20 yılın ardından BUGÜN

Ajans Kafkas analisti Mansur Vahnah “20. Yılında Rus-Çeçen Savaşı” dosyamız için, 20 yıllık sürecin ardında bıraktıklarını kaleme aldı. 20 yılın ardından Bugünü değerlendiren Vahnah, Çeçen siyasetindeki politik aktörleri kritik ettiği makalesinde gelecek öngörülerinde de bulunuyor.

Çeçenya’da yaşanan savaşlar hiçbir zaman küresel siyasetin dışında değerlendirilemez. Çeçenya’da yaşanan savaşlar sadece Çeçenlerin bağımsızlık mücadelesi olsaydı, bu halk ya çoktan yok olup gitmişti yada Bağımsız Çeçen Cumhuriyeti’ni kurmuştu.

Çeçenler tarih boyunca hiçbir zaman topraklarını genişletmek amacıyla savaşmamıştır. Çeçenler savaşlarını kendi topraklarını korumak için vermişlerdir. Bu savaşlarda karşı oldukları düşmanın gücü ise bu halkı haklı davalarını savunmaktan alıkoymamıştır. Ancak son 150 yıldır büyük imparatorlukların savaş sahasında olmaları, bütün bu Çeçen mücadelelerini boşa çıkarmıştır. Daha hafif bir ifadeyle son 150 yılda hiçbir bağımsızlık mücadelesi başarıya ulaşamamıştır.

Son 20 senede Çeçenler bağımsızlığı tatmış, ayrıca dini yeniden algılama ve dini ideolojiyi öğrenme, sosyalizmden kapitalizme geçiş ve küreselleşme gibi süreçleri de birlikte yaşamıştır. Dünya’nın diğer halklarının yüzlerce senede yaşadıkları bu süreçleri Çeçenler, alıştıkları gibi çok kısa ve hızlı geçmekteler.

Çeçenya’da yaşanan savaşlar sadece Çeçenlerin bağımsızlık mücadelesi olsaydı, bu halk ya çoktan yok olup gitmişti yada Bağımsız Çeçen Cumhuriyeti’ni kurmuştu.
Baş döndürücü bir hızda yaşadıkları bu sürecin bedelini ise halk çok ağır ödemekte. Aslında Çeçen halkının bağımsızlıktan anladığı, cebinde pasaportunun olması ve ulusal para biriminden ibaret değil. Çeçen halkının algıladığı ve arzuladığı bağımsızlık kimsenin onlara ne yapacaklarını söylememesidir. Adet ve dine kimsenin karışmaması. Toprakların babadan oğula devredildiği, 200 – 300 sene önce yaşadıkları gibi yazılmamış Çeçen hukuku ile yaşamak. Ve en önemli olanı; halk yöneticilerinin Rus, Arap veya Türk olmasını istemiyor. Başındakilerin Çeçen olmasını ve genelde olduğu gibi kaosa sebep olsa dahi herkesin eşit olmasını istiyor. Bu istekleri küresel dünya için vahşi olarak görülebilir. Ancak Çeçenlerin bu istekleri için her zaman savaşacakları kesindir, düşmanları da her zaman Ruslar olmayabilir.

Son yıllarda Çeçen halkının daha çok batıya baktığını ve oradan gelecek tehlikeden endişe duyduğunu söyleyebiliriz. Batı dünyasını tanıyan Çeçenler demokrasi ihracından çok endişeliler. Özellikle bunu gerçekleştirenin ABD olduğunu düşündüklerinde nasıl bir sonuç ile karşılaşacaklarını Orta Doğu’ya bakarak görebiliyorlar. Bu anlamda Çeçenler tanıdıkları Rus savaş taktiklerinin dışında çok da iyi tanımadıkları Batı ve NATO askerlerini takip ediyorlar. Bir anlamda olası yeni düşmanlarına karşı eğitim alıp savaşa hazırlanıyorlar. Nedense Çeçenya’da Rusya’nın dağılacağı kabul edilmiş gibi görünüyor. Hani, en sevdiğiniz düşmanın son nefesini izlerken onu sizin öldürmediğinize üzülürsünüz ya, Çeçenlerin şu anki halleri bunu andırıyor.

Çeçenlerin şu anki siyasi oluşumlarını incelediğimizde üç ana oluşum ile karşılaşıyoruz. Bunlar; İçkeryacılar (Siyasi görüşleri Türkiye’deki AKP’ye yakın), Emirlikçiler (radikal İslamcı) ve Kadirovcular (Rus yanlısı olarak anılan sufiler olup, tanıdık düşman tanımadık dosttan iyidir anlayışı ile yola çıkan kesim).

Bunun dışında bu üç siyasi kanat tamamen bir birine düşman. Varlıklarını devam ettirebilmeleri için ise Çeçenya’da destekçilerinin olması şart. Ayrıca zikrettikleri değerler uğruna ölecek Çeçen gençlerin olması gerek. Gençlerin desteği ise ancak Çeçen halkının değerleri olan bağımsızlık ve din üzerine siyaset yapıldığı zaman gerçekleşebilir. Ve tabi PARA. Bu çok önemli Çeçenler için. Bir gün yaşayacak olsa dahi, ya zengin, ya kahraman ama mutlaka bağımsız, başı dik yaşamaya önem veren Çeçenler böylede ölmek ister. Bağımsız, kahraman ve bir günlüğüne dahi olsa zengin.

İçkerya

Çeçen İçkerya Cumhuriyeti, halk nezdinde bayrak, milli marş ve Ruslara karşı kazanılan zaferle hafızalarda kalacak. Ancak o dönem bitti. Sadece Avrupa ve Türkiye diasporalarında yaşatılabiliyor. Çeçen İçkerya Cumhuriyeti, Çeçenler için 90’lı yılların en parlak dönemi. Halkın hep hatırlayacağı Cohar Dudayev, Aslan Mashadov gibi büyük liderlerin hatırasından ibaret.

içkerya zakayevAhmed Zakayev ve onun çevresi için sürgünde yaşamak ve hep aktüel olmak bir proje olarak kalacak. Çeçenlerin lider olarak kabul etmesi için İçkerya’nın yeni bir Cohar Dudayev üretmesi gerek ve bu liderin Avrupa’da değil Çeçenistan’da bulunup direnişi buradan yönetmesi şart. Çeçenler için nasıl gittiğin önemli değil niye dönmediğin önemli. Çeçenler savaşta önde giden liderin arkasından ölüme giderler ama uzaktan kumandalı direnişin geniş destek bulması çok zor.

Emirlik yada Siyasal İslam

Emir-DokkoAslında silahlı mücadele için en uygun güç Emirlikti. Fakat en baştan ciddi hatalar yaptı. Bu hataların ilki İçkerya’yı lağvetmesiydi. İkincisi, son Rus-Çeçen savaşı sırasında selefi olmayan gruplara mürtet gözü ile bakılması. Çeçenya’da yabancı savaşçılara fazla değer verilip yerel İmam ve köy muhtarları gibi Çeçen halkının içinde destek gören, saygın kişilere karşı infaz kararlarının uygulaması. Üçüncüsü ise gittikleri Dağıstan’da kanlarının son damlasına kadar savaşmamaları ve oradaki savaşı Çeçenya’ ya taşımaları. Bu üç temel hata bu siyasi oluşumu zayıflattı. Buna rağmen halk nezdinde destek bulmasa dahi Emirlikçiler kendilerine katılacak insan gücünü her zaman bulabilirler. Sabrı tükenen ve mevcut yönetime karşı artık silahla direnmeye karar verenlerin, silah bulmak ve parasal destek sağlamak için başvuracakları tek kapı Emirlik. Siyasi olarak bu oluşum hep azınlık olarak kalacak ama silahlı direnişi uzun zaman sürdürecekler. Silahlı direniş olarak anlaşılması gereken ise, yılda bir kaç bomba patlatmak ve köy yada şehir baskınları düzenlemekten ibaret.

Kadirov ve Ekibi

Görünürdeki en güçlü siyasi oluşum. Fakat diğer siyasi grupların oldu gibi bunlarında artıları ve eksileri var. Artı olarak; Kadirov’un Çeçenya’dan hiç ayrılmaması, İçkerya geçmişi ve Rus zulmümün en ağır olduğu yıllarda halkı desteklemiş olması sayılabilir. Kısa sürede Çeçenya’yı restore eden Kadirov, baskıcı/despot bir yönetim anlayışını benimsemiş olsa da öyle veya böyle Çeçenlere bir yaşam alanı sağlamış durumda. Geniş ticari ilişkileri ve imkanları olanlara Rusya’da rahat yaşama imkanı ve iş yapma imkanı da sunuyor ayrıca. Rusya’da, Ruslar içinde sözü geçen bir siyasetçi olduğunu da söyleyebiliriz Kadirov’un. Yurt dışı diasporalarla ilişkilerini de güçlendiren Kadirov, Çeçenler için önemli olan din serbestliğini de getirdi. Son yıllarda stratejik olarak Çeçenleri Rus ordusuna, kendi ekibinden bürokratları ise federal yönetime yerleştirmeye başladı. Buda dünya genelinde en büyük Çeçen diasporası olan Rusya’daki diasporanın rahatlamasını ve büyük sermayeye ulaşmasını kolaylaştırdı. Çeçen diasporasında biriken sermayenin desteğini aldı, oradan akan parayı da büyük projelere dönüştürdü. Yani Kadirov neredeyse herşeyi doğru yapıyor ama eksikleri bu artıları sıfırlayacak kadar büyük.

ramzan-kadirovKadirov’un ana eksiği Putin’e sadakati ve bunun sürekli dile getirilmesi. İkincisi Çeçenya’da uyguladığı sert yönetim. Üçüncü, Çeçenya’da “Kadirov’un Sözü” dışında başka kanunun geçerli olmaması. Hızla büyüyen zenginler ile fakirler arasındaki fark da Kadirov’a karşı olan tutumu güçlendiriyor. Bütün bu eksilerine rağmen kendisine karşı oluşan tepki Cohar Dudayev zamanında olduğu gibi silahlı mücadeleye evirilecek kadar güçlü değil. Bu eksiler en fazla tekil eylemlerin gerçekleşmesini ve Emirlikçilere katılan militanların tükenmemesini sağlıyor. Kadirov için asıl tehlike Çeçenya’dan değil Rusya’dan gelebilir. Çünkü Kadirov’un Rusya’daki generaller ile arası iyi değil. Hatta Budanov’un katledilmesi açık bir savaşa dönüştü denilebilir. Ayrıca Kadirov’un Rusya’da, Rus halkı gözünde büyüyen reytingi de onun için en büyük tehlike olarak görülebilir.

Çeçen halkının Kadirov’a olan desteği hala yüzde elliden fazla gözüküyor ve yukarıda zikredilen artıların geçerliliği olduğu sürece bu reyting düşeceğe benzemiyor. Eğer dışarıdan bir güç, Kadirov’ u iktidardan düşürürse, geriye kalan ekibini halk hiç bir şartta affetmez. Çeçen toplumu için geçmişte yapılanlar önemlidir. Ancak bunları yapan şehit olduğu takdirde tartışılmaz. Yaşayan bir siyasetçi ise geçmişte ne kadar iyi ve güzel şeyler yaptıysa gelecekte yapacağı bir hata ile geçmişini sıfırlayabilir. Bu kural sadece iyilikler için değil kötülükler içinde geçerlidir.

Diasporalar

Çeçenya’ nın bağımsızlık mücadelesi için dışarıda yaşayan diasporaların da büyük bir rolü var. Fakat bu diasporalar her zaman bağımsızlık taraftarı olmayabilir. En büyük diaspora Rusya’da demiştik. Savaş zamanı en ağır darbeyi yiyen ama bağımsızlık mücadelesine desteğini kesmeyen diasporadır Rusya daki diaspora. İşte bu diasporanın Çeçenya’ nın iç siyasetine etkisi oldukça güçlü. Şu anda bu diasporanın desteği genel olarak mevcut yönetimin arkasında ayrıca mevcut yönetime parasal desteğini de sürdürüyor.

Kazakistan ikinci güçlü diaspora. Bulunduğu ülke ve oradaki diaspora bağımsızlık taraftarı olsa bile, Kadirov’un Kazakistan yönetimi ile ilişkilerini geliştirmesinde büyük rol oynamış bir diaspora Kazakistan’daki. Bu ilişkiler sayesinde Kadirov Rusya’da olduğu gibi büyük sermayeye ulaşma ve iş yapma sıkıntısı yaşamıyor. Hatta bu diaspora da Kadirov’a para akışı sağlıyor.

Ürdün, Çeçenlerin yurt dışı diasporaları arasında yaşadıkları ülke de söz sahibi oldukları üçüncü ülke. Bu diaspora Kadirov’a Orta Doğu kapısı olmuş durumda. Özellikle Ürdün Kralı ile Kadirov’un ilişkilerini, iki devlet başkanı ilişkisinin ötesine taşımasında rol oynayan Ürdün diasporası ayrıca Suriye ve Irak’tan göç eden Çeçenlere de destek olmuş durumda. Anavatan’dan gelen yardımların onlara ulaşmasını da bu diaspora organize ediyor. Kendi dilleri ve kültürlerini koruyan Ürdünlü Çeçenler Anavatan’dan saygı görmekteler ve döndükleri vatanda yabancılık çekmiyorlar. Tabi dil sorunu olmadığı için anavatan daki sermaye ile ortak iş yapma imkanları da olan Ürdünlü Çeçenler Kadirov yönetimini kabul etmiş bulunuyor.

Avrupa Birliği nüfus olarak üçüncü büyük diaspora. Ancak çok genç bir oluşum olduğu gibi tek taraflı da değil. Burada oluşan diasporanın içinde her üç grubun da destekçileri var. Kendi haklarını bile savunamayan bu diaspora Çeçenya da daha çok Çeçenistan’ın uzantısı olarak kabul görüyor. Yani bir diaspora olarak yaşadıkları bölgede ve orada iç siyasete müdahil olamayan bu diaspora daha çok Çeçenya’dan gitmek zorunda olanlarla daha iyi yaşam aramak için gedenlerden oluşuyor. Bu Çeçen topluluğu içinden zaman içinde, asimile olmadan, dillerini ve kültürlerini yaşatarak Avrupa ülkelerinde söz sahibi olanlar olursa o zaman o diasporanın anavatan ile bağlantısı ve siyasete etkisi görünür olabilir. Var olan durumda AB Çeçen diasporası daha çok yönlendiriliyor ve yönetiliyor. Bu diaspora veya burada üretilecek siyasi çözümler AB ile Rusya veya ABD ile Rusya ilişkilerinden etkilenecektir. Bu da Çeçenlerin kabul ettikleri bir durum değil. Bu anlamda daha çok Daymohk Türkiye diasporasına benziyor AB diasporası.

Sürecin sonunda zafer, Bağımsız Çeçen İçkerya Cumhuriyeti’nin mi olur yoksa Büyük Çeçen Mafyası’ nın mı, orası şimdilik muamma.
Türkiye diasporasının anavatana hiç bir etkisi yok denebilir. Daha çok Çeçen sorunu ve Çeçen siyasetini kullanan dış aktörlerin arasında sıkışmış durumda. Yaşadıkları ülke de kendi haklarını alamayan bu diaspora bir Ürdün olamamış özetle. Daha çok Türkiye’yi vatan olarak gören, Türkiye’nin siyasetine uygun Çeçen siyaseti üreten Türkiye diasporası, iki savaş sürecinde Türk topluluğunu örgütlemiş ve savaşan mücahitlere finansman akışını sağlamıştı. Daha sonra bu örgütlemeyi Türkiye’deki siyasi gruplara devreden Çeçen diasporası, bu grupların içinde dağılmış ve bir siyasi görüş üretemiyor. Tek anlaşabildikleri konu geçmiş. Geleceğe yönelik bir bütün olarak davranamayan Türkiye diasporası daha çok hem anavatandan hem içeriden yönlendiriliyor. Diasporanın sayıca az olması ve yeni neslin dil ve kültürü kısmen kaybetmesi Türkiye’deki diasporanın asimile olup dağılması riskini de barındırıyor.

Bu yazıda, genel olarak doğru veya yanlış değerlendirmeler yapılarak özetle Çeçen mücadelesi ve geçmişten geleceğe giden süreci ele alınmaya çalışıldı. Hem Çeçenya hem dışarıda bulunan diasporalar Çeçenistan’ın geleceğini belirlemekte büyük rol oynayabilirler. Ancak Çeçen halkı bugün, sokaklara Rus askerleri inmezse veya geçmişte oldu gibi Rusya dağılmazsa eline silah almaz. Daha çok siyasi çözümlere değer verilecek olan gelecekte Çeçenlerin bağımsızlığı mümkündür. Ama kimden bağımsız olacaklar ve hangi devlet ilerde Çeçenlere sıradaki savaşı getirecek bu büyük bir soru. Rusya’nın şimdi izlediği politikalar devam eder ve sıkı Kadirov yönetimin yerine daha liberal ve yumuşak bir yönetim gelirse yada bu mevcut yönetim yumuşak gücü kullanmakta daha becerikli olursa Çeçenler eline silah almayı düşünmez. Daha çok içeriden dışarıya siyaset üretirler ve gelecekte anavatan dışında olan diasporalar ile bağlarını güçlendirip, Yahudiler kadar olmasa bile küresel siyasette ve Rusya’nın federal siyasetinde rollerini büyütebilirler. Hatta bir çok yerde yönetimde etkili de olabilirler. Bu sürecin sonunda zafer, Bağımsız Çeçen İçkerya Cumhuriyeti’nin mi olur yoksa Büyük Çeçen Mafyası’ nın mı, orası şimdilik muamma.

Mansur Vaynah


Dosya’nın diğer içeriği