Arambi Hapay: Öncelik geri dönüş

Adıge Khase başkanı olarak bize sivil toplum kuruluşunuzu tanıtır mısınız?

Organizasyonumuz, diğer Adıge Khase sivil hareketleri gibi Dünya Çerkes Birliği’ne bağlı bağımsız bir sivil toplum kuruluşudur. Temel görevimiz, Adıgey Cumhuriyetinde yaşayan Adıgelerin ve DÇB çatısı altında tüm dünyada yaşayan Adıgelerin ulusal çıkarlarını savunmaktır.

 

Cumhuriyetimizin yönetimi Adıgey vatandaşlarının menfaatlerini ulusal kimliklere bağlı olmaksızın korumakla sorumlu, ancak bu Adıgeler için bazen yeterli olmuyor. Bizim sivil hareketimiz, imkanları dahilinde resmi yönetimin iç siyasetindeki bu açığı kapatıyor.

 

Adıge halkının çıkarlarının savunulması ve Adıge kimliğinin korunması noktasında önemli gördüğümüz tüm sorunları RF kanunları çerçevesinde, Adıgey Cumhuriyeti hükümeti ile ortak hareket prensibiyle çözüyoruz. Aynı zamanda sivil hareketimiz Rusya ve diaspora kurumları ile işbirliği halinde.

 

Adıgey halkı ile ilişkileriniz nasıl?

Adıgey’in tüm sivil toplum örgütleri içinde en organize olanıyız. Gönüllülük esasına göre çalışıyoruz. Her bölgede şubelerimiz ve her bölgeden temsilcilerin yer aldığı bir konseyimiz var. 

 

Hayır kuruluşu değiliz, ancak gelen tüm meseleleri incelemeye çalışıyoruz. Bazen günlük sorunları da çözmemiz gerekebiliyor. Örneğin, herhangi bir köyde, yurttaşlarımızdan birinin bir probleminin çözülmesi gerektiğinde, ilçe yönetimine, gerekirse daha üst makamlara ulaşmasında yardımcı oluyoruz.

 

İsteyen her Adıge, Adıge Khase yönetim kuruluna başvurabilir. Yönetim Kurulu sorunları Konsey’e taşır, gerekirse kongreye gidilir. Örneğin, şu anda önümüzde ciddi bir mesele var. Suriye’deki Çerkeslerin içine düştüğü zor ve tehlikeli durumu takip ediyoruz. Adıge Khase Konseyi 11 Şubat’ta Maykop’ta bu konuyla ilgili bir kongre yaptı. Kongreye Rusya’nın farklı bölgelerindeki Adıge sivil toplum adamları ve resmi makamlardan temsilciler davet edildi. Şunu da belirtmek isterim ki, önceliğimiz Adıge halkı ise de diğer etnik gruplardan olanlara da kapımız açık.

 

Adıge Khase ile Adıgey Cumhuriyeti hükümeti işbirliğinin verimli olduğunu söyleyebilir miyiz?

 

Bunu kısaca yanıtlamak çok kolay değil. Belirli konulara yaklaşımlarımız her zaman örtüşmüyor ama elbette bunun aksi örnekler de var, Maykop’ta yapılan anıt gibi. Adıge Khase olarak anıt projesini gündemimize aldığımızda, yer seçilmiş, kroki hazırlanmış ve maliyetle ilgili ön değerlendirme yapılmıştı. Fakat tek başımıza bunun altından kalkamayacağımızı anlayınca bakış açımızı değiştirmemiz gerekti. Yönetim ile ortak bir dil geliştirmeği başardık ve sorumluluğun devlete ait olmasına karar verildi. 

 

Anıt projesi şu an hangi aşamada?

 

Anıt planı ve konsepti birkaç kez değişti. İlk önce Kafkas-Rus savaşları anıtı dikmeyi istedik. Bu birkaç kez görüşüldü. Sonunda bizler, sürekli şikayetçi olmamak, geleceğe bakmak ve halkın dirilişine atıfta bulunmak gerektiği konusunda uzlaştık. Anıt için çok uygun bir yer seçildi. Etrafındaki meydanda ulusal renkler kullanılacak. Bunun Kafkasya’daki en güzel meydan olacağını düşünüyorum.  Süreç devam ediyor. Güçlükler yaşansa da ilerleme kaydediliyor. Umuyorum ki, sanatçılarımız ve diğer vatandaşlarımızdan da yardım görürüz. Bazı dostlarımız bu hayırlı işe katılmak istediklerini açıkladılar bile. Böylece haklı bir gururla anıtın halkımızın eseri olduğunu iddia edebiliriz. 

Ayrıca şunu da belirtmek isterim; Devlet Başkanının önerisi ile Maykop’ta Adıge Khase’nin DÇB ile çalışması için şartlar iyileştirildi. Bugün örgütümüzün çalışmak için uygun bir ortamı var.

 

Hükümetle daha başka hangi konularda işbirliği sağlamaya çalışıyorsunuz?

 

Geçtiğimiz günlerde hükümete okullarda Adıgece eğitim saatlerin arttırılması talebi ile yeni bir mektup yazdık. Şu anda okullarda Adıgece eğitimi, daha önce olduğu gibi ‘ana dil’ eğitimi adı altında verilmiyor. Çocuklarımız okulda dilimizi yabancı bir dil gibi görüyor ve Adıgece için diğer yabancı dil dersleri gibi sadece iki saat ayrılıyor. Söyler misiniz, Rusçanın ortak dil olduğu bir yerde, haftada sadece iki saat ile anadil öğrenebilmek mümkün mü?

 

Elbette hayır! Peki hükümet dil konusundaki çağrılarınıza nasıl tepki veriyor?

Bu konuda bir uzlaşma sağlayamadık. Şu ana kadar yazdığımız mektuplardan hiç birine cevap alamadık. Yönetimimizin, Adıge dilinin korunması gibi önemli bir konudaki olumsuz yaklaşımını göz önünde bulundurarak, geçen yıl Adıge Khase başkanının gönüllülük esasıyla, ulusal meselelerden sorumlu başbakan yardımcısı olarak atanmasını önerdik. Ancak hükümete iki defa göndermiş olduğumuz bu önerimize de bir yanıt alamadık.

 

Adıgece ile ilgili girişimlerimizin neden görmezden gelindiğini bilmiyoruz. Belki de onlar sadece ne yapılmasını gerektiğini bilmiyorlar. Bu yüzden Eğitim Bakanının işini yapamadığını düşünüyoruz. Şu anda onun görevinden alınması konuşuluyor. Ancak bu göreve bir ‘siyasetçi’ değil de sıradan bir bürokrat gelirse değişen bir şey olmayacaktır.

  

Acaba bunun için bazı kanunlar veya Moskova yönetimini ilgilendiren düzenlemeler mi gerekiyor?

Adıgey Cumhuriyeti kanunları ve anayasası gerekli imkanı tanıyor, ancak hükümet bunun için tam anlamıyla çalışmıyor. Üstelik RF Devlet Başkanı Medvedev, Adıgey’e gelip problemlerimizi sorduğunda tek bir kişi, anadilin korunmasıyla ilgili sıkıntılarımız olduğunu söylemedi. Tek bir kişi bile! Bizi ise Devlet Başkanı Medvedev ile görüştürmediler. Kislovodsk’ta yapılan Yerel Dillerin Eğitimi ve Korunması Güney Rusya Halkları Forumu’na bizi yine davet etmediler. Ortaya çıkan sonuç; merkezi yönetimin konuya duyarlı olduğu, yerel yönetimlerin ise görmezden geldiğidir.

 

Adıgeceyi öğrenen çocuklarının sayısının arttığını söylüyorlar. Ancak tüm Rusya vatandaşları dilimizi öğrense bile, biz Adıgeler dilimizi geliştiremeyeceğiz. Dili öğrenenlerin sayısı arttığında, bu dile tam anlamıyla hakim olması gerekenlerin bilgi seviyesi artmış olmuyor.

 

Biz aramızdan yeniden Keraşe Tembot, Meşbaşe İshak ve Kuyeko Nalbiy’lerin çıkmasını istiyoruz. Şu anda büyük yazarlarımızın yanında durabilecek tek bir genç yazarımız yok.

 

Bazı yöneticilerimiz de çocuklarımızın Adıgeceyi evde öğrenmesi gerektiğini söylüyor. Ancak Rusça konuşan bir toplumun içinde