İbragimov: Savaşta kimse anayasa değiştiremez

En son eylül ve ekimde Strasbourg’ta Avrupa Parlamentosu önünde Çeçenya’nın uluslararası hukuki statüsünün belirlenmesi talebiyle açlık grevi yapmış olan Çeçen insan hakları savunucusu Said Emin İbragimov, Çeçenya’da hiç kimsenin savaş devam ederken halkın yerine geçip anayasayı değiştiremeyeceğinin altını çiziyor.

Bu noktadan hareketle Çeçen direniş lideri Doku Umarov’un Çeçen anayasasını değiştirecek şekilde Kafkasya Emirliği ilan edemeyeceğini söylüyor. Chechenpress’ten Lemma Aziyev, Çeçenler arasında tartışmaya yol açan Kafkasya Emirliği ile ilgili olarak İbragimov’un düşüncelerini aldı.

 

Said Emin, son zamanlarda Çeçen basınından ve bazı medya organlarında Doku Umarov’un Kafkasya Emirliği hakkındaki video kaseti hakkında polemik başladı. Henüz bu konudaki düşünceni açıklamadın ve birçokları insan hakları savunucusu olarak senin bu konuda ne düşündüğünü soruyor?

 

Mümkün olduğunca sadece insan haklarını savunma faaliyetleri ile ilgilenmeye, beni bu tür tartışma ve davalara çekmelerine izin vermemeye çalışıyorum. Ama görüldüğü gibi bu her zaman mümkün olmuyor.

Doku Umarov da tüm insanlar gibi ifade özgürlüğüne sahip. O bağımsız olarak kendi seçimini yaptı. Ama hukuki olarak Kafkasya Emirliği yok, bundan dolayı da hiçbir ülke resmi olarak onu destekleyemez. Politik uygunluğu açısından, düşünceme göre, böyle bir açıklama Çeçen halkının milli-kurtuluş hareketine büyük darbeye neden olacak. Doku Umarov’un böyle planlı bir hataya izin vermeyeceğini düşünmek isterdim. 90’lı yılların başında istihbarat, Çeçen direnişi içinde ayrılık için planlı bir çalışmaya başladı, bunu Çeçenlerin kendilerini kullanarak düzenli bir sürece çevirdi ve bir kısmı farklı nedenlerle Çeçen halkının milli menfaatlerine ihanet ettiler. Bugün meydana gelen şey de Çeçen direnişi içindeki karşı duruşa yönelik senaryonun devamı. Amaç ise, bana göre her akıllı insanın anlayacağı türden ve liderlerimizin bunu anlamamış ve Çeçen direnişi içinde dağılmaya karşı koyamamış olmalarından ötürü üzgünüm.

 

Doku Umarov’un böyle bir açıklamada yaparken nereye gittiğini bildiğini düşünüyor musunuz?

 

Bu soruya cevap vermek zor. Hiç Doku Umarov ile karşılaşmadım ve onun politik tecrübesi ve mantıki düşüncelerini bilmiyorum. Doku Umarov’un tecrübeli bir savaşçı olduğunu, onun ve diğer direnişçilerin ülkemizin özgürlüğü için işgalcilere karşı candan ve fedakarlıkla mücadele ettiğini düşünüyorum. Ama tarih şunu öğretiyor, arkalarında güçlü ordular bulunan en tecrübeli savaşçılar politik ve ideolojik hedeflerde kaybettiklerinde zayıf düşüyorlar. Bu açıklamayı hazırlayan ve Doku Umarov’un ağzına verenler de özellikle bu faktörü kullandılar. Kafkasya halklarının ortak bir devlette birleşmelerine karşı olmazdım, bunun Avrupa Birliği şeklinde olumlu örneği de var. Ve bu devletin adının Kafkasya Emirliği, Kafkasya Birliği şeklinde veya başka bir adla olmasının aslında çok önemli olmadığını düşünüyorum, önemli olan bu devlette insanların iyi yaşamaları ve tüm insan haklarına riayet ediliyor olmasıdır. Şunu unutmamak gerekir, silah gücüyle isteğini kabul ettirerek halkı mutlu edemezsin. Halkımız bu ‘mutluluğu’ asırlardır tecrübe ediyor.

 

Doku Umarov’un gerçekten Kafkasya Emiri olma imkanı var mı?

 

Bunu kendisini emiri olarak ilan ettiği halklara sormak lazım bana göre. Onlar Doku Umarov’un emirleri olmasını istiyorlar mı acaba? Eğer hiçbir kanuni kısıtlaması olmayan, Kafkasya’da politik bir iktidardan söz ediliyorsa bu uluslararası hukuk alanında diktatörlük olarak adlandırılır. Diktatörün ardında büyük nükleer silah gücü bulunan büyük bir devlet duruyorsa da böyle bir yönetimi tutmak mümkün değil. Bana göre her şeyden önce Çeçenya’yı işgalcilerden kurtarmak gerekiyor, diğer Kafkasya halkları ise kendi kaderlerini tayin etme hakkına sahip.

 

Çeçen halkını nasıl bir devlet tatmin eder, medeni mi, İslami mi?

 

Halk adına bu soruya kimse cevap veremez. Sadece kendi şahsi düşüncemi söyleyebilirim. Politika ve din, bunlar iki ayrı çelişki. Dinin zihnin derinliklerinden ve insanın temiz düşüncelerinden gelmesi gerekir, politika ise bilindiği üzere temiz olmuyor. Hiçbir din insana, çoğunlukla menfaatçi politikacıların bazılarından kaynaklanan kötülüğü yapmayı öğretmez. Din ve politikayı karıştırmak, kesinlikle dini kirletmek anlamına gelir. 12.03.1992 tarihli Çeçen halkı tarafından kabul edilen Çeçen-İçkerya Anayasası’nın 1. bölümünün 1. maddesinde, Çeçenya Cumhuriyeti’nin Çeçen halkının özgür iradesiyle kurulan egemen ve bağımsız demokratik hukuk devleti olduğu belirtiliyor. Savaş şartlarında anayasa değiştirmeye kimsenin hakkı yok, bu işgalcilerden kurtulması halinde halkın kendi özgür iradesiyle yapılabilecek bir şey.

 

Doku Umarov’un video açıklamasının ardından Çeçen-İçkerya Parlamentosu Başkanı Jaloudi Saralyapov bir karar yayınladı ve tüm yönetimin parlamentoya geçtiğini açıkladı. Sen bu kararı nasıl değerlendiriyorsun?

 

Bu kararla ilgili koparılan gürültüler beni şaşırtıyor. Çeçen-İçkerya Cumhuriyeti Anayasası’nı dikkatle okuyan herkesin anlaması gerekir ki, ülkemizde parlamento idaresi var ve şu anda parlamento ile başkanı doğrudan sorumluluklarını yerine getiriyor. Bunun için bu kadar gürültü koparmak ve Çeçen direniş saflarında gerginlik yaratmanın hiçbir nedeni yok, bu gürültülerde sadece Rusya istihbaratının çıkarları olabilir. CHPRS/ÖZ/FT