Çerkesler, Lazlar, Romanlar barış sürecini konuştu

İstanbul’da “Barış ve Çözüm Süreci Toplantıları-1 Çerkesler, Lazlar, Romanlar” paneli yapıldı.

 

Toplumsal Olayları Araştırma ve Yüzleşme Derneği’nin düzenlediği Barış ve Çözüm Süreci Toplantılarının ilki “Çerkesler, Lazlar, Romanlar” paneli İstanbul Taksim Hill Otelinde gerçekleştirildi.

 

Moderatörlüğünü Kelemet Çiğdem Türk’ün yaptığı panele Mehmet Bekaroğlu, Hacer Foggo, Kuban Kural ve Erdoğan Boz konuşmacı olarak katıldı.

 

Konuşmacılar mensup oldukları halkları kısaca dinleyenlere tanıttıktan sonra, çözüm sürecinin Çerkesler, Romanlar ve Lazlar tarafından nasıl değerlendirildiğini, karşılaştıkları sorunları ve beklentilerini paylaştılar.

 

Başkanlığını yaptığı Laz Enstitüsü hakkında bilgi veren Bekaroğlu, henüz Mayıs 2013’te kurulan enstitünün, Milli Eğitimin okullarda kullanmaya başladığı Lazca ders müfredatı ve ders kitaplarını hazırladığını belirtti

 

Laz dili, tarihi ve kültürü hakkında bilgiler verirken ‘tarih yazımı, ulus devlet inşası gibi bir derdimiz yok’ ifadesini kullanan Mehmet Bekaroğlu, “Sorunlar büyük ölçüde ulus devlet ideolojinden kaynaklanıyor. Herkesi kapsayan özgürleşme ve demokratikleşme siyaseti güdüyoruz. Üniversitelerde öğretmen yetiştirecek Lazca bölümlerinin açılması, radyo ve televizyon yayınları gibi hakları talep ediyoruz” dedi.

 

İnsan hakları aktivisti Hacer Foggo 2009’da yapılan Roman Çalıştayının görünürlük noktasında Romanlar için önemli bir dönüm noktası olduğunu, ancak ardından somut adımların gelmediğini, diğer taraftan 2006’da başlayan kentsel dönüşüm projesinde Sulukule başta olmak üzere çok sayıda Roman yerleşim yerinde insanların evlerinden edildiğini belirtti. Barınma, istihdam, sosyal güvenceden yoksunluk sorunlarının altını çizen Foggo, Romanların maruz kaldığı ayrımcılık olaylarından da örnekler verdi.

 

 

Guşıps genel yayın yönetmeni Kuban Kural, Çerkeslerin, ulus devlet inşası sürecinde Türkiye’deki bütün grupların yaşadığı sorunları paylaşmakla birlikte, diasporik bir toplum olmalarından kaynaklanan baskılarla da baş etmek zorunda kaldıklarını vurguladı.

 

Barış sürecinin dili üzerinde duran Ankara Çerkes Derneği yönetim kurulu başkanı Erdoğan Boz ise şöyle konuştu: “Sürecin dili, halkları kendine ve konuya yabancılaştıran öznesiz bir dil. Süreç Kürtler adına BDP ve PKK, Türkler adına da AKP’nin taraf olduğu iki kutbun arasına sıkıştı. Çerkeslerin demokratikleşme mücadelesinde taraf olması çeşitli hamlelerle engellendi. 2008’de, şu anda milletvekili olan Şamil Tayyar ‘Ergenekon bir Çerkes yapılanmasıdır’ dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bir Çerkes mitinginin ardından ‘şimdi de Çerkesler çıktı’ dedi. CHP’de siyaset yapan Abaza kökenli bir milletvekili ‘Çerkesler asla ihanet etmedi’ dedi. Bütün bu örnekler, dilin ne kadar belirleyici olduğunu gösteriyor.  Kürt halkının demokratikleşme mücadelesinde temel pay sahibi olduğunu teslim etmek gerekir. Ancak Kürtleri temsil eden güçlerin de söz sahibi olmaya başlamalarıyla birlikte iktidarın dönüştüren dilini kullanmaya başladığını görüyoruz. BDP milletvekili Sırrı Sakık’ın, Balkan ve Kafkasya halkları için sarf ettiği ‘haddinizi bilin’ sözü ve ardından özür beyanında kullandığı ‘artık bir Çerkes milletvekili çıkarmak boynumuzun borcudur’ ifadesi buna işaret ediyor”.

 

Toplumsal Olayları Araştırma ve Yüzleşme Derneği’nin Barış ve Çözüm Süreci Toplantıları ilerleyen günlerde yeni etkinliklerle devam edecek.

AjansKafkas