1994 yılı Aralık ayında Rusya’nın Çeçenya’yı işgali ile başlayan süreci Çeçenya açısından savaş, yıkım, işgal, sürgün, direniş gibi sözcükleri kullanmadan anlatabilmek mümkün değil. Sürecin bu değişmez kavramlarının alt metinleri ise oldukça derin ve meşakkatli çabalar gerektiriyor.
Sovyetlerin yıkılmasının ardından Çeçenlerin Cohar Dudayev önderliğinde başlattıkları Bağımsızlık mücadelesi büyük ölçüde sönümlenmiş gibi gözükse de politik mücadele bir şekilde farklı kulvarlarda da olsa devam ediyor.
1.Rus – Çeçen savaşından beri gerek Kafkas Diasporası gerekse Türkiye kamuoyunda geniş yer tutmuş olan Çeçenya meselesi, aradan geçen 20 yılın ardından hatırlamayı ve yeni okumalar yapmayı gerektiriyor.
Bu savaşın bir başı birde sonucu var.bu sonucu biz Türkler ve Kafkasya halkı olarak lehimize çevirmenin yollarda var.1 yabancı savasci ya gerek yok 2 kendi içimizde sağlam ittifak 3 kardes ülke başta Türkiye olmak üzre hepsi ile koordine ve koordinasyonu iyi sağlamak ve pozisyonlarini iyi bilmek kullanmak evveliyatinda kararlı olmak vardır. Kadırova vesaire kimse takılmadan tüm bölge için savaşmak lazım ve buna göre siyasal ve askeri harekat ortamı yaratmak lazım.biz veya siz ne yapıyorsunuz Rusya nin kafkasyada ki diaspora diye veya laik kesim diye çalışmalarına ortak olup içinizde bulunup kutuplasiyorsunuz halbuki bu siyasal çatışmaları kafkasya coğrafyasında bu adamlar çıkarıyor birlik gerek birlik derim.
Hangi perfektiften Bakarsak bakalım biz kendi aramızda siyasal anlamda fikri anlamda ve askeri anlamda birlik ve beraberlik içerisinde olmadığımız sürece zihinlerimize karekteristik yapımıza dilimize ve dinimize hertürlü operasyon yapabiliyorlar arkadaşım onun içindir ki biz önce kararlı ve saldırgan olmalıyız hele bu zaman lari daha iyi değerlendirmeli Rusya ve yandaşları ni sıkıştırma liyiz