Adıge Mak’ın diliyle Osetya’nın acısı

Maykop/Ajans Kafkas – Algeza Variyeva gözyaşları içinde acılarını anlatıyor: "Olan tek kızım savaşın ilk günü vuruldu. Bir anda Gürcüler üzerimize top mermileri döktü, saklanmak için fırsat bulamadık, şimdi nasıl yaşayacağım? Yanımdaki bu kız çocuğu da kızımdan kalan torunum Zarina."

Alfeza’nın üç yaşındaki torunu konuşkan, sevimli, içine düştüğü acının farkında değil. Ne kadar da çoklar, Alagir’deki bu kampta gördüğümüz çocukların hepsi de ne kadar güzel çocuklar! Ama hepsinin ortak yönü içinden çıktıkları cehennem ateşi.

Bu tanımlamalar Adıge Mak gazetesi muhabirine ait. Gazete Güney Osetya’dan savrulan Oset mültecileri şöyle yazdı:

“Mültecileri Adıgey’e getirecek grupla birlikte Osetya’ya yola çıktığımızda onların içine düştüğü zorluğu hissediyor, gönlümüz onlar için acıyorduysa da, aralarına karışıp onlarla konuşuncaya kadar Oset milletinin içine düştüğü durumun, acının sonsuzluğunu tam olarak anlayamamıştık. Savaş başladığında, ilk günlerden itibaren kardeşimiz Osetlere yardımcı olmak için hazır olduğumuzu Adıgey devlet başkanımız açıkladı ve sözünü de tuttu. Mülteci durumuna düşen Osetlerin yerleştirileceği yerler belirlendi, onlarla ilgilenecekler, yemeklerini hazırlayacaklar hazır…

Adıgey Cumhuriyeti Acil Durumlar Bakanı Gunejıkov Murat’ın başkanlığındaki otobüsler yola çıkıyor. Etrafımızdaki dünya rahat, yol kenarındaki yeşil ağaçlar etrafı güzelleştiriyor. Ama Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’nden çıkıp Kuzey Osetya sınırını geçtiğimizde üzerinde bulunduğumuz yol değişti, yanımızdan geçen otomobillerin sayısı fark edilecek derecek azaldı, ara sıra karşılaştığımız araçlar üzerinde belirli örgütlere ait işaretlerin bulunduğu araçlar. İlerledikçe savaşın izlerinin Kuzey Osetya’ya ulaştığını fark ediyoruz. Vladikavkaz’a 50 kilometre kala, Alagir’e giden yola dönüyoruz. Oraya yetişmeden önce geçtiğimiz Ardon adlı küçük köyün sessiz oluşunu da fark ettik. Sokakları bomboş. Şüphe yok ki, savaşın korkuttuğu insanlar çok önemli iş olmadıkça dışarı çıkmıyor. Ama Alagir öyle değil, orası mültecilerin yaşadığı yer…

Kendisiyle konuştuğumuz Alfeza Variyeva “Adıgey’e götürülecekler arasına düştüğüm için seviniyorum. Günlerdir yoldayım, yoruldum, torunumu rahata kavuşturayım başka bir şey istemiyorum” diyor.

Aceleyle aldığı kıyafetlerinin olduğu bohçası ellerinde Alfeza ile torunu Zarina otobüse biniyor.

İnsanlar sadece yorulmadı. Onlar yorgunluktan bitap düştü. Girdiğimiz kampta bulunan mülteciler çok. Çadırlara yerleştirdikleri yataklarda yatıyorlar, dışarıda duruyorlar. Gidecekleri yeri, yapacakları şeyi bilmiyor gibiler. Sıkıntılı, kamp içinde nefes alamıyorsun. "Neden bize rahat vermiyorlar? Neden bu sıkıntıya bizi attılar" gibi soruları birbirlerine yöneltiyorlar.

Her şeyi halletmeye çalışıyorlar, yardım etmeye çalışıyorlar, ama kolay çözülecek bir iş değil. Çünkü bu kampa insanların geldiği gibi, grup grup insanlar kamptan yaşayacakları başka yerlere götürülüyorlar, birileri geliyor, birileri gidiyor. Rusya’nın farklı bölgeleri onlara yaşayacak yer oluyor. Kamptaki şartlar çok iyi değil, yemek yiyebileceğin ya da yıkanabilecek yerler çok iyi değil. Ama yine de gösterilen yardıma razılar. Henüz bir yaşına gelmemiş bebeklerin hastalanmasından korkuyorlar, içirecekleri sütü yeterince bulamıyorlar. Ama gelen insani yardımlar çok. Alagir Başkanı Kazbek Vaziyev’in anlattığına göre, gelen yardımların çokluğundan kampta koyacak yer bulamıyorlar. Mülteci kayıtları da tam net değil.  

Marina Cinoyeva “Bu geldiğimiz dördüncü kamp. Nereye gittiysek de kaydımızı nasıl yapacakları ile ilgileniyorlar. Verdikleri çadırlar rahat değil, öyle olunca evimizi terk etmese miydik diye düşündük, ama şimdi Maykop’a götürülecekler arasındayız, dinleriz artık” diyor.

 

Durum böyleyse de Alagir’deki kampın yöneticileri büyük işler beceriyor. Oradan Krasnodar’a 600, Kabardey-Balkar’a 220, Karaçay-Çerkes’e 195 mülteci gitti. Şimdi sıra Maykop’a gideceklerde.

Onlar halen savaşta, silah ve top sesleri halen kulaklarında.

“Ağabeyim öldürüldüğünde onu mezara götüremedik. Evlerimizi terk etmek zorunda kalınca onu bahçeye gömdük, geri dönersek gereken şekilde defin işlerini yaparız, mezara da götürürüz” diyor gözyaşları içinde bir mülteci. Güney Osetya’da eşini veya yakınını kaybetmeyen tek bir kişi kalmadı. Onların içine düştüğü zorluk sonu olmayan bir felaket. Adıgey Devlet Başkanı Aslan Thakuşinov önceki gün Güney Osetya’dan Adıgey Cumhuriyeti’ne gelen mültecilerle görüştü. Thakuşinov’un mültecilerle görüşmesinde Başbakan Murat Kumpilov ve daha başka isimler de yer aldı. Thakuşinov mültecilere, Adıgey Cumhuriyeti’nin savaşın ilk gününden itibaren Güney Osetya’ya yardımlara başladığını, gelen mültecilerin her türlü sorunlarının çözümü için gayret göstereceklerini söyledi.” ÖZ/FT