Nalçik’te ’58 davasından’ [58 sanıklı 2005 Nalçik baskını davası] yargılanan tutukluların, Anayasa tarafından her vatandaşa garanti edilen eğitim hakları ihlal ediliyor. Rusya hukuk sistemi on yıldır bu insanları gözaltında tutuyor. Suçlu oldukları mahkeme tarafından ispatlanmadığı halde bütün bu süre içinde kişisel görüşme, eğitim ve çalışma hakkından mahrum bırakıldılar. Onlar için kanunlar bile değiştirildi, bu tür davalar jürili mahkemelerin yetki alanından çıkarıldı.
“Sen zaten kanunları ezbere biliyorsun”
Rasul Kudayev, eski Guantanamo esiri, artık’58 davası’ ile biliniyor. Defalarca uzaktan eğitim hakkını almaya çalıştı, başaramadı. Geçen dokuz yıl sonunda ilk defa elinde resmi bir cevap var: “Sanıklara eğitim yasak!”
Tutukevindeki vatandaşların en temel haklardan biri olan eğitim hakkının ihlal edilmesi açıkça yasal olmayan bir ilave ceza anlamına geliyor. Kudayev avukatları aracılığıyla Kavpolit muhabirine şu açıklamada bulundu: “2008’de hukuk fakültesine girmek için izin istedim. ‘Sen zaten kanunları ezbere biliyorsun’ diyerek reddettiler. Dilekçemi işleme sokmayıp iade ettiler. Geçenlerde müdür Nırov’a (tutukevinin müdürü) beni buradaki akşam okuluna kaydetmeleri için dilekçe yazdım. Dilekçem görmezden gelindi, ama bir kopyası elimde. Sonra mahkemeye başvurdum. Hakim Goreslavskaya’ya meslek eğitimi almama izin verilmesi için dilekçe yazdım. Cevap olumsuz. Bu dilekçenin de kopyası var”.
Kudayev, eğitim hakkının engellenmesinin, kararlı biçimde yasal haklarını savunan sanıklara yönelik bilinçli baskının bir parçası olduğuna inanıyor: “Evet, haklarımızı bilen kişiler olarak onlara rahatsızlık veriyoruz. Bizimle sorunları o kadar çok ki, bugüne kadar hayatta kaldığımız için kendilerini affedemiyorlar”.
Avukatların verdiği bilgilere göre, aynı dava sanıklarından Anzor Sasikov, tutukevinin akşam okuluna başladı. Eğer daha sonra engellenmezse yüksek öğretime geçmeyi düşünüyor. Kudayev, içlerinden çoğunluğun kendi kendilerine eğitimle meşgul olduklarını yazıyor: “Kendi kendimize okuduk, kitaplar bulduk. Ben de bu şekilde dilbilgisi öğrendim”.
Hatırlatalım, Rasul Kudayev engelli. 2001’den beri uyluğunda, Afganistan’daki Amerikan işgali sırasında aldığı ve ameliyat edilemeyen Amerikan mermisi bulunuyor. Ayrıca kronik karaciğer ve omurga hastalığı da var.
2002-2004’de Kudayev Guantanamo’da tutukluydu. Delil yetersizliğinden serbest bırakıldı. Ülkesine döndükten sonra dört ay ‘Beyaz Kuğu’da (Solikamskaya Cezaevi) tutuldu. Yine delil yetersizliğinden serbest bırakıldı.
2005’de Nalçik’teki ayaklanmadan on gün sonra Kudayev gözaltına alındı, işkence gördü. Maruz kaldığı işkenceler, defalarca insan hakları örgütleri Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) ve Reprieve tarafından fotoğraflarla belgelendi.
Birçok tanık, Nalçik baskını sırasında Kudayev’in evinde olduğuna, yani onun eyleme katılmasının mümkün olmadığına şahitlik etti.
Soru şu: On yıldır yargılanan ve özgürlüğü elinden alınan bu adamın, neye dayanılarak eğitim hakkı engelleniyor? Hiç kimse yargı sistemi içinde bu soruya cevap vermiyor. Oysa dünyadaki uygulamalardan, cezaevinde eğitimin suç oranını düşürdüğü ve istihdam sorununun çözümüne katkı sağladığı biliniyor.
Suça karşı eğitim
Uzmanlar, cezaevinde genel ve mesleki eğitim alan tutukluların serbest kaldıktan sonra yeniden mahkum olma ihtimallerinin daha düşük olduğunu düşünüyor. RAND Corporation bu konu üzerinde bir araştırma yaptı ve cezaevinde eğitim görenlerin daha kolay iş bulduğu sonucuna vardı.
Araştırmayı yürütenlerden biri olan Louis Davis “Cezaevindeki eğitimin suç oranını azalttığı konusunda ikna edici deliller bulduk. Elde ettiğimiz sonuçlar açık bir şekilde gösteriyor ki, eğitim programları eski mahkumların kendine çekidüzen vermesi ve iş bulmasına yardımcı oluyor, ayrıca yeniden suça karışma riskini de azaltıyor” diyor.
RAND raporuna göre, cezaevinde eğitim görenlerin yeniden hapse düşme oranı yüzde 43 daha az, iş bulma olasılığı ise yüzde 13 daha fazla. Tutuklu iken meslek edinenlerin istedikleri işi bulması ise yüzde 28 daha kolay.
Cezaevlerinde mahkumların profesyonel eğitimleri iki şekilde gerçekleştiriliyor:
1) Cezaevlerinde açılan meslek okullarında eğitim. Bu eğitim altı aydan bir yıla kadar sürüyor. En zor meslekler için bir buçuk yıl. Islah evlerindeki çocuklar ise üretimden ayrı olarak eğitim görüyor.
2) Üretim tesislerinde eğitim. Bireysel, ekip olarak ya da kurs şeklinde olabiliyor.
Bunların yanında tutuklular teknik kurslara devam edebilir, üniversite ve meslek okullarının dışarıdan eğitim programlarına katılabilir ve mezun olabilirler. Ayrıca kanuna göre, tutuklu ve mahkumların eğitime ilgisi iyi hali belirleyen kriterlerden biri.
Mahkemesi sürenler kanunen bu haklardan yararlanamıyor. Fakat’58 davası’ sanıklarının özel bir durumu var, onlar on yıldır tutuklu. Ve sanık sandalyesinde 58 kişi bulunmasına rağmen, tutuklandıkları esnada sadece dördünün üzerinde silah vardı ve ayaklanmaya katılmışlardı. Böylesi Stalin döneminde bile olmamıştı.
Öğrenmek ve yaratmak
Dünyada cezaevinde eğitim konusuna farklı yaklaşımlara yasaklardan başlamak istiyorum. Örneğin Azerbaycan’daki ünlü Gobustan cezaevinde tutukluların öğrenimi yasak.
600’den fazla suçlunun idam edildiği, filmi yapılan, Sovyet yazarlar İlf ve Petrov’un ziyaret ettiği Newyork’un Sing-Sing hapishanesi ise müzeye çevrilmeden önce mahkumlara eğitim hakkı tanıyordu.
20. yüzyılın tanınmış insan hakları savunucusu Nelson Mandela hapishanede jeodezi okudu. Bir çok mahkum dil öğrendi, devrimciler Das Kapital’i cezaevinde okudu. Genel olarak ‘çürük’ Batının cezaevlerinin çoğunda eğitime izin veriliyor, hatta yaygınlaştırılıyor.
Bir parantez: mahkumların yaratıcılığı. Gardiyanın görevi, tek bir mektubun bile dışarı çıkmasına izin vermemek, mahkumunki ise ne pahasına olursa olsun mektubunu yerine ulaştırmak. Eskiden her yerde böyleydi. Ancak şimdi tüm Batıda bir çok mahkum kitaplar yazıyor ve yayınlıyor. Bazı eserler çok okunanlar arasında yer alıyor, birçok dile çevriliyor.
Çakal Carlos olarak tanınan İliç Ramirez Carlos ve Amerikalı Kızılderili aktivist Leonard Peltiyer kitaplarını bu şekilde yayınladı. Her ikisi de ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış kişiler. Martin Luther King Birmingham Hapishanesinden Mektuplar adlı ünlü eserini isminden de anlaşılacağı üzere hapiste yazdı.
Neden hep batılılardan söz ediyoruz ki? Tarihimiz, Nikolay Morozov’un Şlisselburg’daki 20 yıllık mahkumiyeti boyunca 26 cilt deneme yazdığını ve tüm dünya tarihi kronolojisini gözden geçirdiğini kaydediyor. Çarlık hapishanesinde Çernışevski, Novikov, Kibalçin eserlerini yazdılar.
Sovyet zindanlarında Daniil Andreyev’in Dünya Gülü, Pavel Florenski’nin bazı denemeleri, Şalamov ve Soljenitsin’in eserleri yazıldı. Julius Fuçik idamından önce parmaklıklar ardında tanınmış denemesi Darağacından Notlar’ı kaleme aldı. Eduard Limonov hücreden Hapiste Yazıldı adlı denemeler kitabını yazdı.
“Suç Okulu”
“Hapishanede eğitim hakkını alabilmek için 2 yıl açlık grevi yaptım. Elde ettiğim tek şey hücreye papaz girmesine izin verilmesi oldu”. Bu ifadeler 70’li yılların sonundan 1987’ye kadar siyasi mahkum olan Aleksandr Ogorodnikov’a ait.
Ogorodnikov sözlerini şöyle sürdürüyor: “Sovyet döneminde hapishanelerde eğitimim yasaktı. Bu yüzden talebim vahşice bir tepki aldı. Rusya’nın bu mirası sahiplenmesi üzüntü verici. Okumak isteyen insanlar desteklenmeli.
Cezaevinde yıkılmayıp eğitim almak isteyen bir insanın engellenmesi suçtur ve devletin vatandaşlarının gelişimini istemediği anlamına gelir. Oysa tutukluların desteklenmesi ve teşvik edilmesi gerekir. Bu insanlar bir gün serbest kalacaklar. Normal bir hayata mı yoksa suç ortamına mı dönecekleri eğitime bağlıdır.
Bizim cezaevlerimiz suçlu üreten bir okuldur. Haksız yere oraya düşenleri bile birer suçluya dönüştürür”.
Devletin, cezaevine düşünce Rusyalı olmaktan çıkmayan vatandaşlarını nereye sürüklediği bu ifadelerden yola çıkarak anlaşılabilir.
Kaynak: Kavpolit
Çeviri: Ajans Kafkas
Vasili Polonski