Megreller, Abhazya’nın yumuşak karnı. 1990’ların başında sürülen 230 bin civarında Megrel’den 70 bin kadarı geri dönmüş. Gürcü milliyetçiliğinin aşağılamaları kendilerini Sohum’dan ziyade Tiflis’e yakın hissetmelerine engel değil. Gürcistan’da yasaklı ana dillerini Abhazya’da konuşabiliyor olmaları da öyle…
Yıllarca savaş ve ambargolar yüzünden bakımsız kalmış Abhaz kentleri bağımsızlıkla birlikte yeniden inşayı bekliyor. FOTOĞRAF: FEHİM TAŞTEKİN
FEHİM TAŞTEKİN
GAL – Abhaz-Gürcü çatışmasında Tiflis için ‘truva atı’ görevi gören bir kent var. Burası Abhazya’nın en yumuşak karnı, geçen yüzyılda Abhazlar kadar Gürcü asimilasyonuna maruz kalmış apayrı dil ve etnik kökenden gelen Megrelller yaşıyor. Galat-ı meşhur olarak dünya alem bu insanlara ‘Gürcü’ diyor. Tetiğin ucundaki bir halk, kendilerini olası bir çatışmada Gürcistan’a sepetlenecek etnik grup olarak görüyorlar.
Başkent Sohum’dan 83 kilometre ötede Abhazya’nın doğu sınırında yer alan ve iki devlet arasında sarkaç misali kalan Gal’deyiz. 1994 Moskova Ateşkes Anlaşması çerçevesinde Rus barış gücü askerlerinin konuşlandığı tampon bölgenin en kritik yerleşim merkezi. Halk kendini Sohum’dan çok Tiflis’e bağlı hissediyor. Eğer biri ‘devlet başkanımız’ diyorsa ‘Mihail Saakaşvili mi, Sergey Bagapş mı’ diye sormak gerekiyor. Kafkas sıradağlarından süzülüp Karadeniz’e akan ırmakların dilimlediği Abhazya’nın en verimli arazilerinin arasından geçip Gal’e ulaşıyoruz. 1992-1993 savaşı sırasında bölgenin boşalmış olmasının yarattığı ıssızlık karşılıyor insanı. Savaşta Gürcistan’a sığınan 230 bin civarında Megrel’den 70 bini 1998 yılından bu yana geri dönmüş durumda. Megrellerin neredeyse günlük girip çıktığı sınırdayız.
Mişa’yı gözleyenler
İngur santralında çalışan işçileri taşıyan minibüs kalkmak üzere, konuşmak istiyoruz herkes ‘Ben bilmem, ona sor’ havasında. Megrel asıllı Givi, Mişa’nın (Saakaşvili) yolunu gözleyenlerden. Güney Osetya’nın ardından Gürcü askerlerinin Abhazya’ya girip kendilerini özgürleştireceğine inanan Gallilerden. “Rus askerleri değil bize barış lazım. Devlet başkanımız da bunu söylüyor” diyor. Devlet başkanı dediği Mişa’dan başkası değil. “Ama savaşı Güney Osetya’ya saldıran Mişa başlattı. Güney Osetya’dan sonra sıra buradaydı. Kodor’da ağır silahlar bulundu” hatırlatmasına “Yalan” diyor: “Ruslar kışkırttı.” ‘Gürcü askerini görmek ister miydin’ sorusunu sorarken yanımıza bir Abhaz askeri yaklaşıyor. Givi lafı değiştirip etrafa duyururcasına “Hayır savaş istemiyoruz” diyor.
İstihbarat tehdidi
Müşteri bekleyen taksiciye ‘Saakaşvili sizi kurtarmayı vaat etti, kurtarılmayı bekliyor musunuz’ diye sorunca “Kimden kurtaracak bizi, Gal’de her şey normal” yanıtını veriyor. Bir başka taksici “Savaşta bu bölgeden gittim, yıllar sonra döndüm. Benim gibi 70 bin kişi geri döndü. İşim çıktıkça karşıya gidip geliyorum, sorun çıkmıyor” deyip ekliyor: “Abhazlarla ilişkilerimiz normal. Kötü olan bir tek yolumuz.” ‘Yolun yapılmasını kimden bekliyorsunuz’ sorusuna yanıtı “Kim yaparsa yapsın, yapanın yanındayım” yanıtını veriyor. Üçüncü taksici Gürcistan’ın egemenliği altına dönme konusunda “Önemli olan barışın sağlanması. Tekrar evimi terk etmekten korkuyorum” diyor.
Tehdit mekanizması
Taksicilerden hiçbiri ismini vermiyor. Abhaz yetkililer bunu kendilerinden değil Gürcü istihbaratından korkmalarına bağlıyor. Birkaç yıl öncesine dek Abhazlarla işbirliği yapan Megreller, Orman Kardeşler ve Beyaz Lejyon gibi yasadışı örgütlerin hedefi oluyordu. Yetkililere göre bu iki örgütün üyeleri şimdi tamamen Gürcü güvenlik ve istihbarat teşkilatlarına yerleştirildi ve Megreller üzerinde tehdit mekanizması hâlâ işliyor.
Kentin hemen dışında elinde nacağıyla kışlık odun hazırlığı yapan Eduard Aguberdiya savaş çıkacak ve bir daha yurtlarından olacak diye korksa da Mişa’nın yolunda: “Savakaşvili mi yoksa bu taraf mı haklı bilmiyorum. Ama savaşı Saaşavili başlatmadı. Onu destekliyorum.”
Kendini ‘Abhaz’ hisseden Caliya Rustam adlı Megrel ise farklı çıkıyor: “15 yıldır gerilimle yaşıyoruz, ‘Gürcüler ha geldi ha gelecek’ diye. Osetya’yı alsaylardı sıra buradaydı. Osetlere yaptığından dolayı elimden gelse Saakaşvili’nin canına okurdum. Faşist.” Megrellerin Mişa’ya ‘başkanımız’ demesine de öfkeli: “Başkanım diye satın almıştır, bu topraklarda yaşayanların başkanı belli.”
Megrelce ilgi çekiyor
Abhazya bölge halkıyla diyalog kurmaya çalışıyor, ama başardığını söylemek zor. Gürcistan’daki Megrellerin mahrum kaldığı anadili yaşatma hakkı Gal’de baki. Temel dilin Rusça olduğu okullarda Gürcücenin yanı sıra Megrelce de öğretiliyor. Okulların yarısında da Abhazca seçmeli ders. Yönetim ayrıca Gal adlı Megrelce ve Gürcüce gazete çıkartıyor. Geçen yıl Sohum’dan yayına başlayan Megrelce radyo iki ay sonra Gal’den yayın yapmak üzere mola vermiş. Sohum yönetimi Megrelce televizyon yayınına da hazırlanıyor. Tabi bu yayınlar Megrelcenin yasak olduğu Gürcistan’ın batısındaki bölgede de izleniyor.
‘Tiflis bizi çok aşağıladı’
Gal’in yayın yönetmeni Nugzar Salagayev’e ‘Abhazlar galiba ayrılıkçılık damarını kaşıyor’ diye takılıyorum. O da “Böyle demek haksızlık olur, Abhazlar için ne istiyorsak onlar için de aynını istiyoruz. Ama Megrellerin de Gürcüleştirilmesini hazmedemiyoruz” diyor. 1995’ten beri çıkan gazete 1000 adet basılıyor ve ücretsiz dağıtılıyor. Salagayev amaçlarını şöyle anlatıyor: “Önce bunun altında art niyet aradılar ama samimi olduğumuzu gördüler ve şimdi çıkmasını bekliyorlar. Ağırlıklı olarak Gürcü alfabesiyle Megrelce yayın yapıyorduk. Artık Megrel alfabesi de kullanıyoruz. Çünkü Gürcistan’da Megrelce öğretilmedi, herkes unuttu. Ama gazete halktaki yoğun birikimi ortaya çıktı. Gürcistan’da Megrelce yayın yok. Geçen yıl Vatan adlı bağımsız bir gazete bir sayı çıkabildi, izin verilmedi. Ama o tarafta da gazetemiz ilgiyle okunuyor. Megrel olmak ve Megrelce konuşmak Gürcistan’da çok aşağılandı. Megrellik iç elbise gibi. İnsanlar evlerinde bunu yaşatıyor, sokağa çıkınca Gürcü elbisesini giyiniyor. Prestijli olan Gürcü diliyle konuşuyor. Biz de son 100 yılda ağır baskılara maruz kaldık. Bu yüzden asimile olmuş bu insanların kültürel varlıklarını yaşatmak istiyoruz.”
Megreller için tersine asimilasyon
Kapısında bir köpeğin pineklediği, güvenliği bir ihtiyara emanet edilmiş Gal valili binasına dalıyoruz. Vali köyüne gitmiş ama bir telefonla yardımcısı Vahtang Maan hemen çıkıp geliyor. Odasında ilk Devlet Başkanı Vladislav Ardzınba’nın resmi var. Resmi dairelerde portre asma şartı yok. Bagapş’ın portresini de görmek mümkün değil. ‘Eğer hak ederse görevi sona erince o da duvarda yerini alır’ deniliyor. Maan’a sokaktaki Megrel halkın ‘Başkanımız Mişa’ sözünü aktarıyorum. Hemen yanıt veriyor: “Ambargo altında devlet kurmaya çalıştık. Karşıda ise devasa imkânları olan bir ülke var ve televizyon kanallarıyla çok yoğun propaganda söz konusu. İnsanlar bu yayınların etkisi altında. Ama makul düşünenlerin sayısı artıyor.”
Gürcülerin soyadı tahrifatı
Maan’a göre ‘burada asimile olmuş Abhazlar da yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Ne kadar Abhaz kökenli olduğu meçhul. Sovyetler zamanında Gürcü kilisesi müthiş bir soyadı tahrifatına imza atmış. Bazı Abhaz sülale isimleri tamamen değiştirilerek kayıtlara geçirilirken bazılarına ‘ya’ eklenmiş. Tarba ‘Tarbaya’, Kesba ‘Kesbaya’, Yaşba ‘Yaşbaya’ olmuş. Maan “Yaşlılardan Abhaz kökenli olduklarını söyleyenler var. Eski soyadına dönmek isteyenler ortaya çıkıyor. Bunun için Abhaz Araştırma Enstitüsü’nden aldıkları belgeyle Adalet Bakanlığı’na müracaat ediyorlar. Ama zorlama yok, bu doğal bir süreç” diyor. ‘Abhazya burayı kazanmak istiyorsa neden hizmet getirmiyor? Yollar çok kötü’ diyorum Maan yanıtlıyor: “Abhazya’daki sıkıntılar burada iki katı. Gal savaş bölgesi atmosferinden kurtulamadı. İnsanlar iki arada bir derede kaldı, yarına umutları yok, o yüzden kendileri için de bir şey yapmıyorlar. İnsanları üretmeye teşvik ediyoruz. İlk olarak okulları ve hastaneleri yeniledik. Doğu sınırından başlayan asfaltlama çalışmaları pek yakında buraya da gelecek. Buradan mezun olan öğrencileri Gürcistan’a gitmesinden diye masrafların üstlenip Sohum’a gönderiyoruz. Gal için kontenjan ayrıldı. Galli öğrenci sayısı 60’ı buldu. Sadece bu yıl 25 öğrenci gitti. Bu iyi bir başlangıç. Pasaport da dağıtmaya başladık. Gürcü pasaportuyla karşıya gidip gelenlere engel çıkartmıyoruz. Dün sokakta kimseyle konuşamazdın, bugün buzları kırdık, insanlarla konuşabiliyoruz.”
‘Türkiye Kafkasya’da oyuncu olmak istiyorsa politikasını değiştirmeli’
Abhazya Dışişleri Bakan Yardımcısı Maxim Gunjia, Rusya tarafından tanınmalarının kendilerini siyasi ipoteğe sokmadığını savunurken, AB ile ortaklık istediklerini vurguluyor.
Rusya’nın Abhazya’yı tanımasının yansımaları ne olacak?
Rusya’nın Abhazya’yı tanıması bu adımı izleyecek başka ülkeler için önemli siyasi bir işaret. Abhazya’nın kalkınmasının önündeki engeller kalkacak. Tanınma Soçi Kış Olimpiyatları için de önemli. Olimpiyat binalarının inşaasında Rusya ile şeffaf ve yasal işbirliği yapabileceğiz. Soçi’nin 120 milyon ton çakıla ihtiyacı var ve bunun 30 milyon tonunu Abhazya karşılıyor. Pek çok alanda özellikle askeri işbirliği önemli. Rusya bu bölgenin ana güvenlik garantörü. Rusya ile ekonomik, sosyal, kültürel ve eğitsel işbirliği anlaşmaları imzalayacağız.
Ne tür bir askeri anlaşmadan bahsediyorsunuz?
Şimdilik askeri, ekonomik ve sosyal alanlarda çerçeve anlaşması sözkonusu. Askeri alanda ayrı anlaşma imzalayacağız. Bu Rusya’nın askeri üs kurabilmesi, Rus deniz filosunun limanlarımızı kullanabilmesi ve güvenliğimizi sağlamasını öngörecek.
Gürcistan’ın Rus askeri varlığını Abhazya’nın ilhakı olarak görmesine ne diyorsunuz?
Gürcistan pek çok şey söylüyor; Fakat ilhak bir ülkenin bir yerden kopup diğer bir ülkeye katılmasıyla olur. Rusya’nın parçası olmayacağız. Bu ilhak değil meşru hakkımız olan uluslararası tanınmadır. Abhazya’nın bir başka ülkeyle güzel ilişkiler tesis etmesidir. Gürcistan’ın bakışıyla Kosova’nın tanınması da ilhak. Sovyetler’in dağılmasıyla ortaya çıkan bağımsız Gürcistan ile bağımsız Abhazya’nın statüleri eşitti. Neden Gürcistan bağımsız da Abhazya olamıyor?
Bundan sonra Gürcistan’la ne tür ilişki umuyorsunuz?
Gürcistan 2006’da Kodor’a asker çıkartınca müzakere sürecini durdurduk. Çünkü 1994 Moskova Anlaşması’nı çiğnemiş oldu.
Fakat Tiflis anlaşmalardan çekildi…
Hayır anlaşmaları iptal değil ihlal etti. Yaptığın anlaşmaya uymuyorsan çiğnemiş olursun.
Tiflis’le yeniden masaya oturabilinir mi?
Savaş öncesi tek şartımız Kodor’dan asker çekip ve saldırmazlık anlaşması imzalamalarıydı. Şimdi müzakere masasına dönmemizi istiyorlarsa önce bağımsızlığımızı tanısınlar.
AB arabuluculuğunda Cenevre müzakerelere katılacak mısınız?
Hayır bu müzakere değil konferans. Mevcut durum ve Abhazya’nın tanınması meselesi tartışılacak ve siyasi statümüzü asla müzakere etmeyeceğiz.
Rusya ve Nikaragua’dan sonra Abhazya’yı tanıyacak ülke var mı?
Var ama isimlerini söyleyemem. Latin Amerika ve Güney Afrika’dan çok sayıda ülke tanımayla ilgileniyor.
Rusya gibi emperyal güçle böyle bir ilişki kaygı verici değil mi?
Elbette zor bir durum, savaştan sonra Abhazya tecrit edildiğinde 15 yıl dünyaya açılan tek pencere Rusya’ydı. İhracat yaptığımız tek yer orası. Ürettiğimiz her şeyi oraya satıyoruz. Türkiye ve AB ile de çok yönlü ilişkiler peşindeyiz.
Moskova’nın Abhazya’ya müdahale eder mi?
Bu tür bir baskı işe yaramaz. Geçmişte çok örnekleri var. Rusya ile siyasi tercihlerimiz uyuşuyor, şu an için siyasi bir nüfuz kurma ihtiyacı duyduğuklarını sanmıyorum. Biz de Rusya’yı NATO’ya girmeme ya da Rusya’nın düşmanlarıyla ilişkiler kurmama konusunda ikna ihtiyacı duymuyoruz. Ama sadece Rusya değil diğer ülkelerle de ilişkiler kurmaya açığız.
Gürcistan NATO’ya girerse bölgeye yansımaları ne olur?
Abhazya’nın bir tampon bölge olması fikrinden son derece rahatsızım. İstediğimiz Abhazya’nın askerden arındırılmış, tarafsız ve çok boyutlu politikalar geliştiren ülke
olması. Abhazya turistik ve tarımsal bir ülke. Askeri heveslerimiz,
Doğu yada Batı ile savaş gibi siyasal arzularımız yok.
Türkiye’den beklentiniz nedir?
Türkiye Karadeniz ve Kafkasya’da oyuncu olmak istiyorsa mevcut politikasını değiştirmeli. Maalesef Güney Osetya’daki son durum Türkiye’nin yardımlarıyla yaratıldı. Tabi Türkiye’nin de bizi tanımasını bekliyoruz.
Çok boyutlu ilişkiler kurmanıza Rusya razı olur mu?
Bulgaristan ve Romanya ile AB üyesi olmadan ilişki kurduk. Dolayısıyla AB ile komşuyuz. AB’ye ‘Abhazya’yı Avrupa’dan nasıl kopartırsınız’ diye mesajlar yolladık. Ama AB?üyeliğinin imkânsız olduğunu da biliyoruz. Belki 30 yıl, 50 yıl sonra… AB komşuluk politikasıyla ilgileniyoruz ama Tiflis yüzünden AB buna yanaşmıyor.
YARIN: Asimilasyon tartışılıyor