İstanbul/Ajans Kafkas – 21 Şubat Uluslararası Anadil Günü, İstanbul Bilgi Üniversitesi Avrupa Birliği Enstitüsünün düzenlediği bir dizi etkinlikle kutlandı.
Moderatörlüğünü Prof. Dr. Ayhan Kaya’nın yaptığı panelde, konuşmacılar; Sezai Babakuş (Abazaca), Kuşha Doğan Özaden (Adigece), Pakrat Estukyan (Ermenice), Fahrettin Çiloğlu (Gürcüce), Muhsin Kızılkaya (Kürtçe), Memedali Barış Beşli (Lazca), Karen Gerson Sarhon (Sefarad Dili) ve Yakup Atuğ (Süryanice) ana dilleri hakkında birer sunum yaptılar.
Katılımcılar anadillerinin; fonetik yapıları, yazı sistemleri, mensup oldukları dil aileleri gibi dilbilimsel özellikleri hakkında sundukları genel tanıtıcı bilgilerin yanı sıra, dillerin bugüne kadar yaşadığı tarihsel süreçler, konuşuldukları coğrafyalar, maruz kaldıkları tehlikeler ve varlıklarını sürdürebilmeleri için yapılması gerekenler hakkındaki görüşlerini dile getirdiler.
Katılımcıların her biri kendi dillerinin yaşadığı özel problemlere vurgu yaparak anadillerin içinde bulunduğu tehlikenin farklı boyutlarına ve birbirini destekleyen farklı çözüm yollarına işaret etti. Gelecek nesillerin yapacağı araştırmalar için materyal oluşturmak, özel alanlarda ve aile içinde dilin korunmasına önem vermek gibi önerilerin de sunulduğu panelde, resmi ideolojinin tek tipleştirme ve asimilasyon politikalarının yarattığı tahribatın, ancak devletin anadilde eğitim imkanlarını geliştirmesi ve bu yöndeki özgürlüklerin önünü açmasıyla bir ölçüde giderilebileceği fikri ağırlık kazandı.
Panelde Abazaca hakkında sunum yapan Sezai Babakuş da diğer katılımcılar gibi konuşmasında anadiline yer verdi: “Hulabzıya. Yeha hazzeyzaz arı amş, ahatı bızfa patu aktsara yazkup. Şüzzıgıy yüşüdüsnühaloyt. Apstazaracı abızfako yızzıgi yeykarop, yeyhadop. Sıhatı bızfa agara ahşara duğ yızısto abızfaku yızzıgı patu ruktsanı yısıdıskıloyt.
Belki ilk kez duyduğunuz bir dille seslendim size. Ve dedim ki, ‘iyi akşamlar. Bizi bir araya getiren anadile saygı günü hepimize kutlu olsun. Dünyadaki bütün diller eşittir ve aynı değerdedir. Kendi anadilim kadar saygı duyduğum tüm dilleri selamlıyorum.’ Bu Abazaca ya da Abhazca diye adlandırılan benim ana dilimdir.”
Babakuş, Abazacanın ve Anadolu’da konuşulan diğer dillerin kısıtlanmasına yönelik politikaları şu sözlerle eleştirdi: “ben yüzeli yıl kadar önce, nüfusunun yarıdan çoğu kendi yurtlarından sökülüp atılan ve Osmanlı’dan bugüne bu coğrafyanın parçası haline gelmiş Abhaz-Abaza halkının bir bireyiyim. Bu salonda bulunan pek çoğunuz gibi, dili-kültürü ve varlığı, Türk diline-kültürüne ve varlığına armağan edilmek istenen bir ‘öteki’yim.”
Konuşmacılardan Kuşha Doğan Özden Adıgece hakkındaki sunumunun son bölümünde, son yıllarda aşama kaydeden demokratikleşme ve farklı etnik grupların kültürel haklarının tanınması yönündeki çalışmaların akamete uğramasını eleştirdi ve Adıge dili ve kültürünün korunması için devletin üzerine düşen sorumluluğu alması gerektiğini kaydetti.
Kafkas Dernekleri Federasyonu’nun katkılarıyla gerçekleşen etkinlik programında, panelin ardından sanatçı Gülcan Altan ve ekibi birbirinden güzel şarkılarıyla geceye ayrı bir renk kattı. Abazaca, Adıgece, Süryanice, Ermenice, Lazca ve Sefarad dilinde birer şarkı seslendiren Altan, 21 Şubat dünya anadil gününde izleyenlere coşkulu ve hüzünlü anlar yaşattı.
Etkinlik kapsamında, UNESCO projesi çerçevesinde hazırlanan anadil temalı çalışmalardan seçilen 70 adet afişin yer aldığı sergi, 21-28 Şubat tarihleri arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü ana girişinde görülebilecek.