Sadece o zaman iyi yönde bir patlama olur. Elbette daha başka basit olmayan konular da kalıyor, örneğin savaşta verilen zararın tazmin edilmesi. Sonuçta sadece böyle bir yol ülkelerimiz ve halklarımızı barışa götürür.
Buna alternatif ise ebedi düşmanlık ve ülkelerimizin büyük imkanlardan mahrum kalması olur. Geniş çaplı bölgesel ekonomik projelere katılımı kastediyorum. Bu ne Abhazya ne Gürcistan için kesinlikle faydalı değil. Alternatiflerden birini seçmek Gürcistan’ın elinde: kalıcı barış veya ebedi düşmanlık.
26 Şubat’ta GHN’de yayımlanan bu röportaj Özlem Güngör tarafından Ajans Kafkas için Türkçeye çevrildi.