Rusya’nın Trolleri  

Son yıllarda, Ortadoğu’dan, Avrupa’ya, Türkiye’den Rusya’ya ve dünyanın bir çok farklı bölgesine kadar toplumsal hareketlerde sosyal medyanın etkisi gözle görülür şekilde artmış durumda.  

 

Her devlet, toplumsal hareketlere ve sosyal medyaya yönelik farklı önlemler almaya çalışırken, Rusya’da bu sorun –en azından şimdiye kadar–klasik baskı mekanizmalarının devreye girmesi ile çözülmeye çalışıldı. Bu çabalara rağmen, basına yönelik baskıların had safhada olduğu bir çok ülkede olduğu gibi, Rusya’da da muhalif blog yazarları ve sosyal medya aktivistleri oldukça popüler.

 

Konjonktürün etkisi

 

Ukrayna üzerinden gelişen olaylar, Kırım’ın işgali ve Rusya’nın Ukrayna’nın belli bölgelerine müdahale etmesi, Batı ile Rusya’nın ilişkilerini her alanda germiş durumda. Devrim geleneğinin güçlü olduğu Rusya’da Kremlin yönetiminin toplumsal hareketlere yönelik stratejisi baskıyı artırıp, emperyal milliyetçiliği körüklemek şeklinde. Ekonomik krizin etkilerinin her geçen gün daha da görünür olduğu ve işsizlik rakamlarının arttığı bir ortamda emperyal milliyetçiliğin orta vadede etkili olması oldukça zor görünüyor. Yapılan kamuoyu araştırmaları da emperyal milliyetçilik vurgusunun her geçen gün etkisini yitirdiği yönünde…

 

Geriye kalıyor geleneksel yöntemler…

 

Muhaliflere yönelik baskılar, basına yönelik karartma politikaları, sivil toplum örgütlerinin gayri meşru ilan edilmesi ve herkese mesaj içerikli faili meçhul (ya da meşhur) cinayetler… Muhalif Boris Nemstov cinayetini ve Navalni’nin başına gelenleri bu açıdan değerlendirmek mümkün…

 

Kremlin yönetiminin yeni ve post modern mücadele pratikleri geliştirdiğini söylemek de mümkün. Blog yazarları ve sosyal medya aktivistlerinin etkili olduğu muhalif cephenin karşısında, “Kremlin’in Troll Ordusu” olarak adlandırılan “paralı askerler” pozisyon almış durumda. İki cephe arasındaki “sosyal medya propaganda savaşları” Ukrayna krizi ve muhaliflere yönelik baskıların artması ile daha da şiddetleniyor.

 

BBC muhabiri Olga Bugorkova’nın yaptığı araştırma, son bir yıl içerisinde, Putin yönetimi hakkında olumlu mesajlar veren, Ukrayna’yı, dolayısıyla Batı’yı eleştiren ve Rusya devletinden para aldıkları iddiaları gündemde olan “Kremlin Trollerinin” sayısında beklenmedik bir artış olduğunu gösteriyor.

 

“Kremlin’in Sanal Ordusu” ya da “Kremlin’in Trolleri” olarak adlandırılan hesapların konuşlandığı yer ise, Putin’i iktidara taşıyan ve oldukça güçlü bağlantılarının olduğu Petersburg. Petersburg’da dikkat çekmeyen bir ofiste faaliyet gösteren İnternet Araştırma Kuruluşu’nun (Agentstvo Internet Issledovaniya) bünyesinde en az 400 kişinin çalıştığı tahmin ediliyor. Bazı analistlere göre ise bu rakam buz dağının sadece görünen yüzü. Arka planda, çeşitli haber sitelerine yorumlar yapan, blog yazan ve sahte hesaplar üzerinden komplo teorileri üreten maaşlı binlerce kişi var.

 

Bağımsız yerel gazete Moy Rayon’un iddiasına göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yakın ilişkileri olan Yevgeni Prigojin’in sanal ordu ile yakın bağlantıları var. Prigojin, sanal örgüte çalışan blog yazarlarına, büyük haber sitelerine belirlenmiş siyasi perspektiften yüzlerce yorum yapan kişilere, Twitter ve LiveJournal gibi sosyal medya platformlarına sahte hesaplar ile girerek propaganda savaşına dahil olanlara maaşlarını ödüyor.

 

Trol ordusunun itirafçıları

 

İnternet Araştırma Kuruluşu’nun eski çalışanlarından bazılarının Özgür Avrupa Radyosuna verdiği mülakatlar, Kremlin yönetiminin propaganda savaşını ne kadar ciddiye aldığını gösteriyor. Kuruluşun eski çalışanlarından Anton, “12 saatlik vardiyalar ile çalışılıyor. 12 saatlik bir vardiyada ofiste çalışan blog yazarlarının yazılarının altına 126 yorum yapıp, gerçek şahısların sayfalarına ise 25 yorum yazdım. Amacımız tam olarak dikkat çekmek. Bunun dışında 10 ayrı blog yazısı daha yazmam istendi” diyor.

 

Sosyal medyada etkin olan troll hesapları kendilerini genelde “ev kadını” ya da “Amerika’dan ümidini kesmiş ABD vatandaşı” gibi garip şekillerde tanıtıyor ve siyasi mesajlarını, seyahat, yemek ya da ev hayvanları ile ilgili paylaşımlarının arasında vermeye dikkat ediyor.

 

Örneğin, Rusya’da liberal yayınları ile bilinen Novaya Gazeta’nın yayınladığı “Kremlin Trolleri” listesinde bulunan “tuyger898” adlı hesap, kendisini Tatyana olarak tanıtıyor ve bloğunda dünyada olup bitenlere ilgi duyan, seyahat etmeyi seven, sanat ve sinemaya ilgili biri olduğunu iddia ediyor. Ancak gazetenin iddiasına göre “tuyger898”, sahte bir hesap ve propaganda makinasının dişlilerinden sadece biri.

 

Muhalif yerel yayın Moy Rayon’un sızdırdığı belgelere göre “Troll Yuvasının” çalışanları oldukça sıkı kriterlere göre çalışıyorlar. Yayınlanan detaylı belgelere göre, kuruluşta çalışan bir blog yazarının gündüz yazdığı bir yazının 700, gece yazdığı yazının ise 1000 karakterden oluşması gerekiyor.

 

Görsellik önemli

 

İnternet sitelerinde, bloglarda ve sosyal medya hesaplarında dikkat edilen bir diğer özellik ise görsel malzemelerin sıkça kullanılması. İnternette görsel içerik kullanımının etkili ve kalıcı olduğunun tüm dünya tarafından kabul edildiği bir dönemde, propagandist trollerin de buna özen göstermesi gayet doğal.

 

Geçmişte kuruluşta çalışmış olanlardan Lena’nın, Özgür Avrupa Radyosu'na yaptığı açıklamada, yakın zaman önce kendilerine işlemeleri için verilen konulardan birinin Boris Nemstov cinayeti olduğunu söylemesi de dikkat çekici. Bu konuda Lena’nın, “Nemtsov'un öldürülmesinin, muhalefetin yapacağı yürüyüşten önce düzenlenmiş bir provokasyon olduğu mesajının halka iletilmesi şarttı. Bunun sonucunda önde gelen yayın organlarında çıkan her haberin altında, farklı görünüşler altında yüzlerce, binlerce yorum yayınlandı” demesi, Nemstov cinayetine Kremlin yönetiminin yaklaşımını göstermesi açısından da oldukça önemli.

 

Etkisi tartışılıyor

 

Bütün bu çabaya rağmen Kremlin tarafından organize edilen Troll Ordusu’nun etkili olup olmadığı konusunda yapılan yorumlar muhtelif.

 

Tanınmış blog yazarlarından Rustem Adagamov, internette para verilmiş insanların hükümet yanlısı gürültü çıkarmasının boşa harcanan bir çaba olduğu görüşünde. Halkın genelinin görüşlerini etkileyenin internet değil, televizyon olduğunu savunan Adagamov’a internet uzmanı Anton Nosik de katılıyor.

 

Ülkenin önde gelen gazetecilerinden Rusya uzmanı Peter Pomerantsev ise, Rusya devletinin bu faaliyetler ile okur kitlesini ikna etmeyi değil kafalarını karıştırmayı hedeflediği görüşünde.  Pomerantsev, “Ruslar bir tür, tersine sansür oluşturmaya çalışıyor. Enformasyon ortamında eski sansür politikaları istedikleri etkiyi yaratmıyor, ama aynı ortamı komplo teorileri ve söylentilerle kirletiyorlar” diyor.

 

Sahte sosyal medya hesaplarının Kırım’ın işgali, Ukrayna’daki çatışmalar, Nemstov cinayeti ve Batı’nın politikaları konusunda genelde komplo teorilerini yaydıklarını düşündüğümüzde Pomerantsev haksız sayılmaz.

 

Sosyal medyanın toplumsal olaylardaki etkisinin tartışıldığı bir dönemde Putin’in Facebook ve Twitter’ın kapatılabileceği şeklindeki açıklaması çok tartışılmıştı. Kremlin yönetimi, en azından şimdilik sahne troll ordusu ile karşı propaganda yöntemini benimsemiş ve o kadar ileri gitmemiş olsa da önümüzdeki dönemde sosyal medya üzerindeki kısıtlamaların tekrar gündeme geleceğini öngörebiliriz.

 

Kuban Kural