Sohum/Ajans Kafkas – Abhazya Güvenlik Konseyi Sekreteri Stanislav Lakoba Abhazya’nın uluslararası toplumda hak ettiği yeri alacağına inanıyor.
Ağustostaki savaşın ardından Rusya’nın da tanımasıyla Abhazya’nın güvenliğinin garanti altına alındığını belirten Lakoba, AB’nin çifte standart politikasını eleştirirken başka devletlerin de Abhazya gerçeğini tanıyacaklarına inandığını söylüyor. Rosbalt’tan Denis Tretyakov’ın sorularını yanıtlayan Lakoba ile röportajı Ajans Kafkas Türkçeye kazandırdı. İşte Lakoba’nın gözüyle Abhazya’nın gelecek seyri:
Rusya’nın Abhazya’yı tanımasının ardından Abhazya Cumhuriyeti’yle ilgili uluslararası durum nasıl gelişiyor?
Gürcistan’ın 8 Ağustos 2008’de Güney Osetya’ya saldırmasına müteakip Rusya Federasyonu tarafından Abhazya’nın tanınmasının ardından Abhazya’nın güvenliği kesinlikle sağlamlaştı.
Bugün Rusya, öncelikli olarak Devlet Başkanı Dimitri Medvedev ve Başbakan Vladimir Putin sayesinde Abhazya cumhuriyetinin tek gerçek müttefiki. Rusya ve Abhazya arasında ilişkilerin ısınması 1999’da ‘Yeltsin sonrası’ dönemde başladı. 2004’de Rusya ile ilişkilerin oluşması Tiflis’de yerleşen rejimin agresif hareketleri ile bozuldu ve anlaşmazlığa sürüklendi.
Bizler, şu anda da batılı devletlerin sessiz onayıyla güç seçeneklerine hazırlanıldığını iyi biliyoruz. Bugün böylesi bir kabul kesinlikle açıkça görülüyor. Abhazya’nın tanınmasına gelince, bizi tanınmış bir ülke daha var; Nikaragua. Biz artık, sadece Türkiye tarafından tanınmış Kuzey Kıbrıs’tan daha fazla uluslararası hukukun tam teşekküllü kurumu sayılıyoruz.
Cumhuriyetin uluslararası tanınması durumuna bağlı ne gibi olumlu süreçleri ifade edebilirsiniz?
Süreç var ve umut var. İnanıyoruz ki, Beyaz Rusya da Abhazya’nın tanınması konusunda olumlu karar alacak ve zamanla Rusya-Beyaz Rusya Müttefik Devleti’ne bağlanacağız.
Egemen Abhazya’ya yönelik Orta Asya veya Avrupa devletlerinin ilişkilerinde bir değişiklik olduğunu söylemek mümkün mü?
Şu anda bunu değerlendirmek zor. Bazı devletlerin (Asya, Afrika, Latin Amerika, Orta Amerika) bize karşı tutumlarında yumuşama olduğunu söylemek mümkün. Avrupa Birliği, anlaşıldığı üzere tüm dünya değil, sadece 27 ülke. AB ülkelerinin tümü Kosova’yı dahi tanımadı. AB’nin Kafkasya özel temsilcisi Peter Semneby’ye, Güney Osetya’daki son olaylara kadar ülkemizde Avrupa Birliği’ne daha iyi bakıldığını, ağustos savaşından sonraysa AB’ye karşı ilişkilerin oldukça olumsuz olduğunu söyledim. Ve bunun ciddi sebepleri var. Javier Solana defalarca AB’nin Abhazya’nın tanınmasına karşı olduğunu açıkladı. Üstelik şu anda AB, Beyaz Rusya gibi egemen bir ülkeye baskıda bulunuyor. AB bugüne kadar halen Bolşevik sloganı üzere hareket ediyor: ‘Bizimle olmayan bize karşıdır’.
Güney Osetya’daki ağustos savaşında Avrupa Birliği sustu. Abhazya vatandaşları bunu şöyle anladı: Eğer bizi de Osetleri öldürdükleri gibi öldürselerdi, aynı sessizlik olurdu, AB’de hiç kimse hiçbir harekette bulunmazdı. AB ülkeleri Gürcistan saldırısına karşı aynı şekilde cevap veren Rusya’yı kınadı, Doğu Avrupa ve Baltık ülkeleri Abhazya ile ilgili dış politikalarını Rusya Federasyonu ile olan dostluk ilişkilerimiz prizması üzerinden inşa ediyor ve bu yüzden de cumhuriyetimizi açık düşman olarak kabul ediyorlar.
AB’ye ABD tarafından baskı var.
Birleşik Devletler AB’ye az baskı göstermiyor, sonucunda da Avrupalılar bu kadar sert açıklamalar yapıyorlar. Ne Birleşik Milletler ne Türkiye, Rusya’nın Abhazya ve Güney Osetya’yı tanımasına bağlı olarak bazı Avrupa ülke yöneticilerinin yaptıkları bu tür açıklamaları yapmaz. Doğu Avrupa ülkelerinin bazıları şu anda AB’de Amerikan ‘Truva atı’ niteliğinde hareket ediyor. Fransa’nın Avrupa idare merkezlerinin aşama aşama yeni AB katılımcılarının (Polonya gibi) eline geçiyor olmasını hissettiğinden ötürü NATO’ya yeniden niyetlendiği görülüyor.
Abhazya yönetimi şu anda uluslararası ilişkilerin sağlamlaşması için ne gibi eylemlerde bulunuyor?
Şu anda Cenevre süreci çerçevesinde müzakereler devam ediyor, ama AB’nin katılımcı niteliğinde yaptığı bu kadar ciddi açıklamalara bağlı olarak, acaba Abhazya’nın bu Cenevre görüşmelerine devam etmesine değer mi sorusu gündeme geliyor. Şimdi müzakere sürecinde bir duraklama oldu. Herkes değişim bekliyor, Gürcistan da bekliyor. Duraksama Cenevre görüşmelerinde hiçbir şeyin kabul edilmiyor olmasından kaynaklandı. Abhazya temsilcileri diplomatik kanalla diğer devletlere seslenme girişiminde bulundu. Ancak bugün tek garanti ve müttefikimiz Rusya’dır. Rusya, dünyadaki en büyük devlet, aynı zamanda BM Güvenlik Konseyi üyesi. Elbette, bizim BM ile ilişkilerimiz, AB ile işbirliği oluşturmaya karşı öncelikli tercihimizdir. Abhazya ve Gürcistan’ın Avrupa Birliği’nin ‘barıştırıcılığı’ konusunda tutumunun tamamen farklı olduğunu da hatırlatırım.
BM’ye gelince, Abhazya yönetimi BM Misyonu’nun yetkilerinin, misyonun adının ve şu anki formatının değiştirilmesi şartıyla uzatılmasını destekliyor. Bu misyon artık ‘Gürcistan’daki BM Misyonu’ adını taşıyamaz. Örneğin ‘Abhazya ve Gürcistan’daki BM Misyonu’ şeklinde adlandırılabilir veya başka bir şekilde adlandırılabilir. Bu arada, bu adla olan tabelalarını değiştirmeyi istediğimizde onların yönetimi New York’a danışmak üzere telefon açtı. Bu çok açık bir örnek. Onlar halen bir şeyler umut ediyor.
Politologlar Gürcistan’da rejim değişikliğinin kaçınılmaz olduğunu düşünüyor. Bu ülkedeki yönetim değişikliği müzakere sürecini etkileyebilir mi veya aslında Gürcistan ile müzakerelerin gerekliliği kaldı mı?
Gürcü-Abhaz anlaşmazlığının askeri safhası bitti. Gürcistan’da yönetim değişikliği olursa problemlerin çözüleceği yönünde yanlış bir anlayış var. Anlayış yanlış çünkü, aramızdaki karşı duruş son 100 yılda kaçınılmaz oldu. Abhazlar Gürcistan ile başka şekilde değil komşu devletler olarak ilişkileri oluşturmaya hazır. Bu iki halkı birleştirmeye çalışmak oldukça tehlikeli olabilir. Gürcistan’daki rejim değişikliğine gelince, bu kendi işi. Yönetimlerinde kimin olacağını, Saakavşili veya bir başkası olacağına kendileri karar vermeli. Bir derecede aslında Saakaşvili bizim daha çok işimize geliyor.
Neden?
Saakaşvili kendi itibarını düşürdü. Hatta Amerikalıların bile bu adamla az zorlukları olmayacak. Onun birisini dinlemek isteyeceği şüpheli. Gürcistan’daki en yakın seçimler de ancak 2013’de olacak, Saakaşvili’nin erkenden değişimi ise Gürcistan için baskılara veya 9 Nisan olayları benzerine neden olabilir.
Onların ‘muhaliflerine’ gelince, belirtmek isterim ki, onlar Abhazya ve Güney Osetya’ya karşı şu anki rejimden daha saldırganlar. Gerçi son zamanlarda orada problemlerin siyasi çözüm yollarının gerektiği söylenmeye başladı. Ancak onlardan hiç biri açık ve net bir şekilde askeri yolun artık mümkün olmayacağını açıklamadı.
Daha önceleri Gürcistan tarafından, Rusya’nın Abhazya’yı hiçbir zaman tanımayacağı, desteklemeyeceği, açıkta bırakacağı yönünde yorumlar geliyordu. Rusya’nın tanımasının ardından Gürcistan tarafından farklı bir propaganda duyulmaya başladı: Siz Abhazlar kimliğinizi kaybetmiyor musunuz acaba? Ancak bugün cumhuriyetimiz Rusya Federasyonu tarafından tanındı ve Abhazya Rusya yapısı içinde değil, karşılıklı saygıya güveniyor.
Rusya ve Abhazya dostluk anlaşması imzaladı, askeri anlaşmaya uygun olarak buraya askeri üsler yerleştirilecek. Bu kabul edilebilir. İngiliz askeri üsleri de Kıbrıs’ta bulunuyor. O zaman Rusya üsleri neden Abhazya’da olamasın? Realist olmak lazım. Bugün Abhazya’nın tek müttefiki Rusya’dır.
Gürcistan bugün Abhazya’ya baskıda ‘halk diplomasisine’ başvurabilir mi?
‘Halk diplomasisi’ adlı hareket ilk Gürcü-Abhaz savaşında faaldi. Ama tüm bunlar ciddi değil. Bu tür çalışma metotları onlar tarafından zamanı uzatmak için yürütülüyor. Bu bir hayal.
Abhazya yönetimi, Rusya ile daha çok hangi alanlarda işbirliğini umut ediyor?
Gelecek senenin Rusya’nın himayesinde oluşumuzun 200 yılının dolacağını hatırlatırım. Son iki asırdır biz Rusya-Abhazya siyasi, askeri, kültürler ve ekonomik karşılıklı ilişkiler ekseninde yaşıyoruz. Abhazya, Abhazların yerli halk olduğu çok milletli bir ülke, ama rahatlıkla Rusça konuşabilecekleri bir yer olması Rusya’dan turistleri çekiyor.
Ekonomi alanında, öncelikli olarak turizm ve ekolojisi bozulmamış bir ülke olduğunu ifade ederdim. Abhazya mükemmel ekolojik ortama sahip. Günümüzde ‘ekoloji turizmi’ şeklinde bir mefhum var. Asla ucuz bir hat olmayan turizm Abhazya’ya küçümsenmeyecek bir kazanç sağlayabilirdi. İkincisi, ortak olarak insana zarar vermeyen teknoloji ve sanayiyi geliştirmeyi planlıyoruz. Ortak çalışmalar hacmi büyük: Ulaşım gelişmesi, deniz yollarının gelişmesi. Abhazya’da uygun körfezler, havayolu ulaşımı, Sohum ve Gudauta’da havaalanları var. Şu anda havaalanları BM Misyon temsilcilerine, sivil ve askeri uçuşlara hizmet ediyor. Demiryollarının tadilatına ihtiyaç var. Abhazya ve Rusya üniversiteleri arasında yapıcı ilimsel alışverişler var. Cumhuriyetin ekonomi, sosyal-siyasal gelişimi artık sadece artacak.
2014’de Soçi’de Kış Olimpiyatları yapılacak. Bu ülke için ne kadar faydalı?
Abhazya’nın güvenliği açısından Soçi’deki Olimpiyatlar çok önemli kazanç. Çünkü Rusya Abhazya ile birlikte bu bölgenin güvenli olması için her şeyi yapacak.
Abhaz sporcuları Olimpiyatlara katılacak mı?
Birçok Abhazyalı sporcu Olimpiyatlara Rusya Federasyonu bayrağı ve daha başka bir çok ülkenin bayrağı altında girdi. Sporcularımızın Olimpiyat oyunlarında Abhazya’yı temsil etmesini umut ediyoruz. Olimpiyatlara hazırlayan Abhazya Olimpiyat Komitesi bulunuyor. Bizler, sporun dünyanın barış mesajı olduğunu, Olimpiyat Oyunlarının politika dışında olduğunu söylüyoruz. Abhazya buna katılmaya hazır. Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin buna tepkisi nasıl olacak şu an söylemek zor. Her halükarda Olimpiyatların Abhazya’ya yakın bir yerde yapılacak olması devlet sınırlarının güçlenmesine, Gürcü-Abhaz ve Kodor Vadisi güvenliğinin sağlamlaşmasına neden olacak. ÖZ/FT
Denis Tretyakov’ın Rosbalt için 24 Mart’ta yaptığı röportajı Ajans Kafkas için Özlüm Güngör Türkçeye çevirdi.