Çerkesler İstanbul’da sürgünün yasını tuttu

İstanbul/Ajans Kafkas – Çerkesler, Rus işgali sırasında onlarca yıl süren direnişin ardından en az 1.5 milyon insanın vatanından sökülüp atıldığı 21 Mayıs 1864 büyük Çerkes sürgününün 146. yıldönümünü anıyor.

Tarihi trajediyi yaşayan Çerkeslerin torunları bugün İstanbul’da Beşiktaş iskelesinde dedeleri ve anavatanlarının yasını tuttu. Kafkas Dernekleri Federasyonu’nun öncülük ettiği ve yüzlerce kişinin katıldığı tören, Akaretler’deki eski Çerkes Örnek Okulu’nun önünde basın açıklaması ile başladı. Geleneksel Kafkas giysileri içerisindeki gençler ellerindeki meşalelerle Beşiktaş iskelesine yürüdü. Sembolik Nart ateşinin tutuşturulmasıyla başlayan rıhtımdaki programda ise bir dakikalık saygı duruşunun ardından ağıtlar yakıldı, şiirler okundu ve tarihi trajediye dair konuşmalar yapıldı. ’21 Mayıs 1864 sürgününü unutmadık, unutturmayacağız’ yazılı pankartların taşındığı tören, İstanbul Boğazı’nın sularına karanfil bırakılmasıyla sona erdi. Etkinlikte yapılan basın açıklamasında ise şöyle denildi:

“Savaş boyunca yurtlarını terke zorlanan Çerkesler savaşın bitimi ile birlikte insanlık tarihinin en büyük ve en dramatik  sürgününe maruz kaldılar. Tarihi kayıtlara göre 1.500.000’e yakın Çerkes Kuzey Kafkasya’daki yurtlarından sürülerek Osmanlı topraklarına gönderildi. Başka bir değişle, Çerkes nüfusunun yüzde 70’i sürgün edildi. Bu trajik sürgün, Tuapse, Soçi ve Sohum gibi liman kentlerine toplanan yüzbinlerin gemilerle Varna, Samsun, Sinop, Trabzon gibi Osmanlı liman kentlerine nakledilmesi, oradan da Osmanlı topraklarına (Anadolu’ya, Ortadoğu’ya ve Balkanlar’a) dağıtılması ile sonuçlandı. Onbinlerce kişi yollarda açlıktan, hastalıktan ve soğuktan can verdi. Osmanlı topraklarına dağıtılan bu büyük Çerkes nüfusu, 150 yıla yakın süredir  Osmanlı, Türkiye, Ortadoğu ve Balkanlar’ın tarihinde pişerek varlıklarını sürdürmeye çalışıyor. Bugün itibariyle anavatanları Kuzey Kafkasya’da nüfusları 800 binle sınırlı olan Çerkeslerin diyasporadaki toplam nüfusları Türkiye ve diğer ülkerle birlikte 5-6 milyona ulaşıyor. Trajik bir sürgünün çocukları olan bizler yaşadıklarımızı unutmadık. Unutmayacağız. Diyasporadaki Çerkesler adına, dünyaya (tüm halklara, ülkelere ve uluslararası örgütlere) sesleniyoruz: Varlığımızı (dilimizi, kültürümüzü ve kimliğimizi) korumamız için bize destek olun. Vubıhça gibi diğer Kafkas dillerinin de  yok olmasına izin vermeyin. Diyasporadaki Çerkesler adına, Kafkasya’yı bugün de rekabet ve çekişme alanı haline getiren Batılı emperyal güçlere (ABD ve Avrupa) sesleniyoruz: Kafkasya’dan elinizi çekin !.. Artık çıkar hesaplarınızın kurbanı olmak istemiyoruz.

Diyasporadaki Çerkesler adına, Kafkasya’yı dini yayılma ve mücadele alanı görenlere sesleniyoruz: Bizi rahat bırakın !.. Bırakın Çerkesler kendi inanış ve yaşam tarzlarını özgürce belirlesin. Artık tarihle barışmak isteriz. Geçmişi unutmadan geleceğe bakmak isteriz.

Artık sürgün ağıtlarımıza dönüş şarkılarımızı eklemek isteriz. Vakit gelmiştir, biliriz. Hasret birikmiştir. Birikmiştir gereklilik, mecburiyet. Dönüş vakti gelmiştir, biliriz. Biz, sürgünde bir halkız…Yolumuz açık olsun. Şans ve cesaret bizimle olsun… Artık şarkılarımızı ve düşlerimizi geri isteriz. Rüzgar kanatlarımızı ve güzel yurtlarımızı. Geleceğimizi isteriz, geçmişi unutmadan…”