Şaman Kajetta’nın hikayesi
Şaman Kajetta “Medyumlar Araştırıyor” programında, Novorossisk’teki karmaşık olayı detaylıca incelerken “Çerkeslerin lanetini” anlattı.
Kajetta’ya zor bir görev düştü: Novorossisk’teki terkedilmiş kuledeki 7 Rüzgar restoranında sürekli meydana gelen felaketlerin esrarını çözmek. Şehir sakinleri restorana yakın yolda araçların sık sık çarpıştıklarını anlatıyorlar, restoranın kendisi de çoktandır intihara meyilli insanlar tarafından seçiliyor. Şehrin tarihine bakılırsa, restoran 1970’li yıllarda Sovyet görevlilerinin favori “kültürel aktivite” mekanıydı. Anlatılanlara göre bir düğünde damat adayı evlenmekten vazgeçip gelini vurmuştu. O günden beri güya, gelinin hayaleti harabe binanın yakınlarında dolaşıyor ve felaketler getiriyor.
Ancak Kajetta, konuyu daha derinden inceledi ve felaketin sebebinin aslında “kanlı düğün” olmadığını gördü. “Daha önce burada yaşamış olan eski insanların laneti” vardı.
Kazak medyum “Burada daha önce Rus olmayanlar yaşadı. Bu toprakları fethedenlerin mutlu olmaması için beddua ettiler. Onların bedduası hala etkili oluyor” dedi. Programa katılan bölge sakinleri, medyumun keşfine hemen sarıldı ve “Bunlar Çerkesler, Çerkesler daha önce burada yaşadılar” dedi. Bu arada, tarihçi gibi görünmeyen başka biri ise bir saniyede cahil kadına buraların tarihini anlattı: “Cenevizliler ve Türklerin ardından Ruslar geldi, yerli halk ise gitmek zorunda kaldı”.
İtiraf ediyorum, ilk başta etkilendim. Daha sonra ise sadece acı verdi. Çünkü bu şovda, bu yeri Novorossisk mistik turizm haritasına dahil etme girişiminden ve Çerkes meselesini bozuk para gibi harcamaktan başka bir şey görmedim. Üstelik daha önce ifade edildiği gibi bu mekan tüm şehirde biliniyor ve nikahtan sonra genç evliler bile ziyaret ediyor.
Restoran, kendisi için “gizemli ve korkunç” bir hava yaratmak için gayet iyi bir yerde bulunuyor. Novorossisk rüzgarları tarafından hırpalanmış yemyeşil doğa arasında, bir zamanlar büyük bir binanın harabeleri boş pencereleri ile duruyor. Korkunç ve çirkin gücüyle bina gerçekten etrafında bir çekim oluşturuyor.
Bu tür binalar çoktandır mistik turizm endüstrisinde kullanılıyor. İngiltere, Çek Cumhuriyeti ya da Letonya’nın dağların ve tepelerin ortasında tek başına duran meşhur kaleleri gibi. Turistler burada reddedilen gelinin hayaleti ile boynu vurulan Anne Boleyn’i karşılaşabilir, labirentlerde kaybolabilir ve daha başka çekici duygular tadabilir.
Turist silkelenmeli, mega kentlerin rutinlerinden vazgeçmeli, geldiği yerin gizemini hissetmeli. Bu yüzden lanetlerle ve kötü ruhlarla ilgili korkunç hikayeler düzenli olarak modern turizm endüstrisi tarafından işletiliyor.
Çerkeslerin tarihi, halkımın demografik ve kültürel felaketiyle bağlantılı büyük bir trajedi, bir sürgün. Yurtlarını terk etmek zorunda kalan binlerce yurttaşımızı yutan Karadeniz, bu tür kan donduran hikayeler ve ağıtlarla dolu.
Ve şu anda dünyanın dört bir yanına dağılmış olan Çerkeslerin trajedisinin hala, açıkça ve dürüstçe anlaşılmış olmak bir tarafa, sessizliğe mahkum edilmesi hoşuma gitmiyor. Karadeniz sahilindeki turistik yerlerde bile, rehberlerin bu köylerin, nehir ve dağların etimolojisini anlatırken “bilinmeyen kabileler” deyip geçmesiyle tarih susturuluyor. Gizli bir el rehberlerin bir anda yüzyılları atlayıp günümüze gelmesini sağlıyor.
Bunun yerine bize, izleyiciyi hoş tutacak mistik hikayeler sunuyorlar.
Kaynak: Kavkazki Uzel
Çeviri: Ajans Kafkas
