Küreselleşme süreçleri ahtapot kollarını, uzun asırlardır modernitenin genel ahlaki değerlerini bozmadığı varsayılan Kafkasyalıların hayatına da uzatıyor.
Kafkasya’yı ziyaret herkesin görebileceği gibi, bugün Kafkasya halkları diğer halklardan daha fazla geleneksel yaşamdan uzaklaştırma süreçlerine maruz kalıyor. Bu durumu en hızlı asimile olan Kafkasya cumhuriyeti Kuzey Osetya örneği üzerinden ele almak mümkün.
Bazı rakamlar
Asimilasyonun nasıl yayıldığını anlamak için, küreselleşmenin ‘hammadde’ seçimine bakmak gerekiyor. Bu tür araştırmalarda tabi ki akla ilk olarak gençlik geliyor.
Yaklaşık 8 bin kilometre karelik bir alanı kaplayan Kuzey Osetya’da yedi yüz bin kişi yaşıyor. Tamamen verimsiz toprakları hesabın dışına çıkardığımızda nüfus yoğunluğu kilometre kare başına yaklaşık 90 kişi. Bir asimilasyon araştırması söz konusu olduğuna göre kentsel ve kırsal alanları da ayırmak gerekir.
300 binin üzerinde kişi başkentte yaşıyor. Vladikavkaz’da nüfus yoğunluğu kilometre kareye bin kişiyi geçiyor. Diğer beş şehrin toplam nüfusu yaklaşık 120 bin. Kırsal alanlardaysa en fazla 290 bin kişi yaşıyor. Kuzey Osetya’da Oset nüfusu 460 bin.
Yok olan dil
Rusya Federasyonu 2010 nüfus sayımına göre, bütün Rusya’da Osetçe konuşanlar toplamda 450 binden biraz fazla. 44 bin Oset, Kuzey Osetya dışında. Osetya sınırları dışında yaşayan Osetler arasında anadili konuşanların sayısı, hemen hemen fert sayısına eşit. Böylece Kuzey Osetya’da Osetçe bilenlerin 400 binden fazla olmadığı sonucuna varıyoruz. Fakat gerçekte Osetçe bilenlerin ifade edilenden daha az olduğunu tahmin ediyoruz. Bunu ortaya koyan bazı veriler mevcut.
Kuzey Osetya Anayasasının 15. maddesinde şöyle deniyor:
1. Kuzey Osetya Cumhuriyeti devlet dilleri Osetçe ve Rusçadır.
2. Osetçe (İron ve Digor diyaletkleri) Oset halkının milli bilincinin temelidir. Osetçenin korunması ve gelişmesi Kuzey Osetya devlet yönetim organlarının önemli görevidir.
Anayasadan çıkan sonuca göre, hükümet uygun olan tüm yollarla dilin korunmasıyla ilgilenmek zorunda. Benzer maddeler birçok RF cumhuriyeti anayasasında var.
Şimdi pratikte neler olduğuna bakalım. Maalesef, yerel hükümetin Osetçeyi korumak için bugüne kadar yaptığı tek şey, Osetçenin korunmasıyla ilgilenen sivil toplum örgütleri ve bilim adamlarına engel olmamaktan ibaret.
Örneğin Kuzey Osetya’da şu an yürürlükte olan eğitim konsepti doğrudan hükümetin katılımı olmadan oluşturuldu. Program ana hatlarıyla, nüfusun çoğunluğunun Slav kökenli olmadığı Rusya cumhuriyetlerinin diğer bazılarında olduğu gibi zorunlu anadil derslerini düzenliyor. Osetçe dersinden bütün öğrenciler sorumlu. Ruslar, Ermeniler, Ukraynalılar ve diğerleri.
Fakat burada belirli sınıflandırmalar söz konusu. Osetçe eğitimi iki ayrı kategorideki sınıflarda veriliyor. Osetçe konuşamayan çocuklar için ‘kolay sınıflar’ var, bir de eski ve az kullanılan kelimelerin öğrenildiği, Osetçe yazılmış edebi metinlerin okunduğu ‘zor sınıflar’.
Her iki program bilim adamı Ruslan Bzarov ve UNESCO uzmanlarınca hazırlandı. Hükümet müfredatı kabul etti, ancak bu alan için bütçe etkisi oldukça az. Dilin korunması alanındaki bütçe yatırımları daha çok, getirisi çok kısıtlı olan projelere ayrılıyor, genellikle de kırsal bölgelerde anadilde küçük gazeteler yayınlanması için. Bu tür gazetelerin sayısı oldukça fazla, bununla birlikte her birinin tirajı çok düşük ve nitelik olarak yeterince iyi oldukları da söylenemez.
Bu pasif dil operasyonunda en dikkat çekici şeyse, Osetçe konuşanların sayısının inanılmaz hızlı bir şekilde azalıyor olması. Açıkça görmek için sadece Oset okullarını ziyaret etmek yeterli. Son derece basitleştirilmiş bir programla Osetçe öğretilen ‘kolay sınıflarda’ okuyanların çoğunun Oset soyadı taşıdıklarını görüyoruz.
Aslında bu program, Kuzey Osetya’da yaşayan Rus, İnguş, Ermeni ve diğerlerine ana hatlarıyla Osetçeyi tanıtmaya yönelik. Bugün Vladikavkaz’daki öğrencilerin üçte birini Osetler oluşturuyor. Vladikavkaz’daki okullardan birinde ‘kolay sınıfların’ etnik yapısını gözlemleyerek bir sonuç çıkardık. Araştırma için başkentin iyi okullarından biri olan 30. nolu okulu seçtik.
Kolay sınıflarda ortalama dokuz kişinin Oset olduğu sonucuna ulaştık. Her sınıfta yaklaşık otuz öğrenci olduğundan Oset öğrencilerin yaklaşık üçte birinin anadilini bilmediği sonucuna ulaşıyoruz. Bu yüksek oranla birlikte hızlı Ruslaşma sürecini göz önünde bulundurduğumuzda, anadilini konuşmayan Osetlerin sayısının hızla artacağını kesin olarak söylemek mümkün.
Yok olan ahlak, yok olan halk
Bir grup insanın farklı bir millet olarak var olma sebebi sadece dil değildir. Gelenek ve yaşam tarzı da önemli rol oynuyor.
Pedagog Kozayeva Julyetta, Osetlerin asimilasyonunda gelenekten kopmanın büyük etkisi olduğunu düşünüyor. Kozayeva’ya göre, geleneksel eğitimin yöntemleri tamamen kayboldu. Üstelik Osetler arasında geleneği ‘kötü’, batı modelini ise ‘iyi’ olarak niteleyen kodlar iyice yerleşti.
Kozayeva’nın iddiasını daha erken kaynaklarda bulmak da mümkün. Örneğin, tanınmış Sovyet mimar, tarihçi ve yazar Arkadi Fedoroviç Goldşteyn’in yazılarında.
Goldşteyn’den bir alıntı: “Burada, Vladikavkaz’da kalpaklı bir erkek ve başörtülü bir kadın göremezsiniz. Kadınlar modaya uygun giyiniyor ve saçlarını yaptırıyor. Ağarmış gür saçlar ve manalı yüzlerle yaşlı erkekler batılı film artistlerini hatırlatıyor. Osetler tamamıyla Avrupalı görünümünde… Osetler diğer Kafkasya halklarından önce modern hayata geçti”.
Ancak anlaşılamayan şey, bunun gelişme mi yoksa, gerileme mi olduğu. Galiba Osetler, herhangi bir başarı yerine, diğer tüm Kafkasyalılardan önce eşcinsellere statü verme gibi adımlarla öne çıkacak.
Serbestlik prensip olarak hiç bir zaman Oset ve diğer Kafkas haklarının temelinde olmadı. Şu durumda dilin yitirilmesinden daha fazla, batı özentiliği içinde ahlaki değerlerin yitirilmesinden endişe edilmesi gerekiyor.
Kaynak: Kavpolit
Çeviri: AjansKafkas
Zaur Karayev