St. Petersburg’da Çeçen ve İnguş sürgünü programı

Çeçen ve İnguşların sürgünün 72. yıldönümü dolayısıyla St. Petersburg’da, Anna Ahmatova Fıskıye Evi müzesinde bir program düzenlendi. Programa, Neva şehrindeki sivil örgüt temsilcileri, yazarlar, ressamlar ve şairler katıldı.

“Barış ve Huzur Evi” sivil hareketi Başkanı Elena Vilenskaya’nın 22 Şubat’ta Kavkazki Uzel’e yaptığı açıklamaya göre, programın organizatörlüğünü “Anna Ahmatova Fıskıye Evi” müzesi çalışanları, “Vaynah Kongresi” hareketi ve “Barış ve Huzur Evi” sivil hareketi yaptı.

23 Şubat-9 Mart 1944’de Çeçen ve İnguşlar Kazakistan ve Orta Asya’ya sürüldüler. Memorial’ın verdiği bilgilere göre, sürgünde Çeçenya ve İnguşetya’dan toplam 485 bin kişi sürgüne gönderildi.

Elena Vilenskaya, “Programın hazırlanmasına, Petersburg’daki Çeçen ve İnguşlar aktif katılım gösterdi. Bu tür programlara genellikle tarihi anlatılacak halktan insanlar geliyor. Ancak bu sefer müze salonunda çok sayıda Petersburglu da vardı. Bu bizi şaşırttı” dedi.

Programda konuşan yazarlar Yakov Gordin, Aleksandr Melihov ve müze çalışanı İsanna Lurye, Vaynah halkının tarihindeki trajik sayfaları ve son yıllarda karşılaştıkları durumları anlattılar.

Ressam Davud Ozdoyev’in dul eşi Zaynap, Sanat Akademisi’ndeki eğitimini bitirdikten sonra, kocasına sürgün konulu bitirme tezi yazmasına izin verilmediğini anlattı.

Zaynap Ozdoyeva, “Bizi sürgünden evimize getirdiler, ama sürgün konusu uzun yıllar yasakşı bir konu idi” dedi.

İsanna Lurye, programa katılanlar Çeçen ve İnguş ressamların, Vaynahların sürgününü konu ettiği çalışmalarını sundu.

Programda, Hava Hazbiyeva’nın “İnanıyorum” isimli, İnguşların kendi sürgünlerini anlattığı filmin fragmanı da gösterildi.

1992’de Kuzey Osetya’nın Prigorodnıi bölgesinde İnguş ve Osetler arasında silahlı çatışmalar yaşandı. Savaş 31 Ekim-6 Kasım arasında devam etti. Rusya Savcılık’ının verdiği bilgilere göre, bu dönemde her iki taraftan 583 kişi öldü, 939 kişi yaralandı, 261 kişi kayboldu, 1093 kişi savaş esiri oldu. Farklı bilgilere göre 30-60 bin İnguş tarihi vatanları Prigorodnıi’yi terk etmek zorunda kaldı.

Elena Vilenskaya, programa katılan misafirlerin çoğunun Stalin dönemi halkların sürgününü duyduğunu, ancak sürgünün nasıl gerçekleştiği, insanların neler yaşadığını bilenin az olduğunu söyledi.

St. Petersburg insan hakları yetkilisi Olga Ştannikova Kavkazki Uzel’e, düzenlenen programda dinlediği Ayşat isimli kızın hikayesinin kendisini çok etkilediğini anlattı.

Olga Ştannikova, “Kızın babasını 1946’da tutukladılar. Baba sürgüne giderken beraberinde dini kitaplar götürmüştü. Ve Ayşat, NKVD çalışanlarının bir kez daha geleceklerini ve evi detaylıca arayacaklarını anladı. Onun için de kimse görmeden kitaplarla birlikte camdan atladı ve bir yere gömdü. O süre içinde aramaya geldiler. Kızın geri dönmesi tehlikeliydi ve kumun altına saklandı. Arama bitip herkes gittiğinde anne kızını aramaya çıktı. Kızını kumun altında bayılmış olarak buldu. Küçük kız bir kaç gün hasta yattı ve öldü” diye anlattı.

Ştannikova, sürgün yıllarında zarar görmüş olan Kafkasya halkları tarihinin az bilinen sayfalarının katılımcılarına anlatıldığı bu tür programların daha sık yapılması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Kavkazki Uzel’e konuşan Olga Ştannikova, “Programlara Petersburg’daki okul ve üniversitelerden gençleri çekmek gerekiyor. Bizim bu tür programları, gençlerin Rusya’da yaşayan halkların tarihini bilmesi için düzenlememiz gerekir” dedi.