Kafkasya’da dokuz cumhuriyet var ancak özellikle diasporadaki Çerkesler açısından Abhazya kadar ihtiram göreni ve titizlik gösterileni yok. Bunun tek nedeni tanınsın ya da tanınmasın hem ‘büyük emperyalist’ Rusya, hem ‘minyatür emperyalist’ Gürcistan’dan bağımsız kalmasıydı.1992’de Gürcistan’ın saldırısına uğradığında hem diaspora hem Kuzey Kafkasya’daki halkların Abhazya için seferber olması manidardı. Bugün bu fotoğrafta solma var. Üstelik Abhazya Transdinyester, Güney Osetya, Filistin Yönetimi ve Hamas’ı saymazsak Rusya ve Nikaragua tarafından bağımsızlığı tescil edildiği halde. Bunun nedeni kuşkusuz Abhazya’nın tek gerçek ortak Rusya’yı görüyor olması.
26 Ağustos 2008’de tanınmanın ardından Rusya ile kurulan ilişkinin tarzı, diasporada olduğu kadar Abhazya’nın kendi içinde de insanları ürkütmeye başladı. Rusya Federasyonu içerisinde yer alan yedi cumhuriyetin resmi cephesi bundan rahatsız değil, hatta onlara bırakırsanız ‘federasyona katılsın’ bile diyebilirler. Ama düne kadar Abhazya’nın bağımsızlığı için titizlenen kesimler açısından kaygılanmayı gerektiren bir süreç yaşanıyor:
Abhazya’nın sınırları Rus istihbarat servisi FSB’ye emanet edildi.
Gudauta’daki fiili Rus üs anlaşmayla resmileşirken Rusya’nın Karadeniz Filosu’nun küçük gemilerine Oçamçıra’da üs kuruluyor. Ruslara 49 yıldan önce çek git denilemeyecek.
Havayolu ve demiryollarını işletmesi 10 yıllığına Ruslara veriliyor.
Rus sermayesinin Kafkasya’nın incisi sayılan bu bölgede gayrimenkul satın almasının yolunu açma çabaları sürüyor.Abhazya petrol ve doğalgaz yataklarının araştırılması ve çıkarılması işi beş yıllığına Rus enerji devi Rosneft’e verildi. Resmi söylemde "Rusya’dan başka alternatif yok" anlayışı çok belirgin hale geldi.
Peşinen şunu söylemek gerekir; Abhazların ‘Rusçu’ olduğu yönündeki kara çalma çabalarının Abhaz halkı arasında pek karşılığı yok. Eski Abhazya milletvekili ve toplum adamı Oktay Çkotua’nın bendenize ifade ettiği üzere "gerektiğinde hepsi Rusya yanlısı olabilecekleri gibi, bir anda Rusya karşıtı da olabilirler, bu ayırımı Abhazya’nın çıkarları belirler". Ama bu Abhazlar içinde bir sancı olmadığı anlamına gelmiyor.
Muhalefet: Bağımsızlık elimizden kayıyor
Yıl sonunda yapılması beklenen devlet başkanlığı seçimin de etkisiyle muhalefet, yapılan anlaşmalarla Rusya’ya teslim olunduğunu dillendirmeye başladı. Eleştiriler Devlet Başkanı Sergey Bagapş’ın Rusya Başbakanı Vladimir Putin’le 15 Mayıs’ta kritik konuların ele alındığı Soçi buluşmasının ardından sökün etti. 20 Mayıs’ta muhalif parti ve siyasi-sosyal hareketlerin yönetime yönelttiği eleştiriler, Rusya ile işbirliği kurmaktan çok süreçte parlamento ve güvenlik konseyinin dışlanması, işlerin kapalı devre yürütülmesi üzerine odaklıydı. Muhalefete göre Bagapş’ın Putin’e verdiği tavizlerin nedeni Moskova’dan gelecek 2 milyar rublelik krediydi. Abhazya Ekonomik Gelişim Partisi Başkanı Beslan Butba, Karadeniz kıyı şeridinin Rus şirketlerine verilmesi tehlikesine işaret ediyordu. Butba’ya göre bu anlaşmalar ters teper ve Rusya’nın da arzu etmeyeceği şekilde Rus karşıtlığına dönüşür. Bunun için işbirliği ortaklık temelinde olmalı. Abhazya Milli Birlik Forumu Eş Başkanı Astamur Taniya ise sınır koruma anlaşmasının içeriğinin anayasaya göre müzakeresini istiyordu. Gaziler örgütü Aruaa’nın başkanı Vadim Smır, "Stratejik kurumların diğer devletin idaresine verilmesi, dost devlet bile olsa egemenliğin kaybedilmesi anlamına geliyor" uyarısı yapıyordu. Ahatsa Başkanı Ahra Bjaniya da sürece parlamentonun mutlaka katılmasının önemini vurguluyordu. Sosyal-Demokrat Parti Başkanı Gennadi Alamia da "Bizi yok edebilecek süreçlere karşı durmanın zamanı geldi" diyordu. Alamia’nın dikkat çektiği başka kritik bir konu ise Abhazya’nın yerel nüfuz krizini aşmada tek çare olarak görülen diasporadan Abhazların dönüşünün gündemden düşürülmesiydi: "Birçoğu Rusya rahatsız olur diye dönüşten daha az bahsediyor. Diasporamız olmadan halk olarak korunmamız mümkün değil. Sınır anlaşması diasporanın üstesinden gelmesi çok zor bir engel, bizzat ben Türkiye dönüşümde buna şahit oldum. Rusya ile eşit haklardan yanayım. Böyle bir fiyata karşılık güvenliğimizin sağlanmasını istemiyorum."
Bu eleştiri, endişe ve beklentileri Rus makamlarına da mektupla yollayan muhalefetin ortak bildirisinde ise kamu mallarının Rus şirketlere verilmesiyle ilgili "Halkımıza bir kolye fiyatına tüm varlığından vazgeçebilen köle muamelesi yapılmamalı" çıkışı dikkat çekiciydi.
Buna karşın iktidar cephesindeki Birleşik Abhazya, Amtsahara ve Nartaa bağımsızlığın Bagapş’ın faaliyetleri sayesinde tanındığını belirtip "Muhalefet ülkedeki durumu geriyor" yanıtını verdi. Bu restleşmeyi muhalefetin ‘içerdeki adamı’ konumundaki Devlet Başkanı Yardımcısı Raul Hacımba’nın istifası izledi. Hacımba da, Rusya’dan başka alternatif olmadığını ama Bagapş’ın parlamentoyu baypas ederek işi götürmeye çalıştığı eleştirisini dillendirdi. Hacımba, 2004’te Rusya’yla birliktelik kartıyla seçim kaybetmiş bir siyasi. İç barışı temin için rakibi Bagapş’ın yardımcısı olarak iktidara ortak olmuş ama iktidarın işine karışmamayı tercih etmişti. O zaman Bagapş, eşinin de Gürcü olması nedeniyle Rus karşıtı olarak resmedilmiş hatta Gürcistan’la birleşeceğine dair spekülasyonların hedefi olmuştu. Görülen o ki şimdi roller değişti…
Eleştiren sadece muhalefet partileri değil. Bağımsız çizgisiyle malum Çegemskaya Pravda gazetesinin yayın yönetmeni İnal Haşıg’ın endişeleri şöyle:
"Rusların mülk satın almasına izin verilirse birkaç yılda etnik Abhaz nüfus param parça olur. Bu kendi oturduğu daireyi satın alamayan insanlarımızı etkiler. İnsanlar şunu söylemeye başladı: 15 yıldır bağımsızdık ve şimdi bu elimizden alınmaya başladı."
Diasporadan mektup
Türkiye’deki diaspora örgütlenmesi Kafkasya Forumu da son gelişmelerin yanı sıra Dışişleri Bakanı Sergey Şamba’nın "Abhazya’nın askeri kontrolünü Rusya’ya devretmeye hazırız" açıklaması ile Güvenlik Konseyi Sekreteri Stanislav Lakoba’nın "2010 yılı Rusya’nın ‘himayesinde’ oluşumuzun 200. yıldönümüdür" sözüne istinaden Bagapş’a bir mektup gönderip birçoğunun paylaştığı kaygılara tercüman oldu: "Abhazya, tüm Kafkasyalılar için bir bağımsızlık sembolüdür ve bu sembolün gölgelenmesi vicdanları ciddi biçimde yaralamaktadır. Söz konusu olan tarihimiz, toprağımız, kimliğimizdir. Bütün bunları Rusya ile olan ilişkilerin iyi seviyede tutulması adına örselemek doğru bir tutum değildir. Sizden beklediğimiz Abhazya halkı ve egemenliğinin itibarını koruyan çizginizin devamını getirmenizdir. Abhazya ne Gürcistan ne Rusya’dır, Abhazya Abhazya’dır." Not edelim; "Abhazya Abhazya’dır" Lakoba’nın 23 Nisan 1993’te Londra’da Çağımızda Kuzey Kafkasya konulu konferansta yaptığı Abhazya savunmasının başlığıydı. Bu konuşma diasporadaki Abhazya algısının şekillenmesinde epeyce etkili olmuştu.
Sınavın adresi değişti
Abhazların Kafkasya’da başlarının en azından Stalin döneminden beri Gürcistan’la belada olduğu malum. Ama asıl imtihanın verildiği adres Abhazya’nın Moskova tarafından tanındığı 26 Ağustos’tan beri değişti sanki. Tiflis ağustos hezimetinin ardından pörsümüş milliyetçi efelenmelerine karşın kısa vadede Abhaz ve Osetler için tehditkâr olabilme yeteneğini yitirdi.
Buna karşın ‘büyük oyuncu’ Rusya, Abhazya ve Güney Osetya’yı tanırken 300 yıldır felaketten başka bir şey yaşatmadığı Kafkas halklarına gösterdiği ‘bu büyüklüğün’ getirileri için de zulasında epey büyük yer ayırmış olmalı. Bu giderek’Artık ülkemiz tanındı, hedefe ulaşıldı’ diyenlerin sevincini kursağında bırakabilecek bir sürece dönüşüyor.
‘Abhazya’nın Rusya’nın kontrolünde’ olduğuna dair Gürcü söylemine karşı aksini düşünen insanların ‘bunun böyle olmadığını söylemek’ için bugüne kadar öne sürebildiği gerekçeler ellerinden teker teker kayıyor.
http://www.dunyabulteni.net/news_detail.php?id=81673
Rusya’nın yeni ‘fiili sınırları’ ve Abhazya’nın bağımsızlık sancısı – 1
Fehim Taştekin