Strasbourg/Ajans Kafkas – Çeçen-İçkerya Parlamentosu Başkanı Jaloudi Saralyapov, Çeçen ve İnguş halklarının 64 yıl önce yok oluşa sürüldükleri meşum günün anısına Çeçen halkına yazılı bir açıklama ile seslendi.
Saralyapov, Rusya’nın özgür halkları yok edici politikasının hiçbir zaman değişmediğini, bu yüzden Çeçenya’nın Rusya ile trajedilerle dolu yüzlerce yıllık tarihinden kaynaklanan bir hisle SSCB dağılır dağılmaz bağımsızlığını ilan ettiğini vurguladı. Vatandaşlarından sabırla özgürce kalmalarını isteyen başkan, açıklamasında şunları kaydetti:
“Değerli vatandaşlar! Bugün, yüzbinlerce Çeçen ve kardeşimiz İnguş’un bir saat içinde köylerinde, güya ‘tatil’ için gelmiş olan tepeden tırnağa kadar silahlı Stalin tepeleyicileri tarafından kuşatıldı, mahpus vagonlarına yüklendi ve Orta Asya’ya, uzaklara sürüldüğü soğuk Şubat günün 64. yıldönümü. Bu sürgüne hepimizin bildiği gibi, müthiş vahşilikler, büyük acımasızlıklar eşlik etti, yüzlerce ve binlerce vatandaşımız, erkek, kadın, yaşlı ve çocuk diri diri yakıldı, dağların buz göllerinde boğuldu, kayboldu, vuruldu.
Bu trajik olayları sadece yazılan birçok yazıdan, aynı zamanda sürgünü yaşamış olan kendi babalarımızdan biliyoruz. Ama babalarımız bu korkunç zamanla ilgili anlattıklarının yanı sıra bize kadar bir gerçeği de ulaştırdılar: Hiçbir zaman Rusya’ya ve onun idarecilerine inanmamak, çünkü Rusya-Çeçenya ilişkilerinin birkaç asırlık tarihi; felaket, savaş ve halkımızın soykırım tarihidir. 1991’de SSCB’nin dağılmasının ardından Çeçenlerin kararlı bir şekilde kanlı Rusya imparatorluğundan bağımsızlık yolunu seçmiş olması özellikle bununla açıklanabilir.
‘Yeni demokratik yolunu’ ve halkların kendi mukadderatlarını tayin haklarını ilan eden Rusya çok kısa süre sonra hiçbir devrim ve perestroykanın onun imparatorluk özünü değiştirmeyeceğini, olduğu gibi halkların hapishanesi olarak kaldığını gösterdi. 1994’de bağımsız Çeçenya devletine karşı Moskova bugüne kadar halen devam etmekte olan, sadece halkımızı, tabiatımızı ve kültürümüzü değil, aynı zamanda eski etnik grup ruhunu, dinini ve geleneklerini yok eden savaşı başlattı.
Çeçen toprağına müthiş acılar getiren bu savaş bir kez daha halkımızın geleceğinin, onun yeniden diriliş ve aydınlık umudunun sadece kendi egemen devletinde olabileceğini gösteriyor. Bunun için halkımızın binlerce en iyi kızı ve oğlu Kafkasyalı kardeşlerimizin yardımlarıyla mücadele etti, etmeye devam ediyor. Ve İnşallah, Allah’ın doğru yolunda şeref ve vatanının özgürlüğü için mücadele eden, çok acılar çekmiş halkımızın gayreti ve kurbanları boşa gitmeyecek, bize özgürlük ve güzel bir hayat getirecek.
Bugün bizler sadece 23 Şubat 1944 sürgün kurbanlarını değil, bizlere özgür insanlar olmamızı, ne kadar güçlü ve acımasız olursa olsun düşmana diz çökmemeyi, şerefimizi ve güzel geleneklerimizi korumayı vasiyet etmiş olan dedelerimizi saygıyla anmamız gerekir. Ve dedelerimiz ile aramızda bu duygu var olduğu müddetçe hiçbir düşman bizi yenemez, özgürlük yolumuzdan alıkoyamaz! Allah-u Ekber!” ÖZ/FT