Türkiye ve Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi ve Ermenistan-Azerbaycan arasında varılacak bir uzlaşma, Kafkaslar’da bölgesel güvenliğin önündeki son barikatları ortadan kaldıracaktır.
Azerbaycan doğalgazını ilk kez Rusya’ya satacak ki Batı’nın Hazar ve Orta Asya doğalgazını Rusya’yı atlayarak Avrupa’ya ulaştırma amaçlı Nabucco boru hattını inşa etme planını baltalayabilecektir.
Amerika, Türkiye’nin Ermenistana kapıları açmasının Rusya’yı sütten kesmeye yardımcı olacağına inanıyor. Bugün, Ermenistan Rusya’nın Kafkaslar’daki stratejşk tek müttefiki. Rusya’nın eski Sovyet Cumhuriyetleri’nin altısıyla kurduğu savunma paktı’nın bir üyesidir ve önemli bir Rus askeri üssüne ev sahipliği yapmaktadır.
Rusya, geçen ay Gürcistan’ın kaybettiği Güney Osetya ve Abhazya ile savunma paktı imzalayarak Kafkasların başat oyuncusu olarak konumunu daha da pekiştirdi; 2008 Ağustos’unda Gürcistan’ı gönderdikten sonra G.Osetya ve Abhazya’nın bağımsızlığını tanımıştı.
Anlaşma, Rusya’ya gelecek 49 yıl için her iki bölgede 1.700 asker bulundurma izni veriyor; bu süre, 49 yıl sonra beşer yıllık dönemlerle uzatılabilecek. Ancak Moskova, daha büyük bir stratejik hedef uğruna, nüfuzunun birazını Ankara lehine terk etmeye hazır gibi görünüyor: Dış oyuncuları, bilhassa da geçen yıl Amerikan silahlı ve eğitimli Gürcü ordusunun Güney Osetya’ya saldırmasında olduğu üzere, karışıp bulaşması yalnızca sıkıntı doğuran ABD ve NATO’u dışlayan bölgesel güvenlik mekanizması kurulması.
Yüzyıllık husûmet sonrasında ilişkilerini normalleştirmek üzere Türkiye ve Ermenistan arasında bu ay varılan anlaşma, Kafkasya’da jeopolitik konfigürasyonu çarpıcı bir şekilde değiştirdi. Yükselen Rus-Türk ittifakı temelinde, yeni bir güvenlik düzenlemesine giden yolu açtılar.
Dışişleri Bakanları, Zürih’te 10 Ekim’de yapılan törende diplomatik ilişkileri başlatan ve 15 yıldır kapalı olan sınırları açmak için takvim belirleyen protokolleri imzaladılar. Amerikan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un, Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov’un, Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Koucher ve de Avrupa Birliği’nden Javier Solana’nın orada hazır bulunmaları, olayın öneminin altını çizdi.
Meclis onayına sunulacak olan anlaşma hem Türkiye’de hem de Ermenistan’da dişli bir muhalefetle karşılandı. Türkler, Ermenilerin Türkiye’nin etnik müttefiki Azerbaycan’ın Ermeni çoğunluğun yaşadığı ve 1990’ların başlarında etnikler arası çatışmada ayrılan Yukarı Karabağ’da topraklarının yüzde 14 üzerinde devam eden işgaline kızgınlar. Türkiye bu çatışma üzerine 1993’te sınırı kapadı ve Ermenistan’la tüm temaslarını kopardı. Ermeniler ise 1915-19 arasında 1.5 milyon Ermeni’nin katledilişini Türkiye reddediyor diye kızgınlar.
Her iki tarafın hissettiği kötü duygular normalleşme sürecini yavaşlatabilir fakat Türkiye ve Ermenistan, tarihi husûmeti sonlandırmada hayâti çıkarlara sahipken sürecin raydan çıkması da zor. Türkiye Kafkaslar’da nüfuz kazanıyor ve AB üyeliği yolunu engellerden arındırıyor. Türkiye’nin diğer tarafında Azerbaycan’ın olduğu karayla kuşatılmış Ermenistan, AB ekonomisiyle sıkı bir bağı olan Türkiye ile ticaret bağlantısına sahip olacak. Orta Asya’dan Türkiye’ye ve oradan da Avrupa’ya transit ticaret güzergâhı olacak.
Türkiye ve Ermenistan uzlaşmasının Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki toprak ihtilafının çözümlenmesini kolaylaştırıcı bir rol oynaması da muhtemel. ABD, Rusya ve Fransa’dan zirve diplomatların – Yukarı Karabağ görüşmelerinde aracılık yapan AGİT Minsk Grubu eş başkanları – imza töreninde hazır bulunması bu bakımdan hayli semboliktir.
Rusya ve Amerika, Türk-Ermeni uzlaşmasına ilgi duyuyorlar. Ermenistan ekonomisini kontrol eden Rus iş dünyası, Türkiye’nin en büyük ticari ortağı olarak, sınırın açılmasından faydalanacaktır. Rusya’nın bir diğer kazanımı, düşman Gürcistan’ın Ermenistan ticaretinde ana güzergâh olarak oynadığı rolün sınır açıldıktan sonra büyük bir önem kaybedecek olmasıdır.
Rusya, enerji alanında meyveleri devşirmeye çoktan başladı. Türkiye-Ermenistan arasında anlaşma yapılırken, Rusya’nın doğalgaz tekeli Gazprom, Azerbaycan’ın Rusya’ya gaz satışıyla ilgili olarak Azerbaycan devlet şirketi SOCAR’la anlaşma imzaladı. Bu anlaşma, Bakü’nün Türk-Ermeni paktını "Azerbaycan’ın ulusal çıkarlarına tamamen karşıt" olduğu zira Yukarı Karabağ problemine bir çözüm getirilmeksizin yapıldığı gerekçesiyle kınadığı zamanda imzalandı. Azerbaycan doğalgazını ilk kez Rusya’ya satacak ki Batı’nın Hazar ve Orta Asya doğalgazını Rusya’yı atlayarak Avrupa’ya ulaştırma amaçlı Nabucco boru hattını inşa etme planını baltalayabilecektir.
Amerika, Türkiye’nin Ermenistana kapıları açmasının Rusya’yı sütten kesmeye yardımcı olacağına inanıyor. Bugün, Ermenistan Rusya’nın Kafkaslar’daki stratejşk tek müttefiki. Rusya’nın eski Sovyet Cumhuriyetleri’nin altısıyla kurduğu savunma paktı’nın bir üyesidir ve önemli bir Rus askeri üssüne ev sahipliği yapmaktadır.
Türk-Ermeni yakınlaşması, başkanlık seçim kampanyası sırasında I. Dünya Savaşı yıllarının Ermeni katliamını "soykırım" olarak kınayan yasa tasarısına destek verme sözü vererek kendisini zor bir duruma sokan ABD Başkanı Barack Obama’ya bir çıkış yolu sağlıyor. Böyle bir yasa tasarısı Amerikan-Türkiye ilişkilerine zarar verecekti ki Türkiye Kafkaslarla sınırı olan tek NATO ülkesi olarak stratejik öneme sahiptir.
Rusya’nın bölge için kendi planı var. Moskova, Ankara’nın geçen yıl yaptığı Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu (KİİP) teklifini hemen kabul etmişti. Türkiye’nin "komşularla sıfır problem" kavramına dayalı olan KİİP, bölgede siyasi diyalog, istikrar ve kriz yönetimi mekanizması olarak teşvik edildi; ve içerdiği ülkeler Rusya, Türkiye, Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan.
Bu plan Türkiye için Rusya’nın arka bahçesinde büyük bir tutunma noktası kazanmanın aracı. Rusya, geçen ay Güney Osetya ve Abhazya ile savunma pakti imzalayarak Kafkaslarda başat aktör olarak yerini pekiştirdi; Rusya, 2008 Ağustos’unda Gürcistan’ı gönderdikten sonra G.Osetya ve Abhazya’nın bağımsızlığını tanımıştı.
Anlaşma, Rusya’ya gelecek 49 yıl için her iki bölgede 1.700 asker bulundurma izni veriyor; bu süre, 49 yıl sonra beşer yıllık dönemlerle uzatılabilecek. Ancak Moskova, daha büyük bir stratejik hedef uğruna, nüfuzunun birazını Ankara lehine terk etmeye hazır gibi görünüyor: Dış oyuncuları, bilhassa da geçen yıl Amerikan silahlı ve eğitimli Gürcü ordusunun Güney Osetya’ya saldırmasında olduğu üzere, karışıp bulaşması yalnızca sıkıntı doğuran ABD ve NATO’u dışlayan bölgesel güvenlik mekanizması kurulması.
Her ne kadar Türkiye bir NATO üyesi olsa da Moskova, Ankara’nın son yıllarda uyguladığı, bölgesel meselelerde Amerika’nın çıkarlarına karşıt koşan bağımsız dış politikasını takdir etmektedir.
Ankara, Irak savaşı sırasında Amerika’ya topraklarını kullandırmadı ve Güney Osetya’daki savaş sırasında Rusya’yı tâciz eden Batı’ya katılmadı.
Türkiye’nin bölgesel süpergüç olma emelleri, Amerika’nın Kafkaslardaki saldırgan tavrıyla çatışma halindedir. Türkiye, Karadeniz’in NATO gölü olmasını istemiyor; ve Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelere ait savaş gemilerinin Boğazlardan geçişini kısıtlayan 1936 Montrö antlamasını yeniden müzakere etmek için Amerika’nın uyguladığı baskılara direndi
Türkiye, Rusya-Gürcistan çatışması sırasında iki büyük Amerikan savaş gemisinin Gürcistan’a insâni yardım bahanesiyle Karadeniz’e geçişini engellemek üzere Montrö Antlaşmasını hareket geçirdi. Türkiye resmi olarak Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü desteklemeye devam ederken, geçen ay Sukhumi’yi ziyaret eden üst düzey bir Türk diplomat aracılığıyla sessizce temas kurdu.
Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bu yılın başlarında Moskova’yı ziyaret ettiğinde Rusya Devlet Başkanı Medvedev Rus-Türk ekseni kurulması yönünde apaçık bir teklifte bulundu. Medvedev, ortak basın toplantısında şöyle söyledi: "Ağustos krizi göstermiştir ki kendi başımıza bölgedeki sorunların üstesinden gelebiliyoruz, dış güçlerin dahli olmadan." Türk lider ise her iki ülkenin uluslararası meselelerin çoğunda "kaydadeğer derecede yakın yahut benzer pozisyonlar" aldıklarına işaret etti.
Zirve sırasında yapılan ortak bildiride, Rusya ve Türkiye, Türkiye’nin KİİP inisiyatifine destek verdiklerini ifade ettiler, Karadeniz bölgesinde güvenlik ve istikrar üzerinde "görüş birliği" içinde olduklarını kaydederek Montrö Antlaşmasına sâdık kalacaklarını tekrar teyid ettiler.
Toplam 44 yıl süren 11 savaş yaşamış Rusya ve Türkiye’nin Kafkaslarda tarihi rakipler olduğu inkar edilmiyor. Türkiye halen bölgede nüfuz için rekabet ediyor fakat ortak çıkarları onları müttefik de kılıyor. Rusya, Karadeniz’in altına döşenen Mavi Akım boru hattı aracılığıyla Türkiye’nin doğalgaz ihtiyacının yüzde 80’ni karşılıyor. Türkiye, Rusya’nın Mavi Akım-2 inşa teklifini sıcak karşıladı ki BTC boru hattıyla birlikte Türkiye’yi Avrupa ve İsrail için enerji geçiş merkezi yapacaktır.
Türkiye’nin Irak ve Kürt probleminde Amerika’dan, Kıbrıs’ın AB üyeliği ve Türkiye’nin AB üyeliğine kabulünde yaşanan sıkıntılarla ilgili olarak da Avrupa’dan ayrı düşmesi, Ankara’yı Moskova’ya daha bir itti.
Türkiye ve Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi ve Ermenistan-Azerbaycan arasında varılacak bir uzlaşma, Türkiye’nin KİİP teklifi temelinde Kafkaslar’da bölgesel güvenliğin önündeki son barikatları ortadan kaldıracaktır.
Moskova, Türkiye ile olan bölgesel güvenlik işbirliğini Kafkasların ötesine taşımak istiyor. Geçen yıl İstanbul’u ziyaret eden Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, Rusya ve Türkiye’nin "Irak’ta nihâi barış için yapılması gerekenin ne olduğu hususunda" ve "İran nükleer programıyla ilgili durumun barışçıl siyasi çözüme kavuşturulması gerektiği hususunda" benzer görüşleri paylaştığını vurguladı.
Kafkaslar’da yeni bölgesel güvenlik konfigürasyonu şansının gerçeğe tahvil olması, ABD’nin bu projeyle hem fikir mi olacağı yoksa müttefiki Gürcistan ve Azerbaycan’ı bu inisiyatifi reddetmeye yüreklendirerek baltalamaya mı çalışacağına bağlı.
ABD ve Rusya’nın, Türkiye ve Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesini teşvik çabalarında iyimserliğe yer var. Medvedev bunu "uluslararası meselelerde (Rusya ve Amerika’nın) eşgüdümüne iyi bir örnek" olarak selamladı. Amerika-Rusya ilişkilerinin "yeniden başlatılmasının" Kafkasya’ya yansıtılması ihtimali, Moskova’ya, Türkiye’nin soğukta kalma korkusuna oynama ve her iki tarafla da en kârlı anlaşmaları yapma imkanı verecektir.
Global Research‘ta yayımlanan bu yazıyı Dünya Bülteni için M. Alpaslan Balcı Türkçeye çevirdi.
Vladimir Radyuhin