Kabardey-Balkar bilim adamları ve sivil toplum temsilcileri Kokov’dan yeni eğitim kanunun imzalamamasını istiyor.
Kabardey-Balkar parlamentosu tarafından kabul edilen ve milli dillerin okullarda eğitim normlarını belirleyen kanunun imzalanmaması ve yeniden üzerinde çalışılmak üzere geri gönderilmesi gerektiği, Kokov’a gönderilen ve 35 bilim adamı ile sivil toplum adamı tarafından imzalanan başvuruda yer alıyor.
8 Nisanda Kabardey-Balkar parlamentosu üçüncü görüşmede ‘Kabardey-Balkar’da eğitim’ kanunun kabul etti. Kabul edilen kanuna göre, milli diller olan Kabardeyce ve Balkarca birinci sınıftan itibaren bu dillerin mensubu olan çocuklar tarafından zorunlu ders olarak okutulacak.
Adıge sivil örgütleri Konseyi üyesi Muayed Çeçenov, kanunun imzalanmak üzere ülke geçici başkanı Kokov’un önünde bulunduğunu ve henüz imzalanmadığını ifade etti.
Kokov’a kanunun imzalamaması için yapılan başvuruda imzası bulunanlar, kanunun yeniden görüşülüp düzenlenmesi için parlamentoya iade edilmesi gerektiğini ifade etti ve anaokulları ile başlangıç sınıflarında tüm derslerin anadilde yapılmasında ısrar etti.
Kokov’a gönderilen başvuruda, milli dillerle ilgili anayasal ölçülerin ihlalinin milli dillerin tüm yaşam alanlarından çıkarılmasına neden olduğu ifade ediliyor. Kabardeyce ve Balkarca devlet dili statüsünde, ancak bu iki dilin statüsü sadece formalite diyen başvuru sahipleri, anadilin anaokulundan itibaren zorunlu ders olduğu Tataristan tecrübesine dayanıyorlar.
Kokov’a gönderilen dilekçenin altında aralarında Kabardey-Balkar Devlet Üniversitesi profesörü Andrey Hakuaşev, Madina Hakuaşeva ve Zeytun Tolgurov, Kabardey-Balkar Girişimcilik Enstitüsü rektörü Feliks Harayev’in imzası bulunuyor.
Filoloji bilimleri doktoru Madina Hakuaşeva, Kabardeyce ve Balkarcanın artık UNESCO protokollerine uygun olarak yok olan diller kategorisinde olduğunu ifade etti ve milli dillerin okullarda haftada sadece üç saat okutulan bir ders olmaması gerektiğini kaydetti.
Hakuaşeva “ Böylesi bir yaklaşımla milli dillerin maksimum 20-25 yıl var olacaklarını düşünüyoruz. Şu anda anadilini bilmeyen veya çok kötü bilen üç nesil yetişmiş durumda. Şimdi, anadilleri yok olmaktan kurtarmak için, tamamıyla yeni bir program oluşturmak lazım” dedi.
Çocuğun doğumdan itibaren anadilinin kullanıldığı bir ortamda yetişmesi gerektiğini ifade eden Hakuaşeva, anaokulları ve başlangıç sınıflarında tüm eğitimin anadilde yapılması gerektiğine değindi.
Hakuaşeva, kanun tasarısının üzerinde çalışmalar yürütülürken, anadil uzmanlarınca 80’den fazla düzenlemenin hazırlandığını ve parlamentoya gönderildiğini ancak bunların kabul edilmediğini ifade etti. ‘Parlamento şaşırtıcı bir şekilde bizimle diyaloga girmiyor’ diyen Hakuaşeva’nın düşüncesine göre, kanun bu şekliyle kabul edildiği takdirde anadillerin bozulması için şartları oluşturmaya devam edecek.
Adının gizli kalmasını isteyen Nalçik okullarından birinde Kabardeyce öğretmenliği yapan biri, milli diller konusunda durumun şu anda gerçekten felaket olduğunu ifade etti. Kabardeyce öğretmeni “ Çocuklar geliyor, güya soyadları Kabardey, ancak dili çok kötü biliyorlar. Şu anda ikinci sınıfları okutuyorum ve üç sınıftan sadece 12 kişilik bir grup toplayabildim, bunlar anadilinde konuşabiliyor ve öğrenmek istiyor. Bir sınıfta örneğin 20 Kabardey var, bunun sadece üçü dilini biliyor, bir başka sınıfta 22 çocuktan sadece dokuzu dilini biliyor. Haftada üç saatlik ders saatinde ise onlarını dili öğrenmesi mümkün değil” dedi.
Kabardeyce öğretmeni, şu anda okullardaki anadil ders saatlerinin arttırılması gerektiğini, devlet düzeyinde anadillerin anlamının arttırılması gerektiğini ve ailelerin çocuklarının anadillerini bilmesinin eğitimlerine engel olmayacağını, aksine daha faydalı olacağına ikna edilmeleri gerektiğini ifade etti. Sonrasında ise anadilde eğitime anaokulundan itibaren başlanması sürecine geçilebileceğini düşünüyor.
Kavkazki Uzel,AjansKafkas