Y. T. Haydar ekonomi politikaları enstitüsü bölgesel gelişim laboratuarı başkanı İrina Starodubrovskaya ‘Kafkasya Politikası’na (Kavpolit) Haydar Konferanslarını anlattı.
19-20 Ekim’de Kafkasya’nın sorunlarının masaya yatırıldığı Haydar Konferansları medyada çok yetersiz yankı buldu. Pyatigorsk’ta yapılan ve etrafında ateşli tartışmaların yaşandığı geçen konferanslardan farklıydı. Bu neye bağlı?
Aslında konferansla ilgili bir kaç materyal basın alanında yer aldı. Ama gerçekten bu sefer çalışmalarımızın medyada geniş şekilde yer almasını istemedik. Bunun iki sebebi vardı. Birincisi, tartışmalara katılanların, ifadelerinin basında yer alacağı endişesi taşımadan açıkça konuşmalarını istedik. Medyaya yönelik değil, Kafkasya’nın ciddi problemlerine dair daha özgür daha dürüst konuşmalar olmasını istedik. İkincisi, bu sefer konferansların yapılması konusunda yeni, deneysel formatlar denedik ve açıkça ifade edeyim ki ne kadar başarılı olacağımızı bilmiyorduk.
Başarılı oldu mu peki?
Genel olarak evet. Bu Kafkasya konulu Haydar Konferanslarının üçüncüsüydü. Daha önce tamamıyla geleneksel formatlar kullanmıştık, raporlar, tebliğler, şahsi endişeleri yansıtan konuşmalar… Ve böyle bir formatın kendisini tükettiği, tartışmalar etrafında dönmeye başladığı, mesafe alınamadığı izlenimi oluşmaya başladı.
Bu defa her şey farklı oldu. Genel olarak Kafkasya’da sivil toplum problemlerine eğildik. Bu da katılımcı çevresinin oldukça genişlemesine imkan verdi. Sivil toplumun en farklı uçlarını temsil eden ulusal ve dini oluşumlar ve insan hakları örgütlerini davet ettik. Yanı sıra bağımsız gazeteciler, girişimci birlikleri temsilcileri ve yerel yönetim amirleri katıldı.
Toplantıda tüm katılımcılardan şu üç soruyu yanıtlamalarını istedik: Kafkasya’daki en ciddi problemler nelerdir, sivil toplum bu problemlerini çözümü için neler yapabilir ve sivil toplum daha etkin olmak için nasıl hareket etmeli. Açıkça ifade etmek gerekir ki, katılımcıların büyük çoğunluğu ilk sorun üzerinde durdu.
Peki en önemli problemler olarak neler sayıldı?
Benim için beklenmedikti. Şahsen ‘terör’ sorununun, gençlerin direnişe katılmasının söz konusu olacağını düşünmüştüm. Fakat öyle olmadı. Genel olarak hukukun üstünlüğü ve adil seçimlerin olmayışından söz edildi. Yani Rusya’nın diğer bölgelerinde olduğu gibi Kafkasya’da da sivil toplumun temel gündemi aynı. Bence bu çok önemli.
Haydar Konferanslarını Sivil İnisiyatif Komitesi ile ortaklaşa hazırladık, Aleksey Kudrin ve Yevgeni Gontmaher çalışmalarımıza katkıda bulundu. Üstelik Kafkasyalı olmayan sivil toplum temsilcileri bizzat, Kafkasya’da toplumu endişelendiren konuların, kendilerini endişelendiren konularla aynı olduğunu ve çözümünün birlikte aranması gerektiğini gördüler.
Terör konusu konferans çalışmalarında hiç mi yansıtılmadı?
Elbette öyle olmadı. Konferansların ikinci gününde yapılan gençlik politikası konulu yuvarlak masa toplantısında gençlerin direnişe katılımı tartışmaların eksenindeydi. Tartışmalar çok sert geçti. Sonuçta iki faktör öne çıktı. Birincisi, toplumda dikey hareketin olmaması, insanların hiçbir kademede klan ilişkileri ve rüşvet olmadan hareket edememesi, ayrımcılıkla karşılaşması. Böyle adaletsiz bir sistemde gençler daha adil bir düzen aramaya başlıyor, birçoğu da bunu İslam devletinde bulacağını düşünüyor.
İkinci faktör, kendini açıkça ifade etme imkanı bulamamak. Eğer Rusya yasamasına aykırı olmayan sivil ve siyasi faaliyetler çerçevesinde kendini ifade etme kanalları kapalıysa, hatta Anayasayı ihlal etmeyen fikirlerini ifade etmekten ötürü gençler baskı, takip, taciz ve ayrımcılığa maruz kalıyorsa, silahlı direniş yolunu seçebiliyorlar.
Elbette, gençlerin kararlarına etki eden daha başka birçok etken bulmak mümkün, ancak yuvarlak masa toplantısına katılanlar özellikle bu iki faktör üzerinde durdu.
Bahsettiğiniz yeni formatlara dönelim. Bu konferans daha öncekilerden ne açıdan ayrılıyor?
Her şeyden çok, ‘sosyal sözleşme’ simulasyon oyununu üzerinde durmak isterim. Katılımcılardan ne tür ilişkiler ağının sivil toplumun her bölümünü tatmin edeceği konusunda uzlaşmaya varmalarını önerdik. Seküler ve dini fikirli insanlar, sağ ve sol görüşlü insanlar arasında mesela. Elbette uzlaşmanın sağlanamama riski oldukça yüksekti. Ve gerçekten, tüm konularda uzlaşmaya varılamadı. Bununla birlikte şahsen çok önemli sonuçlar alındığını düşünüyorum. ‘Haklar ve değerler’ grubunun çalışması -ki bu kombinasyonu oyun katılımcılarının kendileri seçti- daha fazla ilgi çekti, burada farklı eğilimlerde olan insanlar yer aldı. Temel stratejik değerlerde ayrışma öne çıktı, hatta farklı dini akımların temsilcileri bile kendi aralarında tartıştı.
Ama bugün için herkesi tatmin edecek bir uzlaşma sağlandı. O da Rusya Federasyonu Anayasasıydı.
Ekonomik konulardaki grupların sonuçları oldukça ilginç oldu. Bu gruplara uzman olarak Aleksey Kudrin de katıldı. Görülen o ki, ticari çıkarlar, ideolojik anlaşmazlıklara rağmen ortak zemin bulunmasına çok yardımcı oluyor. Bu konuda katılımcılar arasında hiç bir anlaşmazlık olmadı. Sonucunda, iç kaynaklara ve halkın girişimcilik enerjisine dayalı Dağıstan ekonomik kalkınma modeli önerildi.
Konferansın genel sonuçlarını ele alacak olursak, neler söylemek istersiniz?
Bence iki şey çok önemli. Birincisi, bugüne kadar Kafkasya’da ve Rusya’nın diğer bölgelerinde sivil toplumun birbirlerini müttefik olarak görmediği, hatta birbirlerine karşı antipatiyle yaklaştığı bir ortam oluştu. Haydar Konferansları gösterdi ki, aslında gündem konuları herkeste aynı. Öncelik adil seçimler ve hukukun üstünlüğü. Ve hiç bir şey çözüm için ortak harekete engel değil.
İkincisi, hukuk devletinin güçlendirilmesi. Rusya Federasyonu Anayasasının öngördüğü demokratik hak ve özgürlüklerin tamamıyla hayata geçirilmesi. Bu ‘terörle mücadelede’, sıkça ters sonuçlar veren, ‘geleneksel olmayan’ İslami akım taraftarlarına yapılan baskıdan daha etkili olabilir.
Kaynak: Kavpolit
Çeviri: AjansKafkas
Kavpolit