İstanbul – Türkiye’deki Çerkeslerin özgün yaşam biçimlerini anlatan ‘Küllerinden Doğmak’ adlı belgesel film 3–7 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenen 10. Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivali’nde gösterilecek.
Belgesel yönetmeni Enis Rıza’nın son filmi Küllerinden Doğmak, Türkiye’de Kültürel Hakların Desteklenmesi ve Yayın Programlarına Destek Hibe Programı (BSGS) kapsamında Kafkas Dernekleri Federasyonu ve İstanbul Dostluk Kulübü adına ‘Birbirimizin Zenginliğiyiz’ projesi için çekilmişti.
Filmin festival kapsamındaki ilk gösterimi 4 Ekim’de Beyoğlu Sineması’nda saat 18.10’da, ikinci gösterimi 6 Ekim’de Kadıköy’de Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde saat 18.30’da yapılacak.
Danışmanlığını yazar-mütercim Murat Papşu’nun yaptığı belgesel, Kuzey Kafkasya’nın Ruslar tarafından işgali ile yaşanan savaşlar sonrasında 1864’e yurtlarından zorla çıkartılmış Çerkeslerin izlerini sürüyor. Çerkeslerin Türkiye’deki yeni yurtlarını nasıl kurdukları, onları özgün topluluklar yapan yaşama biçimlerini anlatıyor. ‘Küllerinden Doğmak’, Çerkesleri, günlük hayatları ve törenleri içinde Türkçe anlatımları ve kültürlerinin ayrılmaz parçası olan kendi dillerinde izliyor.
Yönetmen Rıza, belgeselin girişinde Çerkeslerin tarihini şu sözlerle özetliyor:
“Köylerin çevrelerindeki ormanlar kesildi. Yağmadan sonra evler ve ekinler ateşe verildi. Topraklarını terk etmek istemeyenler katledildi. Üç kuşağa mal olan uzun ve kanlı savaşlardan sonra, Yüz binlerce Çerkesyalı yurtlarından ayrılmak zorunda kaldılar. Onlardan boşalan yerlere yüzden fazla milliyetten topluluk yerleştirildi. Adları ve tarihleri hafızalardan silinmeye çalışıldı.
Ve, 21 Mayıs 1864… Çarlık’ın, Kaskas-Rus Savaşı’nın sona ermesini törenlerle kutladığı o gün… Binlerce Çerkes kendilerini Osmanlı topraklarına taşıyacak gemileri beklemekteydiler Karadeniz kıyılarında… Bu, büyük göçün ne başlangıcıydı ne de sonu. Çerkes boyları; Abzehler, Besleneyler, Bjeduğlar, Çemguylar, Hatukaylar, Kabardeyler, Şapsığlar, Ubıhlar, Heğahlar, Janeler, Mahoşlar, Mamheğler, Natuhaylar. Ve Abazalar. Hayatta kalabilenler, geride acılarını ve tarihlerini bırakarak, özgün bir yaşama kültürünün taşıyıcısı olarak Anadolu’ya ve Ortadoğu’ya yağmur gibi serpildiler…”
Belgeselde, yaşamlarını geniş bir coğrafyaya yayılmış olarak sürdüren genç ve yaşlı Çerkeslerin anlatımları yer alıyor. Bu anlatımlar, Kafkasya’dan yanlarında getirdikleri eşyalar ve gelenekler, ilk yerleşmeler, ilk evlerin kurulması, yeni bir dile alışmanın zorlukları, Kurtuluş Savaşı yıllarında yaşadıkları, doğum- düğün ve ölüm ritüelleri, toplumsal örgütlenme ilkeleri, Çerkeslerde ‘ayıp’ kavramının önemi, geçim kaynakları, atların hayatlarındaki yeri, yemek kültürü gibi hayata dair pek çok ayrıntıyı içeriyor. (Ajans Kafkas)