Denga Halidov: “Abdulatipov ile iyi yoldayız” (1)  

Çernovik,  Dağıstan Devlet Başkanının danışmanı Denga Halidov ile Aralık 2014 sonunda görüşmeyi düşünmüştü. Tanınmış bir siyaset bilimci olarak, 2014’ün Dağıstan için nasıl geçtiğine dair görüşlerini sormayı planlamıştık. Bazı nedenlerden ötürü bunu planladığımız tarihte gerçekleştiremedik. Ama bu yıla Denga Halidov röportajıyla başlıyoruz. Hem geçen yılın değerlendirmesini yapmaya, hem de bu yıl karşılaşabileceğimiz engelleri tespit etmeye çalışacağız. Röportaja başlamadan önce konuğumuz, Çernovik’in sorularını cevaplarken başkasının değil, sadece kendisinin düşüncelerini ifade edeceği konusunda uyarıyor.

 

Dağıstan medyasında ve sosyal ağlarda geride bıraktığımız yıl çok farklı biçimlerde değerlendiriliyor. Sizin görüşünüz nedir? Hangi başarı ve başarısızlıkları sayabilirsiniz?

 

2014’de devlet işleyişinde verimliliğin arttırılmasına matuf adımlar devam etti. Objektif göstergeler; integral endeksler ve ölçümler, yatırım cazibesi; bürokratik işlemler gibi konularda fark edilir bir iyileşme olduğunu gösteriyor. Bu başarılar Devlet Başkanı Ramazan Abdulatipov faktörüyle alakalı. Dağıstan cumhuriyeti yönetiminde, onun gelişiyle ciddiyet ve yerel kademelere kadar sorumluluk hissedilmeye başladı. Tabi ki istenilen düzeyde olmayabilir, zaten devlet başkanı da zaman zaman bütün belediye başkanlarının günümüz taleplerine uygun olmadığının altını çizmek durumunda kalıyor.

 

Bugün bakanlar ve belediye başkanları somut hedeflere yönelik iş yapıyor. Bakanlar artık, her üç ay, altı ay, bir yıllık süreçlerde ne gibi sonuçlar sunmaları gerektiğini biliyor. Örneğin, geçen yılın Kasım ayında devlet başkanı gecekondu bölgelerinde iskan programının hayata geçirilmesiyle ilgili sert bir uyarı yaptı. Programı sürüncemede kalmasının sadece kurumlar arası uyumsuzluktan kaynaklandığı ortaya çıktı.

 

Diğer konularda, örneğin kamu desteğinde, maalesef düşük göstergeler görüyoruz. Sorun nereden kaynaklanıyor derseniz, bence Abdulatipov’un 2013 başındaki konuşmalarından büyük beklentilere kapılmaktan kaynaklanıyor. 2014’de büyük umutlar haklı çıkmayınca, yönetime karşı olumsuz bir yaklaşım oluştu. Sonuçta Moskova da bir günde kurulmadı. Her şey  cumhuriyet yönetiminin elinde değil. Burada çeşitli enformasyon kaynakların etkisi ve farklı cenahlarda konumlanma meselesi de var. Yönetimin faaliyetlerinin objektif kriterlere göre değerlendirilmesi başka, sosyal bilinç konusunda çalışmak başka bir şey. Çünkü insan sadece rasyonel değil, aynı zamanda duygusal bir varlık. Başkanın ekibinin bu noktada, üzerinde düşüneceği şeyler var. Üstelik devlet başkanına yönelik asılsız eleştiriler için oldukça büyük kaynaklar ve güçlü kuvvetler etkili durumda. Farklı medya organlarında peşin fikirler, yanlı yaklaşımlar görülüyor. Oysa, örneğin, Abdulatipov’un gayretleri sayesinde Rusya hükümeti  “Dağıstan Cumhuriyetinin kalkınması için acil tedbirler” konusunda ayrı bir karar alıyor. Yapıcı olmayan muhalefet belki de bu iyi sonucu fark etmiyor, ancak sonuç inanın ki yakın zamanda kendini hissettirecektir.

 

Dağıstan’ın böyle bir karar aldırmayı başarmış olmasına rağmen, pratikte projelerin hayata geçirilmesi için bir sürece ihtiyaç var. Bu proje de ekonomik kriz ile aynı ana denk geldi. 2015 bütçesi geçen yıla göre yüzde 12 azaldı. Şu halde hala Dağıstan ve Rusya yönetiminin hızlandırılmış gelişim programlarının değişmeyeceğini söyleyebilir miyiz?

 

Değişmeyeceğini düşünüyorum. Dağıstan bütçesi, federal bütçe kısıtlaması, Batı’nın ekonomik yaptırımları, Ukrayna ve Kırım’daki olaylar göz önünde bulundurularak oluşturuldu. Kemerleri sıkmak gerekecek. Neden sürekli küçük işletmelerin önemine dikkat çekiyoruz? Çünkü bu, Rusya genelindeki makro ekonomik sürecin etkisini bir şekilde yumuşatacak şeydir. Küçük işletmeler, Dağıstanlının kendisini, girişimci karakteriyle gösterebileceği, ailesi ve yakın çevresindeki insanlarla ilgili sorumluluğunu, risk durumuna hazırlığını ispat edebileceği bir alan. Devlet, maalesef bu alanı yeterince desteklemiyor. Ülkede küçük işletmecilik için yüz milyonlarca ruble ayrıldı. Büyük bir rakam ama yine de yetersiz. Bu rakam, Dağıstan’ın problemlerini çözmüyor. Eğer Dağıstan devlet başkanının önümüze koymuş olduğu görevleri hızlıca yerine getirirsek, gayri menkullerden vergi sağlamaya ve alkol endüstrisi ve alışveriş merkezleri gibi yüksek kar sağlayan sektörlerden toplanan vergileri arttırmaya başlarsak gelirleri arttırabilir ve küçük girişimciliğe destek olarak kullanabiliriz. Tabii ki, eğer mülkiyet bakanlığı, belediyeler, federal kurumların bölgesel idareleri bu çalışmayı zamanında ve gereken ölçüde yaparlarsa.

 

Abdulatipov 2010’da, Dağıstan Halkları Kongresinde şöyle demişti: “Hidroelektrik santrallerimizin Dağıstan için çalışmıyor olması doğru değil”. Hidroelektrik gelirin tümü cumhuriyetin dışına çıkıyor. Hiçbir vergi ya da vergi dışı geliri Dağıstan’a kalmıyor. Söz konusu rakamlar da onlar veya yüzlerce milyon ruble değil, 1,5 – 2,5 milyar ruble gibi rakamlar. Bunu uzmanlar söylüyor. Bu para Moskova’daki milyarderlere değil, bizim cumhuriyetimize kalabilirdi. Bu konu ülke vatandaşını ilgilendiriyor mu? Hem de nasıl! Bu meseleyi gündeme kim getirdi? Dağıstan devlet başkanı! Rusya devlet başkanından, bu alanda reformist bir yaklaşım, hiç değilse kaynakların bir bölümünün idaresinin Dağıstan’a bırakılması için yardım istedi.

 

Peki bu girişim kabul gördü mü?

 

Evet, Putin bu girişimi destekledi.

 

Yapıcı olmayan bir muhalefetin varlığından söz ettiniz. Madem yapıcı olmayan muhalefet var, yapıcı olanı da vardır. Bunlar arasında kimleri sayabilirsiniz?

 

Yapıcı muhalefet var, ama siyaset sahnesinde çok görünür değiller. Parlamentoda komünistler grubu var ki, bunlar milletvekillerinin çoğunluğunun görüşlerine karşı olan bazı öneriler sunuyorlar. Bazen Rusya Vatanseverleri de aynı ruhla hareket ediyor. Dağıstan Cumhuriyeti Sivil Meclisi var. Muhalefet olarak niteleyemeyiz ama yapıcı tavır sergiliyorlar. Bunlardan başka, benim de birlikte hareket ettiğim “Sivil İnisiyatif’in” aralarında olduğu diğer bazı sivil toplum örgütleri var. Bu örgüt sıkça yönetimi eleştiriyor, ama bir şeyler öneriyor. Eleştirileri makul ve yapıcı. Bizzat kendileri faydalı işler yapmaya çalışıyor. İstismar, yolsuzluk, daha başka konularla ilgili kalıplaşmış cümleleri tekrarlamıyorlar. Yapıcı sivil toplum örgütlerinin dile getirdikleri problemler sürekli insan veya toplum hakları ile ilgili oluyor. Bunlar tabii ki oldukça ciddi konular. Yapıcı olmayan muhalefet olarak Adil Rusya partisinin Dağıstan şubesini ve ona bağlı olan bazı insan grupları ve küçük örgütleri görüyorum. Onlardan sadece “Kahrolsun” nidaları ve yalan ifadeler duyuluyor. Yılda iki defa cumhuriyetin başkanını istifaya davet ediyorlar. Tezleri, eleştirileri ciddi değil. Gerçeğin bir bölümünü söylerken, diğer bir kısmını saklıyorlar, yani sonuçta yalan söylüyorlar. Daha başka önyargılı uzmanlar ve gazeteciler de var. Bunlar sıkça “Eko Moskova Mahaçkale” ve diğer bazı organlarda konuştular.

 

Dağıstan’da açlık grevleri yapıldı. Kavkazskaya Politika’ya (Kavpolit) verdiğiniz röportajda, bu eylemlerin Moskova’dan bazı büyük güçler tarafından telkin edildiğini söylediniz. Bunun öncüsü olarak da Adil Rusya Dağıstan şubesini gösterdiniz. Bu büyük güçleri açıklayabilir misiniz? Veya hiç değilse onların kim olabileceği konusunda tahminde bulunabilir misiniz?

 

Bu eylemlerin katılımcılarının büyük bölümü samimi insanlar. Konut problemleri 20 yıldır çözülmeyen kadınlar ve benim de saygı duyduğum, terörle mücadele operasyonu esnasında gelini öldürülmüş olan Hasavyurtlu Mamathan Baysultanov. Bu, 8 yıllık bir mesele. Kazihan Kurbanov, Tabasaran bölgesinde yönetimin kötüye kullanılması ve demokrasi konularını gündeme getiren kişi…

 

Sonra, Dağıstan dilleri ve ülkedeki tüm halkların statüsünün belirlenmesi meselesini dile getiren Maksud Gaciyev var. Ahvah, Botlikh, Didoy bölgeleri sivil aktivistlerinden bazıları oldukça samimiler. Novolakski bölgesinde iskan problemi ve diğerleri… Ama bu meseleler bir yılın, birkaç yılın meseleleri değil. Olaydan şöyle gelişti: Bir şeyleri kaybetme korkusu olanlar veya makamlarını kaybetmişler, yapıcı olmayan muhalefetin farklı güçlerinin işbirliğine girdi. Tüm bu protest düşünceli insanlar veya kişisel problemleri olanlar ‘aniden’, mucizevi şekilde kendilerini aynı ‘kazanda’ buldular, problemlerin kaynakları tamamen farklı olmasına rağmen. İşte durum bu.

 

Somutlaştırmak istiyorum: ‘Rövanş isteyenlerden’ söz ettiğinizde, eski Mahaçkale belediye başkanı Said Amirov’un mirasını mı, yoksa eski devlet başkanı Magomedsalam Magomedov’un mirasını mı kastediyorsunuz?

 

Yani… Evet, büyük ihtimalle bunlar…

 

Peki, Federasyon konseyi birinci başbakan yardımcısı İlyas Umahanov’u da bu gruba dahil etmek mümkün mü?

 

Umahanov hiç bir şey kaybetmedi. Ama, muhalif güçler onu Dağıstan devlet başkanlığı görevine aday olarak gösterdiklerinde, bu “onuru” reddetmesi, ilgilenmediğini söylemesi gerekirdi. Bunu yaptı mı yapmadı mı bilmiyorum.

 

Yani bu, onun hakkında şüphelenmek için bir dayanak mı veriyor?

 

Burada sorgu hakimi gibi davranamam. Şimdi dar kadrolu muhalefet hareketi Nurmagomed Gazimagomedov liderliğinde öne çıkmaya çalışıyor. Samimi, eğitimli bir kişi. Federasyon Konseyinde Dağıstan’daki durum hakkında konuşmayı ve kendi sosyo-ekonomik projesinin tanıtımını yapmayı düşünmüştü. Kürsüde konuşması için söz verildi, daha sonra ise reddedildi. Gazimagomedov’un, uzmanların ifadesine göre Dağıstan şartlarında, genel olarak Rusya siyasi-ekonomik sisteminde de gerçekleştirilemeyecek olan fırın zinciri ve borsa ağı kurma projesi var. 7-8 yıldır bu düşünceyle dolaşıyor. Kendi küçük işletmeciliğini, fırın zincirini oluşturması için ona yardım etmek istedik, ama sanayi, yatırım ve ticaret bakanlığı ile bazı sebeplerden anlaşma sağlanamadı. Dağıstan’ın bölgelerinden birinde -galiba Babayurt’da- belediye ortaklığıyla bu girişimcilik için azımsanmayacak rakamda para koyduğunda ise her şeyi kaptırdı. Beş yıldan uzun süredir adalet sağlamaya çalışıyor, ama olmadı. ‘Avcıyı’ cezalandırdılar, ama parayı geri vermediler. Peki şimdi bir insan, kendisinin haklarını koruması gereken sisteme nasıl yaklaşacak? Şunu bilerek yaklaşması lazım: “Kahrolsun” sloganları problemleri çözmüyor.

 

Açlık grevine katılanlardan biri Mamathan Baysultanov, gelini polisler tarafından öldürüldü… Meselenin büyük ihtimalle halk diplomasisi yoluyla çözüleceğini söylüyorsunuz. Bu nasıl olacak?

 

Özellikle böyle olmasını isterdim. Bu, suçlu ile mağdur taraflar arasında uzlaşı sağlanması gerektiği anlamına geliyor. Dağıstan’da önceden bu tür meseleler hakemlik aracılığıyla çözülüyordu. Güvenlik sisteminin, mağdurun direnişçilere sempati duyduğuna dayanarak acıyı dikkate almamasını davaya iliştiremezsin.

 

Durum tuhaflaşıyor. Kanunu uygulamak yerine örfi hukuka geri dönüyoruz? Halbuki kanuna göre, Baysultanov’un gelinini öldüren kişinin cezalandırılması gerekirdi.

 

Kasten öldürülmedi, yanlışlıkla vuruldu. Ve bu meseleyi mahkeme aracılığıyla veya halk diplomasisi ile çözmek yerine…

 

Oğlunu hapse atmaya karar verdiler…

 

Evet, hakkında direnişçilere yardım suçlaması yapıldı, sonra da serbest bırakıldı. Güvenlik sisteminde maalesef, bazen kurunun yanında yaş da yanar prensibi hakim oluyor.

 

Devam edecek

 

1951 yılında Dağıstan’ın Karata adlı Avar köyünde doğan Halidov Denga Şahrudinoviç, 1989-1996 yılları arasında Dağıstan Ulusal Demokrasi Hareketi'nin kurucu ve yöneticileri arasında yer aldı. Dağıstan Halkları Kongresi'nde Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı. Şenibe Musa’nın başkanlığını yaptığı Kafkas Halkları Konfederasyonu Parlementosu'nda Başkan Yardımcılığı görevini yürüttü.

 

Halidov’un, 11 Mayıs 1918 Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti ile ilgili "Bağımsız Birleşik Kafkasya "adlı bir kitabı da bulunuyor.  

Magomed Magomedov