Eski Abhazya Genelkurmay Başkanı Sultan Sosnaliyev, Abhazya’nın 30 Eylül Zafer Bayramı vesilesiyle Kabardey-Balkar’dan gönüllü olarak gidip aktif olarak yer aldığı 1992-1993 Gürcü-Abhaz savaşıyla ilgili anılarını Adıge Psale gazetesinden Duday Leonid ile paylaştı.
Ajans Kafkas’ın Türkçeye aktardığı röportajında Sosnaliyev savaşın yönünü değiştiren kritik kararları nasıl aldıklarını ve zafer getiren manevraları anlatıyor. İşte Sosnaliyev’in yaşadıkları:
Sultan, Gürcistan ordusu Abhazya’ya saldırdığında oraya ilk gidenlerden biriydin. Bunu nasıl başardın?
Savaş belirtilerini iyi biliyorum. Buna bağlı olarak savaş başlamadan önce Abhazya’ya Gürcülerin gireceğini tahmin etmiştim. Abhazya’ya gittim ve İngur nehri civarını iyice gözlemlemiş, Abhazya yöneticileri ile konuşmuştum. Çok geçmeden bir savaş olacağından burada bulunmam gerektiğinden şüphem yoktu. 14 Ağustos’ta Gürcistan ordusu Abhazya’ya saldırdı. Sonraki günlerde oraya ulaştım ve kardeşlerimize yardım etmeye başladım. Gürcüler Sohum ve Gagra’yı ele geçirmişti, üç gün içinde Abhazya’yı ele geçirmeyi düşünüyorlardı. Sohum’a girenler anında aileleri soymaya başlamışlardı. Gagra’da da aynısı söz konusuydu. 18 Ağustos’tan 23’üne kadar Gürcüler Gudauta bölgesine saldırdılar. Ama beklemedikleri kadar güçlü bir kale olduğunu gördüler. Kuzey Kafkasya’da yaşayan birçok milletten Abhazya’ya destek gelmişti. Hepsinden farklı olarak Kabardey gençleri yiğitliklerini gösterdiler.
Abhazya’nın özgür kalmasında soydaşlarımızın büyük emekleri olduğunu söyleyebilir miyiz?
Hiç şüphesiz. Savaş başladığı gibi Abhazya’ya Kabardey’den çok sayıda genç ulaştı. Onlar Gumista nehrinin yakınlarında Gürcülerin saldırılarını engellediler. Bunun verdiği imkanla bir cephe oluşturduk, gönüllüleri topladık, farklı yerleri güçlendirdik.
Bildiğim kadarıyla kısa bir süre içinde Abhazlar savaşta kullanılan günümüz silahlarına sahip oldu. Onları nereden aldınız, nasıl elde ettiniz?
Bunların çoğunu Gürcülerin ellerinden aldık. Buna bir örnek vereyim. Gudauta’ya saldırılarında Gürcü komutanları şöyle bir hata yaptı: Tankları önce gönderdiler, askerleri de ondan sonra. Bunu görünce biz ne yaptık? Tankları geçirdik ve yaya olarak gelen askerlere yönelik ciddi bir savaş yaptık, büyük bir kayıp verdirdik ve kovduk. Yardımsız kalan zırhlı araçların birçoğunu kırdık, 8 tankı ganimet olarak aldık. Düşmanlarımız kendilerine gelinceye ve güçlerini toplayıncaya kadar biz de boşa zaman harcamadık. Gönüllülerimize savaş eğitim verdik, topun nasıl atıldığını, bombanın nasıl atıldığını gösterdik. Bunun çok faydası oldu. Gagra tarafında yaptığımız çatışmada düşmanın çok sayıda silahı elimize geçti. En önemlisi de Abhazlar ve destekçileri nasıl savaşılması gerektiğini öğrenmişlerdi.
Ama yerine getirdiğiniz en önemli görev, Sohum’u kurtarmanız oldu. Bunu nasıl başarabildiniz?
Doğru, bu saldırının anlamı büyük. Gizli olarak hazırladık bunu. Yapmamız gerekenlerin planlarını Abhaz ordusunun başkanı Dbar S. ile beraber hazırladık. Bu planı Devlet Başkanı Ardzınba’ya sunduğumuzda birden imza atmaya yanaşmadı. "İstediğiniz gerçekleşmezse sonuçlarının ne kadar büyük olacağını biliyor musunuz" diye sordu. "Biliyoruz. Kazanacağımızdan şüphemiz yok" diye cevap verdik. Ardzınba ancak beş gün düşündükten sonra "Başlayın" dedi. Bu çok sayıda teknik araç ve insanın bulunduğu bir hücumdu. Tank, gemi, uçak kullandık. Bu hücumun anlamının büyüklüğü ve başarıyla yerine getirdiğimizin delili, zaferi elde ettiğimiz 30 Eylül’ün Abhazya’nın bayramı oluşu ve bu büyük günün başka yerlerde de kutlanıyor olmasıdır.
Ülkemizde de bu tarih kutlanacaktır şüphesiz. Benim düşünceme göre, Abhazya Gönüllüler Birliği Başkanı Bekşokov Aleksey’in iyi çalışmaları var. Onun çalışmalarını destekliyor musun?
Destekliyorum. Başarılarından memnunum. İyi işler yapıyor. Ahbazya’da savaşmış olanların yararına işler yapıyor. Gençlerimizin yetiştirilmesi, milli geleneklerin korunması ve daha başka konularla ilgili faydalı toplantılar düzenliyor. Böylesi insanlara her birimizin saygı duyması gerekiyor.
Aleksey, birçok farklı çalışmayla Adıgelerin kendi istekleri ile Rusya’ya girişinin 450. yıl dönümünü kutladı. Bu olaylara sizin bakışınız nasıl?
Rusya ile Kabardey’in 1557’de yaptığı askeri-politik ittifakın büyük önemi olduğunu düşünüyorum. Büyük Rusya devleti ile küçük Kabardey’in anlaşmasının bu iki tarafı eşit kılmasının mümkün olmadığını söyleyenler de var. Böyle bir bakış açısı olanlar, 450 yıl önce Rusya’nın bugünkü gibi büyük bir devlet olmadığını unutuyorlar. O zamanlar Kabardey hakkında ‘küçük’ kelimesini kullanmak mümkün değil. Elbette bu anlaşma bizim için faydalı oldu. Bu anlaşma sayesinde milletimiz Türk, Kırım savaşçılarınca ele geçirilmeden ayakta kalabildi. Doğru, olumsuz birçok olayla da karşılaştık, büyük kayıplar da verdik. Ama zaman, dedelerimizin 450 yıl önce doğru adım attıklarını, doğru karar aldıklarını gösterdi. Bugün de sağlam bir şekilde bu karar üzerinde olmalıyız. Milletimiz Rusya ile sağlam bir birliktelik içinde olursa bundan sonra da daha iyi gelişir. Bunda hiç şüphe yok. ÖZ/FT