Keşev’e göre Abhaz-Çerkes ilişkileri kırılganlaşıyor

Kabardey-Balkar Çerkes Kongresi Başkanı Ruslan Keşev, 2014 Soçi Olimpiyat Oyunları’nın Rusların tarihte kana buladığı topraklarda yapılacak olmasına bağlı olarak Çerkes soykırımının tanınması meselesiyle ilgili Abhazya’dan gelen farklı tutumları yorumladı. Cherkessian.com’dan Avraam Şmuleviç’in sorularını yanıtlayan Keşev, Krasnaya Polyana’nın Abhazya’ya ait olduğu savının, Rusya-Abhazya ilişkilerinden kaynaklanan siyasi spekülasyon olarak ortaya atıldığını belirtirken iki halk arasındaki kardeşliğin bozulma riskine dikkat çekiyor.

Keşev’le röportajı Ajans Kafkas için Özlem Güngör Türkçeye aktardı.

 

Yaklaşık yirmi yıldır Abhazya ‘de fakto’ bağımsız bir devlet. Abhazya’nın kendi bağımsızlığı ve Abhazya devletin kurulması mücadelesinde Çerkesler ne tür katkılar sağladı. Bu olaylar toplum tarafından az biliniyor.

 

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının başlamasıyla Çerkes ve Abhaz toplumu arasında irtibatlar genişledi; hem siyasiler hem kültür ve bilim adamları arasında. Bunun dışında Sohum’da Kafkasya Halkları Konfederasyonu kuruldu, Dünya Abhaz-Çerkes Kültür Festivali yapıldı. Abhazya’da 14 Ağustos 1992’de savaşın başlamasıyla Kafkasya halklarının birçoğu tarafından geniş çaplı gönüllü hareketleri başlatıldı, özellikle Abhaz-Gürcü savaşı başlangıcında. Çerkes gönüllülere gelince, şunu belirtmek gerekir ki, genelkurmay başkanı, daha sonra savaşta Abhazya savunma bakanı Çerkes (Kabardey) Sultan Sosnaliyev idi. Muayed Şorov komutasındaki Çerkes (Kabardey) birliği baskınla Sovmin binasını ele geçirdi ve üzerinde zafer bayrağını dikti. Tüm Abhazya’da şu anda bağımsız Khase sivil hareketinin başkanı olan, saha komutanı İbrahim Yağanov, savaşta ölen Gena Kardanov, Adam Huade ve daha başka birçok saha komutanının adı biliniyor. Abhazya’daki savaş döneminde Çerkesler, Abhazya’da savaşan gönüllülerden 2-5 bin kişi kadarından yaklaşık 100 kişiyi kaybetti.

Rusya’nın Çerkes cumhuriyetleri (Adıgey, Kabardey-Balkar ve Karaçay-Çerkes) Abhazya’ya hem savaş döneminde hem de Rusya tarafından uzun yıllar süren ablukada iken önemli insani yardımlar gösterdi.

 

Abhazya’da Çerkes gönüllülerin bağımsızlık savaşındaki katkıları hatırlanıyor mu? Nasıl ölümsüzleştiriliyor?

 

Abhazya’da yaşlı nesil elbette Çerkes gönüllülerin katılımın hatırlıyor, ancak gençler çok şey bilmiyor. Abhazya tarih kitapları da bu katkıyı oldukça sade bir şekilde hatırlatıyor ki üzüntü verici. Şu anda Abhazya’da Sultan Sosnaliyev hatırasının ölümsüzleştirilmesi gündemde, farklı öneriler inceleniyor.

 

Geçen bu yıllarda Abhaz-Çerkes ilişkileri nasıl gelişti?

 

Abhazya hükümeti ölen gönüllülerin ailelerine bazı desteklerde buluyor, Karadeniz kıyısında çocuk tatili organize ediyor, kültürel programlar düzenleniyor. Ama benim görüşüme göre, bugün ciddi ilişkiler olduğunu söylemek mümkün değil. Acil olarak çözülmesi gereken problemler de var. Örneğin, Abhazya’da vatandaşlık olmadan gayrimenkul almak ve işlemlerini yürütmek mümkün değil. Bugün bu problemle bize birçok Çerkes başvuruyor. Abhazya kendisini Abhazya-Çerkes grubu halkının modern tarihinin tek devleti olarak konumlandırıyor: Abhazya vatandaşlığı Abazin ve Ubıhlara veriliyor.

Ancak Abazin, Abhaz ve Ubıhlar dışında bu gruba Çerkesler de (Adıgey, Kabardey, Çerkes ve Şapsığlar) giriyor. Ancak Abhazya yasaları Çerkeslerin vatandaşlık almasını öngörmüyor. Ve bu elbette doğru değil: Eğer vatandaşlık Abhaz-Çerkes grubunun diğer halklarının temsilcilerine vatandaşlık veriliyorsa, Çerkesler neden bunun dışında kalsın? Bu konu Kabardey-Balkar Abhaz Gönüllüler Birliği önceki yönetimi tarafından gündeme getirildi ve biz bunun çözülmesi gerektiğini düşünüyoruz.

 

Abhazya siyasi liderliğinin Çerkes meselesine bugünkü yaklaşımın nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Çerkes meselesi sonucunda Çerkes halkının jenoside maruz kaldığı, 1763-1864 Rus-Çerkes savaşı mirasıdır ve bugün Çerkeslerin yüzde 90’ı dünyanın 50’den fazla ülkesinde yaşıyor. Vatanında kalan Çerkesler yapay olarak altı cumhuriyet ve aynı ad ve ortak dile sahip olmalarına rağmen dört ‘farklı’ halka ayrıldı; ‘Adıgeyler’, ‘Kabardeyler’, ‘Çerkesler’ ve ‘Şapsığlar’. Bugün Çerkes diasporası sayısı Kafkasya Çerkeslerinden 10 katı fazla ve tarihi vatanlarına geri dönme imkânları yok. Abhazya siyasi yönetimi Çerkes meselesinin ve Çerkes diasporası probleminin keskiliğin anlıyor. Abhazya da aynı probleme sahip, Abhaz diasporası, Çerkes diasporası kadar çok değilse de yine de Abhazya’nın Abhaz nüfusunu aşıyor.

Abhazya yönetimi genel olarak Çerkes meselesi hakkında açıkça bir ifadede bulunmuyor. Abhazya’nın bugün içinde bulunduğu siyasi durumu- bu ülkeye güçlü Rusya etkisi- göz önünde bulundurarak Abhazya’dan Çerkes konusuyla ilgili kararlı ‘atılım’ beklemiyoruz ve bu sessizliklerinden ötürü onlara minnettarız.

Ancak bazı Abhazya siyasilerinden, hem de oldukça etkililerinden RF’deki belirli güçlerin servisi ile öyle şeyler söylüyor ki, biz bunları en tepkili düşmanlardan bile beklemiyorduk.

 

Abhazya bugün ne durumdadır? Abhazya yönetim eliti ve toplumunun durumu ve ‘kaliteleri’ nasıldır?

 

Bugün Abhazya’da kesinlikle ekonomik büyüme görülüyor. İnşaat temposu büyüyor, devlet yönetim organlarının tümü çalışıyor, güvenlik kurumları, sağlık ve eğitim kurumları.

Benim görüşüme göre, Rusya’nın güçlenen varlığına rağmen Abhazya yönetim tabakası Abhazya devletinin sağlamlaşma yolunu koruyor ve bu tavır Abhazya toplumunda ciddi bir desteğe sahip.

Rusya için de karakteristik olan yönetim yolsuzluğu ve toplumsal suç problemleri var. Bu bağlamda, tüm bu problemlerin başarılı şekilde çözüldüğü Gürcistan’ın tecrübesi şaşırtıcıdır.

Abhaz toplumunda abluka döneminde geleneksel değerle kısmen yitirildi. Gençler arasında hırsızlık kültürü yayıldı. Maalesef bunu tüm Kuzey Kafkasya için söylemek mümkün, ancak Abhazya’da bu negatif süreçler daha fazla göze batıyor. Bununla birlikte Abhaz gençliği oldukça vatansever ve genel olarak Abhazya’nın geleceğini sağlayabilecek özellikte.

 

Şu anda Rusya medyasında Krasnoya Polyana’nın, özellikle Abhazların toprağı olduğu hakkında çok şey yazılıyor. Krasnaya Polyana, Olimpiyatlar ve Çerkes jenosidi, politik mi yoksa lengüistik mi?

 

Krasnoya Polyana 2014 Soçi Olimpiyatları’nın yapılmasının planlandığı yer. Çerkesler için bu yer trajik sembole sahip; Rus-Çerkes savaşının özellikle son çarpışmaları orada gerçekleşti, özellikle orada 21 Mayıs 1864’de imparatorluk ordusu Çerkesya üzerinde zafer töreni yaptı. 1763’den 1864’e kadar devam eden Rus-Çerkes savaşı Çerkesler için feci şekilde sonuçlandı. Çerkes halkı jenoside maruz kaldı, hayatta kalan Çerkeslerin yüzde 90’ı Kafkasya’dan sürüldü ve kaynakların yazdığına göre Kafkasya’da çok sayılı tam bir halktan küçük etnik adacıklar kaldı. Çerkes jenosidi Kabardey-Balkar Cumhuriyeti Parlamentosunca 7 Şubat 1992’de tanındı. Şimdi Çerkes jenosidinin uluslararası tanınmasını ve Çerkeslerin tarihi vatanlarına geri dönüşlerini sağlamaya çalışıyoruz. Soçi’de yapılacak Olimpiyatlara bağlı olarak dünya toplumun Çerkes halkı problemine ilgisi büyüyor. Ve özellikle şu anda bazı Abhazya siyasileri Krasnoya Polyana’nın, Abhazların toprağı olduğu açıklamasında bulundu. Bu açıklamaların siyasi alt metninin açık olduğunu düşünüyorum.

Bizi anlamsız lengüistik tartışmalara itmeye çalışıyorlar. Buna bağlı olarak belirtmek yerinde olur ki, özellikle 19. yüzyılda, aynı zamanda Rus-Çerkes savaşının bittiği 1864’de Çerkesya sınırı ve Abhaz prensliği sınırı Bzıb nehri üzerinden geçiyordu ve bu bildiğiniz gibi sadece Krasnoya Polyana’nın değil, Psou nehri üzerinden bugünkü Abhazya sınırından daha da güneyde.

Prens Mikhail Şervaşidze başkanlığındaki Abhazya özerk prensliği, Çerkeslerin Rusya imparatorluğun karşı savaşına katılmadı ve bundan dolayı, 21 Mayıs 1864 olaylarına bağlı Krasnoya Polyana trajik sembolü sadece, 19. yüzyılda Çerkesya’yı oluşturan halka ait. Biz, Çerkes tarihinin kimin tarafından meydana gelirse gelsin, neyin yararına olursa olsun siyasi konjonktüre yazılmasına karşıyız.

 

Birçok Çerkes, Abhaz temsilcilerin bazı ifadeleri ile ilgili hoşnutsuzluklarını dile getirdiler, örneğin nisanda Moskova’da Rusya Dışişleri Bakanlığı Uluslararası İlişkiler Moskova Devlet Enstitüsü’nde yapılan Abhazya’nın Rusya imparatorluğu yapısına girişinin 200. yılıyla ilgili yapılan ‘Rusya-Abhazya: Dostluk ve Karşılıklı İlişkinin 200 Yılı’ bilimsel konferansında konuşan Abhaz delegelerinin ifadeleri. Nelerden söz edildiğini ve bu bakışların Abhazya toplumu ve siyasi yönetiminin bakışını ne kadar yansıttığını anlatır mısınız?

 

Uluslararası İlişkiler Moskova Devlet Enstitüsü konferansında yazar Denis Çaçkhaliya, Çerkeslerin Soçi Olimpiyatları ile ilgili tavrının dostça olmadığını ve Krasnoya Polyana’nın Abhazya ile ilgisi olduğunu ifade etti. Bu biraz öne sözünü ettiğim şey. Rusya medyası bunun hakkında bu konferansın ardından yazmaya başladı. Bir kez daha ifade etmek istiyorum ki, 19 yüzyılda söz konusu olan dönemde Bzıb nehrine kadar tüm bölge Çerkesya yapısında idi. Ve hatta 20. yüzyılda Bolşevikler Bzıb nehrini Abhazya’nın sınırı olarak belirttiler, bundan dolayı bu tür pasajlar en azından asılsız ve Abhaz-Çerkes ilişkilerinin kötüleşmesinden başka bir şeye götürmez. Abhazya siyasi yönetimi elbette Çaçkhaliya gibi değerlendirmeler ifade etmiyor. Umuyorum ki bu tür ifadeler Abhazya toplumunda da destek bulmaz. Ama bizi endişelendirmemesi mümkün olmayan şey, son zamanlarda Abhazya’da basılan Abhazya tarih kitaplarında Çerkesya tarihi ile ilgili anlatılanlar. Abhazya tarihçilerini, bu tür çalışmaları yazarken daha objektif ve doğru yaklaşımda bulunmaya, bunun faydasız bir meşgale olmadığını, Abhaz-Çerkes ilişkilerini bozabilecek bir temel olduğunu göz önünde bulundurmaya çağırıyoruz. Aynısını bazı Abhaz politikacılar ve sivil toplum adamlarına yönelikte söylemek mümkün.

 Hatırlamak lazım ki, Çerkesler ve Abhazlar Kafkas dilleri ortak Abhaz-Çerkes dil grubuna dahil ve tarih gösterdi ki bu kardeşlik sadece lengüistik değil.

 

Abhaz ve Çerkeslerin bugünkü ilişkisi, bu ‘ebedi kardeşlik mi, yoksa ortak dairede ayrılma mı?

 

1992-1993 Abhaz-Gürcü savaşı hemen sonrasında görülen ‘ebedi kardeşlik’ söyleminin zamanının artık geçtiğini düşünüyorum ve bunun trajedi olduğunu düşünmüyorum. Daha doğrusu günümüz Abhaz ve Çerkes toplumunun gelişimini gösteren doğal bir süreç. Benim görüşüme göre, bugün gereksiz söylem, Çerkes toplumu için halen karakteristik, problemlere daha objektif bakmaya engel oluyor. Ancak halklarımızın artık daha açık, pragmatik ve karşılıklı faydalı ilişkiler inşa etmek gerektiğiyle ilgili bir anlayış var.

 

Tiflis konferansına katılan Rusya’daki tek Çerkes eylem adamıydınız. Neden oraya gittiniz? Ve neden yalnızsınız?

 

Konferans çalışmasına katılmak için Rusya’daki Çerkes sivil örgütlerinden sadece Çerkes Kongresi davet edildi. Bundan dolayı, bazı Çerkes örgütlerinin davet aldıkları, ancak gitmeyi reddettikleriyle ilgili tüm konuşmalar, kurgu ve siyasi spekülasyon. Ben bir vatandaş olarak değil de, kendi adına konuşma yetkisini bana veren Çerkes Kongresi ağ kuruluşunu temsilen gittim.

  

Rusya basınında ‘hain’ olarak adlandırıldınız bile. Kime ‘ihanet ettiniz’, Rusya Federasyonu çıkarlarına mı? Çerkes halkına mı?

 

Eğer basın böyle değerlendirmeler yapıyorsa, bu onun problemi. Bizim hareketimizin amacı, Rusya devleti tarafından 1763-1864 Rus-Çerkes savaşı sürecinde ve sonrasında işlenen Çerkes jenosidinin tanınması, aynı zamanda dünyada ve Kafkasya’da dağılmış olan Çerkes halkının tarihi vatanında birliğini yeniden inşa etmektir.

Bugün Avrupa’da Çerkesler dışında yüzde 90’ı vatanı sınırları dışında yaşayan tek bir halk yok. Kafkasya Çerkesleri kendi topraklarında altı cumhuriyete ayrıldı ve geçenlerde, bir de iki federal bölgeye ayrıldı (Güney ve Kuzey Kafkasya). Bu uluslararası hukuk ve Rusya Anayasası’na aykırı. Çerkesler bugün kendilerinin tek bir halk olduklarını, kendi topraklarında bir millet olarak yaşama haklarını kanıtlamak zorunda.

Çerkes diasporası farklı değerlendirmelere göre 7-10 milyon olarak sayılıyor ve bu atlanmaması gereken bir mesele. Rusya halklarının tümü arasından Çerkesler Ruslardan sonra en kalabalık diasporaya sahip olanlardır.

Çerkesler Rusya Federasyonu köklü halkıdır ve Çerkes meselesini herkesten önce Rusya’nın kendisinin çözmesi gerekirdi. Ancak bu, bizim meselemizin çözülmesi için diğer ülkelere başvurma hakkına sahip olmadığımız anlamına gelmiyor. Buna bağlı olarak, problemimizi dünya toplumuna taşıma imkanı sunduğundan ötürü konferans organizatörleri şahsında Gürcistan halkına teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.

Biz, Çerkes meselesinin uluslar arası yasama çerçevesinde barışçıl, medeni çözümünden yanayız ve uluslar arası sayılan problemlerimizin çözümü için tüm medeni dünyaya yardım için başvurma hakkına tamamen sahibiz.

 

Kafkasya’nın geleceği ve Gürcistan, Çerkesya, Abhazya’nın bu gelecekteki yeri hakkındaki düşünceniz…

 

Çerkesya, Kafkasya’nın bölge ve nüfus sayısı ile en büyük ve kalabalık ülkesiydi. Çerkesya bölgede önemli bir rol oynadı. Rusya imparatorluğu Çerkesya’yı yok etti, ancak jeopolitik istikrarı sağlama konusunda yerini alamadı. Bugün, sonucunda Karadeniz-Hazar bölgesinde ve Ortadoğu’da dağılmış milletin kurumlaşmış şeklinde yeni jeopolitik gerçeğinin ortaya çıkacağı Çerkes milli hareketinin yapılandırılma süreci devam ediyor. Birçok ülkeye dağılmışlığımız bizim gücümüz sayesinde yeniden bir olacak. Er ya da geç Çerkes halkı kendi vatanında tarihi Çerkesya’da birliğine sahip olacak. O zaman, 1937-1864 Rus-Çeçen savaşı sonrasında oluşuna günümüz durumunun reformuna bağlı olarak bölgenin yeni gelişim süreci başlayacak. Bunun, bölgenin tüm halkları ve tüm tarafların çıkarlarını maksimum derecede göz önünde bulunduran süreci olması gerekir, çünkü biz ortak bir alanda yaşıyoruz ve birbirimizden ayrılıp hiçbir yere gidemeyiz. Abhazya, Gürcistan, Çerkesya meselesine gelince, onlar her zaman birlikte kendi özel kültür ve politik toplumunu oluşturdular. Bu araştırmacılara Kafkasya’yı coğrafi görüntüsüne göre değil (Kuzey ve Güney) kültürel-tarihi- Batı ve Doğu Kafkasya olarak ayırmalarına imkan verdi. Yani Abhazya, Gürcistan ve Çerkesya eski tarih ve zengin kültüre sahip ortak batı Kafkasya medeniyetidir. Ve bundan dolayı onun iyi tarihi ve siyasi perspektifi var. ÖZ/FT