Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov, Bloomberg BusinesWeek Türkiye dergisinden Mehmet Erdoğan Elgin’e verdiği özel demeçte vize konusu ve domates krizine değindi.
Yerhov, Türkiye için vize serbestisi konusunda Rusya tarafının önümüzdeki dönemde bir adım atmayacağıyla ilgili soruya, “Bu konuda çalışmalarımız devam ediyor. Şunu anlamalıyız: Bu, hızlı bir şekilde çözülebilecek mesele değil. Muhtemelen bu çalışmaların ilk adımı hizmet ve hususi pasaport sahibi kişilere yönelik olacak. Diğer pasaport sahipleri için ilerleme daha sonra olacak. Ama bu konu değerlendirilirken Türk tarafının bazen kurnazlık yaptığını tespit ediyoruz. Türk tarafı her şeyi vizelerin kaldırılmasına bağlıyor. ‘Vizeler kaldırıldıktan sonra ticaret hacmi 100 milyar dolara ulaşır, Türkiye’den Rusya’ya gelen turist sayısında patlama yaşanır’ gibi beyanatlar veriliyor. Aslında 2010 yılında vize serbestliği anlaşması imzalandı ve çoğu konuyu o anlaşmayla çözmüştük. O dönemde de çok sayıda vize verirdik. Ama bu da o kadar önemli değil. O dönemde Türkiye’den Rusya’ya gelen kişi sayısında bir artış sağlandı, ama bu artış gerçek turist sayısına yansımadı. Buradaki ziyaretler ya iş amacıyla ya da ailevi meselelerle ilgili oldu. Ticaret de adım adım gelişiyordu, ama bu sadece vizeye bağlı olarak gerçekleşmiyordu.” cevabını verdi.
Aleksey Yerhov, S-400’ün pazarlığının gümrükten geri dönen yaş meyve-sebze krizinden daha önce çözüldüğüyle ilgili soruya ise “S-400’leri domateslerden ayrı tutmak gerekiyor; doğal olarak ikisinin de tabiatları farklı. Rusya Federasyonu’nun uyguladığı çok net karantina ve gıda güvenliği kuralları mevcut. Federal Tarım Ürünleri Denetleme Ajansı bunları çok iyi bir şekilde denetliyor. Geçmişte Türk üreticilerine yönelik gıda güvenliği ile ilgili ciddi şikayetlerimiz vardı. Bu nedenle birçok ürüne karantina normlarına uymadığı için giriş izni verilmiyordu. Bugün ilgili kurumlar karşılıklı olarak çok sıkı bir iş birliği içinde ve bu iş birliğinin sonucu olarak ciddi bir ilerleme sağlandı. Mesela bu yılın ilk beş ayında 133 parti ürün geri gönderilmiş. Geçen yılın aynı döneminde ise bu sayı 300’den fazlaydı. İyileşmeyi görüyoruz. Bu da gösteriyor ki Türkiye’deki üreticiler, ihracatçılar ve yetkili kurumlar bu konuyu ciddiye alıp çalışıyorlar. Doğru yolda olduğumuzu söyleyebilirim. İki tarafın kurumları arasında varılan mutabakat çerçevesinde 1 Temmuz tarihinden itibaren fumigasyon olarak tanımlanan haşereleri etkisiz hale getirmek için üretici noktasında gaz verme işleminin yapılması ardından Rusya’ya gönderilmesine başlandı.” ifadelerini kullandı.