Çeçenya’da meydana gelen günlük silahlı çatışmalarla ilgili artan haberler karşısında Moskova yönetimi her zamanki basit propaganda taktiklerini uygulayarak gerilimi düşürmeye çalışıyor.
Bu taktiklerden bir tanesi, Çeçen ekonomistlerinin uzun süredir beklediği Rus başbakanlık heyetinin çokça reklamı yapılan önümüzdeki dört yıl içinde Çeçen ekonomisine yaklaşık 120 milyar ruble yatırmaya ilişkin tasarıyı onaylamasıdır. (http://www.rian.ru/politics/20080623/111797654.html; North Caucasus Weekly, 26 Haziran). Ve tıpkı beklenildiği gibi hemen ardından soğuk duş etkisi yapan Bölgesel Kalkınma Bakanı Dmitry Kozak’ın sonuç alınmadığı taktirde musluğun suyunun gelecek yıldan itibaren kesileceği yönündeki Caharkale yönetimini uyaran açıklaması geldi. Bununla birlikte Kremlin, Çeçenya’ya mali kaynağın kesilmeyeceği açıkça göstermiş oldu. Siyaset Teknolojileri Merkezi Başkanı Igor Bunin’e göre bu fon Ramzan Kadirov’un silahlı çatışma haberlerini minimuma indirme çabaları için verilmiş bir tür ödül (http://www.aif.ru/politic/article/19080).
Bu sevindirici haberden sonra Ramzan Kadirov, Çeçenya’yla ilgili politikalar geliştirmek ve uygulamakla sorumlu bir kaç üst düzey Kremlin görevlisini ağırladı. Ziyaretçiler arasında Devlet Başkanı Dmitry Medvedev’in genel sekreteri Sergey Narişkin ile babası etnik Çeçen olan ve Putin döneminde Putin yanlısı Birleşik Rusya Parti’sinin baş ideologu Kremlin genel sekreter yardımcısı Vladislav Surkov vardı (http://www.echo.msk.ru/news/319751.html). Narişkin, Surkov’u iki amaca hizmet etmesi için beraberinde getirdi: ilki Ramzan Kadirov’la ilgili herhangi bir değişikliğin düşünülmediği göstermek ve ikinci olarak Putin zamanında Çeçenya’yla ilgili politikaların arkasındaki kilit adam olan Surkov’un mevcut devlet başkanının personeli üzerinden Putin’le irtibata teşebbüs etme ihtimaline karşı Putin’in adamı olan Çeçen lidere direk ve şahsi bir uyarıda bulunmasını sağlamak.
Her ihtimalde Narişkin ve Surkov’un aynı gezide yer alması olağandışı bir durumdu ve bu durumun tek açıklaması ziyaretlerin kritik amaçlarıydı. Yamadayevleri tamamen yendiğine kani olduktan sonra ordunun Vostok özel birlikler taburunu feshetmeyi söz konusu bile etmeyeceği açıklaması, Ramzan Kadirov’a ordunun Kadirov’un halkı üzerinde baskı kurmasına izin vermeyeceğini gösterdi (Newsru.com, 10 Haziran). Bu, Kadirov’un egosu için büyük bir darbe oldu, çünkü Vladimir Putin’in Çeçenya’daki adamı Moskova’dan "hayır" kelimesini işitmeye alışık değildi.
Ramzan Kadirov’un ekibi bu resmi ziyareti yeni Rus Devlet Başkanı Dmitri Medvedev’in Çeçenya’nın "uzlaştırma" politikasına olan desteğinin delili olarak değerlendirdiler. Mesajlarının özü olan "Rusya’nın rutin bir bölgesine rutin bir ziyaret", üst düzey misafirlerin Caharkale içinden Moskova’dan getirtilen özel koruma birlikleri ile ordu, polis ve Federal İstihbarat Teşkilatı (FSB) birlikleri eşliğinde geçmesi gerçeğiyle çelişiyordu.
Moskova yanlısı Çeçen hükümeti son iki yıla oranla artmakta olan isyancı eylemleri haberlerini bastırmakla uğraşıyor. Mart ayından beri hemen hemen her gün ülke çapında isyancı eylemleri ile sanki işgal altındaymış gibi yaşayan polis birliklerinin karıştığı silahlı çatışmalara ilişkin haberler duyuluyor. Ve bunlar sadece haber seçme sürecinden geçenleri içeriyor; çünkü Rus bilgi servislerince teyit edilmediği sürece bu tür haberler Batılı dinleyicilerce genelde isyancı propagandası diye dikkate alınmıyor. Son zamanlara kadar bu tür haberlerin doğruluğu bölgede bulunan STK’lar yardımıyla araştırılıyordu; fakat görülüyor ki bu mekanizma ortadan kaldırılıyor. Birleşmiş Milletler örneğinden sonra, diğer sivil kuruluşları da Rus hükümetinin STK’ları hedef alan politikaların baskısı sonucu bölgedeki faaliyetlerini sona erdiriyor. Bardağı taşıran son damla da Başbakan Vladimir Putin’in 2 Temmuz 2008’de Uluslararası Kızılhaç dahil STK’lara tanınan vergi muafiyetini kaldırması oldu (http://www.izbrannoe.info/40906.html).
Bu arada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Çeçenlerin yaptığı şikayetleri (geçen üç yılda bu tür bir dizi şikayeti işleme alan mahkeme şimdiye kadar ne bir dava reddetti ne de Çeçen davacılar aleyhinde karar aldı) ciddi bir şekilde işleme almasıyla hayal kırıklığına uğrayan Moskova yönetimi, mahkemedeki temsilcisi Veronika Milençuk’u bir yıl aradan sonra görevden aldı (http://www.newsru.com/russia/03jul2008/mili.html). Milençuk’un selefi de yine aynı şekilde çok fazla davayı kaybettiği için görevinden alınmıştı.
Rusya hükümeti için bir başka kötü haber de gizli toplu mezarların "zamansız" ortaya çıkarılmasıydı (North Caucasus Weekly, 3 Temmuz). İlk savaştan sonra Çeçenya’da bir kaç düzine toplu mezar bırakılmıştı ve bu rakam ikinci savaştan sonra ciddi bir şekilde artmış olmalı. Yeni ortaya çıkartılan ve sırasıyla 800 ve 300 ceset içeren iki toplu mezar haberi Rusya hükümetinin Çeçen halkı nezdinde itibarını düzeltmeye yardımcı olmayacaktı. Aksine bu haber toplu infaz ve sivil ölümlerinin arkasında kimin olduğu hakkındaki şüpheleri derinleştireceğe benziyor. Bu şekilde Rusya hükümetinin her halükarda geçiştirmeye çalıştığı bir konu tekrar yüzeye çıktı ve Medvedev’in başkanlığı sırasında ortaya çıkması akıllara, acaba Medvedev’in destekçileri halka bu fiillerin işlendiği zamanda iktidarda Medvedev’in selefi Vladimir Putin’in olduğunu hatırlatmak için bunu kasıtlı olarak mı yaptı sorusunu getiriyor.
Rusya’da haberler özellikle de Çeçenya ile ilgili haberler kendiliğinden ortaya çıkmaz. Bu tür haberlerin arkasında birilerine zarar vermek için düğmeye basan birileri vardır. Eğer daha başka toplu mezarlar ortaya çıkarsa, bunun eski devlet başkanı Vladimir Putin’e karşı oynanan siyasi bir kart olduğu kesinlik kazanacak (http://www.kavkaz-uzel.ru/newstext/news/id/1224600.html). Çeçenya’da halen binlerce olmasa da yüzlerce toplu mezar bulunmakta.
Putin karşıtı eylemler dizisinin bir başka halkası da Putin döneminde öldürülen gazeteci Anna Politkovskaya suikastıyla bağlantısı olduğu iddiasıyla yakalanan bir kaç etnik Çeçen’in serbest bırakılması oldu. Bu yazının yazarı Putin’in büyük oyununda sadece birer maşa olan bu kişilerin yakalanması konusundaki şüphelerini daha önce dile getirmişti (Chechnya Weekly, 1 Kasım 2007).
Bununla birlikte, yukarıda bahsi geçen her şey Çeçenya’da artmakta olan isyancı faaliyetleri karşısında çok az önem arz ediyor. Yerel televizyon ve radyo istasyonları gençleri dağa çıkmamaya ikna etmeye devam ediyorlar. Dağa çıkanların ebeveynlerine "danışmanlık" desteği sağlanarak çocuklarının eylemlerinin saygınlığı gözden düşürülmeye çalışılıyor. Çeçenya baş müftüsü tüm cami imamlarına direnişçileri kınamaları yönünde talimat verdi. Müftü ayrıca tüm köylerdeki imamların (köy ve bölgesel yönetimlerle birlikte) kendi köylerindeki gençleri dağ kamplarındaki direnişçilere katılmaktan caydırmakla sorumlu tutulması çağrısında bulundu.
Direnişçiler ise Çeçenya’daki Rus silahlı güçlerine yönelik saldırılarının çapını artırmış durumda. Emir Tarkhan liderliğinde Açhoy-Martan ve Urus Martan bölgelerinde gerçekleştirilen bahar çatışmaları Emir Muslim ve Osman’ın adıyla sıkça anılan Çeçenya’nın Dağıstan sınırından Argun Nehri’ne (Nojay-Yurt ve Vedeno bölgesi) kadar olan doğu kesimlerinde yaz saldırılarına dönüşmüş durumda.
Çeçenya meselesi Kuzey Kafkasya genel bağlamında kilit bir faktör olarak önemini koruyor. Çeçenya en çok fon, dikkat ve zamanı alan bölge; çünkü Çeçenya’daki olaylar direnişin birleşik bir organizasyon kalıp kalmayacağını belirleyecek. Etnik cemaatlerden herhangi birisinin ortak operasyonlardan ayrılması bir bütün olarak direniş hareketine kesinlikle zarar verir; fakat dağılmasına sebep olmaz. Bir bütün olarak direnişin dağılması sadece geçen iki savaş boyunca Kuzey Kafkasya geneli direniş hareketini yürüten Çeçen birliklerinin ayrılmasıyla mümkün olabilir. Çeçen cephesi bu nedenle tüm Kuzey Kafkasya direniş hareketinin kalbi olarak kalmaya devam ediyor. AD/FT(Ajans Kafkas)
Mairbek Vaçagayev’in North Caucasus Weekly’de (Volume IX, Issue 27) yayımlanan bu yazısını Ajans Kafkas’tan Adnan Demir Türkçeye aktardı.
Mairbek Vaçagayev