Çerkes meselesi yeni bir güncellik kazandı. Tiflis ve Bursa’da birbiri ardından Çerkes konferansları düzenlendi. Avrupa Parlamentosu’nda 5. Çerkes Günü’ yapıldı. Ancak Çerkes örgütlerinin kendileri dışında Çerkeslerin problemleriyle Moskova ve Ankara’da da ciddi şekilde ilgilenildi gibi görünüyor.
SSCB’nin dağılmasının ardından Rusya’da ( Karaçay-Çerkes, Kabardey-Balkar, Adıgey) yaşayan Çerkeslerin diaspora (Türkiye, Ürdün, ABD, Avrupa) ile ilişkilerinin oluşmasıyla ulusal bir yükseliş görüldü ve bu neredeyse 90’larda ‘Büyük Çerkesya’ ayrılıkçı projesine dönüşüyordu. Ancak Çeçenya’da savaş ve bölgesel yönetimlerin baskıcı hareketleri Kuzey-Batı Kafkasya’daki anlaşmazlık tırmanışını engelledi. Bugün Çerkes milli düşünceleri yeni bir ataletle duyuluyor.
Çerkes meselesinin temelinde, uzun yıllar Kafkasya’da süren sömürge savaşında Çerkes milletinin önemli bir bölümünü yok eden Rusya’ya karşı Çerkeslerin tarihi dargınlığı yatıyor. Örneğin, uzun savaş sonrası Çerkes milletlerinden Ubıhlar varlığını kaybetti. Çerkesler Kuban’daki ata topraklarını kaybetti. Yine savaş sonucunda büyük bölümü bugün Çerkes diasporasının en çok ve aktif Çerkes diasporasının bulunduğu Türkiye, yani Osmanlı İmparatorluğu’na nakledildiler.
Kafkasya’da Çerkes meselesinin özelliği şudur: Öncelikli olarak bugün Kuzey Kafkasya bölgesinde yaşayan bir çok milletten farklı olarak Çerkesler yada diğer adlarıyla Adıgeler üç Kuzey Kafkasya cumhuriyeti Adıgey, Kabardey-Balkar ve Karaçay-Çerkes’in yerli halklarıdır. Bunun dışında Çerkesler Stavropol’ün bir bölümünü ve Krasnodar Kray’ın önemli bir bölümünü, aynı zamanda bugün Rusya devlet başkanının yazlık konağının bulunduğu Krasnoya Polyana’yı tarihi hakları bulunan bölgeler olarak görüyor.
İkincisi, bunlar Rusya dışındaki en kalabalık ve etkili Kuzey Kafkasya diasporasıdır. Eğer Kuzey Kafkasya’da milyondan fazla Çerkes varsa, Türkiye, Ürdün, Suriye, Avrupa ve ABD’deki Çerkes diasporası 2 milyondan fazla hesaplanıyor. En fazla diaspora Türkiye diasporası ve milyondan fazla.
Bu özellikleri sayesinde Çerkes meselesi bugün, Kafkasya’daki farklı oyuncular tarafından Rusya’nın zayıf tarafı olarak görülüyor. Bu belirli güçler Gürcistan’da, ABD, Türkiye ve Rusya’nın kendisinde. Bu güçler Çerkes tablosunu kullanarak Rusya’ya baskı yapmaya çalışıyorlar. Çerkes meselesi Gürcistan’da Rusya’nın Güney Osetya ve Abhazya’nın bağımsızlığını tanımasına karşı gündeme geldi. Ancak Gürcü siyasi stratejistlerin cephanesinde Çerkes meselesi, Gürcistan’ın yardımıyla Rusya’yı tahrik etmeye çalıştığı konulardan biri. Kısa bir süre önce Gürcistan Kuzey Kafkasya vatandaşları (Çeçen, Avar, Oset vs.) için vizesiz geçiş uygulaması ilan etti.
Aslında Gürcistan belirli bir siyasi çerçeve dışına çıkmaya hazır değil. Rusya’daki bazı Çerkes toplulukları ve ülke dışındaki toplulukların talebi, 1817-1867 Kafkasya savaşları dönemindeki Çerkes jenosidinin tanınmasından ibaret. Gürcistan belirli sebeplerden ötürü bunu yapmayacak. Gürcistan’daki Ermeni topluluğu o zaman Gürcistan’dan Türkiye’deki Ermeni jenosidini tanımasını isteyecek.
Türkiye hakkında konuşacak olursak, madem ki orada Kuzey Kafkasya’daki Çerkes toplumu sayısını aşan çok sayıda Çerkes diasporası yaşıyor, o zaman onun Türk siyasi çevrelerine etkisi önemlidir.
Osmanlı İmparatorluğu döneminden beri Çerkes generaller Türk ordusunda üst düzeyde görevler yaptı ve büyük bir siyasi ağırlıkları vardı. Ve bugün onların nesilleri Türkiye siyasi parti yönetimlerinde, aynı zamanda akademik ve siyasi çevrelerde üst düzey pozisyonlardalar.
Ankara, Türkiye bölgesindeki Çerkes diasporası-Kafkasya faktörünü hesaba katmak zorunda.
Üstelik Türkiye’deki Çerkesler etnik kalabalık olarak Kürtlerden sonra ikinci sıradalar. Kürtler olayında olduğu gibi, Çerkes diasporası ve Türk cumhuriyeti arasında doğrudan bir anlaşmazlık olmamasına rağmen Çerkes meselesi periyodik olarak üste çıkıyor. Kürt işçi partisinden farklı olarak Çerkes sivil hareketleri hoşgörülü ve Türkiye’de kendi özerkliklerinin kurulmasını talep etmiyor. Ancak Çerkesler bugün kendilerine milli azınlık statüsü verilmesini istiyor (Türkiyeli Çerkesler Mustafa Kemal Atatürk döneminden beri sayımlarda Türk olarak gösteriliyor). Çerkesleri bağımsız bir millet olarak kabul ederse Türkiye tuzağa düşmekten korkuyor. Çünkü bunun adından Çerkes diasporası, Türkiye’den Çerkeslerin Türkiye’ye geliş sebeplerini hatırlamasını ve ilk başta Rusya tarafından Çerkeslerin zorla Türkiye’ye sürgün edilmesini tanımasını isteyecek ve ardından gündeme jenosidin tanınması meselesini getirecek.
Bu siyasi belge Çerkeslere, gelecekte Rusya’ya, Çerkeslerin Kuzey Kafkasya’ya geri dönüş sürecine öncülük amacıyla siyasi baskı göstermek için gerekli olacak.
Bu adım Rusya’dan çok Türkiye için tehlikeli, öncelikli olarak 1915 Ermeni jenosidinin tanınması meselesinde Ermeni diasporası ile müzakerelere öncülük edebilir. Rusya Türkiye’de terör örgütü kabul edilen Kürt işçi partisine destek gösterebilir. İşte bunlardan dolayı Türkiye bugüne kadar Çerkeslerin milli azınlık olarak tanınmasıyla ilgili gereken belgeyi kabul etmedi. Çerkesler de Türkiye’ye, haklarını ihlal edilişi, dil ve kültürlerini kaybedişlerini göstererek Avrupa kurumları aracılığıyla baskı yapıyorlar.
Rusya’daki Çerkeslere gelince, onların aktifleşmesi, Rusya’daki Çerkes örgütlerinin birkaç yıldır kendi problemlerini bölgesel ve federal yönetimlerle görüşme imkânları olmamasına bağlı. Bir taratan Soçi’de yapılacak Kış Olimpiyatları hoşnutsuzluğu var. Burada olimpiyatların yapılmasına özellikle batılı Çerkesler (Adıgeyliler, Şapsığlar) karşı çıkıyor. Onlar protestolarını, dedelerinin yaşamış olduğu kuzey-batı Kafkasya ve olimpiyat inşaatlarının bugün yapıldığı yerlerin dedelerinin kemikleri ile dolu olduğuna dayandırıyorlar. Diğer taraftan doğu Çerkesleri hayvan meraları kullanım haklarını kısıtlayan belediye toprak reformlarına öfkeli.
Moskova’nın bu ve diğer meseleleri uzun süre görmemezliği Rusya’daki Çerkesleri yurtdışında – Avrupa, Gürcü ve Amerikan insan hakları kurumları nezdinde- yardım aramaya itti. Birkaç yıl önce Çerkeslerin talepleri kesinlikle sosyal ve ekonomik özellikteydi, ancak bölge ve federal yönetimlerin Çerkeslerin problemlerini önemsemek istemeyişleri bugün onların taleplerini siyasi sloganlar seviyesine taşıdı. Bunlar arasında Çerkes jenosidinin tanınması talebi de var.
Rusya bugün Çerkes meselesindeki gerginliği düşürmek için küçük tedbirler alıyor. Bu, geri dönüş meselesi hakkında farklı kurumların kurulması, Moskova ve Ankara kontrolünde olan Türkiye ve Rusya’da alternatif Çerkes örgütlerinin kurulmasıdır.
Şöyle ki Moskova Rusya Federasyonu devlet başkanın 637 nolu 22 Haziran 2006 tarihli ‘Yurdışında yaşayan yurttaşların Rusya Federasyonu’na gönüllü yerleştirilmelerine yardım önlemleri’ kanununda düzenlemeler yaptı. Geri dönüş işleriyle ilgili özel kurumların kurulduğu açıklandı.
Ancak, aslında bu önlemler Çerkeslerin Kuzey Kafkasya’ya düşündükleri haklarla geri dönüşüne imkan vermiyor. Rusya’da geri dönüşçü statüsü Türkiyeli Çerkeslerin tam olarak elde etmeye çalıştığı şey değil. Çünkü aslında onlar iade sürecini, özellikle de Çerkeslerin jenosit tanınması aracılığıyla elde etmeye çalıştığı maddi zararın giderilmesini sağlamıyor. Bunun dışında geri dönüşçüden devlet dilini bilmesi talep ediliyor, özellikle de Rusçayı ki Adıge dilini anadili kabul eden Çerkesler bunu kesinlikle kabul etmiyor.
Çerkesler Rusya’dan tarihi vatana geri dönüş konusunda gerçek özel şartların oluşturulmasını istiyor. Bunlar arasında Çerkeslere Rusya Federasyonu’nda yaşayabilmeleri için ikamet belgesinin verilmesiyle ilgili sürecin basitleştirilmesi, Çerkeslere yaşadığı ülkenin vatandaşlığını korurken Rusya vatandaşlığı alma hakkının da hiçbir kısıtlama olmadan verilmesidir.
Şu aşamada Çerkes meselesi tarihi Kafkasya’daki iki büyük oyuncunun çıkarlarını etkiliyor; Türkiye ve Rusya.
Ve bugün Rusya’nın ve Türkiye’nin ortak çıkarları, uzun süre öncesi olaylara -44 yıl devam eden on bir savaş- dayanan anlaşmazlıklardan oldukça daha fazla. Moskova ve Ankara’nın yakınlaşmasına, Türkiye’de terör örgüt kabul edilen PKK’ya Rusya’nın destek vermeyi reddetmiş olması oldukça yardımcı oldu. İki ülkenin de ortak problemi aynı zamanda radikal İslam’a karşı duruştur. Bu çerçevede laik-yönetimli Türkiye cumhuriyetinin hem aşırı milliyetçi hem de aşırı sol terörle mücadelede önemli bir tecrübesi var. Bugün soğuyan Amerika-Türk (Irak’taki savaş ve Kürt problemine farklı yaklaşımlar) ve Türk-Avrupa ilişkileri (Kıbrıs Rum kesiminin AB’ye kabul edilmesi ve Türkiye’nin kabul edilmemesi) objektif olarak Ankara’yı Moskova ile yakınlaşmaya itiyor. Ve bu kucaklaşmada kollar ekonomik çıkarlar meselesi de dahil olmak üzere karşılıklı olarak bir çok meselede geniş açılabilir.
Özellikle bundan dolayı birçok analitik Moskova kontrollü Türkiye’deki Çerkes örgütlerinin aktifleşmesinin, İstanbul ve Moskova’nın Çerkes meselesinde ortak hareket etme kararı aldığına delalet ettiğini düşünüyor. Şöyle ki, Kremlin kontrollü Adıgey Devlet Başkanı Aslan Thakuşinov bir açıklama ile Bursa’daki Çerkes örgütü kongre katılımcılarına seslendi. Thakuşinov, bugün Rusya ve Türkiye’nin global ve bölgesel güvenliği sağlama, ekonomik ve kültürel işbirliği konusunda stratejik partner olduklarının altını çizdi.
Bu kongrede Çerkes örgütleri, Abhaz, Çeçen ve diğer Kafkas milletlerini birleştiren Türkiye’deki Kuzey Kafkasya sivil birlikleri yapısından Çerkes toplumu olarak ayrılma kararı aldı. Katılımcılar, barış, güvenlik ve istikrarın sağlanması, Rusya ve Türkiye’nin ekonomik ve kültürel gelişiminin sağlanması konusunda Çerkes halkının büyük bir sorumluluğu olduğunu belirttiler. Açıklama uzun yıllar önce Çerkes diasporası Ankara’ya hile yaptı ve ‘Kafkasya ortak çatısı’ adı altında çeşitli hükümet hibeleri almaya imkân veren, Avar, Abhaz, Çeçen ve diğerlerinin yer aldığı ‘Kafkasya diasporası’ adının altına imza attı. Bugün Çerkesler kendi problemlerine odaklanmak ve pekiştirmek için bu çatıdan çıkmak istiyor. Ama çıkarların farklılığı göz önünde bulundurulduğunda anlaşabilirler mi acaba?
Çerkes meselesinin etkin çözümü öncelikli olarak, Türkiye’nin kendisinde bile homojen ve aynı düşüncede olmayan Çerkes diasporasının kendisine bağlı. Türkiye Çerkeslerinin önemli bir bölümü, özellikle gençler asimile oldu ve anadillerine sahip değiller. Bir çok Çerkes başarılı şekilde Türk toplumuna entegre oldu, aralarında güvenlik güçleri, diplomatlar, bilim adamları var. Onlar kültürel kimliklerini hatırlıyorlar, ancak kendilerini yaşadıkları ülkenin sadık vatandaşları olarak düşünüyorlar.
Yurtdışındaki Çerkes diasporasının daha aktif bölümünün talebi sömürge savaşı döneminde yitirilen toprakların tazmin edilmesi, aynı zamanda maddi zararın tazminidir. Onlar hepsini tam olarak almayı umut ediyor. Kabardey-Balkar, Karaçay-Çerkes ve Adıgey’in bir bölge olarak birleştirilmesi, geri dönüşçüler için harcırah, tarihi vatanına dönmek isteyen Çerkes işadamları için orada ticaretle uğraşabilmeleri için vergi imtiyazları öngörülüyor. Tüm bunlar sadece ‘jenosit’ projesinin hayata geçirilmesi ile mümkün.
Rusya Çerkesleri için de açık ki, Moskova hiçbir zaman bu cumhuriyetlerin birleştirilmesini kabul etmez, çünkü öncelikli olarak Kabardey-Balkar ve Karaçay-Çerkes’de bir halk daha -Türk, Karaçay ve Balkarlar- yaşıyor ki onların da Moskova ve Çerkeslere karşı kendi toprak eleştirileri var. İkincisi Çerkeslerin örneğini Kafkasya’daki diğer milletler de takip edebilir. Kuban’daki Kazaklar da. Bu, diaspora ve Rus Çerkeslerinin hedeflerindeki, onların ortak milli düşüncesini de sorgulayacak temel çelişkidir.
Çerkesler bugün ulusal bir iyileşme yaşıyor, ulusal meselelerde Çerkes örgütlerini kenetleyecek bir unsur ortaya çıktı. Bu hem iç, hem dış faktörlerin etkisiyle oluyor. Çerkes meselesinde belirli bir gelişme var, Çerkes örgütleri bugün milli meselelerinin çözümü için ortak bir yaklaşım oluşturmaya gayret ediyor. Ancak uzun yıllar, hem Rusya içinde olduğu gibi-Adıgey,Karaçay-Çerkes ve Kabardey-Balkar- hem de onun dışında -Türkiye,Ürdün ve dünyanın diğer ülkelerinde- Çerkeslerin ayrı yaşamış olması, bu milletin dünya görüşü, tarihi, dünyadaki rolü konusunda silinmeyecek izler bıraktı, onların yeniden doğması için, birbirlerini ayrılmaz yapacak yeni bir tutuma ihtiyaçları var. ÖZ/FT
Murat Kardanov’un 26 Aralık’ta Caucasustimes.com’da yayımlanan yazısını Ajans Kafkas’tan Özlem Güngör Türkçeye aktardı.
Murat Kardanov