Moskovalılar 9 Eylül’de görülmemiş bir sahneye uyanmıştı; Onbinlerce mümin Büyük Cami’ye uzanan yollara taşmıştı. Bayram namazıydı. O gün bugündür ‘Müslümanların hali nicedir’ tartışması alıp başını gitti. Hatta yargıya varmakta pek müsrif yorumcular ‘dinler arası savaşı’ çoktan başlattı. Şimdilik abartılı ama ‘dinler savaşı’ sanki ‘kader’. Bunu görmek için kehanet fuzuli. Olup biten yarını söylüyor zaten:
Rus Ortodoks Kilisesi, Çarlıktaki şaşanın peşinde. Kiliselere kilit vuran Sovyetlerin intikamını çıkarmak için bastırıyor. Başkentte en az 600 yeni kilise kurmak istiyor. Hedef 1917 öncesindeki seviyeyi yakalamak. O vakitler Moskova ‘1600 Kilise Kenti’ diye anılırdı. Şimdi 400 kilise var. İşleyen kilise sayısı 40’ı geçmese de Patrik Kirill bu efsunlu sayıya ulaşmanın derdinde.
‘Bu kadar boş arazi yok’ diye yakınan belediye, zar zor 200 kilise için yer gösterebildi. Kirill ‘Program 200’ projesi çerçevesinde ilk 165 kiliseyi 2011’de tamamlayacak. Üstelik kurulacak ibadethanelerin toprağını da kilisenin tapusuna geçirmekte ısrarlı. Kilisenin Duma’daki müntesipleri, Sovyetlerin el koyduğu mülklerin patrikhaneye iadesi için bir tasarıyı geçenlerde genel kurula yuvarladı. İlk okumada da kabul gördü. Çarlık döneminde Ortodoks Kilisesi’nin oturduğu mülklerin hazineye ait olduğuna dair hukuki itirazlara aldıran da yok. Belli ki vekiller, Başbakan Vladimir Putin’in önünde bolca eğildiği Kirill’le papaz olmayı göze alamıyor. Müslüman ve Yahudilerin yanı sıra Katolik ve Protestan gibi diğer Hıristiyan mezheplerin kullandığı mülklerin tapusu ise kendilerine aitti.
Köpek ve ibadet
Beri tarafta 20 yıldır Müslümanlar dört camiyi beşlemek için Medine dilencisinden beter oldular. Nihayet belediye kentin güneyindeki sanayi bölgesi Tekstilçiki’de semt sakinlerinin köpeklerini gezintiye çıkardığı bir alanı tahsis etti. Kasımda temeli atılacak camiye karşı kampanya başladı; iki dinin müminleri karşı karşıya geldi, Ortodoks tepkisine köpek severlerin öfkesi eklendi. Müslümanlar geçen hafta Ortodokslar hariç farklı dinlerin çatı örgütü Tümen Dini Örgüt Kongresi’nde hayli dertliydi. Müslüman din adamı Fatih Garifullin’e göre bir değil 150-200 cami gerek. Aksi halde her bayram ya da cumada insanlar sokaklara taşacak ve Hıristiyanlar bunu tehdit algılayacak, düşmanlık körüklenecek.
İş rakama dökülünce şöyle bir tablo çıkıyor: 10.5 milyonluk Moskova’nın 2 milyonu Müslüman. 500 bin Müslüman’a bir cami düşüyor. Müslüman sayısı giderek artıyor. Yaklaşık 18 bin Hıristiyan’a ise bir kilise düşüyor.
Dini mi, ırki mi?
Patrikhane camiye karşı olmadığını ilan ederek ‘kavgadan beri’ görüntüsü veriyor. Ama kilise bu konuda yekpare değil. Birkaç yıldır İslam’a nasıl karşı konulacağı tartışılıyor. Derhal Haçlı savaşı başlatmaktan yana aculler var. Levada Center’dan Sosyolog Aleksey Levingson bu savaşı körükleyenlere dikkat çekiyor. Ve ‘İslamcı militanizmin’ hızlı organize olma yeteneğinin altını çizip haçlı trenine binenleri uyarıyor: “Yeni haçlı savaşı delilik. Bu cihadı sadece Kafkasya değil Rusya’nın her bir kentine taşır. En iyi sonuç yumuşak asimilasyon taktikleri ve İslam’ın laik ekümenik medeniyete entegrasyonuyla alınır.”
Kilisenin bir kanadı da misyonerliğe ağırlık vermekten yana. Bu da Ortodoks Kilisesi’nin Slavlara özgü olduğuna dair ‘ırki’ yaklaşımdan yavaşça uzaklaştığı anlamına geliyor. Kilise içinden Kirill’e ‘Göçmen sorunundan bahsetmeyi bırak, göçmenlere el at’ telkinleri geliyor. Yabancı düşmanlığını araştıran SOVA’nın başkanı Aleksandr Verkhovski ise buna dinler savaşı demeyi yersiz buluyor. Ona göre cami karşıtlığını besleyen Slav olmayan göçmen akışı: “İnsanlar camiye karşı oldukları söylerken aslında daha fazla Azeri, Tacik ya da Çeçen’in kente akınından hoşlanmadıklarını kast ediyorlar. Problem dini değil etnik.” Nedenleri göç, işsizlik gibi faktörler olsa da çatışmanın dili dinsel. Bu Rusya’nın üzerine gelen bir tren gibi. Bundan kaçışın olup olmayacağı da Rusya’nın siyasi yeteneklerine bağlı. Kuşkusuz Rusya, dinler arası barış konusunda birçok ülkeyle kıyaslanamayacak kadar esnekliğe sahip. Muhalefet diline dönüşmedikçe İslam’la sorunu yok. Müslüman toplumu pasifize edecek dini açılımları da seve seve finanse ediyor. Çeçenya’nın başkenti Caharkale’ye Avrupa’nın en büyük camisini yaptırmasının nedeni başka ne olabilir ki?
RADİKAL
http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazarYazisi&Date=30.09.2010&ArticleID=1021426
Fehim Taştekin