İstanbul/Ajans Kafkas – Kosova’nın tek taraflı bağımsızlığını tanıyanlar kafilesinde başı ABD, Türkiye ve Fransa çekerken Kafkas diasporası da ta 8. asırdan beri devlet olma geleneği olan ve 1992-1993’teki savaştan bu yana da bağımsızlığını perçinleyen Abhazya’nın da tanınması çağrısı yaptı.
Türkiye’de çok sayıda Kafkas sivil toplum örgütünün ortak iradesiyle kurulmuş olan Kafkas-Abhazya Dayanışma Komitesi’nin başkanı İrfan Argun, uluslararası toplumun çifte standarda son verip devlet olma rüştünü ispatlamış olan Abhazya’yı gecikmeden tanıması gerektiğini belirtti. Argun yazılı açıklamasında ABD ve AB’nin Kosova’nın başka ülkelere emsal teşkil edemeyeceği savına itiraz ederek, “Kosova’nın 17 Şubat 2008 tarihinde tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etmesinin ardından başta ABD, Türkiye ve Batılı ülkeler olmak üzere çeşitli devletlerin bu bağımsızlığı tanımaları uluslararası sistemin geleneksel yapısında köklü bir değişiklilik anlamına gelmektedir. Tüm dünyanın gözü artık bağımsızlığını ilan eden ve demokratik, çoğulcu ve modern bir devlet olma yolunda önemli adımlar atan Abhazya’dadır. Kosova’nın kendine has, başka yapılara örnek teşkil etmeyecek bir süreç olduğunu iddia etmek ve bu çerçevede politikalar yürütmek iki yüzlülükten başka bir anlama gelmemektedir” dedi.
‘Abhazya daha fazla tanınmaya hak ediyor’
Abhazya’nın gerek tarihten gelen devlet olma geleneği gerekse savaştan bu yana geçen 15 yıllık süreçte tüm demokratik kurumlarını tesis edip işler hale getirmesi açısından tanınmayı hak eden ülkelerin başında geldiğini belirten Argun, Türkiye’nin Abhazya politikasını eleştirdiği açıklamasında şunları kaydetti:
“Tarihsel gerçekler ve süreç Abhazya için gayet açık olarak ortadadır. Gerek Abhazya’da gerekse diyasporada yaşamlarını sürdüren Abhazlar için tarihi günler yaşanmaya devam ediyor ve bunun sonucunun uluslararası camia tarafından tanınan tam bağımsız Abhazya devleti olduğuna kimsenin kuşkusu olmamalıdır.
8.yüzyılda krallıklar kurarak günümüze kadar devlet olma özelliklerini koruyarak gelen, Abhaz Cumhuriyeti Devleti, Kafkasya’nın siyasi ve ekonomik hayatında önemli roller oynamıştır. Bu tarihten günümüze Abhazya’nın ve Abhazların yürüttükleri çoğunlukla kanlı mücadeleler hem Kafkasya’nın hem de bugünkü bağımsız devletimizin tarihidir. Defalarca anlatıldığı üzere Sovyetler Birliği’nin dağılması sürecinde Abhazya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Yüksek Konseyi, Abhaz Devleti’nin korunması hedefiyle, 25 Ağustos 1990 tarihinde ‘Abhazya Devlet Egemenliği Bildirisi’ni ve ‘Abhazya’nın devlet yapısının korunmasının yasal garantisi’ olarak bir karar kabul etmiştir. Bu karar Gürcü SSC Yüksek Konseyi tarafından alınan ‘Abhazya’nın Gürcistan bünyesine dâhil edilmesi’ kararının yasal dayanağını ortadan kaldırarak Abhazya’nın bağımsızlığının yolunu açmıştır. Takiben 23 Temmuz 1992’de de Abhazya Yüksek Konseyi, 1925 yılındaki Anayasayı esas alarak, Abhazya’nın uluslararası haklara sahip, bağımsız bir devlet olduğunu ilan etti. Ağustos 1992- Eylül 1993 Bağımsızlık Savaşı da bu sürecin Abhazya açısından geri dönülmezliğini perçinlemiştir. 26 Ekim 1994’te Abhazya Cumhuriyeti Parlamentosu, halkın kendi kaderini tayin etme hakkına binaen, Abhazya’nın bağımsız demokratik, hukuk devleti olduğunun ilan edildiği yeni Abhazya Anayasasını kabul etti. 3 Ekim 1999 tarihinde, Abhazya’da ülke çapında halkın % 97,7’sinin bağımsızlıktan yana oy kullandığı, bir referandum gerçekleştirildi. 12 Ekim 1999’da da “Abhazya Cumhuriyeti’nin bağımsızlık belgesi’ kabul edildi. Bu karar ya da belge BM tüzüğüne, ekonomik, sosyal ve kültürel haklar ile ilgili uluslararası anlaşmalara, Viyana bildirisine ve diğer uluslararası hukuk sözleşmelerine uygundur. Bu karara tüm dünyanın saygı göstermesi beklenmektedir. Diyasporanın da temel isteği ve beklentisi budur.
Bugün Abhazya, BM tarafından kabul edilen, bağımsız, egemen bir devlette olması gereken bütün özelliklere ve vasıflara sahip bulunmaktadır. Abhazya, güçler ayrılığı ve temsili demokrasi esasına dayanan, demokratik, sosyal bir hukuk devletinde olması gereken bütün kıstaslara sahip bir devlettir. Abhazya Cumhuriyeti’nde demokratik kurumları yerleşmiştir. Gelişmiş sivil toplum, bağımsız, özgür bir basın, meşru muhalefet ve etkili hukuk sistemi bulunmaktadır. Savaş sonrası 15 yıllık dönem, bağımsızlığı henüz tanınmamış Abhazya Cumhuriyeti’nin yaşama kabiliyetini teyit etmiştir. Artık istenen ve beklenen tüm dünyanın BM teşkilatı yasasına uygun olarak, Abhazya’nın egemenlik ve bağımsızlığını kabul etmesidir. Abhazya da bu hakkı talep etmektedir. Diyaspora bu kararın arkasındadır ve sonuna kadar Abhazya’nın bağımsızlığının tanınması mücadelesini destekleyecektir.
Diyaspora nüfusunu büyük bir kısmının barındırması ve Kafkasya açısından temel aktörlerden biri olması hasebiyle Türkiye’ye de önemli sorumluluklar düşmektedir. Şimdiye kadar Abhazlar açısından beklenilen dirayeti ve politik yaklaşımı sergileyemeyen Türkiye’nin bu konuda doğru adımları artık hızla atması beklenmektedir. Aksi takdirde Türkiye sonu gayet açık bu süreçte telafisi mümkün olmayan kayıplara uğrayacaktır.” FT