İstanbul – Kosova örneğinden hareketle Abhazya’nın tanınma çağrısına Türkiye’deki Kafkas diasporası da eşlik etti.
Kafkas-Abhazya Dayanışma Komitesi Başkanı İrfan Argun imzasıyla Türkiye ve dünya kamuoyuna yapılan açıklamada uluslararası toplumun çifte standardı ve iki yüzlülüğü bir kenara bırakarak Abhazya’yı tanıması gerektiği belirtildi. Argun, başta ABD ve AB olmak üzere Batı dünyasının desteğiyle Kosova’nın 17 Şubat’ta BM kararı olmaksızın tek taraflı bağımsızlık ilan etmesinin uluslararası sistemin geleneksel yapısında köklü bir değişiklik anlamına geldiğini belirterek, “Tüm dünyanın gözü, daha önce bağımsızlığını ilan eden, demokratik, çoğulcu ve modern bir devlet olma yolunda önemli adımlar atan Abhazya’dadır artık. Kosova’nın bağımsızlık sürecinin, kendine has, başka yapılara örnek teşkil etmeyecek bir süreç olduğunu iddia etmek ve bu çerçevede politikalar yürütmek, geleneksel çifte standartlara uyarlı, fikri istikrarsızlık ve iki yüzlülükten başka bir anlama gelmemektedir. Tarihsel gerçekler, siyasal ve ekonomik süreçler, Abhazya için gayet açık olarak ortadadır. Gerek Abhazya’da, gerekse diasporada, yaşamlarını sürdüren Abhazlar için, tarihi günler yaşanmaya devam etmektedir. Bunun sonucunun, uluslararası düzeyde tanınması gereken, tam bağımsız Abhazya Devleti olduğuna ve olacağına kimsenin kuşkusu olmamalıdır” dedi. Abhazya’nın bağımsızlık sürecine de geniş yer veren açıklamada şöyle denildi:
“Abhaz ulusu, kökleri çok eskilere dayanan, bağımsız bir yaşam geleneğine sahiptir. Bugünkü Abhazya Devleti’nin kökleri, 8.yy’da var olan Abhazya devletinin tecrübe ve geleneğine dayanmaktadır. Abhazya Devleti, var oluşundan bu yana, Kafkasya’nın siyasi ve ekonomik hayatında önemli rol oynamıştır. O tarihten günümüze, Abhazya’nın ve Abhazların yürüttükleri zorlu mücadeleler, hem Kafkasya’nın hem de bugünkü bağımsız Abhazya’nın tarihidir. Verilen mücadelelerin, bir ulusun var olma mücadelesi olduğu ve halkımızın zaman zaman tarih sahnesinden silinen birçok milletler gibi, yok olma tehlikesiyle karşı kaldığı, hiçbir zaman unutulmamalıdır. Bu mücadelenin aynı zamanda, bugünkü Abhaz halkının kimliğinin, örf ve adetlerinin şekillenmesindeki önemi ve yeri de, göz ardı edilmemelidir. Toplumun, sahip olduğu hoşgörü, demokratik çoğulcu anlayış ve en geniş kapsamıyla tüm insani değerlere atfettiği önem, barış isteği ve tüm bunları çevreleyen, kendine, insana saygı ve güvenin; Abhazların ve Abhazya’nın geleceğinin de sigortasıdır. Bu değerlerle yoğrulan Abhazların, Ortadoğu’dan Avrupa’ya, Akdeniz havzasından Kafkasya’ya kadar uzanan alanda, yüklendikleri ve oynadıkları tarihi rol ve etkileri aşikârdır.
Abhazların ve Abhazya’nın bu tarihsel, kültürel ve siyasal birikime rağmen bugün karşı karşıya kaldıkları siyasal durum; haksızlıkların en büyüğü olarak ortada durmaktadır. Abhazya’nın en doğal hakkı olan siyasal bağımsızlığa, kendi var oluşlarıyla ilgili, kendilerinin karar verme hakkına, uluslararası toplum tarafından gereken duyarlılığın gösterilmemesi; Abhazya’da ve dünyanın her yerinde yaşayan tüm Abhazları derinden yaralamaktadır. Uluslararası düzenin devamı ve güvenliği adına, iki kutuplu dünyada yaşanan çağdışı, haksız paylaşım ve uygulamaların, insanlık dışı güç kullanımı yöntemleriyle, toplumları tahrip ederek, onlara hükmetme anlayışının devam ettirilmek istenmesine akıl erdirilememektedir. Bu politikaların devamı adına, Gürcü yetkililerin oynamaya çalıştıkları kanlı oyunun, bugün hala Batı dünyasınca desteklenmesi ise, en büyük talihsizlik ve hayal kırıklığıdır. Abhazya’nın ve Abhazların haklarına ve söylemlerine kulakların tıkanması, yapılanlara göz yumulup, duymazdan gelinmesi de, en basit kavrayışla insanın var olma ve yaşama hakkıyla alay eder bir tutumdur.
Abhazya, bugünkü dünyamızda bir gerçekliktir, vardır ve yaşayacaktır. Tarih bunun şahididir. 19. Yüzyılda Abhazya’yı ele geçirmek adına Rus İmparatorluğunun yürüttüğü, emperyal politikaların sonucu, Abhazların büyük bir çoğunluğunun, ölüm veya sürgünle karşı karşıya kalmaları süreci yaşanmıştır. Bunun siyasal sonucu ise, Abhazya devletinin ortadan kaldırılması olmuştur. Fakat bu durum, hiçbir zaman Abhazların ulusal bilinçlerini, dil ve kültürleri ile tarihlerini unutmalarına yol açmamıştır. İmparatorluğun çöküşü sonrası ortaya çıkan yeni yapı, Abhazya’yı, Abhazya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti olarak, 1921’de yeniden tarih sahnesine taşıdı. Bu sürecin sonu da, öncekiler gibi baskıcı ve kanlıdır. Bu baskı altındaki yaşamda, Stalin’in emriyle siyasal statüsü düşürülerek, zorla Gürcistan SSCB idari yapısı içinde Özerk bir Cumhuriyete indirgenmiştir. Bu yeni siyasal yapıdaki Abhazya’da, Gürcistan’ın Komünist/milliyetçi yöneticilerinin rolü ve yaptıkları, hiçbir zaman Abhazların hafızalarından silinemez. Bu süreçte Abhaz toplumunun lider/öncü isimleri ve yetişmiş tüm aydınları da ortadan kaldırılmıştır. Abhaz okulları kapatılıp, ülkenin demografik yapısıyla acımasızca ve planlı bir biçimde oynanmıştır. Abhazlar bu yapılanlara hiçbir zaman boyun eğmeyip, mücadelelerini canları pahasına sürdürmüşlerdir. Sovyetler Birliğinin dağılması sürecinde, eski Sovyet Cumhuriyetlerinin tamamı teker teker bağımsızlıklarını ilan etti. Batı dünyası da, bunu Sistemin bütünleşmesi açısından alkışlarla karşıladı. 1990’ların başında Özerk Abhazya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Yüksek Konseyi, bu yeni dönemde Abhazya Devleti’nin korunması hedefine uyarlı olarak,
25 Ağustos 1990 tarihinde “Abhazya Devlet Egemenliği Bildirisi’ni, Abhazya’nın devlet yapısının korunmasının yasal garantisi” olarak kabul etmişti. Gürcistan SSC Yüksek Konseyi tarafından 1991 yılında alınan bir kararla, 1921 Gürcü Anayasasına dönüş ve yapılanmalarını ona uyarlı kılma yolunda adım attı. Atılan bu adımla, “Abhazya’nın Gürcistan bünyesine dâhil edilmesi ve arzu ettikleri üniter devlet yapılanması’nin içinde bulunması” dayanağını da ortadan kaldırarak, Abhazya’nın bağımsızlığının yolunu açmış oldu. Bunun sonucunda da, 23 Temmuz 1992’de de Abhazya Yüksek Konseyi, 1925 yılındaki Anayasasını esas alarak, Abhazya’nın uluslararası haklara sahip, egemen bir devlet olduğunu ilan etti.
Ancak, işledikleri hatanın farkına varan ve AGİT nezdinde girişimlerde bulunan, oradan haksız ve hukuksuz bir toprak bütünlüğü ve üniter devlet beratını alan Gürcistan, zorla, çağdışı üniter bir devlet yaratma hayalini gerçekleştirme savaşına soyundu. Dayanaksız bir gerekçeyle, Abhazya‘ya saldıran ve üniter Devlet özlemini gerçekleştirmek isteyen Gürcistan’ın bu saldırısı; 14 Ağustos 1992-30 Eylül 1993 tarihleri arasında yaşanan ve dünyanın seyrettiği, Abhazya’yı baştan sona tahrip eden bu savaş, aynı zamanda Abhazya’nın Bağımsızlık Savaşı oldu. Bedeli çok ağır olan bu savaş, sürecin Abhazya açısından geri dönülmezliğini de perçinlemiştir. 26 Ekim 1994’te Abhazya Cumhuriyeti Parlamentosu, halkın kendi kaderini tayin etme hakkına dayanarak, Abhazya’nın bağımsız demokratik, bir hukuk devleti olduğunun ilan edildiği, yeni Abhazya Anayasasını kabul etti. 3 Ekim 1999 tarihinde, Abhazya’da ülke çapında halkın % 97,7’sinin bağımsızlıktan yana oy kullandığı, bir referandum gerçekleştirildi. 12 Ekim 1999’da da “Abhazya Cumhuriyeti’nin bağımsızlık belgesi” kabul edildi. Bu karar ya da belge BM tüzüğüne, ekonomik, sosyal ve kültürel haklar ile ilgili uluslararası anlaşmalara, Viyana bildirisine ve diğer uluslararası hukuk sözleşmelerine uygundur. Bu kararı, küreselleşen ve insan haklarını ciddiye alan, tüm dünyanın kabul etmesi, saygı göstermesi gerekmekte ve beklenmektedir. Diasporanın da temel isteği budur.
Bugün Abhazya, BM tarafından kabul edilen, bağımsız, egemen bir devletin sahip olması gereken bütün organlara sahiptir ve bütün vasıfları taşımaktadır. Abhazya Cumhuriyeti’nde demokratik kurumlar yerleşmiştir. Gelişmiş sivil toplum kuruluşları, bağımsız ve özgür bir basın, meşru muhalefet ve etkili bir hukuk sistemi bulunmaktadır. Savaş sonrası yaklaşık onbeş yıllık dönem, bağımsızlığı henüz tanınmamış Abhazya Cumhuriyeti Devleti’nin yaşama kabiliyetini teyit etmiştir. Artık istenen ve beklenen, tüm dünyanın BM. teşkilatı yasasına uygun olarak, Abhazya’nın egemenlik ve bağımsızlığını kabul etmesidir. Abhazya da bu hakkı talep etmektedir. Diyaspora bu kararın arkasındadır ve elinden geldiğince sonuna kadar Abhazya’nın bağımsızlık mücadelesini destekleyecektir. Abhazların ve Abhazya’nın tüm dünyadan beklentisi, Abhazya gerçeğini görmeleri, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olarak, Abhazya’ya saygı göstermeleridir. Abhazya bağımsızdır ve Abhazya Halkı, uluslararası toplumun tam ve eşit bir üyesi olarak tanınmayı hak etmekte ve beklemektedir.” (Ajans Kafkas)