Kuzey Osetya menşeli “Hohag” haber sitesi, dün (08/05/2016), Gürcü liderlerin Oset halkına verdiği zararların tarihini analiz ettiği bir habere yer verdi. Haberi tercüme ederek okuyucularımızın dikkatine sunuyoruz.
19. yüzyıldan 21. Yüzyıla Gürcü despotların politikaları sebebiyle Osetlerin yaşadığı kayıplar
Güney’deki komşumuzun etnik bir düşman resmi çizdiğini söylemek istemiyorum. Ama, şu da bir gerçektir ki, farklı parti liderleri ve siyasi iktidarı temsil eden Gürcü despotlar, birkaç asır boyunca özellikle Güney ve Kuzey Osetya halkına çok zarar vermiştir.
1830:General Abhazov, bir Rusya ordusu generali olarak, o vakte kadar iktidar tanımamış Tagaurski ve Kurtatinski vadisi sakinlerini, 1830’larda, bastırmayı başardı. Abhazov’un birliğine bağlı bir asker olan Kont Çernışev’ın raporlarında şu ifadeler geçer, “Genal köyü sakinleri dağlardan inmeyi kabul etmedi. Yiyeceklerini yok edip, köylerini yakacağımı söyledim.”, “Lamardon köyünde, Karsanovların evleri ateşe verildi, kuleleri yıkıldı ve hayvan sürüleri okçularımız tarafından telef edildi”, “Verkhneye Çmi köyü yakıldı ve tamamen yok edildi”.
1919-1920:Gürcistan Demokratik Cumhuriyeti başkanı, Menşevik Noy Jordaniya, Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti’ne bağlanmak isteyen Güney Osetya Bolşeviklerini bastırdı. 5.000 kadar sivil hayatını kaybetti.O yıllardaki olaylar bir arşiv belgesinde şu şekilde anlatılıyor:
“Onlar, ‘Halk Muhafızı’ gibi isimler altında Güney Osetya’daki eylemlerine hiç son vermedi. Bu birlikler, aslında, eski sömürgecilerden ve onların çocuklarından mürekkep bir çete idi. Onların içinde, esnaftan, meyhane sahiplerinden, eski mahkumlardan, kumarbazlardan, ve lise ile üniversite talebelerinden kişiler vardı. Başlarında da Prens Machabeli, ki kendisi Cugeli bir başrahiptir. Bunların her birinde, mavzer, tüfek ve el bombaları bulunuyordu. Gittikleri yerlerde korkunç kıyımlar yapıyorlardı. Sebepsiz yere, köyleri yağmalıyor, köylüleri öldürüp, tecavüz edip dövüyorlardı.”
1927-1952: İosif Cugaşvili, Gorili bir ayakkabıcının oğlu ve başkomutan. Cugaşvili, ülkesini, entelektüeller, eski Çarlık subayları ve din adamları gibi “istenmeyen” unsurlardan temizlemek isteyen biri. Bu sebeple, ülkede toplu kıyımlar başlatmıştır. Bu kıyımlar, farklı bahaneler altında gerçekleştirilmiştir. Bu bahanelerin en saçması da, yeni “Sovyet” insanını yaratmaktır. Bu deneme kısmen başarılı da olmuş, yaklaşık 3.200 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu dönem hakkında çok şey söylenmiş, çok şey yazılmıştır. Mesela, baskıya uğrayanlardan biri olan Oset Vladimir Vaneyev, dönemi şu sözlerle tavsif eder:
“Geçirdiğimiz 37 yıl, tüm Sovyet halkları için korkunç bir dönem olmuştur. Yılın- tüm Sovyet halklarının tarihindeki korkunç bir dönem. Stalin, bu yıllarda, Rusya entelijansiyasını yok etmiştir, üstelik sadece Rusları değil. Kurduğu kölelik sistemini birkaç cümleyle ifade etmek mümkün değil. Ben 1930’da doğdum, o yıl henüz 7 yaşında idim. 1939’da alfabe değişti. 1944’de Oset okulları kapatılmaya başlandı. Bizler, bu yapılanların, bir milletin ölümü demek olduğunu daha sonra anladık. Yaşananlar aslında tüm Osetlerin çığlığıydı. Biz, bu durumdan Moskova’nın haberi olmadığını düşünüyorduk. Saftık. Halbuki baş aktörler, Moskova’da oturuyordu, Stalin ve Beriya”.
1991-1992: Zviad Gamashurdiya ve çok yakın dönemde yaptıkları… Bir dilbilimci olan Gamashurdiya yönetime geldiği gibi Azeriler, Avarlar, OSetler ve Abhazlar gibi azınlıklara yapılan baskı ve tahriklerde gözle görülür bir artış meydana geldi. Özellikle, “Osetleri Rokski tünelinden süpürüp atmak gibi vaatlerini ve diğer tahrik edici sözlerini herkes bilir. Birkaç yıl sonra ormanlık bir alanda ölü olarak bulundu. Bu dönemde yaklaşık 1000 kişi hayatını kaybetti.
2008: Mikhail Sakaşvili. 162 kişinin hayatını kaybettiği olayları zaten herkes hatırlıyordu.
Kaynak: Hohag.com
Tercüme: Ajans Kafkas