“Washington’ın Çerkes haritası” yazı ile Çerkes svil toplum örgütlerini hedef alan İlya Makarov ile Gazeta Yuga’ya verdiği demecinde Çerkes soykırımının olmadığını ve bunun geçmişte Osmanlı şimdi ABD’nin Rusya’ya karşı iç savaşı körükleme bahanesi olduğunu öne süren Sergey Markov’a Krasnodar Kray Adıge Khase temsilcisi Asker Soht yanıt verdi. Nart Ajansa konuşan Soht, bu tür yazıları kaba inkar siyaseti ve cehaletin ürünü olarak değerlendirdi.
Röportajı Ajans Kafkas için Özlem Güngör çevirdi.
Asker Kazbekoviç, son zamanlarda Çerkes diasporası ile milli-kültürel alanda yapılan aktif irtibatlara karşılık Rusya medyasında bu gelişmelerle ilgili oldukça olumsuz ve sert yorumlar yer alıyor. Bazı Rusya internet yayın organlarının bu tonunun sebebi sizce nedir?
Gerçekten Ekim 2010’da Bursa’da Marmara bölgesi Kafkas ve Çerkes sivil örgütlerinin bir kongresi oldu, katılımcıları sırf Çerkes örgütü olarak yapılanma ve tüm milli-kültürel problemler hakkında Rusya Federasyonu resmi kurumları ile karşılıklı çalışmalar inşa etme isteklerini dile getirdiler. Bu karar kasımda tüm Türkiye’nin Çerkes örgütlerinin katılımıyla Ankara’da yapılan kongrede büyük çoğunluk tarafından desteklendi. Onlar tarafından oluşturulan başvuru, Türkiye’ye Rusya ders kitapları, Rusya öğretmenlerinin gönderilmesi, milli-kültürel alanda etkileşim konularına sistem kazandırılması ile ilgiliydi. Tüm bunlar bazı Rusya gazetecilerinin negatif tepkilerine neden oldu. Özellikle İlya Makarov ‘Washington’un Çerkes haritası’ makalesinde Çerkes örgütlerini ‘bundan sonra Türkiye Çerkesleri Rusya yanlısı Abhazlar ve diğer halkların ‘yükü’ olmadan bağımsız hareket etmek istemekle suçladı.
Buna bağlı olarak şuna dikkat çekmek isterim. Türkiye’deki Abhaz örgütleri daha 2009’da Türkiye Kafkas örgütleri yapısından ayrıldı, yapılandı ve faaliyetlerini Abhazya hükümeti ile işbirliği şeklinde gerçekleştiriyor.
Günümüz Kafkas örgütleri Kafkasya’nın birçok halklarının temsilcilerini birleştiriyor. Onlardan bazılarının Rusya Federasyonu yapısı içinde kendi egemen devletleri, cumhuriyetleri var.
Çerkes örgütlerinin yapılanması yurttaşlarla ilgili Rusya yasamasındaki değişikliğe ve kanun kurallarının uygulanması beklentilerine bağlı. Bu yönde büyük çalışmalar sürüyor. 2010 sonuna kadar, diasporanın kendisinin istekleri göz önüne alınarak somut işbirliği programları hazırlanacak. Benim değerlendirmelerime göre, 2011’de ülkemizin devlet ve sivil kurumlarının Çerkes diasporası işbirliği sisteme girecek.
Aynı zamanda, Türkiye’nin Çeçen, Dağıstan, Gürcü, Azeri diasporasını İlya Makarov’un Rusya yanlısı veya Rusya karşıtı değerlendirme sistemi üzerine karakterize etmek istemem. Bu yabancı bir devletin vatandaşlarına yönelik çok yanlış bir şeydir. Ülkemizin 6 halkı eğer itaat derecesine göre, örneğin ABD’ye karakterize edilmesi bizden hiç birimizin hoşuna gitmez diye düşünüyorum.
Negatif değerlendirmeler ve oldukça sert ifadelere gelince, bence bu son zamanlarda bazı yayın organlarının stiline dönüşmüş olan şoven duyguların bir sonucu.
Sergey Markov’un Gazeta.Yuga’da yayınlanan ‘Jenosit olmadı’ makalesini nasıl yorumluyorsunuz?
Markov’un makalesinin adı bir tarihçi olarak bana 1918-20’de ‘Tanrı yok’ sloganı ile Petrograd’da yapılan mitingleri hatırlatıyor. Bence bu yazılar da bu aynı seriden. Ülkemizin tarihi bilimi. Sergey Markov’un Çerkes tarihi konusundaki araştırmalarını bilmiyor. Aynı şekilde bilim dünyasında onun tavsiye ettiği araştırmacı Andrey Epifantsev’in olmadığı gibi. Markov’un milyonlarca Çerkes’e Çerkes tarihini öğretme iddiası da sadece gülünç. Eğer birileri halkımızın entelektüel tabakası olmadığını, bizlerin kendi geçmişimizi değerlendirme durumunda olmadığımızı, onun büyük ve trajik sayfalarını bilmediğini düşünüyorsa, bu insanların eşitliği sorusu ortaya çıkıyor. Tüm bunlar agresif cehaletten başka bir şey değil. Bence bu tür ‘entelektüel’ iç dökmelerin tek bir amacı var, yapılacak seçimler öncesinde seçmenleri harekete geçirmek. Üzüntüyle kabul etmek gerekiyor ki, ülkedeki istikrar kolaylıkla bazı kişilerin mevcut siyasi çıkarlarına kurban ediliyor.
Yurtdışındaki yurttaşlarla ilişkiler konusundaki Rusya yasamasında değişiklik, çok milyonlu Çerkes diasporası ile sistemli işbirliği oluşturulması ülkemizdeki birçok politikacının istemediği sır değil. Ama açıkça Putin’in Parlamento ve Devlet Başkanı tarafından desteklenen insiyatifine karşı çıkma kararlılığı yok. Bundan dolayı 2014’de Soçi’de yapılacak Olimpiyatlar çerçevesinde dolaylı bir ifade kullanılıyor. Tüm bu eleştiriler gayretle, Soçi’de Olimpiyatların yapılmasının ülkemizin tüm Çerkes örgütlerince desteklediğinin fark edilmemesine çalışıyor.
Kaliforniya Çerkes Derneği (ABD), Ürdün’deki Çerkes Derneği (Amman), Suriye’deki Çerkes Derneği (Şam), Türkiye’deki Kafkas Dernekleri Federasyonu (Ankara), New Jersey Çerkes Derneği (ABD), İsrail Çerkes Yerneği (Kfar-Kama), Avrupa Çerkes Kültür Federasyonu (Almanya) da bizimle dayanışma içinde.
Ama tüm bunlar bilinçli ve amaçlı olarak görmezden geliniyor. Bence bu enformasyon eylemlerinin amacı, Çerkes diasporası şahsında düşman oluşturmak. Ama tüm bunlar ülkemizin devlet politikasına kökten aykırı ve bundan dolayı da gerçekleştirilme şansı yok. Devlet Duma milletvekili, sivil birlikler ve dini örgütler Komitesi Başkan yardımcısı S. Markov’un tek bir kez olsun, birkaç yıldır açıkça kınadığı problem hakkında hiçbir Çerkes örgütü ile görüşmemiş olması garip değil mi? ÖZ/FT
İlgili yazılar: