Aktivistler, 2015’de Kafkasya’da insan hakları ihlallerinin arttığını açıkladı.
Kafkasya’da insan hakları alanında var olan kötü durum devam ediyor. Kavkazki Uzel’in görüştüğü uzmanlar, 2015 yılında avukat ve insan hakları savunucularına yönelik baskıların arttığını, Müslümanlara yönelik takip ve baskıların ise devam ettiğini açıkladı.
Aktivistlere baskılar devam etti
Uluslararası Kriz Grubu Kuzey Kafkasya proje müdürü Yekaterine Sokiryanskaya, 2015 yılında, Kafkasya’da, insan hakları savunucularına ve çevrecilere baskıların devam ettiğini, insan hakları ihlallerinin yaşandığını belirtiyor.
Sokiryanskaya, Kavkazki Uzel’e yaptığı açıklamada, “Bizleri zaten tanıdık olduğumuz bu baskı sürecinin artarak devam ettiğini görüyoruz. İnsan hakları savunucuları ve aktivistlere yönelik baskılar, her bölgede farklılık gösteriyor. Fakat genel duruma baktığımızda, bir iyileşme görmüyoruz” dedi.
Sokiryanskaya, “Bir taraftan gerginlik biraz düştü, bu da silahlı örgütün aktifliğinin azalmasından dolayı oldu. Bununla birlikte, bazı bölgelerde insan hakları ihlallerinin görece azaldığını söyleyebiliriz. Buna bağlı olarak, insan hakları savunucularının aktifliği de azaldı. Diğer taraftan, Kafkasya’nın tamamında insan hakları alanında bir kötüleşme görüyoruz. İnguşetya’da, Magomed Mutsolgov’a yönelik açık bir darbe yapıldı. Bundan ötürü iyileşmeden söz etmek mümkün değil. Çeçenya’da, sivil topluma yönelik baskı stabil şekilde devam ediyor. İnsan haklarından bahsetmek bile mümkün mü bilemiyorum. Yine de, Caharkale’de yapılan ofis yağmalaması ve insan hakları aktivistlerine yapılan fiziki saldırılar, Çeçenya için bile olağanüstü. Diğer insan hakları savunucuları ve gazetecilere de ciddi baskılar yapıldı. Bu baskılar, ölüm tehdidine kadar vardı. Taita Yunusova, Elana Milaşina ve diğer aktivistlerin başına gelenleri hala unutmadık” dedi.
Sokiryanskaya, Kafkasya cumhuriyetlerinin diğerlerinde de aktivistlere yönelik baskı olaylarının yaşandığını söyledi.
Sokiryanskaya, “Dağıstan’da, 2015 başında avukat Murad Magomedov acımasızca dövüldü. Aktif insan hakları örgütlerinden sadece ‘Memorial’ ve ‘Dağıstan Anneleri’ şubeleri kaldı. Dağıstan Anneleri’ne de baskıda bulunuluyor, kurum yeniden organize oldu” dedi.
Tüm Kafkasya’da avukatlara yapılan baskıların devam ettiğini kaydeden Sokiryanskaya, “Kabardey-Balkar’da avukat Yeva Çaniyeva’ya baskıda bulunuldu. 4 Ağustos’ta Kabardey-Balkar Urvan emniyetinde avukat Marina Tsikişeva’ya müvekkili ile görüşmeye çalışırken fiziksel şiddet uygulandı. Dağıstan’da avukat Magomedov dövüldü, avukat Denisenko’ya baskıda bulunuldu. Avukatlara yönelik baskı sürecini uzun zamandır görüyoruz ve 2015’de de iyileşme olmadı” açıklamasında bulundu.
Sokiryanskaya, Adıgey Cumhuriyeti’nde çevreci Valeri Brinih’e de baskıda bulunulduğunu hatırlattı.
İnsan hakları savunucuları Rusya karşıtı faaliyetle suçlandı
Moskova Helsinki Grubu projeler koordinatörü Vadim Karastelev, Kafkasya’daki genel durumu “endişe verici” olarak değerlendiriyor.
Karastalev, “Bu yıl, Kuzey Kafkasya ve Güney Federal Bölgede, polisle iki ke zçalıştık. Orada olan insan hakları ihlallerini inceledik. Orada çok iyi karşılandık, bunu belirmemek olmaz. Fakat, insan hakları ihlali alanında, etnik azınlıklara yapılan saldırıları da görmezden gelemeyiz” dedi.
Sokiryanskaya, “2015’de yeni olan şey, insan hakları savunucularını açıkça Rusya karşıtı faaliyet yürütmekle suçlamak oldu. Önceleri, insan hakları savunucularının faaliyetlerini, yabancı devletler menfaatine eylem yapmak olarak tanımlayan Rusya, onları ‘Yabancı Ajan’ listesine alırken, bu sene, Maşr başkanı Magomed Mutsolgov olayında gördüğümüz gibi, insan hakları savunucularını doğrudan Rusya karşıtı faaliyetle ilişkilendirmeye çalıştı” dedi.
Rusya karşıtı faaliyetle suçlamaların, medyaya yönelik de gerçekleştirildiğini belirten Sokiryanskaya, Milli İşler Federal Acentesi Başkanı İgor Barinov’un, yönetimi Dağıstan’daki üç gazeteye yönelik güç kullanmaya çağırması olayını ve gazeteler hakkında faaliyetlerinin milli çıkarlara ihanet ile sınırlı olduğunu açıklamasını hatırlattı.
Sokiryanskaya, “Artık medyanın bağımsız olduğunu söylemek mümkün değildir. İyi gazetecilerin Kafkasya’dan ayrılması ve mesleği bırakması ciddi konuların daha az tartışılır olmasına neden oluyor. Bu, devam eden otoriter ve baskıcı hava ile ilgili bir durumdur” dedi.
Aşağılama, Çeçenya’da en etkin baskı aracı oldu
2015’de, Çeçenya Cumhuriyeti yönetimi, direnişçi yakınlarını sorunlu tutmak ve insan hakları savunucularına baskı yapmak metotlarından, Kadirov’u eleştiren kişileri açıkça aşağılama uygulamasına geçti.
Sokiryanskaya, “Bu yeni bir taktik değil. Ruslan Kutayev davası 2015’de olmadı. Ama saygın bir insan, bir toplum adamından bir uyuşturucu bağımlısı çıkardıkları olay kadar şiddetlisi hiç görülmedi. Aşağılama, topluma baskı araçları içinde en etkin olanlarından biri haline geldi” dedi.
Yekaterina Sokiryanskaya, “Çeçenya hakkındaki son raporumuzdaki katılımcılardan biri, ‘en korkunç şeyin öldürülmek değil, rezil edilmek ve seni uyuşturucu bağımlısı veya fuhuş yapan biri olarak göstermeleri’ olduğunu söylemişti. Çeçenya yönetimi Çeçenlerin mantalitesini çok iyi biliyor, baskı araçları da bundan dolayı böylesine etkili. Çeçenya’da önceden olduğu gibi, aileler arası ilişkiler iyi bir şekilde muhafaza ediliyor. Bir hakaretten dolayı düşmanlık ve hatta kan düşmanlığı başlayabiliyor. Çünkü, hakaret sadece hakaret edilen kişiyi değil, tüm aileyi ilgilendiren bir şey. Eğer sen intikam alamadıysan, hakaret edene karşı gereğini yapmadıysan, tüm aile kusurlu olacaktır” dedi.
Bölgede, yönetimin eylemlerine karşı ses çıkartacak ve kendi fikrinin arkasında durabilecek bir imkanın olmadığını belirten Sokiryanskaya, “Aşağılama sonucunda kişi dayanılmaz bir rahatsızlık duygusuyla yaşıyor. Psikolojik olarak yok ediliyor. Çeçenya’da daha önceleri de, namuslu geçinen bazı kişilerin akşamları kafeleri dolaştıkları, eğer orada genç bir kız ve delikanlıyı görürlerse, videoya aldıklarıve televizyondan gösterdikleri olaylar oldu. Kadirov’u eleştiren kişilerin, direnişçi yakınlarının, bürokratların ve kadınların aşağılandığı birçok olay gördük” dedi.
Çeçenya’da farklı düşünenleri aşağılamanın yeni bir boyuta ulaştığını düşünen Sokiryanskaya, “Devlet, baskı mekanizmasında sürekli ilavelere ihtiyaç duyuyor. Bu da yönetimin zayıflığına delalet eder. Çeçenya yönetimi meşruiyeti bakımından zayıf olduğu için, her türlü eleştiri ve farklı düşünceyi bastırmak için farklı yollar bulması gerekiyor. Çeçenya’da insanlar artık korkmaktan yoruldu. Çeçenya’da her sesi kestiğinizde dahi, eleştirel sesler çıktığı için, yönetim insanları kendisine tabi tutma konusunda daha aşağılayıcı baskı metotlarını kullanmak zorunda kalıyor” dedi.
Kafkasya’da yönetimler insan hakları savunucuları ile beraber çalışmayı bilmiyor
Vadim Karastelev’in düşüncesine göre, 2016’da insan hakları savunucuları ve STK’lara baskılar artacak.
Karastelev, “Herhangi bir eleştiride bulunabilecek tüm uluslararası örgütler bastırıldı” dedi.
Çeçenya’da yönetimin, bir kişinin suçundan dolayı bütün aileyi sorumlu tutma yöntemini her zaman kullandığını belirten Karastelev, “Bu konuda yeni bir şey yok. Mesele, iktidarın kişilere kendini savunma hakkını vermemesidir. 2015’de kötüye doğru bir gidiş gözlemledik ve bu çok ciddi bir endişe veriyor. Eğer Çeçenya’da insan hakları alanında çalışan kişi kalmazsa, orada yaşananların çok kötü boyutlara varabileceğinden korkuyoruz” dedi.
Rusya devlet başkanlığı bünyesindeki İnsan Hakları Konseyi üyesi Aleksandr Brod, Çeçenya yönetiminin kendisine yapılan eleştirilere haddinden fazla tepki gösterdiğini belirtti ve “Çeçenya’da bu alanda herhangi bir değişiklik görmüyorum. Kafkasya’da insan hakları savunucuları ile ortak hareket edilemedi. Yönetimlerle organik bağ içerisinde olan örgütler, ciddi problemler hakkında hiçbir zaman konuşmuyor. Onların yapıcı bir gücü yok. Problemleri çözmüyor, toplumla diyaloga giremiyor. Kuzey Kafkasya Federal Bölge yönetimlerine yönelik temel dileğimiz, insan hakları örgütleriyle doğrudan ilişki içerisine girmeleri, onlardan korkmamaları ve onları sosyal problemlerin çözümüne dahil etmeleridir” dedi.
Güney Rusya’da Ahıska Türklerine baskı artıyor
Sokiryanskaya, 2015’de milletler arası ilişkilerin genel olarak stabil olduğunu, ayrıca etnik görünümlü tek tük olayın da daha çok dış politik gerginliklerle alakalı olduğunu söyledi.
Sokiryanskaya, “2015’de Çerkeslere yönelik baskılar düştü, çünkü konunun aktüelliği geçti. Dağıstan’da toprak reformu tartışmaları devam etti, Kumıklar, Nogay ve Babayurt bölge vatandaşlarının protestolarına neden oldu, ancak etnisiteler arası çatışmalar, ciddi gerginlikler kayıtlara geçmedi. Rusya’daki Türkiye karşıtı genel hava sebebiyle üniversite öğrencileri, işadamları ve Türkiye vatandaşlarına baskı yapıldığını gözlemledik” dedi.
Sokiryanskaya, “Gerginlik Stavropol Kray ve Kuzey Osetya’nın Prigorodnıi bölgesinde devam etti. Bunlar, eski gerginlikler” dedi.
Vadim Karastelev, 15 yıldan fazla süredir Ahıska Türkleri problemi ile ilgileniyor ve Rusya-Türkiye ilişkilerinin bozulması çerçevesinde onlara yönelik baskıların arttığını kaydediyor.
Karastelev, “Rusya uçağının düşürülmesinin ardından Ahıska Türklerine yönelik baskılar arttı. Onlar, ‘şamar oğlanı’ oldular. Türkiye’ye sığınma isteyebilirler. Bu hafta içinde Türkiye, Slavyansk’tan (Ukrayna Donetsk bölgesi) 300 kişi kabul etti. 2004-2006’da Krasnodar Kray’dan 11,5 bin kişi ABD’ye yerleşti. Orada hiçbir problemler karşılaşmadılar. Durumları iyi. 1988-89’dan beri RF bölgesinde olan, çalışma potansiyeli olan ve çalışmak isteyen bu insanlara normal bir yaşam verilmiyor olması utanç verici. Yönetimin teveccühünü kazanmış belirli gruplar var, ama genel olarak halk çok kötü yaşıyor, çok fakir, hiçbir şekilde temsil hakları yok. Yönetim organları, onların problemleri ile ilgilenmiyor” dedi.
Kuzey Kafkasya’da etnisiteler arası ilişkileri ‘gergin’ olarak adlandıran Aleksandr Brod, “Bölgede, etnisiteler ve dinler arası problemler gerginliğini koruyor. Sessiz kalınmaması gereken birçok konu var ve hükümetler için en iyisi, bu problemlerin çözümünü ertelememektir. Bu problemler er ya da geç kendilerini hatırlatacaklardır. Bu konuların çözümüne insan hakları örgütleri dahil edilmelidir” dedi.
Çeçenya’da Ortak Mobil Grub ofisine yapılan saldırı araştırılmadı
Yönetimlerin insan hakları alanında durumu iyileştirmek için önlemler almadığını belirten insan hakları savunucusu Brod, “Kafkasya’da veya Güney Rusya’da insan hakları ihlallerinin çözümü için ciddi bir çaba gösterilmedi. Durum problem olmak açısından istikrarını koruyor. Yönetimler eski şekilde hareket ediyor, problemin kendi kendine yok olmasını umut ediyor, Kırım ile ilgili veya dış politikayla ilgili problemler hakkında federal merkezin dikkatini çekmeye çalışmıyorlar. Çünkü, ‘henüz patlamadı, kontrolümüz altında tutabiliriz’ diye düşünüyorlar. Bu yaklaşım problemlerin yığılmasına neden oluyor. Problemleri bu şekilde ertelemek çok tehlikelidir. Sonunda elinizde patlar” dedi.
2015’de yaşanan ciddi hak ihlallerinden biri olarak, Çeçenya’daki, Ortak Mobil Grup ofisi saldırısını ifade eden Brod, “Caharkale’deki İşkence Karşıtı Komitenin ofisine yapılan saldırı ve insan hakları örgütüne yapılan baskı, ayrıca güvenlik güçlerinin anlaşılmaz tepkisi beni çok endişelendirdi. Saldırının hala aydınlatılmaması ise düşündürücü” dedi.
2015’de yaşanan pozitif bir değişim olarak, Moskova’da açılan “Moskova Kafkasya Kulübü”nü gösteren Brod, “Kulübün açılışına devlet başkanlığı özel temsilcisi Sergey Melikov, Devlet Duma milletvekilleri, Kuzey Kafkasya Federal Bölge cumhuriyeti temsilcileri, siyasetçiler ve sivil toplumcular katıldı. Bu inisiyatif, Kuzey Kafkasya Federal Bölge problemlerini federal seviyeye taşıyabilmesi imkanı açısından önemli. Ama ilk toplantıda ciddi konular konuşulmadı. Umuyorum ki, kulübün bundan sonraki toplantılarında, Kafkasya’da yolsuzluğun giderilmesi, sosyo-ekonomik problemlerin çözümü, sivil toplum kurumlarının gelişimi ve medyanın desteklenmesi gibi konular konuşulabilir” dedi
Brod ayrıca, RF Devlet Başkanı Vladimir Putin’in katılımıyla yapılan İnsan Hakları Konseyi toplantısında, Kafkasya’daki gazetecilere yönelik işlenen suçların takip edilmemesi konusunun gündeme getirildiğini de belirtti.
Brod, “Kuzey Kafkasya’daki gazeteci cinayetlerinin soruşturulmasıyla ilgili konu yeniden gündeme getirildi. Devlet başkanı, savcılık ve soruşturma organlarına soruşturma ile ilgilenmeleri talimatı vereceğini söyledi, ama henüz savcılık ve soruşturma komitesinin herhangi bir eyleme girdiğini görmüyoruz. Görülen o ki, bu ses getiren cinayetler uzun süre daha sivil toplumu, insan hakları savunucularını endişelendirecek, ama istenilen sonuç yakın bir zamanda alınamayacak” dedi.
Doktorlar hatalarının sorumluluğunu üstlenmiyor
2015’in en önemli olaylarından biri olarak Sokiryanskaya Malgobek hastanesinde doğum yapan Zalina Harsiyeva’nın ölümünü gösterildi.
Sokiryanskaya, “Bu, insan hakları savunucularının açıklamalarına göre ilk olay değil. Bu tarz trajediler yaşanmaya devam ediyor. Şahsen iki olay biliyorum ki, kadınlar bebeklerini ve üreme organlarını kaybettiler” dedi.
Sokiryanskaya, “Mağdurlar Maşr insan hakları örgütü ve avukatlarının yardımıyla soruşturma başlatılmasını sağlamaya çalıştılar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne göndermek üzere belgelerini hazırladılar. İnguşetya Başkanı Yunusbek Yevkurov bu doktorların görevden alınması talimatı verdi. Ama onlarla ilgili bir soruşturma başlatılmadı. Doktorlar cezalandırılmadı ve 2015’de endişe verici bir ölüm daha yaşandı. Bu kez anne öldü” şeklinde anlattı.
Sokiryanskaya, “Çeçenya’da, Dağıstan’da insan kaçırma olayları ve işkenceler devam ediyor. İnguşetya ve Kabardey-Balkar bu konularda biraz daha iyiydi. Nalçik saldırısı davasıyla ilgili temyiz kararını yeni yılda öğreneceğiz. Halbuki, savcılığın görüşmeleri çoktan bitti. Bu bir çok ihlalin yaşandığı önemli bir dava, ihlaller hem ön soruşturmalarda, hem mahkeme sürecinde yaşandı ve umuyorum ki, Yüksek Mahkeme adil bir karar alır” dedi.
2015’in olumlu sonuçlarından olarak, Sokiryanskaya, 27 Nisan’da namus cinayetinden ötürü Çeçenyalı vatandaşa verilen cezayı adlandırdı. Sokiryanskaya, “Öldürülen genç kızın babası kendi kızını boğduğu için yedi yıl ceza aldı. Bu çok önemli ve örnek bir ceza, özellikle Çeçenya’da” dedi.
Ayrıca Kabardey-Balkar’da bir polisin genç bir çocuğa şiddet suçundan dört yıl hapis cezası aldığını da hatırlatan Sokiryanskaya, “Daha önceden Dağıstan, Kabardey-Balkar ve İnguşetya’da, polisin çocuklara kanunsuz şekilde şiddet uyguladığı olaylar oldu. Polisleri cezalandırmak çok zor, ama bu konuda bir cezalandırma oldu ve bu çok olumlu bir sonuç” dedi.
Kuzey Kafkasya İşleri Bakanlığı etkin bir şekilde çalışmıyor
İnsan hakları savunucuları, 2015’de Kuzey Kafkasya İşleri Bakanlığı’nın etkin bir şekilde çalışmadığını ifade etti.
Aleksandr Brod, “Kuzey Kafkasya İşleri Bakanlığı’nın ne iş yaptığını gerçekten anlayamadım. Bu bakanlığın herhangi bir faaliyetini görmüş değilim. Küçük ve orta çaplı girişimciliğe destek verme konusunda ciddi bir adınları yok. Yatırım projelerinde bir artış görülmedi. Kuzey Kafkasya’dan büyük işadamlarından biri ile konuşmuştum. O, bu bakanlığın temsilcileri ile görüşmüş, imkanlarını dinlemişti ve bana kendi eski yöntemiyle çalışacağını, kendisine önerilenlerin cazip olmadığını söylemişti. Kuzey Kafkasya İşleri Bakanlığı gerçekten gerekli miydi düşünmek lazım” dedi.