Gürcü bakışı: Anlaşmazlıkları ısıtmaya doğru

Bağımsızlığının ilk yıllarından itibaren Gürcistan, siyasi statü şartları konusunda ayrılıkçı Abhazya ve Güney Osetya bölgeleriyle müzakereler yürütüyor, fakat bu süreç sık sık çıkmazlarla kilitleniyor. Mevcut siyasi müzakere ve barışı koruma şekillerinin etkisizliği anlaşılmış ve Gürcü tarafı barış sürecinin tamamıyla gözden geçirilmesini talep etmiştir. Çatışmayı sonlandırma sürecini engelleyen pek çok etken var.

Bunlar arasında en önemlisi tarafların birbirini "düşman" olarak nitelemesi ve taraflar arasındaki şiddetli güvensizlik. Birincil engel ise Rusya’nın Gürcistan’ın NATO üyeliğini engelleme amaçlı çatışma bölgelerinde yürüttüğü manipülasyon politikalarıdır. Çıkmazı aşmak için kapsamlı bir stratejinin geliştirilmesi gerekiyor ve bu da Avrupa kurumlarının konuya daha derinden dahil olmalarını gerektiriyor.      

Çatışmanın geçmişi

Gürcistan’ın tüm anlaşmazlıkları, azınlıkların statüsü konusuyla bağlantılıdır. Gürcistan’ın Rusya ve Sovyet hakimiyetinde olduğu dönemden beri Gürcü toplumu ve kültüründeki bölünmüşlük dış güçler tarafından ülke üzerinde kontrol sağlamak amacıyla kendi çıkarları doğrultusunda kullanıldı. Gürcistan’daki mevcut  anlaşmazlıklar, 1980’li yılların sonundaki milliyetçi hareketler sırasında öne çıktı, fakat bunların kökleri Sovyet zamanına kadar gidiyor. Gürcistan 1991’de Sovyetler Birliği’nden bağımsızlık ilan edince Gürcü olmayan etnik gruplar da kültürel kimliklerini ön plana çıkarmaya çalıştı. Abhaz ve Oset gibi Gürcistan’ın belli özerk bölgelerinde yaşayan bazı etnik gruplar daha fazla siyasi özerklik için mücadele etti. Bu bölgelerdeki siyasetçiler demokratik ve milliyetçi dalgayı ayrılıkçı bölgeler oluşturmak ve Gürcü merkezli yönetimden bağımsız kendi idarelerini kurmak için bir fırsat olarak gördü.          

1990’lı yılların başında, ayrılıkçı Abhazya ve Güney Osetya bölgelerinin siyasi yönetimleri nihayet Gürcistan’dan bağımsızlık ilan ettiler ve azınlık gruplarını temsil eden silahlı isyancı grupları ile merkezi Gürcü hükümeti arasında çatışmalar başladı. Çatışmalar boyunca Rusya gizli olarak ayrılıkçılara silah, cephane ve istihbarat desteği sağladı. Rus ordusu ayrıca ayrılıkçıların yanında direk olarak çatışmalara dahil oldu. Rus desteğiyle önce Güney Osetyalılar sonra da Abhazlar, Gürcü birliklerini yenmeyi başardılar. Çatışmaların sonucunda yaklaşık 350,000 kişi (çoğunlukla Abhazya ve Güney Osetya’da yaşayan etnik Gürcüler) evlerini terk etmek zorunda kaldı. Meydana gelen olaylar günümüze kadar devam eden derin nefret duygularına sebebiyet verdi.     

Anlaşmazlıklar: Mevcut durum

Ateşkes anlaşmaları ve barış koruma operasyonlarına rağmen egemenlik sorunu hala çözülmüş değil. Anlaşmazlığı giderme süreci geçen on yılda söz konusu anlaşmazlıkların pekişmesine sebep oldu. Anlamsal kolaylık açısından ayrılıkçı bölgelerin durumu “dondurulmuş anlaşmazlıklar” şeklinde tanımlanıyor. Gerçekte ise bu anlaşmazlıklar uyku halinde olup her an şiddetlenebilir. Mevcut statüko Abhazya ve Güney Osetya’nın siyasi ve ekonomik olarak tekrar Gürcistan’a entegre olması için etkili bir temel değil. Zamanla durum kötüleştikçe Gürcistan’daki anlaşmazlıkları giderme konusundaki umutlar azalıyor. Özellikle Abhazya’daki farklı etnik grupları bir araya getirmek zor. Bugün, Abhaz ve Ermeni toplulukları birlikte, Gürcü topluluklar ise birlikte farklı yerleşim yerlerinde yaşıyor. Ayrılıkçı savaşlar sırasında göçe zorlanan yüz binlerce Gürcü iç göçmen ya da bölge dışında göçmen olarak yaşıyor.            

Abhazya ve Güney Osetya’da yürütülen mevcut siyasi müzakere ve barışı koruma şekillerinin etkisizliği hatta ters etki yaptığı ispatlanmıştır. Gürcü tarafı mevcut müzakere ve barışı koruma misyonunun formatında değişiklik talebinde bulundu. İstenen değişiklikler arasında iç göçmenlerin geri dönüşü için yeni ve yasal bir çerçevenin oluşturulması ile ihtilaf bölgeleri için ekonomik rehabilitasyon bulunuyor. (Bu öneri Gürcü Devlet Başkanı Saakaşvili tarafından 26 Eylül 2007’de BM Genel Kurulu’nda açıklandı). Gürcü hükümeti aynı zamanda Güney Osetya’da geniş çaplı altyapı yatırımı ve sosyal programları içeren bir “paralel yönetim” projesini desteklemekte. Bu proje, hala Tiflis yönetimine bağlılık duyan bazı yerel gruplar arasında yavaş da olsa destek topluyor, fakat genel anlamda Gürcistan ile ayrılıkçı bölge arasındaki ilişkilerde iyileşme sağlanamadı. Gürcistan ile Abhazya arasında nihai bir çözüm ihtimali de çok az.         

Çözümün önündeki engeller

Üç ana faktör Gürcistan’da anlaşmazlık çözüm sürecini zorlaştırıp engelliyor: Birincisi, ihtilaflı taraflar anlaşmazlık çözüm sürecinin siyasi ve yasal hedefleri konusunda farklı görüşe sahip. İkincisi, taraflar birbirine çok fazla yabancılaşmış durumda ve kendilerine yönelen tehditleri farklı algılıyorlar. Üçüncüsü, Abhazya ve Güney Osetya’yı destekleyen Rusya, Gürcistan üzerinde etki sahibi olmak için anlaşmazlık çözüm sürecini mümkün olduğunca uzatmak istiyor. Saydığımız bu ana faktörlerin dışında barış sürecine engel teşkil eden daha başka özel faktörler de var.   

Gürcü hükümeti, Abhazya ve Güney Osetya’daki anlaşmazlıkları çözme konusunda açık bir görüşü olduğunu ve attığı her adımın bu görüşe dayanan çok iyi düşünülmüş bir politikanın parçası olduğunu iddia ediyor. Gerçekte ise hükümetin bir görüşü olmayıp statükoyu değiştirmek için tutarsız adımlar atılıyor. Ayrıca açık savaş seçeneğini destekleyen veya bu seçeneğe yakın duran grup ve bireylerin varlığı da barış sürecine olumsuz etkide bulunuyor. Uluslararası toplum Gürcistan’ı saldırgan söylemini terk etmeye çağırıyor, fakat son olayların da gösterdiği üzere dışardan gelen bu tür tavsiyelerin bazı Gürcü siyasetçileri üzerinde şimdiye kadar çok az etki yapabilmiş durumda. Ayrıca sorunun nasıl barışçıl yollardan çözülebileceği konusunda siyasi müzakere ve açık kamuoyu tartışmaları yok.      

İlişkilerin normalleşmesinin önünde duran bir başka engel de Abhazyalıların ve Osetyalıların Gürcistan’a olan güvensizlikleri. Gürcistan’ın niyeti konusunda ciddi bir korku ve Gürcistan hakkında oturmuş bir "düşman" imajı söz konusu (bu durum özellikle Abhazlar için söylenebilir). Hem Abhazyalılar hem de Osetyalılar, Gürcistan’ın bağımsızlıklarını tanıma konusunda istekli olabileceğine inanmadıklarından Gürcistan’la ciddi müzakere görüşmelerine girme konusunda isteksizler. Bir başka engel de Abhazya ve Güney Osetya’nın Rusya’yı tek gerçek müttefikleri ve güvenliklerinin garantisi olarak görmeleri. Son olarak, her iki bölge için bağımsızlık en büyük hedef olup bunun dışındaki tüm çıkarlar ikincil hedef. Abhazya’da örneğin, dilin yozlaşması ve nüfus düşüşü ciddi bir endişe haline gelmiş durumda. Bununla birlikte, tüm dikkat "Gürcü tehdit"ini ortadan kaldırmaya yöneldiği için bu sorunlarla ilgilenme bölgenin yakın gelecekteki önceliği değil.       

Sürecin çıkmaza girmesinin ana sebebinin Rusya’nın Gürcistan’ın Avrupa-Atlantik birliğine entegre olmasını engellemek olduğu aşikar. Gürcistan’ın elit tabakasına göre Rusya’nın engellemeci tutumu olmasaydı Gürcü hükümeti ile Abhazya ve Güney Osetya ayrılıkçı bölgeleri temsilcileri ikili problemlerine bir çözüm bulabilirler.  

Rusya faktörü

Gürcistan’daki anlaşmazlıkların sebebi çoğunlukla yabancı güçler olduğundan onları çözüm sürecine dahil etmeden bir çözüm bulmak imkansız. Her ne kadar taraflar barışı tesis etme ve anlaşmaya varma konusunda çok istekli olsalar da tarafsız iyi niyetlilerin yardımı ve barış sürecini zayıflatmak isteyen dostça olmayan üçüncü tarafların politikaları tarafsızlaştırılmadan bu hedeflere varmak mümkün değil. Rusya’nın Gürcistan’daki anlaşmazlıkları ateşleme ve şiddetlendirme konusunda olumsuz bir rol oynadığı bir gerçek. Rusya hem açık hem de gizli yollardan anlaşmazlığın çözümünü engelliyor; çünkü Ruslar, anlaşmazlık devam ettiği sürece Gürcistan üzerinde etki sahibi olacaklarına inanıyorlar. Rusya hükümeti, 26 Nisan 2008 tarihinde ayrılıkçı Abhazya ve Güney Osetya bölgeleriyle resmi ilişki kuracağını açıklamasıyla bir kez daha anlaşmazlıkta tarafsız bir arabulucu değil bir müdahil olduğunun altını çizdi.      

Aynı şekilde Rusya bu anlaşmazlıkları çözebilecek ülke olmasına rağmen, maalesef etkisini kullanma konusunda isteksiz olduğunu açıkça gösteriyor. Rusya’nın barış sürecinde etkin katılımı olmadan Gürcistan’daki anlaşmazlıkları çözmek imkansız. Aynı zamanda, Rusya’yı barış sürecine gönülden dahil olmaya ikna etmek zor bir iş. Rusya’yı anlaşmazlığı çözme sürecinde gerçekten tarafsız bir rol oynamaya ikna etmek için uluslararası toplumun birlikte hareket etmesi gerekir. Bu tür bir eylem ikili düzeyde (Gürcü-Rus direk görüşmeleri yoluyla) ve uluslararası örgütler çerçevesinde (BM gibi) çok taraflı diyalog yoluyla olabilir.    

Bundan sonra ne olur?

Mevcut durum göz önüne alındığında, öyle bir strateji tasarlanıp uygulanmalı ki;

  • Gürcistan hem Abhazya hem de Güney Osetya için çekici bir yer olsun;

  • Rusya anlaşmazlık çözüm sürecine yapıcı olarak dahil olsun;

  • “Rus tercihi”nden farklı olarak batı demokrasisi modeliyle toplumların inşasını sağlayacak alternatif bir kalkınma süreci bir seçenek olarak Abhazya ve Güney Osetya’da ortaya çıksın. 

Eğer bu şartlar yerine getirilirse taraflar arasında yapıcı diyalog için makul bir ortam yaratılmış olur. Aslında mevcut çıkmazı aşmanın en iyi yolu, ihtilaflı taraflarca eşit olarak güvenilen uluslararası örgütlerle birlikte tarafsız bir Rusya’nın kolaylaştıracağı bir diyalogdan geçiyor. Barışçıl diyalog uzlaşma ihtimalini artıracaktır.  

Nisan 2008’in başında Bükreş’te yapılan NATO zirvesinin gösterdiği gibi batılı devletler gittikçe daha çok, donmuş anlaşmazlıkların Gürcistan’ın demokratik değişimi ve nihai Avrupa-Atlantik kurumlarına entegre olmasının önünde duran birincil engeller olduğunun farkına varıyorlar. Batı toplumunun anlaşmazlıkları barışçıl yoldan çözüme kavuşturacak daha etkin bir formül arayışını teşvik edeceği bekleniyor. Bu amaçla, güvenirliklerinden ve kaynaklarından şimdiye kadar tam olarak yararlanılmamış Avrupa kurumlarının sürece daha etkin olarak katılmaları gerekir. Bu katılımın bir ölçütü olarak Abhazya’ya Avrupa siyasi, yasal ve idari kurumlarını oluşturmaya yönelik kalkınma için alternatif bir vizyon teklif edilmeli. Bu tür bir vizyon, kalkınma gündemlerinin Tiflis ve Sohum’da toplanması için bir temel sağlayabilir ve böylece fazlasıyla ihtiyaç duyulan emniyet ve güven inşa edilmiş olur.  AD/FT(Ajans Kafkas)

  • Arçil Gegeşidze, Tiflis’teki Gürcü Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Vakfı’nda öğretim üyeliği yapıyor.
  • Russian Analytical Digest’te 8 Mayıs 2008’de yayınlanan Arçil Gegeşidze’nin bu yazısını Ajans Kafkas’tan Adnan Demir Türkçeye çevirdi.


Abhaz bakış açısını yansıtan Viyaçeslav Çirikba’nın yazısı:
Abhaz perspektifinden Kosova sonrası Abhazya

Gürcü bakışını yansıtan Arçil Gegeşidze’nin yazısı:
Anlaşmazlıkları ısıtmaya doğru

Rus bakış açısını yansıtan Sergey Markedonov’un yazısı:
Rus bakışı: Kafkaslarda barışı sağlamak

Arçil Gegeşidze