Kırgızların akil adamı Cengiz Aytmatov’un Orta Asya’nın ‘demokrasi adası’ diye gıptayla bakılan ülkesine ne oldu? Ne oldu da Manas Destanı’nın 500 bin hatta yeni anlatılarla 1.5 milyonu bulan dizelerini hatmetme sabrını gösteren bir halkın sabır taşı çatladı? Biz ki onları okumuş adamlar olarak bilirdik, destan hafızı Manasçıları ya da ‘ırçı’ları keyifle dinlerdik. Efendiliğin alâmetifarikası beyaz kalpağa neden kan sıçradı?Aytmatov’un tavsiyesiyle halkına önderlik etmiş Asker Akayev, ülkesini Orta Asya’nın diğer despotlarından farklı kılan çizgisini nepotizme feda edip baskıcı rejime meyledince 2005’te ‘lale devrim’le uğurlandı. Kırgızlar, selefinin hatalarını tekrarlayan Kurmanbek Bakiyev’i de nisanda indirdi. Rusya’dan peşinen, ABD’den rötarlı destek gören yeni yönetim parlamenter demokrasi için referanduma hazırlanırken Bakiyev’in kalesi güneyde etnik çatışma çıktı: Fergana vadisinin düşman kardeşleri Kırgızlar ve Özbekler savaşa tutuştu. Oş’ta Bakiyevci Kırgızlar, ‘bayan temiz’ lakaplı geçici başkan Roza Otunbayeva’dan yana duran Özbeklere karşı etnik temizliğe girişti. Bunu kimin tezgâhladığı tartışılır ama olup bitenler 1989-1991 olaylarının izdüşümü.
Krizin iki boyutu var; Birincisi Fergana vadisiyle ilgili paylaşım sorunu. İkincisi bu ülkede üslenmiş ABD ve Rusya’nın kurduğu stratejik satranç tahtasının iç siyasete yansımaları. Her iki boyutta da fakirlik temel faktör. Kırgızistan Orta Asya’da serbest kura geçen, 1998’de BDT’den Dünya Ticaret Örgütü’ne giren, 2000’de ABD’nin Soğuk Savaş artığı Jackson Vanick yasasından muaf tutulan ilk ülkeydi. Ne var ki Kırgızlar Rusya ve Kazakistan’a bağımlılıktan kurtulamadı. ABD ile ticaretten gelen para da küçük bir heybe etmez. Yani fakirlik çemberi kırılamadı. Ama şahsi çemberleri kırmanın yolu bulundu; ABD’nin ‘Taliban sizi de vurur’ tehdidiyle Afganistan’a sevkıyat için 2002’de Manas üssünü Akayev’den alınca iktidar ailesinin cebini şişirecek kaynak bulundu. 20 milyon dolarlık üs kirasından ziyade yağlı olan, Pentagon’un petrol ve hizmet ihaleleriydi. Ayda 12 milyon galon benzin alan üs, 6 yılda önce Akayevlere ardından Bakiyevlere 1 milyar dolar kazandırdı. Pentagon yolsuzluk soruşturmasına rağmen Bakiyev’in oğlu Maksim’in kontrolündeki Mina ile sözleşmeyi uzattı.
‘ABD, Afganistan’da kazansın ama Orta Asya’da kaybetsin’ mantığı güden Rusya için de Kırgızistan, Çin’in steplere uzanmasının önündeki bariyerdi. Çin ile Kırgızistan’ı ayıran Tienşan dağları, Kafkaslar ve Karpatların işlevini görüyor. Kırgızistan, Rusya’ya diğer bölge ülkelerine baskı kurma imkanı da veriyordu. Bu yüzden hariçten ABD üssü Rusya için sinir bozucuydu. Ve Moskova’yı teskin için Kant üssü Ruslara verildi. Bakiyev, daha ileri gidip rekabeti kızıştıran bir oyun oynadı; Rusya’dan 2 milyar dolar kredi sözü alıp ABD’ye ‘Manas’ı boşalt’ resti çekti. ABD kirayı 60 milyon dolara çıkarıp 67 milyon dolar da yenileme desteği sununca Bakiyev ‘U’ dönüşü yaptı. Üstelik Rusya’ya ikinci üs olarak ayırdığı Batken’i 5.5 milyon dolara ABD’ye pazarlamaya kalktı. Rusya da petrole yüzde 30 gümrük tarifesi koyup şamar attı; Enerji fiyatına paralel sokakların tansiyonu yükseldi. Sonuç 7 Nisan’da Bakiyev’e halk darbesi! İşte bunlar iki emperyalin mevzi savaşının yansımaları.
Fergana boyutuna gelince; Başlangıçta Türkistan sınırlarındayken Stalin, Fergana’yı Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan’a paylaştırdı. Her milletin bir parçası diğerinin sınırlarında kaldı. Gerekçe ekonomikti. Mesela Özbek kentleri Oş ve Celalabat sırf sanayi bölgesi yok diye Kırgızistan’a verildi ve buraların nüfusu zamanla Kırgız göçmenlerle neredeyse eşitlendi. Benzer şekilde Kırgız yerleşim yerleri de Özbekistan’a verildi. SSCB’de sınırlar geçişken bu sorun değildi. Ama bağımsızlıkla herkes kendi sınırının efendisi kesilince işler karıştı. Yukarıdaki Kırgız köylüsü hasadını aşağıya indiremez oldu. İki Kırgız köyü arasındaki gidiş-geliş uluslararası seyahat rejimine girdi. Suyun başını tutan Kırgızlar vadiye baraj kurunca aşağıda pamuk tarlasında Özbek’in dudakları çatladı. Özbekistan hıncını kâh sınırlara kontrol noktaları dikerek kâh sınırları kapatarak çıkardı. Ayrıca sınırlar belirsiz. Özbekler ‘1924’teki harita’, Kırgızlar ‘1955’teki harita’ diye tutturmuş gidiyor. Benzer sorunlar Tacikistan için de geçerli. 1989’da toprak ve suya dair Tacik-Kırgız çatışmasını gördük. 1924’ten itibaren Oş’a yerleşmiş Kırgızlara 1990’da yönetim toprak dağıtmaya kalkınca Özek-Kırgız çatışması çıkıverdi. Bugün Kırgızların yaptığı da, ‘toprak kapanın elinde kalır’ mantığıyla etnik temizliktir. Tıpkı 1989’da Özbeklerin 1944 sürgününden beri Özbekistan’ın misafiri Ahıskalılara yaptığı gibi.
Fergana bir kez daha alev püskürürken Rusya ve ABD seyirci. Üstelik Rusya istikrara katkı bahanesiyle Kant’ta bedavacı. Etnik gerilim ya işlerine geliyor ya da savaşın kopma noktası Fergana’da boğulmaktan korkuluyor. Asya’nın baykuşu Çin de beklemede. Yıllar önce yuttuğu Türkistan’ın doğusunu hazmetmeye çalışan Çin, Türkistan’ın batısında istikrardan yana. Sırf Uygurlara kapı açmasın diye Bişkek’in sırtını sıvazlayan Pekin, bu sayede sınırları belirleyen iki anlaşmayla 125 bin hektar toprak kapmıştı. Ağzındaki tadın bozulmasını istemeyen Çin, bekle-gör pususunda. Velhasıl devlerin gölge oyununda Fergana’nın gözyaşları var.
Nartlardan Olimpiyat ateşine
Rusya, 2014 Kış Olimpiyatları’nın oynanacağı Soçi’nin Çerkes köklerini hatırlatacak etkinliklerden kaçınıyor ama nafile. Rus belgeselci Natella Saakova, kamerasını Soçi’nin tarihi ve kültürel kökleri için kurdu; Filmin adı ‘Olimp-Fişt: Odyssey Ateşi’. Saakova, Nart efsanelerinden Olimpiyat ateşine, Zihlerden Soçi’nin yok edilen kavmi Ubıhların dünyasına yürüyor.
Ermeniler kimin diasporası?
Türk tarihçi İnanç Atılgan ile Ermeni tarihçi Garabet Mumcuyan belge teatisiyle ‘Ermeni ve Türk Arşiv Belgeleri’ adıyla kitap yazmış. Viyana’daki tanıtım toplantısında Mumcuyan, ‘Ermeni diasporası’ sözüne itiraz etti: Ermeniler Anadolu’dan gitti.Bu yüzden bunlara Osmanlı diasporası demek daha doğru.
Hayalet köy ve kasabalar
Rusya’da 20 yılda 23 bin köy ve kasaba ortadan kaybolmuş. Yokoluşun nedeni kentleşme. Uzmanlar ‘felaket’ derken her köyün ahvalinden sorumlu Bölgesel Kalkınma Bakanlığı’nın iki numaralı ismi Sergey Urpalov’a göre sepetten düşenler için ‘telaşa mahal yok’. Ama Slovo dergisinin yönetmeni Viktor Linnik aksi görüşte: Bu, reformların en kötü sonucu. Tarım sektörü sadece üreticiler ve çiftçileri değil Rus yaşam tarzını da korudu. 20 yılda olan şey, 2. Dünya Savaşı sırasında 70 bin köy ve kenti imha eden Nazi işgaliyle kıyaslanabilir.
Abriskil’in derinliklerine ışık yağacak
Sovyetler mağara zengini Abhazya’daki Novi Afon’da karanlığın oyuklarına uzunca bir yürüyüş parkı yapıp görsel şölen tadında ışıklandırmış. Kafkasya’nın Rivierasında bu mağara küçük bir darphane sayılır. Şimdi Abhazlar Sohum’un 70 km doğusundaki Oçamçira bölgesindeki Abrskil mağarasını da turistik gezilere açmak için kolları sıvadı. Abrskil’in keşfedilmiş uzunluğu 2700 metre, bunun 1500-1700 metresi ziyaretçiye açılabilecek.
Fehim Taştekin