İnsan hakları savaşçısına Türk desteği

Kendini Çeçenistan’a adayan insan hakları savunucusu Natalia Estemirova’nın katillerinin bulunması için, BM düzeyinde düğmeye basan, bağımsız özel raportör Prof. Yakın Ertürk oldu… Ama çözümden yana pek ümitli değil: Rusya hiç cevap vermeyebilir

Tarih 15 Temmuz… Yıkık dökük şehrin merkezindeki evinin yakınlarında, kimliği belirsiz kişilerce kaçırıldı. Kimse dillendiremedi ama haberi duyan herkes, Natalia’ya aynı kötü kaderi yazdı: "Yoldaşı Anna gibi sinsice katledilmiştir." Korkulan oldu; ölüm haberi, günün ilerleyen saatlerinde komşu ülke İnguşetya’dan geldi. Kafasına iki, göğsüne de tek kurşun… Rus insan hakları savunucusu Natalia Estemirova’nın yaşamı kadar ses getiren ölümü, işte böyle geldi. Anna Politkovskaya 2006’da öldürülünce Çeçenistan, can yoldaşı Natasha’ya, yani Natalia Estemirova’ya miras kaldı. Emanete sahip çıkan Estemirova, son 3 yılını Çeçenistan ve Kuzey Kafkasya’daki insan hakları ihlallerini soruşturmaya adadı. Önce Anna Politkovskaya, sonra birlikte çalıştığı insan hakları savunucusu avukat Stanislav Markelov… Bekar bir anneydi. Buna rağmen ölüm, zulme karşı ses çıkaran bir insan hakları savunucusu için karşı konulan birşey değildi. Estemirova, sıranın ona geldiğini belki de tahmin etmişti.

ÜÇ YERDE YANKI BULDU
Ormanlık alanda atılan üç el kurşunun sesi, önce yaşadığı Grozni’de, sonra Moskova’da, en son da Cenevre’de yankılandı. Grozni ve Moskova’den kınama geldi. ‘Aksiyon’ ise Birleşmiş Milletler’den (BM)… BM İnsan Hakları Konseyi’nin Cenevre’deki özel raportörlüğü, Rusya’ya karşı en üst düzeyde uluslararası hukuki girişimi başlattı. Düğmeye basan, ilk ve tek Türk bağımsız özel raportörü Prof. Yakın Ertürk’tü. Prof. Ertürk, BM Kadına Karşı Şiddet Özel Raportörü sıfatıyla Rusya’ya aynı gün şu notu iletti: "Uluslararası hukuk kurallarına göre ülkelerin insan hakları savunucularına sahip çıkma sorumluluğu var. Acilen soruşturma başlatın." O günden bugüne de yazılan "Estemirova’nın katillerini bulun" başlıklı manifestoların altında hep Prof. Yakın Ertürk’ün imzası var. Estemirova ile tanışıklığının 2005 yılına dayandığını şöyle anlatıyor: "Onu BM’deki görevim gereği Rusya ziyaretimde tanımıştım. Moskova’daki Memorial insan hakları örgütünü temsilen benimle görüşmüştü. Kendini inançlarına adamış, korkusuz bir kadındı." Prof. Yakın Ertürk, BM özel raportörü 6 meslektaşını da yanına alarak 21 Temmuz günü Rusya’nın kapısını çaldı. BM raportörler heyeti yayınladığı ortak bildiride, "Bağımsız bir araştırma komisyonu kurulması için" seslendi: "Rusya, Estemirova’nın öldürülmesiyle ilgili en üst düzeyde araştırmayı yapmakla yükümlü. Biz bağımsız raportörler olarak, Natalia Estemirova’nın öldürülmesiyle ilgili bağımsız bir araştırma komisyonunda yer almaya hazırız."

‘ÖLÜM KORKUSU SİNDİRMİYOR’
Ancak Prof. Dr. Ertürk, Rusya’nın olumlu bir cevap vermeye hazır olduğundan son derece şüpheli: "Rusya’nın yıl sonuna kadar bu girişime cevap vermesi gerek. Ancak insan hakları karnesi zayıf; Natalia’nın ölümüyle ilgili derinlikli bir soruşturmaya olumlu bir cevap vereceğini düşünmüyorum. Geçiştiren, yüzeysel bir cevap geleceğini tahmin ediyorum. Hatta hiç cevap vermeyebilir bile." BM’deki son mesaisini Natalia Estemirova için kullanan Yakın Ertürk’ün 6 yıllık BM özel raportörlüğü bu ay sona erdi; ancak tam zamanlı bağımsız raportörlüğüne devam ediyor. "6 yılda neler öğrendim" klişesine verdiği cevabı ise şöyle: "Bu öyle görev tamamlanınca vazgeçilecek bir iş değil. Natalia veya başka kadınların haklarını hayatımın sonuna kadar savunacağım. Bağımsız raportörlüğüm uluslararası alanda başka platformlarda devam edecek." Yakın Ertürk, altın değerindeki deneyimini ise sona saklıyor: "Bu insanlar her an ölümle karşı karşıya. Yaptıkları her şey ses getiriyor, bu yüzden de sürekli ölüm tehdidi alıyorlar. Şükür ki korkup sinmiyorlar. Zulümlere karşı ses çıkarmamayı insan hakları ihlali olarak algılıyorlar. Zaten böyle insanlar dünyayı değiştiriyor." Bu sözlerden sonra Moskova’daki Memorial’ı aradım. Telefonu açan olmadı. Meğer kapısına kilit vurulmuş. Geçici olarak…

‘BENİ DE SUSTURMAK İSTİYORLAR’

"Afganistan’ın en cesur kadını" lakaplı 31 yaşındaki politikacı Malalai Joya, 2008’de Anna Politkovskaya Ödülü’nün ikincisine layık görüldü. Ödülünü de geçen yıl Londra’da düzenlenen törende 2007 yılı ödüllüsü Natalia Estemirova’nın elinden aldı. Joya, "Estemirova" ismini duyunca telefonda ses tonunu bir an bile yumuşatmadı: "Beni de öldürmek istiyorlar. Bana da dört kez suikast girişiminde bulundular. Ama korkmuyorum. Natalia veya ben…Hiç fark etmez. Eğer bizim yaptıklarımız kadın hakları veya insan hakları açısından gerçeğin ortaya çıkmasına yol açacaksa, ben kendimi feda etmeyi bir sorumluluk olarak görüyorum. Natalia’yı kimin öldürdüğü ortaya çıkmasa da önemli değil, kimse gerçeği saklayamaz." 

Kaynak: Sabah

ŞULE GÜNER