“Uçak olayı, ilişkilerin 1 Mart’ı”

Türkiye, Suriye sınırında hava sahasını ihlâl eden bir Rus savaş uçağını düşürdü. İki ülke ilişkileri, tarihinde görülmedik bir aşamada. Peki, bundan sonra ne olabilir? Uzun yıllar Rusya’da yaşamış, Rusya uzmanı Doç.Dr. Fatih Özbay’a göre Türkiye Rusya ile ABD ile 1 Mart tezkeresinden sonra yaşadığına benzer bir süreç yaşayacak.

“Rusya akılla anılmaz, arşınla ölçülmez.” İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Fatih Özbay Rusya’yı, Rus şair Tyutçev’den alıntıladığı bu cümlelerle anlatıyor. Özbay’a göre, Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesi sürpriz değil çünkü Rusya uzun süredir Türkiye’nin hassas noktalarına basıyordu. Özbay ile Rusya’nın muhtemel tepkilerini ve Türkiye – Rusya ilişkilerinin bilinmeyenlerini konuştuk.

Rusya’nın uçağının düşürülmesine tepkisi ne olacak?

Putin’in açıklamaları çok önemli. Türkiye-Rusya ilişkilerini eskisi gibi devam eder diye beklemek saflık olur. 1992 sonrası başlayan ve 2002’de AK Parti’nin iktidara gelmesiyle ilerleyen ilişkiler bu kez hızla gerileyecek. Soğuk Savaş döneminde bile hiç bir NATO üyesi ülke bir Rus savaş uçağını düşürmeye cesaret edememişti. Rusya bunu hiç unutmayacak, emin olabilirsiniz. Savaş mı çıkacak? Hayır. Bunu beklemiyorum ama Moskova bunun cevabını çok farklı alanlarda mutlaka verecek. İki ülke ilişkilerinde böyle bir aşamaya gelinmemesi çok iyi olurdu ama oldu. Bundan sonra tansiyonu daha da yükseltecek adımlardan kaçınmak gerekir. Her şeye rağmen Türkiye – Rusya arasında ilginç bir ilişki grafiği var. Bu ilişkiler de 500 küsur yıllık ilişkilerde son 15 -20 yıla denk geliyor. Bunu bir çırpıda atmak demek, iki ülkenin de kaybetmesi demek. Türkiye 2003’te 1 Mart tezkeresini reddederek ABD’ye tepki göstermişti. Türk-Rus ilişkilerinde de benzer bir süreç yaşanacak.

“Rusya bizi hassas noktalarımızdan vuruyor”

Peki Rusya ne yapabilir?

İlk akla gelen, gazı kesmesi. Ama Rusya gazı kesmez. Soğuk Savaş döneminde, Ukrayna, Gürcistan savaşlarında bile kesmedi. Ama ne oldu? Bir yerde bir arıza çıktı, patlama oldu, gaz bir süre kesildi. Bunlar olabilir. Çok dikkat edilmiyor ama Rusya zaten Türkiye’yi rahatsız edecek şeyler yapıyor. Son 1 ayda tonlarca sebze meyve Türkiye’ye geri döndü. Bunlar normal değil. Rusya aslında hassas noktalarımızdan bizi vuruyor. Bunlar gibi bizim gibi hassas ülkelere etki edebilir. Turizm önemli. Lavrov çıkıp “Türkiye Rus vatandaşları için güvenli değil, gitmeyin” dedi. Rusya turist gidişlerini durdursa bu etkili olur. Geçen sene 4 milyon 300 bin Rus turist vardı. Ayrıca Rusya’nın Türkiye’nin içerisinde kullanabileceği çok farklı dinamikler var.

Nedir bu dinamikler?

Türkiye’de büyük bir Kafkas diasporası var. Rusya’nın bu grupta istihbarat anlamında bağlantıda olduğu, kullandığı bir takım unsurlar var. Bunlar devreye sokulabilir. Veyahut Rusya’nın PKK’nın oluşumlarıyla da ilişkisi var.

“Türkiye camdan bir evde yaşıyor”

Nasıl bir ilişki?

Rusya PKK’yı hiçbir zaman terör örgütü olarak kabul etmedi. Gerekçesi de şuydu, benim topraklarımda terör eylemi yapmayan hiçbir örgütü terör örgütü saymam. 90’larda, PKK kendisine verilen yüzlerce dönümlük arazilerde kamp kurmuştu. Mesela kampta havan topu atışı yapılıyor, mermiler kamp çevresindeki yerleşim bölgelerine saçılıyor, halk bu yüzden şikâyetler yazıyordu. Kampta eğitim, sağlık hizmetleri var. Operasyonlarda yaralanan teröristler Rusya’ya getirilip tedavi ediliyor. Solniçnoe (Güneşli) Kampı Yaroslav şehrinin hemen yakınlarındaydı. Yine 90’larda, Türkiye’deki Kafkas diasporasından Çeçenler, vb. unsurların yaptığı gemi kaçırma, otel baskını gibi eylemler vardı. O dönemde Türkiye’deki Rus Büyükelçisi Çernişev şöyle demişti: “Eğer camdan bir evde yaşıyorsanız, komşunuzun penceresine taş atmayın”. Bu çok ilginç bir uyarıydı. Rusya artık eski Rusya değil, klasik savaş yöntemlerini bıraktı. İnternette çok ciddi trolleri var, çok yoğun bir Rusya propagandası yapılıyor. Kimi basın organları ve STK’ları kullanarak bazı hassas noktalarla oynayarak operasyon yapabiliyor. Psikolojik savaş yürütebilecek kabiliyeti var. Rusya Türkiye’deki dinamikleri harekete geçirebilir. Rusya’nın istihbarat unsurlarının PKK’nın, IŞİD’ın ya da herhangi başka bir terör örgütünün içinde olmayacağını kimse garanti edemez. Rusya’nın Türkiye’ye cevap verebileceği pek çok alan var. Hazırlıklı olmalıyız.

Peki, Türkiye nasıl bir Rus savaş uçağını düşürme noktasına geldi?

Durup dururken olmadı. Olayın arka planı, 2012’de Türkiye’nin Suriye’ye giden, askeri yük taşıdığı söylenen uçağı Esenboğa Havalimanı’na indirmesiyle başladı. O yük hâlâ açıklanmadı. Rusya bu olaya beklenenden yumuşak tepki gösterdi. Bir daha Türkiye hava sahasını kullanmadı. Ardından Türkiye’nin Kırım’ın ilhak edilmesi konusunda Rusya’nın beklentisinden daha yumuşak tavırları oldu. Erdoğan ve Putin arasındaki ilişkinin de bunda etkisi vardı. Son 1-1,5 yılda ise büyük bir değişim oldu. Özellikle de son aşama Ağustos’ta başlayan Rusya’nın Suriye’ye müdahalesiydi. Bu müdahale oradaki tüm dengeleri değiştirdi. Rusya’nın bombalamaları, gövde gösterisi yaparcasına Hazar’dan, Akdeniz’den füzeler göndermesi, hava sahamızı inatla ihlal etmesi gibi olaylar art arda geldi. Aslında Türkiye bunun cevabını bir defa verdi. Türk helikopterleri Ermenistan hava sahasını 5 dk. ihlal etti. Ermenistan hava sahası, Rus hava sahası demek çünkü Ermeni sınırlarını Rus askerleri koruyor. Türkiye angajman kurallarını ilk andan itibaren uygulasaydı, o zaman da uçak düşürülebilirdi. Anlaşılan Rusya mesajlar verirken, Türkiye’den gelen mesajları hafife aldı. Son nokta ise Türkmenlerin bombalanması oldu. Bu olayın Türkiye kamuoyunda oluşturduğu tepki, Türkiye’nin Rus elçiyi çağırıp konuşması ve tepkisine rağmen, Rusya harekâtına devam etti. Yani bir Rus uçağının düşürülebilme ihtimali büyük oranda artmıştı.

dusen-ucak-main

“Böyle bir şey bekliyordum”

O zaman size sürpriz olmadı bu olay…

Evet, bekliyordum. Özellikle de Putin’in son hamlesinden sonra.

Neydi o hamle?

Putin 23 Kasım’da Tahran’da, Rusya’nın elinde bulunan en eski el yazması Kur’an-ı Kerim’i Hamaney’e hediye etti. Bu sembolik jestle Rusya “Ben IŞİD vb. örgütlerin temsil ettiği İslam’ı değil, İran’ın temsil ettiği İslam’ı muhatap alıyorum” demiş oldu. Rusya – Türkiye –İran arasında bir savaş yürütülüyor. Bu, artık bir vekalet (proxy) savaşı da değil, gerçek bir savaş. İran sahada ve İran – Irak Savaşı’ndan sonra en fazla ve üst düzey asker kaybını Suriye’de yaşıyor. 4- 5 bin Rus askeri de Suriye’de.

Uçağın düşürülmesinin bu tabloya etkisi nasıl olur?

Artık Türk – Rus çatışması aşamasına geldi. Ama Türkiye’nin angajman kurallarını ihlal eden Rus uçağını düşürmesi zamanlama ve tepki anlamında doğru bir tepki.

Ne anlamda doğru bir tepki? 

Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov 25 Kasım’da Türkiye’ye gelecekti. Görünür sebep, 15 Aralık’ta Türkiye – Rusya Üst Düzey İşbirliği Konseyi’nin 6. Toplantısının hazırlıkları olacaktı. Oysa bence Lavrov bir takım dosyalarla gelecekti. Hatırlarsanız Putin G20 Zirvesi’nde Antalya’da, “G20 ülkeleri arasında IŞİD’i destekleyenler var. Ayrıca uydu ve İHA fotoğraflarıyla IŞİD’den kaçak petrol alıp dolaylı yoldan finans desteği sağlayan ülkeleri tespit ettik” dedi. Lavrov da muhtemelen bu sözlerin devamını getirecekti.

Putin kimi ima etti?

Başta Türkiye, Ürdün… Suudi Arabistan da eklenebilir. Zaten Rus basınında, devlet televizyonunda, akademik çevrelerinde Türkiye’nin IŞİD’den petrol aldığını, birtakım vakıf ve fonlar aracılığıyla dolaylı yoldan IŞİD’e finans desteği sağlandığını, IŞİD sempatizanlarının gidiş yollarını kolaylaştırdığını yazıyor. Bunlar Kremlin’in onayı ya da istihbarat desteği olmadan asla bu şekilde söylenemeyecek şeyler. Yani Lavrov da bu konuları elindeki dosyalarla masaya koyacaktı. Ayrıca bütün Rus basını Türkmenlerin olduğu bölgede, IŞİD benzeri Selefi grupların bulunduğunu ve bunlara Çeçenistan’dan, Orta Asya’dan değişik yerlerden silahlı grupların katıldığını ve Rusya’nın Türkmenleri, sivilleri değil, onları bombaladığını yazıyor. Muhtemelen bu konu, IŞİD ve Suriye’de 18 ay sonra yapılacak seçimde Esad’ın aday olması konuşulacaktı. Lavrov psikolojik anlamda da üstün olarak gelecekti. Türkiye sıkışmış bir durumda gibiydi. Fakat uçağın düşürülmesiyle tablo değişti. Türkiye de masaya kararlı ve net bir pozisyonda oturacağını gösterdi ama büyük risk alarak.

“İlişkiler abartılı ve aşırı romantik bir havaya sokulmuştu”

Siz Rusya’nın bilinçli bir şekilde gerginliği artırdığını söylüyorsunuz. Rusya Türkiye’yi hafife mi aldı?

Bunun arkasında aslında bizim Rusya ile geliştirdiğimiz normal olmayan ilişkiler var.

Rusya’nın sembolü ayı. Rus mitolojisinde de ormanların kralı ayıdır. Bir kutsallık atfedilir ayıya. Ayı yılın yarısında kış uykusuna yatar, diğer yarısında aktiftir. Rusya 1990’larda kış uykusundaydı. Putin’in gelmesiyle birlikte Rus ayısı kış uykusundan uyandı. Rusya zayıfladığı dönemlerde, Türkiye ve Osmanlı ile iyi ilişkilere girmiştir ama güçlenince Türkiye’nin ve Osmanlı’nın rağmına ilerlemeler yaparken gözünü kırpmamıştır. Aslında 90’lardan itibaren geliştirdiğimiz enerji, ticaret ilişkilerinde, Şangay İşbirliği Örgütü ile işbirliği söylemlerinde ilişkileri abartılı ve aşırı romantik bir havaya sokmuştuk. Rusya güçlendiğinde, çıkarları söz konusu olduğunda kimsenin gözünün yaşına bakmaz. Rusya bir gerginlikte en fazla kaybın Türkiye’den olacağını bildiği için böyle davrandı.

Türkiye-Rusya ilişkileri ilginç. Bir yandan 31 milyar doları aşkın bir ticaret var. Erdoğan ve Putin samimi ama ortada dev bir Suriye sorunsalı var. Bu ilişkide görünmeyen başka neler var?

Kıbrıs meselesi var mesela. Rusya Türkiye’nin Kıbrıs politikasını hiçbir zaman desteklemedi. Ermenistan ve soykırım meselesi var. Rusya Türkiye’deki Kafkas diasporasının faaliyetlerinden oldukça rahatsız ve Türkiye’deki Kafkas diasporasının oluşumlarında, örgütlerinde, sivil toplum kuruluşlarında kesinlikle Rus unsurları var.

“Uçağın düşmesi ayaklarımızı yere indirdi”

Peki Rusya Türkiye’yi nasıl görüyor?

Biz Rusya’yı küresel amaçlarımızda kullanmak istiyoruz ve Türkiye Rusya’yı Batı ile ilişkisinde bir denge unsuru olarak tarih boyunca kullandı. ABD ve AB ilişkiler gerilince hemen Rusya ile yakınlaştık. Ama Rusya küresel bir güç ve Türkiye’ye bölgesel pencereden akıyor. Ve hiçbir zaman tarihsel hafızasını unutmuyor. Türk akademik çevrelerinde ve basında Rusya ile ilişkileri olduğundan daha iyi gösterme çabası vardı. Bu olay ayaklarımızı yere indirdi Türk-Rus ilişkilerinde. Gerçekçi bir zeminde konuşmamız gerekecek artık. Rekabet ve işbirliği olan ilişkide hep sadece işbirliği tarafını konuştuk. Sonuçlarını yaşıyoruz. Türkiye, Rusya için Ortadoğu’da bölgesel bir güç. Boğazlar ve ekonomi açısından da ilişkilerin koparılmaması gereken bir ülke. Ama gerektiği yerde de Türkiye’nin önüne set koyar, şimdi Suriye’de yaptığı gibi. Bence Türkiye’nin düştüğü hata şuydu: Ne kadar çok ticaret yaparsak, Rusya’yla o kadar yakın oluruz diye düşünüldü. O formül Rusya ile işlemez. Rusya gibi ülkelerin stratejik planları, jeopolitik çerçevede değişmez planlardır.

AK Parti hükümetlerinin Rusya politikasını nasıl buluyorsunuz?

Soğuk Savaş sonrası diğer hükümetlere baktığımızda, en fazla ilerleme sağlanan dönem AK Parti dönemiydi. Erdoğan’ın Rusya’ya bakışı, Putin’le ilişkileri çok önemli bir faktör. Türkiye’nin özellikle 1990’lardan sonra Avrupa Birliği ile yaşadığı hayal kırıklıkları ve ABD ile yaşadığı sorunların etkisiyle bir yakınlaşma oldu. Vizeler kalktı. Ama Türkiye-Rusya ilişkilerinin, AB ile ilişkilere alternatif olarak düşünülmesi ve Türkiye’nin, NATO ve Avrupa-Atlantik bloğu ile ilişki kurarken, bir yandan da ‘bunu Rusya ile de yaparım’ düşüncesi bir hata oldu. Rusya ile böyle bir ilişki kuramazsınız. Özellikle Şangay İşbirliği Örgütü’ne yönelik “girebiliriz” açıklamaları ciddiye alınmadı. İlişkilerimizi kurarken abartmayı seviyoruz. Bu anlamda bir denge sorunu yaşandı bence. Türkiye’nin gücü, Batı ile birlikte hareket ederek Doğu’da güçlü olmasıydı.

Rusya’nın bundan sonra Suriye sahasında Türkiye’ye yönelik adımı ne olabilir?

Bundan sonra herhalde hava sahası ihlallerini yaparken birkaç kere daha düşünür. Rusya bir uçak düştü diye Suriye ile ilgili planlarını değiştirecek değil. Çünkü orada çok daha büyük çıkarlar var. Türkiye bunun bir parçası sadece. Ama ilişkilerin o seviyeye gelmesi iki taraf için de kötü. Türkiye’nin de kendi içinde isterse kullanabileceği ya da etkili olabileceği bir takım enstrümanlar olduğunu da biliyor. Türkiye’de milyonlarca Kafkas göçmen var. Rusya’daki Türki halklardan (Tataristan falan gibi, ta Sibirya’ya kadar) Rusya’nın hep şikayet ettiği bir Pan-Türkizm tehlikesi var. Hep böyle bir hayalet dolaşıyor Rusya’da. Türkiye’nin bunu kullanırsa, isterse etkili olabileceğini düşünüyor. İlginçtir, mesela Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA) konusunda Rusya’da onlarca yüksek lisans ve doktora tezi yapıldı, hepsinde de Türkiye’nin beşinci kolu diye bahsediliyor. Tataristan’da veya başka yerlerde faaliyet yapmasına izin vermiyor, engelliyor. Rusya, mutlaka etkili tepkiler verecek ama bunları da düşünerek krizi büyütmeyecektir bence.

Rusya’nın Suriye politikasında göz ardı edilen nokta: enerji

Rusya neredeyse iki aydır Suriye’de operasyonlarını sürdürüyor. Neden bir anda Türkiye’nin hassas olduğu Türkmen bölgesiyle gündeme geldi?

Rusya’nın Suriye politikasının açıklaması Esad’ı kurtarmak ya da Suriye’nin bütünlüğü korumaya çalışmak ve artık terörizmle mücadele. Oysa göz ardı edilen iki nokta var: Enerji ve Kürdistan meselesi. Suriye’de petrol ya da doğalgaz yok ama Suriye’nin açıklarında, Doğu Akdeniz’de çok zengin doğalgaz yatakları var. Rusya 2-3 yıl önce Suriye’den o kaynakları işletme hakkını aldı. İkincisi de, şu anda Irak petrolleri ve bununla bağlantılı olarak Kürt petrolleri meselesi var. Irak’ta çıkan petrol, Kerkük – Yumurtalık boru hattıyla Türkiye’ye doğru gidiyor. Oradan akıyor.

Kürdistan meselesinden kastınız nedir? Rusya Suriye’de bir Kürt bölgenin kurulmasını mı istiyor?

Türkmenlerin yoğun olduğu bu bölge, Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’nin güneyinde bir şerit şeklinde uzanan bölgenin bir uzantısı. Orada petrol yok, Türkmendağı ya da Kızıldağ var. Orada öncelikli olarak enerji yönünün değiştirilmesi planı var bence. Ortaya federal, parçalanmış ya da farklı bir şekilde nasıl bir Suriye çıkarsa çıksın, enerjinin yönü, İran ve Irak petrolleri, doğalgazı dahil olmak üzere bu söz konusu Akdeniz’e uzatılacak. Türkmen bölgesi de denize çıkış anlamında tam bunun ortasında, Akdeniz’e uzanan koridorun önünde engel. Rusya’nın iddia ettiği üzere oradaki Selefi silahlı gruplar bombalanıyor bahanesiyle aslında orada bir temizlik yapılıyor.

Suriye’de durum 2011’den beri böyle. Rusya neden Ağustos’ta devreye girdi? Artık durumun geri dönülmeyecek şekilde değiştiğini mi gördü?

Evet. Ukrayna’nın, Kırım’ın unutturulmasının hedefinin yanı sıra Rusya şunu gördü: Suriye artık hiçbir zaman eski Suriye olmayacak. İran’ın elit ordusu Kudüs ordularının komutanı, İran’ın derin isimlerinden Kasım Süleymani Ağustos’ta gizlice bir kaç defa Moskova’ya gitti. Bundan sonra Rusya’nın Suriye’ye askeri yığınağı arttı. Sahayı çok iyi bilen İran’ın içeriden verdiği bilgiyle bu aşamaya geldi.

“Rusya Doğu Akdeniz’deki doğalgazı kontrol etmek istiyor”

Rusya Suriye’de ne istiyor?

Rusya Suriye’deki durumun kontrolden çıktığını ve parçalanmaya doğru gittiğini gördü. Rusya kendi Suriyesini kurtarmaya çalışıyor. “Butik Suriye” kavramının ardında da bu var. Denize çıkışı olan, Lazkiye ve Tartus, zaten Rusya ile ilişkileri çok iyi olan bir Suriye ortaya çıksın. Kuzeyde de zaten Rusya ile ilişkileri iyi olan bir Kürt yapısı var. O zaman Rusya aslında bir şey kaybetmiş olmuyor. Artık Rusya olabildiğince Suriye’yi bütünlük içinde tutmaya çalışacak ama tutamazsa da kendi istediği bölgeyi kurtarmış oluyor. Rus uçaklarının bombaladığı yerlerin çoğu, IŞİD mevzileri değil, Özgür Suriye Ordusu ya da ılımlı muhaliflerin olduğu bölgeler. Çünkü rejimin hayat imkanı bulabileceği yerleri temizliyor aslında. Rusya Doğu Akdeniz’deki trilyonlarca metreküplük doğalgazın kendi kontrolünde olmasını istiyor.

Rusya’da ekonomik durum nasıl? Rusya bu gerginliklerden negatif etkilenmez mi?

Ukrayna ve Kırım’dan dolayı yapılan Batı’nın ambargoları ve karşılığında Rusya’nın gıda ürünlerine ambargosu koymasından dolayı fiyatlar fırladı. Rublenin değeri düştü. İnsanlarda alım gücü azaldı. Ciddi bir ekonomik sıkıntı var. Petrol fiyatlarının da düşmesiyle 600 milyar dolar birikim 300 – 350 milyar dolara düştü. Şiddetli bir devalüasyon yaşandı. Buradan hareketle “Rusya batacak, Putin’e karşı ayaklanmalar başlayacak” yorumları yapmak da yanlış. Ben 98 krizinde, sonrasındaki iki Çeçen savaşında da Rusya’daydım. İnsanların psikolojilerini, neler yaşadıklarını gördüm. Rus halkını iyi tahlil etmek lazım. Rus halkı 3 şey istiyor.

Nedir bunlar?

1 – Güçlü bir lider 2 – Karnını doyuracak kadar geçim 3 – En önemlisi, kendisine bir gurur, bir şan, şeref, “Biz dünya gücüyüz, büyük ülkeyiz, süper gücüz” hissinin yaşatılmasını istiyor. Putin Rus halkının istediği o üç şeyi de karşılıyor. Suriye müdahalesi, Rusya’nın 1992’den sonra yurtdışına yaptığı ilk müdahale. Ortadoğu’ya girmesi bir tarafa “Ben dünya gücüyüm” dedi. Rusya Suriye’ye girerek kendince çok zamanında ve yine kendince çok doğru bir hamle yaptı.

“Rus baharı olmayacak”

Petrol fiyatlarının düşürülmesi Rusya’yı zayıflattı mı?

Cidden Rusya’yı çok etkiledi. Ama dünya ekonomisinin de Rusya’yı çok uzun süre tecritte bırakacak gücü yok. Bu kadar yaptırıma, ambargoya rağmen hâlâ ihracat fazlası veriyor. Petrolü, doğal gazı, diğer kaynakları var. Evet, Rusya’ya vurdular ama öldürmüyorlar dikkat ederseniz, çünkü Rusya’nın çökmesi demek, bütün uluslararası ekonominin bundan etkilenmesi demek. Mesela G20’ye hiç Ukrayna, Kırım meselesi konuşulmadı. Onu kabul ettirdi. Rusya ciddi ekonomik sıkıntı içinde olacak, bir takım yerlerde Putin aleyhtarı gösteriler ya da muhalefetin gösterileri olacak, ama hiç kimse bir Rus Baharı beklemesin. Rus Baharı olmayacak. Rusya’da uzun kışlar olur.

Kaynak: Al Jazeera – Semin Gümüşel Güner


Yorumlar
  1. Burtinsaw

    Türkiye’de büyük bir Kafkas diasporası var. Rusya’nın bu grupta istihbarat anlamında bağlantıda olduğu, kullandığı bir takım unsurlar var. Bunlar devreye sokulabilir. Bu şahıs açıkça ithamda bulunuyor rus ajanları var diye sizde bunu yayınlıyorsunuz yazık…… Ve bu adam bu iddiayı ispat edecek delile sahipmidir