Muşni Lasuriya: Sanat, hayatımın anlamı 

Halk şairi, Abhazya Cumhuriyeti Bilimler Akademisi üyesi Muşni Lasuriya “Altın Yapağı” adlı şiiriyle Rusya’nın “Edebiyat Gazetesi” (Literaturnaya Gazeta) tarafından verilen “Altın Delvig” ödülünün sahibi oldu. Ödül töreni Bugün Moskova’da Puşkin Müzesinde yapılacak. Şair Muşni Lasuriya sanat hayatını ve gelecek planlarını Sputnik’e anlattı. 

 

Şair, Abhazya Yazarlar Birliği başkanı, Sozvedziye (takımyıldızı) ve Sohum edebiyat dergilerinin yayın yönetmenisiniz. Tüm bunları bir arada nasıl yürütüyorsunuz?

 

Bizim neslimizin yazarlarının sanat yaşamı çok yoğun ve iddialı geçti. Örneğimiz daima Abhazya edebiyatının temelini atan Dırmit Gulya idi. Birçok yazar sadece kendi yapıtları ile değil, edebiyatın sorunlarıyla da ilgilenmek durumunda kaldı. Benim için de böyle oldu. Elbette, aynı anda iki yayın kurumunun başkanlığını yapacağımı düşünmemiştim ve iş yüküm ağır. Ama tüm bunlar bana mutluluk veriyor, çünkü bütün faaliyetlerimin sonuçta sanata dair. Bu arada, “Sohum” dergisi bu yıl 10. yılını geride bıraktı.

 

Harika şiirler yazıyorsunuz ve ilgi çekici çeviriler yapıyorsunuz. Bu iki mesleği nasıl dengeleyebiliyorsunuz?

 

Benim için çok hassas bir konu, net bir cevap veremem. Bana göre önemli olan şiirselliktir. Çeviri faaliyetlerine ve özgün eserler vermeye hemen hemen aynı dönemde başladım. İlk şiir kitabım “Beşik” 1963’de çıktı. Tam bir yıl sonra da Mihail Lermontov’un “Mtsıri” manzumesinin çevirisi yayınlandı. Kısa bir süre içinde de Aleksandr Puşkin’in “Yevgeni Onegin” eseri üzerinde çalışmaya başladım.

 

Aleksandr Puşin’in meşhur eseri Yevgeni Onegin’i çevirerek büyük bir çalışma gerçekleştirdiniz. Ne kadar zaman aldı, bu işin altından kalkabildiğinizi ne zaman anladınız, çeviri sürecinde ne tür duygular yaşadınız?

 

Biraz kendiliğinden gelişti. Puşkin’i okurken, bazı satırları Abazaca düşünmeye başladım. Önce Puşkin’in “Siyah Şal” şiirini çevirmiştim. Hatırlıyorum, henüz üniversite yıllarında iken bu çeviri ödül almıştı. Daha sonra aynı şekilde Lermontov’un “Mtsıri” eseri ilgimi çekti. Puşkin’in manzum romanı Yevgeni Onegin’in çevirisi üzerinde çalışmam yaklaşık 5 yıl aldı, ama bugüne kadar halen nokta koymadım, bazı değişiklikler yapıyorum.

 

Bu çalışmanız gözlerden kaçmadı. 2010’da dönemin Rusya devlet başkanı Dmitri Medvedev sizi Puşkin madalyası ile ödüllendirdi. Duygularınızı anlatır mısınız?

 

Ödül töreni rüya gibiydi. Puşkin madalyasına aday olarak gösterilmem benim için büyük bir sürpriz oldu. Törene milli kıyafetle katılmaya karar vermiştim, başlangıçta Moskova bunu uygun görmedi, ama sonuçta seçimi bana bıraktılar. Konuşma için birkaç dakika vaktim vardı, ben de Yevgeni Onegin’den Abazaca parçalar okumaya karar verdim. İlk kelimelerden sonra alkış seslerini duydum.

 

Gelecek planlarınızı anlatır mısınız?

 

Bir şair olarak kendi alanımda çalışmalara devam edeceğim.  Sanat için astronomik zamanın geçerliliği yok, zira boş vaktin olması oturup bir şey yazacağın anlamına gelmiyor. Bunun için bir çok bileşenin bir arada olması lazım. Diğer taraftan dergi ve gazete editörüyüm, bununla ilgili sorumluluklarım var. Abaza şiir antolojisi hazırlayan bir grubun arasındayım. Şu anda meslektaşlarımla birlikte antolojinin Rusçasını bitirmeye çalışıyoruz.

Said Barganciya