Geçtiğimiz Aralık ayının sonunda anavatanlarına dönmek isteyen 115 Suriyeli Çerkesin imzasını taşıyan bir mektup RF Devlet Başkanı Dmitri Medvedev ve Adıgey Parlamentosuna ulaştı. Suriye’de suların durulacağına dair ümidi kalmayan, en yalın ifadeyle hayatlarını kurtarmak ve anavatanlarında yeni bir hayat inşa etme hakkına sahip olmak istediklerini belirten bu kişileri, yine aynı makamlara benzer bir başvuruda bulunan 57 Suriyeli Çerkes daha izledi.
Dönüş talebinin Adıgey’e ulaşmasının hemen sonrasında Adıgey Parlamentosu, Adıgey halkının Suriyeli akrabalarının dönüşünü desteklediğini Medvedev’e iletmiş, toplantılar yapılmış, hatta Adıgey’de bir halk kongresi tertip edilmişti. Son olarak Adıgey’de ve Kabardey-Balkar’da komisyonlar kuruldu.
Başlarda yaşanan hareketlilik bir dönüş operasyonu için Moskova’dan karar çıktığı izlenimi uyandırsa da Rus yönetimi nezdinde bu tür bir operasyonun getirilerinin, risklerden ağır bastığını gösteren belirgin emareler henüz söz konusu değil.
Aradan geçen bir ayın sonunda Adıgey Başkanı Thakuşinov, Suriyeli Çerkeslerin geri dönüşü konusunda aceleci davranmamak gerektiğini, muhtemel bir dönüş izninin başvuru sahipleriyle sınırlı olacağını, ilk başvuruda bulanan kişilerin kimliklerin henüz doğrulanmadığını açıkladı.
Suriye’de ise olup bitenlerle ilgili güvenilir bilgiye ulaşmak son birkaç aydır daha da zor. Bununla birlikte yakın bir gelecekte hayatın normale dönmesinin ihtimal dışı olduğu görülüyor. Dolayısıyla dönüş konusu gündemdeki yerini uzunca bir süre daha koruyacak diyebiliriz.
Bugüne kadar bütün Çerkes diasporası içinde, anavatana dönüş yapanlar arasında en yüksek oranı Suriyeliler oluşturuyor. Şu an için dönmeye sıcak bakanların pasaport alma ve mal varlıklarını paraya çevirme imkanları yok. Yine de Suriye’de şartlar daha da kötüye gittiği takdirde hatırı sayılır sayıda Çerkesin her şeye rağmen Kafkasya’ya dönmek isteyeceği tahmin ediliyor.
Çerkes diasporası içinde soykırıma uğrayan ve yurtlarından sürülenlerin maddi kayıpların kısmen de olsa tazmin edilerek, anavatanlarına dönmelerinin önündeki kaldırılmasını talep etmeyen hiçbir sivil toplum örgütü ya da inisiyatif yok. Genel olarak dönüşü, Çerkeslerin kültürel varlıklarını sürdürebilmeleri adına gereklilik olarak görenlerin sayısı da oldukça fazla. Bütün bunların ötesinde bugün Suriyeli Çerkeslerin her şeyden önce güvenli bir bölgeye ihtiyaç duydukları göz önünde bulundurulduğunda, bu insanların gerekli şartlar sağlanarak anavatanlarına yerleştirilmesinin yerinde bir hamle olacağını söyleyebiliriz
Fakat iki önemli noktayı gözden kaçırmamak gerekiyor. Birincisi, Suriye’de bir trajedi yaşanıyor, fakat aynı zamanda bir mücadele veriliyor ve Çerkesler de orada yaşayan bütün diğer halklar kadar bunun bir parçası. Özellikle beylik laflardan hoşlananların tekrarlaya geldikleri tabir, Suriyeli Çerkeslerin öteden beri Esed rejiminin destekçisi olduğunu söylerdi. Askeriye, polis ve muhaberat içinde belirli bir varlığı olduğunu bildiğimiz Suriyeli Çerkesler için daha makul sıfat kullanmak istersek “rejimle barışık” diyebilirdik. Ancak bu da bize Çerkeslerden iktidarın bir uzvu imiş gibi bahsetme rahatlığı vermemeli. Muhaberat Suriye’sinde rejimle “barışık” olmayana rastlamak pek o kadar kolay değildi, savaş şartlarında işler zaten değişir. Maalesef daha çok kan aktıkça, ‘destekçiden’, ‘rejimle barışığa’ tahvil edilen pozisyon, biraz daha sonra ‘tarafsız’ olarak nitelenmeye başlar, sonra bir de bakmışız ki Çerkesler muhalif olmuş.
Çerkesleri muhalefet saflarına katmaya niyetim yok, böyle bir şey, yani etnik temelli olmayan bir savaşta herhangi bir etnik-kültürel grubu bir tarafa dahil etmek zaten mümkün değil. Suriyeli Çerkeslere uzaktan biçilen rol ise şu: Birileri ezecek, birileri ezilecek, Çerkesler de tarafsız olacak. Ama onlar orada yaşıyorlar ve nerede duracaklarına kendileri karar verecek. Peki ya Araplar, Kürtler, Türkmenler ve diğerleri ateş arasında kalmaya müstahak mı? Yahut yaşadığı toprağı terk etmek istemeyenler Esed’in demir yumruğu altında ezilmeği hak ediyor mu? Geçen Pazar Rus Konsolosluğu önünde yapılan Suriyeli Çerkeslere destek eyleminde verilmek istenilen mesaj neydi? Bu dönüş şartlı destek ne anlama geliyor? Çerkes grubunun eyleminden önce konsolosluğun önünde toplanan Suriyeliler neden “Katil Rusya Suriye’den Defol!” diye slogan atıyorlardı?
Bu soruları şimdilik bir tarafa bırakalım, gelelim dikkat kesilmek gereken ikinci noktaya. Soykırıma uğrayan bütün Kafkasyalılara hakları iade etmekle yükümlü olan merci, Suriyeli Çerkesleri yurtlarına döndürecekse bile fazla acele etmeyecektir. Çünkü süreci olabildiğince sarkıtarak, 21 Mayıs Çerkes Soykırımı yıldönümü öncesinde hareketlenen diaspora gündeminin ağırlık merkezini zayıflatmak ve tam zamanında birkaç yüz kişiye Kafkasya’nın kapılarını açmak, dünyaya verilecek mesajı daha ‘anlamlı’ kılacaktır. Artık Soçi Olimpiyatlarının huzur içinde yapılacağından da emin olabilirsiniz.
Ayrıca bu süreçte, tam da ‘Rusya vatandaşı’ olmaması gerektiği için yerlerinden sürülmüş insanların torunlarından –ilgili kanun gereği- ‘yurt dışında yaşayan Rusya vatandaşları’ olarak bahsedilirken, eve dönmek için izin istemek gerektiğinin üzerine basılmalı, ‘radikal’ olmayan uzlaşmacı diaspora kurumlarına başarıdan paye verilmeli ve dönüşün standartları belirlenmeli: “Her şeyinizi bırakıp, Kafkasya’da hiçbir şey talep etmeden dönecekseniz kapılarımızı açarız”. Sonra bu standardı al bütün diaspora Çerkeslerinin önüne koy.
Yusuf Altunok