Ruslan Gireyev: Dağıstan gençliği dindarlaşıyor

Dağıstan Cumhuriyeti Gençlik Gözlem Grubu Başkanı, Kuzey Kafkasya İslami Araştırmalar Merkezi uzmanı Ruslan Gereyev, Regnum’a konuştu.

Son zamanlarda Dağıstan’da radikalizmin tırmanışı hakkında çok şey söyleniyor. Kuzey Kafkasya gençliğinin din ile ilişkileri konusunda görüşünüz nedir? Bölgede İslami radikalizmin güçleniyor iddiası gerçeği yansıtıyor mu?

Modern İslam politize oldu, Rusya’nın Kuzey Kafkasya ilişkilerinde egemen faktör bu. Dağıstan ise bu süreçlerin merkez üssü oldu. Dağıstan gençleri arasında yapılan bir anket çalışmasının sonuçları, gençlerin yüzde 42’sinin şeriat istediğini söylüyor.

Gençler, inanmayanlara yönelik yaptırımlarını ve kendi inançlarına göre yanlış yolda olduklarını düşündükleri halkın bir kesimini geri döndürmek için attıkları aceleci adımları meşru buluyorlar. Dağıstan, terörizmle mücadelenin, gençlerin heyecanını ve selefiliğe ilgiyi arttırdığı tek cumhuriyet.

Tarikat şeyhlerinin takipçileri arasındaki anlaşmazlıklar da hayatı zorlaştırıyor, Dağıstan Müslüman toplumun geleneksel ve geleneksel olmayan cemaatler olarak dağılması da bölgede terörizm için uygun bir zemin oluşturuyor. Gelişmelerden öncelikli olarak Dağıstan’ın ve tüm Kuzey Kafkasya’nın ekonomisi zarar görüyor.

Dağıstan’da gençlik zor bir seçim karşısında, birçoğu resmi alanda kendine yer bulamayarak ‘gayri resmi’ alana giriyor. Silahlı direnişe çağıran cemaatlerin ideolojik üssü de güçlendi. En tepedeki resmi makamlar, bütün sert tedbirlere rağmen aşırılıkçılığın Dağıstan’da devleti tehdit ettiğini doğruluyor.

Gençler arasında dini aşırılıkçılığın yükselişi neye bağlı ve bu insanlar hangi yaş aralığında bulunuyor?

Yüksek işsizlik göstergelerinden, gençlik sorununa sistematik yaklaşılmamasına kadar birçok sebep var. Buna sosyal tabakalaşma da hizmet ediyor. Durumu, üretim normale döndürebilir. İnsanlara iş sağlamak, gelenekler ve dini temelleri kökleştirmek lazım.

Dağıstan halkı dindarlaşıyor. Vakıflar, İslam bankacılığı, İslami moda vs gibi kurumlar gelişiyor. Ancak en önemli sorun dini alandaki meseleleri çözmeye uygun kadroların olmayışıdır.

Gençliğin ‘radikal’ İslam’a gönül verdiğini reddetmenin anlamı yok. ‘Radikallerin’ ortalama yaşı 14’den küçük. Uzmanlar, Dağıstan’da geleneksel İslam’ın gençlik propagandasının olmadığını belirtiyorlar.

Dini eğitim için yurt dışına giden genç Dağıstanlılar çoğunlukla hangi akımlara yöneliyor?

Bazı Müslüman ülkelerin İslam üniversitelerinde eğitim oldukça popüler. Dağıstan’dan ve Kuzey Kafkasya’dan birçok genç eğitim için yurt dışına gidiyor. Bunların kesin sayısını hesaplamak mümkün değil, çünkü Dağıstan’da kayıt yapılmıyor. 

Paradoksal, ancak gerçek: İslami yüksek eğitim kurumları ile Rusya’da ve BDT’de lider durumunda olan Dağıstan, gençlere resmi diyanet kurumunun doktrini olan geleneksel İslam-sufizm’le bağlantılı olmayan İslami eğitim sunamıyor. Bu, öğrencilerin topluca yurt dışına gidişlerinin temel sebebi. Din eğitimi almak üzere yurt dışına giden eğitimli gençler, ihtiyaç fazlası olan bir alana yönelmiş oluyorlar. Ayrıca, geri döndüklerinde bu insanlar lider oluyor ve kendi cemaatlerini oluşturuyorlar.

Bugüne kadarki raporlarda sakin görünen Dağıstan’ın güneyi, oldukça hareketlenmeğe başladı. Mayıs ayında polisin camiye giden bir grup gençle anlaşmazlık yaşadığı Sovyetski köyündeki yankı uyandıran olayları hatırlayalım. Bölgenin özellikle bu kısmında durum ne kadar ciddi ve gerçekten ülkenin güneyinde neler oluyor?

Medya organlarına göre, Dağıstan’ın güneyinde işlenen büyük suçlarda radikal Müslümanların suçlu olduğu belirlendi, halbuki soruşturma sonucu henüz yok. Bu tür açıklamalar, bence insanların suçlu olduğu açığa çıkarıldıktan sonra, mahkemeden sonra yapılmalı. Aksi takdirde kanuna aykırı olur. Bu, bir zamanlar cumhuriyetin en sakin olan bölgesinde durumun istikrarsızlığa götürür.

Objektif olmayan bilgilendirmeleri ile bölgedeki endişeleri güçlendiren batılı medya kaynaklarının rolü de ürkütücü. Dağıstan’ın güneyinde meydana gelen her türlü olumsuz haber aniden başlık oluyor ve dış basında tartışılıyor. Yeraltı örgütün, güneyin en yankı uyandıran eylemlerini, kendi sitelerinden ‘kafirler öldürüldü’ şeklinde duyurarak üstlenmesi durumu daha da şiddetlendiriyor. Batı medya organlarında cinayetlerin nedeni devletin din politikası gösteriliyor. İslam, tüm dünyada bu karşılıklı ilişkilerin regülatörü olarak kullanılıyor.

Belirtmem gerekir ki, Dağıstan eğitim kurumları ve üniversitelerinde dini ve politik konularda gerçek tartışmalar yapılmıyor, sadece rapor amacıyla bazı toplantılar yapılıyor. Burada bölge cumhuriyetlerinin kaçırılan fırsatları telafi etmesi ve dengeyi sağlaması gerekiyor.

Dağıstan’a selefiliğin ne zaman geldiğini tartışıyor. Gelenekselciler, bunun yönetimsizlik dalgasında, 1990’lı yıllarda olduğunu söylüyor. Ancak selefilerin kendileri, tanınmış alim Ali Kayayev’in (Zamir Ali, 1873-1943) imamlık yaptığı Kazi-Kumuk’taki 19. yüzyıl camisini gösteriyorlar. Selefilerin buradaki tarihi varlığını mezar taşları, el yazmaları vs. doğruluyor. Bunun dışında uzun zamandır biliniyor ki, tarihte bu ekolün önemli temsilcilerin Yemenli Salih el Yamani 15 asırda Dağıstan’da Kafkasya ve Orta Asya’da çok tanınmış olan okulu kurdu.

Eğer radikallerle diyalog kurulursa, hangi temel üzerine olur ve sizce hangi taraf önce ödün verir?

Diyalog gerekli, aksi takdirde gençlerin öldürülmesini durdurmak için yol yok. Bu her iki tarafı ilgilendiriyor. Vatandaşların hoşnutsuzluğu artıyor, öldürülenlerin yakınları yönetime düşman olmağa ve gerektiğinde silaha sarılmağa eğilimli.

Dağıstan’da kimse tartışmıyor, ideoloji ile meşgul olanlar ise uzman değiller. Her halükarda bu mücadele sonsuza kadar gidemez, akıllıca bir sonuç olmalı. Mevc