Kafkasya’da Gürcü kumarı

Kafkasya’nın savaş tarihine bir çentik daha atıldı, Gürcistan’ın delifişek milliyetçi Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili’nin 2004’de Amerikan destekli ‘Güller Devrimi’yle iktidara yürüdüğünden beri düşlediği maceraya kalkışmasıyla…

Sözde 1991’den beri ‘de facto’ bağımsız olan Güney Osetya’yı ardından Abhazya’yı geri alacaktı. Ne de olsa 2008 sonuna dek iki cumhuriyeti dize getirmeyi halkının önüne seçim vaadi olarak koymuştu, iki ayda Osetlerin işini bitir kalan iki ayda da Abhazları hallederdi. Esasen bu ‘geliyorum’ diyen savaşların en sırıtanıydı. 2002’den beri Gürcü birliklerini eğiten Amerikan ordusu geçen ay Vaziyani üssünde gerekli talimatları vermiş, tatbikatlar yapılmış, askerler sınanmıştı. Güney Osetya’nın kontrolünde olmayan Gürcü köylerine Amerikan eğitimli askerler konuşlandırılmıştı. Geçen Cuma ilk ciddi şimşek çakıldı; Oset başkenti Tshinval ve civar köylere top mermileri gönderildi; Osetler ve tabiî ki bölgenin büyük abisi Rusya’nın tepkileri ölçüldü. Osetya’nın yaptığı Gürcü köylerine havan mermisi sallamaktı, salladı da. Bir de çocuk ve kadınları kardeş cumhuriyet Kuzey Osetya’ya postalayıp ‘çıktı çıkacak’ diye savaşın yolunu gözledi. Rusya ise öfkesinden ne gökleri çınlattı ne de yerleri sarstı, sadece bekledi. Saakaşvili manzaradan cesaret almış olmalı ki bir militan edasıyla askerlerini Osetlerin kalbine gönderdi; Ondan önce Hollywood filminden bir sahne gibi geceyi yaran füzeler Osetlerin üzerine yağıp durdu. Kafkasya’nın yüz yıl geçse asla affetmeyeceği bir ihanet, korkunç bir imha hareketi… Sabah söker sökmek ‘başkomutan’ buyurdu; ‘Yedekler dahil herkes savaşa!’ Bu haline bakarsanız Saakaşvili gerçekten Güney Osetya’yı alabileceğine inanmıştı. Top yekün seferberlik ilan ederken hedefi de iyi süslemişti; “Güney Osetya özgürleşecek, anayasal düzen sağlanacak.” Ama olmadı Rusya’ya tosladı.

Nasıl bir hesaptı bu? Kim çizmişti bu savaş planlarını? Gürcistan’ın altına imza attığı 1992’deki ateşkes anlaşması gereği bölgede bulunan Rus barış gücü askerini açıkça hedef almak da kimin fikriydi?

Rus uçaklarının göklerde gürlemesi için günlerce beklemek gerekmedi, birkaç saat içinde Kareli’yi, Gori’yi ardından Tiflis’in burnunun dibindeki Vaziyani üssünü ve Marneuli havaalanını vurdu. Bir aydır Kuzey Osetya’da ve civarında tatbikat yapıp bugünü bekleyen Rus tanklarının Tshinval’e dayanması için de birkaç saatlik zaman kafiydi.

Saakaşvili 1991-1992’de Osetya ile 1992-1993’te Abhazya ile savaşından da hiç ders almamıştı anlaşılan. Gürcü birlikleri ‘100 bin Abhaz’ı yok etmek için 100 bin Gürcü’yü feda ederiz’ diyerek Abhazya’ya girmişti. Ama Kuzey Kafkasyalı gönüllüler oyunu bozdu. Çeçen, Adıge, Karaçay, Kazak hatta Ruslar savaşın seyrini değiştirmişti. Şimdi Gürcistan yine binlerce gönüllüyle karşı karşıya. Hesapta olmayan bir güç. Üstelik aralarında Tiflis’in Panki vadisinde yıllarca Rusya’ya karşı barındırdığı Çeçenler de var. Ne diyelim ‘Kafkas kardeşliği!

Sonuçta Saakaşvili akılsızca bir kumar oynadı, kazanamayacağını kendisi hariç herkes biliyordu!

Bugün ve yarını nelerin beklediğini kestirmek zor ama savaş burada biterse ya da tam tersi bitmezde ne olacağını öngörmek o kadar da zor değil.

Rusya, ne Güney Osetya ne de Abhazya’yı Gürcistan’a yar etmez, en zayıf dönemlerinde Gürcistan’ın suyuna girip iki bölgeyi ambargolarla sık boğaz ettiği dönemlerde bile ‘al senin olsun’ demedi, Vladimir Putin’le yeniden emperyaller dünyasına caka satarak döndüğü bu dönemlerde hiç demez. Nedenleri var: Abhazya Sovyetler döneminde Rus yönetim elitinin sayfiye yeriydi, bugün de hala Ruslar için en kolay erişilebilir tatil mekanları orada. Soçi sahilleri Rusya’ya yetmiyor ve Abhazya giderek önem kazanıyor. Gürcistan NATO üyesi olursa bu iki cumhuriyet de tampon bölge olarak Rusya için stratejik önem kazanacak. Güney Osetya, Kuzey Osetya’nın doğal bir parçası. Kuzey Osetya da şimdi Rusya Federasyonu’nu oluşturan cumhuriyetlerden biri. Malum Gürcü asıllı Joseph Stalin’in sözünün emir olduğu yıllarda Oset ülkesi ikiye bölünüp güneyi Gürcistan’a armağan edilmişti. Tarihte krallıklar kurmuş hatta Gürcistan’a da hükmetmiş Abhazya da Stalin’in anavatanı Gürcistan’a en büyük kıyağıydı. Ayrıca 2014’te Soçi’de kış olimpiyat oyunları oynanacak. Rusya misafirlerini ağırlayabilmesi için Soçi’nin yanı başındaki Abhazya’ya uzanmak zorunda, buradaki otel ve sanatoryumlara, inşaatlar için kum ve çakıla ihtiyacı var. Bunun içindir ki meccanen Abhazya’nın kendi haline terk edilmiş demiryollarını daha geçenlerde onardı. Ve Rusya için aslında şu dönemde kesinlikle bir savaş da çıkmamalı! Çünkü Olimpiyat Oyunları 200 km mesafede çatışma ya da savaş varsa oynanamıyor. Soçi’den 200 km öteye yürüdüğünde Abhazya’nın doğu sınırına merhaba demiş oluyorsun.

Zaten Gürcistan da Rusya’nın zayıf tarafını yakaladığından tereddütsüz vuruyor.

Peki Rusya bu iki bölgeyi neden ‘iç’ edip meseleyi kökten halletmiyor? Malum Kosova BM kararı olmaksızın tek taraflı bağımsızlığını ilan edince ve kabul görünce ‘de facto’lar için inanılmaz bir emsal teşkil etti. Güney Osetya ve Abhazya da tetiklenip tanınma çabalarını artırdı. Herkes sandı ki Balkanlardaki Slav kardeşlerine yapılana misilleme olarak Rusya da Abhazya ve Güney Osetya’yı tanıyıp Batı cephesine esaslı bir tokat indirecek. Ama Rusya tanımadı, bunun yerine ABD’nin Tayvan’a yaptığı gibi tanımadan tanımış gibi ilişkilerini normalleştirdi; Ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel köprüler kurmaya başladı. En önemlisi BDT ambargosunu çöpe attı. Rusya Abhazya ve Güney Osetya’yı tanısaydı ne olurdu? Muhtemelen Batı da Çeçenya’yı tanırdı. Ardından ‘dalda duran kuş’ misali Dağıstan, İnguşetya, Kabardey-Balkar ve Karaçay Çerkes gibi diğer Kafkas cumhuriyetleri teker teker uçardı. Her ne kadar bu cumhuriyetlerde her seçim döneminde Rusya’da iktidar partisine yüzde 95’lerin üzerinde oy çıksa da Kremlin’in hafızası ‘buralarda her an her şeyin olabileceği gerçeğini’ saklı tutuyor. Ve bir de Rusya Batı’ya karşı ‘Eğer Gürcistan’ı NATO’ya alırsanız, Güney Osetya ve Abhazya’yı unutun’ kartını masada tutmak istiyor.

Sözün özü şu; ABD Kafkasya’ya ancak 11 Eylül saldırılarının oluşturduğu özel atmosfer sayesinde Afganistan’a sevkiyat bahanesiyle Gürcistan üzerinden girdi. Bu onlarca yıldır beklediği fırsattı. Şimdi güneyin steplerinden kuzeyin yükseklerine Saakaşvili’yi kullanıp yumruk sallıyor, Rusya’nın azcık da olsa başını ağrıtmak için.
Kafkasya son aylarda Batılı elçilerin yol geçen hanına döndü; Kafkasyalı liderlere ne mi fısıldanıyor; ‘Rusya’dan kopun sizi tanırız!’ Bu vaatler tutulmadığından 1864’te İmam Şamil yarı yolda kalmıştı, 1918’de kurulan Kuzey Kafkas Cumhuriyeti’nin de nefesi iki yıl yetmişti. Kafkasyalı şimdi buna kanmıyor…
Sonuç olarak ABD’nin Kafkasya’ya ilgisinin ilk ciddi bedeli sanırım dün gece patlak veren savaş oldu. Ama bu macera Tiflis’in arzuladığı yönde sonuçlanmadığı gibi Batı’nın enerjide bağımlı olduğu Rusya’yı kızdırmamak için Saakaşvili’yi defterden silmesiyle bile sonuçlanabilir. Devrimin ya da ‘halk darbesi’nin güllerinin solduğu sır değil…

[email protected]

Dünya Bülteni

Fehim Taştekin