Aylardır Türkiye’nin gündeminde olan Rus yapımı S-400 hava savunma sisteminin teslimatına başlandı.
Milli Savunma Bakanlığı Cuma günü, ilk parçaların Türkiye’ye ulaştığını açıkladı. Bakanlık’tan Cumartesi günü yapılan açıklamada, sevkiyatın devam ettiği bildirildi.
İnternet sitesinden bir duyuru yayımlayan bakanlık, “Sözleşme kapsamında S-400 Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sisteminin birinci grup malzemelerinin Mürted Hava Meydanı / Ankara’ya intikali 12 Temmuz 2019 tarihinden itibaren başlamıştır” ifadelerini kullandı.
Rusya da teslimata başlandığını doğruladı.
Türkiye, biri opsiyonlu iki adet S-400 sisteminin satın alınması konusunda Rusya ile anlaşmaya varmıştı.
Varılan anlaşma uyarınca, sistemin kontrolü tamamen Türk Silahlı Kuvvetleri’nde olacak.
Anlaşmanın toplam maliyeti 2,5 milyar dolar olarak hesaplanıyor.
Sistemin kullanıma hazır hale getirilmesiyle birlikte Türkiye, S-400 kullanan ilk NATO üyesi olacak.
ABD, daha önce bu anlaşmadan endişe duyduğunu açıklamıştı.
S-400 sistemi hakkında merak edilenleri derledik:
S-400 sisteminin teknik özellikleri neler?
Şu anda dünyada kullanımda olan en iyi hava savunma sistemlerinden biri olarak gösterilen S-400, Rusya’nın Soğuk Savaş döneminde geliştirmeye başladığı füze savunma sisteminin dördüncü neslini temsil ediyor.
S-400’ün geliştirilmesine 1993 yılında başlandı. Ancak, özellikle Soğuk Savaş sonrası savunma sanayine uygulanan bütçe kesintileri nedeniyle tamamlanması oldukça uzun zaman aldı ve ancak yeni bir teknoloji olarak değil, eski sistemin devamı olarak geliştirilebildi.
Bu nedenle mevcut sistemde kullanılan teknolojinin yüzde 70 ile 80’i bir önceki model olan S-300’den alındı. Bunlar arasında füze depolama sandıkları, fırlatma rampaları ve radarlar bulunuyor.
Testlerine 1999 sonunda başlanan sistem 2007 yılında faaliyete alındı.
Bu sistem, insanlı ya da insansız her türlü hava aracının yanı sıra hem seyir (cruise) hem de balistik füzeleri imha etme kapasitesine sahip. Azami menzili 400 kilometre, ulaşabildiği en yüksek irtifa da 30 kilometre.
Ayrıca, her hedefe iki füze kilitleyerek, eşzamanlı olarak 80 hedefi vurabiliyor.
En fazla 3 bin 500 kilometre uzaklıktan fırlatılan orta menzilli balistik füzeleri imha etme kapasitesine sahip.
Sistemin içinde yer alan bir füzenin ağırlığı 1,8 ton, uzunluğu sekiz metre ve çapı da yaklaşık 50 santimetre. Ayrıca 145 kilograma kadar savaş başlığı taşıyabiliyor.
Sistem nasıl çalışıyor?
1)Uzun menzilli izleme radarı, havadaki nesneleri takip ediyor ve gelen bilgiyi komuta aracına gönderiyor. Potansiyel hedefler, komuta arasında değerlendiriliyor
2)Hedef tanımlandıktan sonra komuta aracı füzenin fırlatılmasına karar veriyor
3)Fırlatmayla ilgili veriler, hedefe göre en iyi konumda bulunan fırlatma aracına gönderiliyor ve buradan karadan havaya füzeler gönderiliyor
4)Angajman radarı, füzenin hedefine ulaşmasına yardımcı oluyor
S-400 sistemi nerelerde kullanılıyor?
S-400 sistemi ilk olarak 2007 yılında başkent Moskova’nın savunulmasında kullanılmak üzere devreye alındı.
Ancak daha sonra, özellikle Rusya’nın uyguladığı dış politikaya paralel olarak, bazı kritik noktalarda da konuşlandırıldı.
Bunların başında Suriye’nin Tartus kentinde bulunan Rus hava üssü geliyor. Rusya, 2015 yılında hem kendi hem de Suriye hükümetine ait donanma ve hava unsurlarını korumak amacıyla S-400 füze savunma sistemi yerleştirdi.
Moskova yönetimi, Kasım 2016’da Baltık Denizi kıyısında Rusya’ya ait olan ancak anakarayla bağlantısı bulunmayan Kaliningrad’a füze savunma sistemi ve İskender füzeleri konuşlandırdı. ABD o dönem bu kararı, “Avrupa’yı istikrarsızlaştırmaya dönük bir adım” olarak eleştirdi.
Rusya’nın ayrıca Ukrayna’dan ilhak ettiği Kırım’da da S-400 füze savunma sistemi bulunuyor.
Son dönemde Rusya, çeşitli ülkelerle bu füze savunma sistemini satmak üzere anlaşmalar da yapmaya başladı. Rusya, 2015 yılında Çin’e altı tabur, 2016’da da Hindistan’a 6 milyar dolar karşılığında beş tabur satılması konusunda anlaşma imzalandı. Bir tabur, sekiz fırlatıcıdan oluşuyor.
Türkiye neden S-400 sisteminde ısrarcı oldu?
Türkiye, uzun bir zamandır kendisine ait bir hava savunma sistemi kurmak istiyordu. Bunun için de daha önce çeşitli girişimlerde bulundu.
İlk olarak, 2015 yılında uzun menzilli füze savunma sistemi satın almak için bir ihale açtı. İhaleyi, 3,4 milyar dolar ile Çinli bir şirket kazandı ve şirket aynı zamanda Türkiye’ye teknoloji transfer etmeyi de kabul etti.
Ancak, o dönemde ABD ve NATO’nun tepki gösterdiği bu ihale daha sonra iptal edildi.
İhalenin iptal edilmesinin ardından Türkiye, farklı ülkelerle füze savunma sistemi için görüşmeler yapmaya başladı.
O dönemde ABD savunma şirketi Lockheed Martin ve Avrupa füze ortak girişim grubu MBDA tarafından geliştirilen Orta Menzilli Hava Savunma Sistemi (MEADS) satın alması gündeme geldi. Kasım 2016’da Rusya ile S-400 için görüşmeler yapıldığı açıklandı.
Eski Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Nisan 2017’de yaptığı açıklamada, Türkiye’nin “acilen” hava savunma sistemine ihtiyacı olduğunu ve NATO üyesi olarak öncelikle ittifak içerisinde bu ihtiyacını gidermeye çalıştığını ancak bunun mümkün olmaması üzerine farklı arayışlara gidildiğini söyledi.
Işık, NATO üyesi ülkelerin “mali açıdan etkili bir teklif sunmadıklarını” da ifade etti.
NATO müttefiklerinin teklifleri üzerinde bir uzlaşı sağlanamayınca Türkiye Rusya ile görüşmelere başladı ve S-400 alımı konusunda anlaşmaya varıldı.
Türkiye’nin ayrıca kendi füze savunma sistemini geliştirme planı da bulunuyor.
Türkiye ile Rusya arasındaki anlaşmanın ayrıntıları hakkında ne biliniyor?
Rusya savunma sanayi şirketi Rostec anlaşmanının bedelinin 2,5 milyar dolar olduğunu açıkladı.
Anlaşma kapsamında Rusya’dan iki sistem ve dört batarya alınacağı duyuruldu.
Türkiye’nin satın aldığı sistem, NATO’nun savunma sistemleriyle uyumlu değil. Ayrıca, NATO, Türkiye’ye uyguladığı savunma alanında bazı kısıtlamalar da uyguluyor.
Bu kısıtlamalar arasında, Türkiye’nin bu tarz füze sistemlerini Ermenistan ve Yunanistan sınırlarına yakın bir noktaya konuşlandırmaması da yer alıyor.
Rusya’nın Türkiye’ye bu tarz bir kısıtlama getirmesi ise beklenmiyor.
ABD yaptırımları gündeme gelir mi?
Türkiye’nin S-400 alımı konusunda geri adım atmaması üzerine ABD Türkiye’ye yönelik bazı somut adımlar atmaya başlamış durumda.
ABD’li savunma sanayii şirketi Lockheed Martin tarafından geliştirilen ve Türkiye’nin de üretiminde katkı koyduğu yeni nesil savaş uçağı F-35’lerin Türkiye’ye teslimatı askıya alındı.
ABD’de F-35 eğitimi alan Türk pilotların eğitimleri de durdurulmuş durumda.
Türkiye, F-35 programı kapsamında 100 adet F-35A satın alacaktı. Ancak ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, Ankara’nın S-400 alımı konusunda geri adım atmaması üzerine satış anlaşmasını askıya aldı.
S-400’lerin teslimatı sonucu gündeme gelen yeni olası yaptırımlar da bulunuyor.
Haziran ayında Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a hitaben bir mektup kaleme alan ABD’nin eski Savunma Bakanı vekili Patrick Shanahan, “S-400’lerin teslim edilmesi durumunda ABD Kongresi Türkiye’ye yönelik yaptırımlar uygulamakta kararlı” demişti.
Söz konusu yaptırımların 2017’de yürürlüğe sokulan ‘ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası’ (CAATSA) kapsamında gündeme geleceği ifade ediliyor.
NATO neden bu anlaşmaya tepki gösteriyor?
Operasyonel hale geldiğinde elinde kullanıma hazır S-400 sistemi olan tek NATO üyesi Türkiye olacak.
Bununla birlikte, Yunanistan’ın elinde bir önceki versiyonu olan yine Rus yapımı S-300 füzeleri var. Yunanistan, bu füzeleri NATO üyesi olmayan Güney Kıbrıs’tan satın almıştı.
ABD ve diğer başka NATO üyeleri, bu anlaşmaya iki açıdan karşı çıkıyor. İlk olarak askeri açıdan, bu sistemin NATO sistemleriyle uyumlu olmayacağı ve bunun da pratikte bazı sıkıntıları beraberinde getirebileceği uyarıları yapıyor.
Uzmanlar, NATO’nun birbirine entegre hava savunma sisteminin bulunduğunu ve Türkiye’nin S-400’ü satın almasının maliyet, nitelik ve teknoloji transferi gibi birçok teknik sorunu beraberinde getirebileceğini ifade ediyor.
Ayrıca, NATO sistemleriyle ilgili bazı teknik detayların Rusya’nın; Rusya’nın savunma sistemiyle ilgili bazı bilgilerin de NATO’nun eline geçmesinden endişe ediliyor.
Yapılan itirazın ikinci nedenini ise siyasi gerekçeler oluşturuyor. Bu alımın tamamlanması halinde bunun Türkiye’nin NATO ile ilişkilerini yeniden tanımlamak adına attığı bir adım olarak yorumlanabileceği de belirtiliyor.
Kaynak: BBC